Karanlık Liman,turumun başlangıç noktası.
Burası yabancı bir yer değil Nusret Mayın Gemisinin bir gecede Karanlık Liman’ a 26 mayın döşeyerek İtilaf Devletleri gemilerinin kabusu olduğu yer. Karanlık Liman aynı zamanda benim Gelibolu Yarımadası Şehitlere Saygı Turu’ nun bittiği,dönüş yolunda izleyeceğim yolun başlangıç noktası. Karanlık Liman’ da muhteşem bir akşam üzeri geçirdim.Gün batımında güneşin Çanakkale Şehitler Anıtı üzerinden batması görülmeye değerdi. Gece ise, bir şeyi layıkıyla yapmanın huzuru içinde geçti. Bir turun bitimi,bir turun başlangıcındayım.
Eve dönüş yolumda başlangıç noktam Karanlık Liman.
İzleyeceğim rota ise kıyıdan olacak.Turun adından da belli olduğu gibi,Babakale ve Behramkale rotasını takip edeceğim.
Daha önce de bu rotayı kullanmış,büyük zevk almıştım.Ufak değişiklikle kullanacağım bu rota da aynı zevki almayı umut ederek yola çıkıyorum.
1 nci Gün 15 Eylül 2017 Karanlık Liman-Geyikli-Tavaklı-Gülpınar-Babakale:
Karanlık Liman Sabahı.
Limanın doğu kısmında kamp yaparak geceyi geçirdim.
Sabah erken kalkıp,biraz keyif yaptım,yürüyüşe çıkanların bazıları ile de merhabalaştık,biraz muhabbet ettik.Kahvaltıyı hazırlamaya başlayacaktım ki, Karanlık Liman’ ın batı kısmını niye ziyaret etmiyorsun Şafak diye kendi kendime sordum.Toparlandım ve Karanlık Liman’ ın batı kısmına geçip aheste aheste kahvaltı faslına başladım.Sabah yürüyüşü yapanların bazıları selamı esirgemedi, bazıları ise çok ciddi takıldı.
Üvecik Köyü.
Kahvaltıdan sonra Güzelyalı’ dan Çanakkale-İzmir yoluna çıkıp ana yolda 15 kilometre kadar yol aldım, Taştepe Köyü yakınlarında da Bozcaada yol ayrımından sahil tarafına girerek Geyikli’ ye doğru yol almaya başladım.Mahmudiye Beldesini geçtikten sonra küçük ama sevimli Üvecik Köyündeyim.Şimdi yönüm Geyikli ama bir daha ki sefere söz veriyorum Papaz Plajını ve Achilleusun mezarını ziyaret edeceğim.
Geyikli Yolu.
Yol bazen sessizleşiyor,bazen de böyle görüldüğü gibi uzun ince bir hal alıyor.Yolun boş olduğu nadir anlardan birinde fırsattan istifade bu fotoğrafı çekiyorum.
Odunluk İskelesi-Dalyan Yolu.
Şu ana kadar mola vermedim,vermeyi de düşünmüyorum.
Belki Odunluk iskelesinde kısa bir mola veririm, ama kısa.
Geyikli’ de durmayıp hemen çıkışındaki Odun İskelesi Levhasını görüp o istikamete sahile doğru yol almaya başladım.
Alexandreia Troas.
Dalyan Köyünü’ de geçtikten sonra asıl mola yerim ve ziyaret edeceğim Alexandreia Troas Antik Kentine geliyorum.Kazı çalışmaları hala devam ediyor ve ben geldiğim de kazı ekibi oradaydı.Ziyaretimi yapıp,onların dinlenme yerlerinde öğlen yemeğim için hazırlık yaparken onlarda Geyikli’ye öğlen yemeği için yola çıktılar.Antik Kente daha önce de gelmiştim,yine geldim, yine gezdim.Buranın sessizliği ve bakirliği hoşuma gidiyor.
Buraya kadar gelmiş ve görmüşken kısa bilgi vermek gerekir diye düşünüyorum.
Alexandreia Troas;Bu ilk çağ kentinin çok geniş olan kalıntılar alanı, Ezine ilçesinde Odun iskelesinin 3 Km. güneyinde bulunan , Geyikli Bucağına bağlı Dalyan Köyü yakınındadır.
Adı Truva’ daki İskender Yurdu anlamına gelmektedir.M.Ö. 4. Yüzyılda Mekedonya Kralı Büyük İskender’ in komutanlarından Antigonos tarafından kurulmuştur.Bu antik kentte bulunan büyük yapı kalıntılarından tiyatro, saray, mabed, agora, hamam ve nekropol alanları ile şehrin batısındaki liman ve şehri çevreleyen surlar bugün dahi gezilebilmektedir. Alexandreia Troas Kenti,Büyük İskender adına M.Ö 310 yılında kurulmuştur.
Yol Ayrımı.
Alexandreia Troas Antik Kentindeki gezim ve öğlen yemek molam bitince yola devam ettim.Bir kaç kilometre sonra Kestanbol Kaplıcalarının bulunduğu kavşaktayım.
Tavaklı.
Ovada kısa bir o kadar zevkli bir yolculuktan sonra Tavaklı Köyünün iskele bölümündeyim.Burası benim favori alanlarımdan biri.
Vakit akşamı buluyor olsaydı Tavaklı’ da muhakkak kamp yapardım.
