Yollarda olmak……
Evet yollarda olmak,bisikletine atladın yola çıktın,çeşitli yerlerde kamp atıyorsun, çok farklı yerlerden geçiyorsun,yoruluyorsun,terliyorsun,dinleniyorsun,hep bunları yaparken yol hali deyip geçtiğin bir çok şeyle karşılaşıyorsun.
Tebessüm ettiklerimiz,tebessüm ettirirken düşündürenler, neler varmış dedirtenler.Yolda olmanın cezbedici tarafları bunlar.Farklı yerlerde gezmenin getirdikleri güzellikler.
Kendimce yollardayım,kendime göre ayarladığım rotalarda tur yapıp, kamp atıyorum.Yollarda olduğum ya da mola anlarında o kadar fazla durumla karşılaşıyoruz ki!!!!! bunların çoğunu anlatamıyor, dile getiremiyoruz bazen de anlatacaklarımızı bizim gibi anlayacakları bulamıyoruz.
Şafak Yollarda olduğu süreçte, kendisini tebessüm ettiren çok ama çok şeyle karşılaştı.Beni tebessüm ettiren,tebessüm ettirirken de düşündürenlerden bir kısmını sayfamda paylaşacağım.Belki benim gibi yollarda olanlarında başına gelmiş, aynı duyguyu onlarda yaşamışlardır.Yazımı okurken aynı tebessümü belki gösterenler olur.
Dağ Kızı……
Poyrazdamları-Poyraz üzeri Köprübaşı istikametine gidiyorum.
Dibek dağı taraflarında bir çeşme başında elimi yüzümü yıkarken,arkamdan bir kıkırdama sesi geldi, dönüp bakınca iki küçük kızın bana kıkırdadıklarını gördüm.
Biraz sonra karşılıklı konuşma yapmaya ve tanışmaya başladık.
Buralarda ne yaptığımı sordular, gezdiğimi söyledim.
Beni turist sanmışlar,ben turistim dedim.Olmaz öyle şey, sen Türksün dediler.Onlara benim yerli turist olduğumu ve buraları bisiklet üzerinde gezdiğimi anlattım.
İnandılar ve bana ilk defa yerli turist gördüklerini, söylediler(yabancısını da gördüklerini sanmam).
Yarın okuldaki arkadaşlara yerli turist gördüğümüzü söyleyeceğiz dediklerinde yüzüme tatlı bir tebessüm yayıldı.Ne tatlı şu dağ köyü kızları…….
Köy Kadını Ve Köy Ekmeği
Yund Dağında Davutlar köyünün hemen altında bulunan gizli cennette Baattin ŞİMŞEK ile beraber kamp attık.Sabah Davutlar köy kahvesine geçip kahvaltı yapacağız.Kahvecinin yardımıyla komşu köy kadınından ücreti mukabil yumurta aldık.Köy kadını tam kahvaltıya başlamıştık ki elin de bir poşet dolusu domates,biber, salatalık ve sıcak bir ekmekle yanımıza geldi.Elindekileri masaya bıraktı hayırlı sabahlar,afiyet olsun dedi.Abla ne zahmet ettin,bizim kumanyamız ekmeğimiz var dememizle beraber, bu sizin ekmeklere benzemez bu benim yaptığım köy ekmeği deyip yanımızdan ayrıldı.
Bize de arkasından tebessüm ederek bakmak kaldı…..
Offff Yavrummmm !!!!!
Demirci’den Yiğitler,Kerpiçlik üzeri Selendi’ye gidiyorum.Sağlam bir rampada tırmanıştayım.
Taşımalı sistem ile öğrenci taşıyan araçlar arkamdan gelerek beni peş peşe geçiyor.
Her arabadan çocuklar sarkarak laf atıyor,offff yavrum, yerim seni,karıya bak taş gibi….. bana bir sürü laf atmalar.(hepsi bacak kadarlar)
Ama bir arabadan sarkan bir çocuk yüzümü görünce, karı değilmiş lan bu erkekmiş ,sakalları da var deyip arabanın içine kaçtı(Bu tur sırasında saçlarım omuzlarımdaydı).
Tabii bana laf atan küçük adamlara seslenip bekleyin biraz sonra çay içmek için köyünüzdeyim demeyi de ihmal etmedim.Köylere ulaştığımda çevre de hiç çocuk göremedim, duvar kenarlarından ve kapı arkalarından beni gözetliyorlardı.
Köylerden geçerken o bana laf atan ve şimdi gözetlemekle meşgul olan küçük adamların sanki orada olduklarından haberim yokmuş gibi köyün içinden yavaşça geçip yoluma devam ettim.
Su ………
Saraycık Yaylasına doğru çıkıştayım.
Suyum azalmıştı, Köseler köyü içinde çeşme aradım bulamadım.
O arada yaşlı bir amcayı evin avlusunda görünce,amca su nerede var diye seslendim,hele gel biraz dinlen deyince yanına vardım.İçeri seslendi gelin hele misafirimize ayran getir dedi.Ayranımı içtim, sularımı tamamladılar.Bir süre beni misafir ettiler.
Amca çok yaşlıydı,80-85 civarı vardır her halde….. bir ara bana evlat nereye gidersin hele deyince, Saraycık üzeri Eşme’ye geçeceğim dedim. Bir bana baktı, bir de bisikletime,bunun motoru niye çalışmaz ki,tekerleri çevirir durursun dedi. Amca bu motor değil, bisiklet dememe rağmen, hele bunun motoru nerede sorusuna, bu motorsuz, pedallayarak gidiyorum amca dedim.Tekrar bana baktı, sonra da bisiklete, ah be evladım sana yazık değil mi,sen de hiç akıl yok mu buralara kadar gelmişin,şimdi sen nasıl çıkacaksın o Karadağ’ı dedi.Amcam ver elini öpeyim, o senin içirdiğin ayran ve verdiğin su bana kuvvet verdi, o aşılmaz denilen Karadağ’ı şimdi daha rahat aşarım dedim. Hele yanında bir de senin duan olursa daha da iyi çıkarım dedim.
Onun gözlerindeki sıcaklığı görünce içim bir başka oldu. Elini öpüp yanından ayrılırken, içim dışım her tarafım başka gülümsüyordu.
Buradan Geçemezsin…..
İzmir’de günlük turlardayım.Köy köy geziyorum, sonra ara yolları kullanarak tepelere çıkıyorum.O günlerin birinde Çatalca’dan Tekke Tepeye tırmanırken bir üzüm bağının yanından geçerken biri bana sert bir şekilde seslendi,”hey arkadaş buradan geçemezsin”…… hayırdır inşallah deyip durdum.Bağ içinde bir aile yere oturmuşlar bir şeyler yiyiyorlar.
Adam ayağa kalktı, bana doğru geldi buyur arkadaşım beraber yiyelim demez mi?
Sağ ol da, niye o şekilde seslendin deyince, o kadar kendini kaptırmış tırmanıyordun ki, ancak dikkatini öyle çekebilirim diye düşündüm, dedi.
Gel arkadaşım hanım bir sürü şeyler hazırlamış, hep beraber yiyelim, senin kısmetinde varmış soframızda deyince, dayanamadım, bende çöktüm sofraya….
o kadar lezzetli ve bereketliydi ki o sofra anlatamam.
Buradan geçemezsin sözü,tatlı muhabbete,lezzetli bir yemeğe dönüştü.
Acıyanım Çok!!!!!!!
Değişik yerler,değişik mekanlar,sakinlikte kamp attığımdan, yalnız olmayı da tercih ettiğimden mi nedir,acıyanım çok!!!!!
Çeşitli yer ve zamanda duyduğum ve hoşuma giden bir söz ” ah evladım üşümüyormusun o çadırda,senin evin yok mu? yoksa karın mı kovdu seni evden” ne dersen de, anlatmaya çalışsan da seni dinlemez yaşlı teyzeler.
Vah vahlardan sonra da çaylar kekler,sonrasında da sıcak çorbalar gelmeye başlar.
Anlatamam derdimi,ben böyle mutluyum, üşümem dememe rağmen dinlemezler beni,onlar bildiklerini okurlar,bak ihtiyacın olursa hemen seslen gece kaç olsa bile çekinme derler…….
ne yapayım ben böyle güzel teyzelere,tatlı tebessümden başka……
”HER ŞEY PARA DEĞİL”
Burdur taraflarından Salda Gölüne geçeceğim.
Öğle vaktine yakın yol kenarında bir meyve tezgahının yanında durup elma aldım ve parasını verdim.Tam ayrılırken tezgahın arka tarafında yağ bidonu dikkatimi çekti, o anda yağımın bittiği aklıma geldi.Tezgah sahibi kadına abla zeytinyağım bitti,şişeme doldururmusun parası ne ise vereyim dedim.Olur dedi,şişemi zeytin yağı ile doldurdu ve bana verdi.Borcum ne kadar deyince, borcun yok dedi.Şaşırdım olur mu abla,sen meyve de yağ da satıyon,parası neyse vereyim dedim ama o olmaz dedi.
Bana ve herkese ders olacak şeyi söyledi bana ”HER ŞEY PARA DEĞİL” dedi ve arkasından ilave etti,o yağ benim kullandığımdı, o yüzden para almam dedi.
O zaman helal et dedim, helal olsun dedi ve helalleşerek oradan ayrıldım.
Ayrılırken yüzümde ve gönlümde anlatılmaz tatlı bir gülümse vardı.
Yorumsuz…….
Genelde kırsalda,köylerde, yaylalarda gezen biriyim.Heybemde hep bir şeyler bulundurur, geçtiğim yerlerde bunları çocuklara verir, onlarla beraber seviniriz.
Çocuklarla konuşur, dertleşiriz.O kadar çok yerde çocuklarla karşılaşmış,onlara bir şeyler dağıtmışım ki, bazen köylerden geçerken baloncu amca, bisikletçi amca,Şafak amca diye seslenen çok çocuk gördüm.Her seslenişlerinde içime tatlı bir tebessüm yayılır.
İyi bir şey yapıyorum galiba!!!!
İçimden geldiği için yapıyorum.Çocukların gülen yüzü, mutluluğu bana büyük keyif veriyor.
Benim Vatandaşım…….
2014 yılının Haziran ortası,Ege Bölge Turundayım.
Ulubey Kanyonlarından, Güney Şelalesi yönüne gidiyorum.
Güllü köyü yakınlarında bir kahvehanede mola verdim,kendime bir çay söyledim.Kahvehanede 2 si müşteri olmak üzere 3 kişi vardı.Klasik muhabbet başladı,nereden gelir nereye gidersin gibi……Güney Şelalesine gideceğimi öğrendiler ya, başladılar bana yol tarifine(ben sanki bilmiyorum) ama 2 kişinin ikisi de ayrı ayrı şekilde aynı yolu tarif ediyor.Ben de tık yok,konuşsam ortalık daha da karışacak. O arada Kahveci araya girdi,adama niye yanlış yolu tarif edersiniz deyip,başladı mı o da başka bir şekilde yolu söylemeye,çık işin içinden nasıl çıkılacaksa!!!!
Aslında oraya gidiş için bir yol var ve ben orayı biliyorum,yine aslında onlarda o yolu anlatıyorlar ama kendilerine göre…….
Her neyse baktım olacak gibi değil, dinlenmekten ziyade laf salatası ve birbirine laf yetiştirenlerin arasında kaldım,usulca yerimden kalktım,çay parasını masaya bıraktım,hafifçe selam verip,bana eyvallah dedim ama beni duyan yok.
Bisikletime binip hareket ettim, hala tartışıyorlar, gülerek yanlarından ayrıldım.
Tabii benim yola çıktığımdan haberleri bile olmadı, kendilerini o kadar kaptırmışlar ki……
Hey Yurdumun insanı.
Selamın Güzelliği……
Çeşit çeşit selam verir karşılaştıklarımız. Hangi birini sığdıracağım ki buraya……
bir tanesi yeter her halde!!!!!!
Yunt Dağı – Koyuneli Köyü ve Ali Osman bize öyle bir selam verdi ki,gülmemek elde değil….
Bizi görünce yabancı mı? Türk mü? olduğumuzu anlayamadığından, karışık bir selamla ile karşıladı bizi,Selamun Aleyküm hello!!!!
Gel de gülümseme masum köy çocuğu Ali Osman’a…..
Sevimli Dostlar……
Yazılı Kanyona doğru gidiyorum,tam rampanın sonunda nefesleneceğim vakit bir havlama ve bir köpek bana doğru geliyor haliyle durdum,baktım genç bir köpek,telaşlanmadan gel yavrum dedim ama arkadan geleni görünce tırsmadım değil!!!! kocaman bir köpek bana doğru geliyor….Yanıma varınca onun da zararsız olduğunu anladım.
Yoluma devam ettim, aynadan bakınca ikisininde peşimden koşturduğunu gördüm, uzun bir süre benim ile beraber geldiler.Kanyon yolu yeni asfaltlama olduğundan geri Kovada Gölü yönüne döndüm,onlarda peşi sıra benim ile beraber döndüler.
Ne zamanki köye giriş yaptım ve köy köpekleri havlamaya,saldırmaya başladı, bizimkilere baktım tabanlara kuvvet gerisi geriye gidiyor.
Arkalarından hem acıyarak, hem de gülerek baka kaldım. Yaklaşık, 8-10 kilometre civarı peşimden geldiler, yeter her halde sevimli dostlara…
Allah’ım Bu Nasıl Benzetme!!!!!
Ulubey Kanyonları yolundayım.Selendi çıkışında benzin istasyonun çim alanında kamp yaptım.Yanı başımızda üç beş ev bir camii..
Camii olunca suyu da olur, akşam karanlığından faydalanarak camiinin çeşmelerin de kıyafetlerimi yıkayıp,kimsenin olmadığından faydalanıp duş almaya başladım.
Tam duşun yarısında imam efendi teşrif etti,durumu hemen anlayan imam,devam et sıkılacak bir şey yok abtesini almaya devam et deyip bana feyz verdi.Ve muhabbete başladık.O ara hocam az müsaade ette yıkanma işini bitireyim sonra muhabbete kaldığımız yerden devam ederiz dedim.Ne derse beğenirsiniz…..
Ben çok ölü yıkadım, bunda utanılacak bir şey yok….
benzetmeye bak, gülermisin, ağlarmısın, ben tebessümü seçtim.
Su İçilir mi?Yine yollarda ve su peşindeyim.
Yanılmıyorsam Ahmetbeyli olacak,camiinin yolunu tuttum şadırvana vardım.
Biri abdest alıyordu,bitirmesini bekledim. Abi su içilir mi dedim.
Abdest alınıyorsa içilir diye cevap verdi.
Yani suyun içilir onayını böyle almış oldum vesselam.
Bizlerden (Bisikletli Arkadaşlardan) Seçmeler…..
Gideceğin yönü nasıl buluyorsun?Tek başına kamp yapmaktan korkmuyormusun?
Eşin tek başına gitmeye nasıl izin veriyor?Hiç canın sıkılmıyor mu?
Ne işin var dağlarda, köylerde,güzelim yollar varken?
Hangi guruptansın?Yurt dışına niye çıkmıyorsun?
Daha çooooookkkkkkkk var ama saymaya gerek yok sanırım.
Hepsine artık gülüp geçiyorum.Daha daha niceleri var yollarda ama her şey anlatılamaz.
Çok şeye şahit oldum ve yaşadım, her halde yaşamaya da devam edeceğim. Bu güzelim ülkenin her yeri ayrı bir güzellik, vatandaşı ayrı güzel.
Yollarda olduğumuz sürece tebessüm etmeye devam edeceğiz her halde.
Discussion about this post