Tavaklı sahilde durmayı ihmal etmiyorum. Öğlen yemeğimi burada hazmediyorum yani kısa olmayan bir mola verip, çam ağaçlarının altında birazda şekerleme yapıp sonra yola çıkıyorum.
Babakale Yolu.
Kösedere,Babadere,Tuzla derken Gülpınar’ da marketten eksiklerimi tedarik ettim.
Babakale’ ye akşam üzeri varacağımdan belki bakkalda aradığımı bulamam.Babakale’ ye az bir yol kaldı,birazdan Türkiye’ nin en batı ucuna varmış olacağım.
Bekle beni Babakale geliyorum.
Babakale.
Asya Kıtasının bittiği noktaya Babakale’ ye adımımı attım, bir adım sonra
Ege Denizindeyim, yani dünyanın en büyük kara parçasını geride bırakmış olacağım.Babakale küçük bir balıkçı köyü,liman köyden daha büyük.Babakale’ ye gelir gelmez,kahvehane de kısa bir mola verip,Asya Kıtasının en ucunda bulunan
Babakale Kalesi’ ni gezmeye çıkıyorum.
Babakale Kalesi.
Her yerin bir macerası vardır. Babakale kalesinin de bir macerası var.
Babakale Kalesi;Sultan III. Ahmet 1720 yılında bir deniz seferinden dönerken fırtınaya yakalanır ve Babakale’ nin doğal koyuna sığınır.Bunu fırsat bilen yöre halkı sıkıntılarını, korsanlardan çok çektiklerini Padişah’ a anlatır.Halkı dinleyen Padişah III. Ahmet Veziri Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’ya kale yapımı için talimat verir.Bir ferman çıkarılarak ülkenin tüm hapishanelerindeki mahkumların burada çalışmalarından sonra serbest kalacağı buyrulur.Ülkenin dört bir yanından gelen mahkumlar canla başla çalışarak kaleyi yaparlar.O mahkumların yaptığı Babakale Kalesi günümüze kadar dimdik ayakta kalmaya devam etmektedir.
Babakale Akşamı.
Kaleyi gezdim, köyü gezdim, köy kahvehanesinde biraz oturup dinlendim.Akşam üzeri de kamp yapacağım yer araştırmasına girdim.
Önceden kafamda kalenin deniz tarafında, surların altında güzel bir kamp yaparım diye düşünmüştüm!!!!!!! düşünce her zaman geçerli olmuyor.Maalesef surların dibi,deniz tarafı benden önce parsellenmiş, orası eski mezarlıkmış . Mezarlıkta kamp atacak değilim ya…..
İki yıl önce geldiğimde gözden kaçırmışım demek ki!!!!!
Durum böyle olunca kısa bir araştırma sonucu liman bölgesinde yeni yapılan halı saha benim kamp bölgem oldu.Asya Kıtasının en uç noktasında Babakale’ de ilk kamp gecesi, biraz futbol maçı seyrinden sonra güzel bir uyku ile taçlandı.
1 nci Gün Karanlık Liman-Geyikli-Tavaklı-Gülpınar-Babakale Rotası:96 KM
2 nci Gün 16 Eylül 2017 Babakale-Kocaköy-Behramkale (Assos)-Küçükkuyu-Akçay-Ören:
Babakale’ de Sabah Ve Kahvaltı Zamanı.
Babakale’ nin doğu tarafındaki tepe güneşin köye erken gelmesini engelliyor.Uykuyu düşünen buna aldanır, sabah olduğunun farkına varmaz.Ben yine kurulu saat gibi erkenden kalktım.Malzemeleri topladım ve gece kamp yapamadığım kale surlarının batı tarafına gidip,burada kamp yapamadım bari kahvaltımı yapayım dedim ve dediğimi uyguladım.Ege denizi manzaralı kahvaltımı aheste aheste yaparken, liman dikkatimi çekti,akşam kıyamet gibi tekne varken, sabah hiç biri yoktu, ben uyurken hepsi balığa açılmış.Bereketli olsun balıkçı kardeşler.
Babakale’ ye Veda.
Kahvaltı bittikten sonra yola çıkma zamanı.
Babakale’ den ayrılışım geldiğim istikamet olan Gülpınar tarafından değilde bir kısmı toprak yol olan Kocaköy tarafından oluyor.Bu bir anlamda sabah sabah tırmanış anlamına geliyor.Değer mi? değer,tırmanmasam Babakale’ yi bu kadar güzel görme fırsatım olmazdı.
Kocaköy Yolu.
Bir süre sonra toprak yol bitip,manzaralı ve orman içi olan şose yol başlıyor.Zevkli bir sabah tırmanışı ve orman içi yolculuktan sonra Kocaköy’e varıyorum. Kocaköy’e varmak aynı zamanda Gülpınar-Behramkale yoluna çıkmak anlamına geliyor.Bundan sonraki rotam Behramkale tarafı olacak.
Su Başında Mola!!!!!
Bu birazda zorunlu mola oldu.
Gerçi zorunlu olmasa da su başında duracaktım.
Buraya yaklaştığımda bagaj bölümünden ses gelmeye başladı.Kısa bir mola ve el yüz yıkamadan sonra sorunun kaynağını aramaya başladım.Kısa sürede de buldum. Civatanın biri sizlere ömür.O kırılınca başka yerlerin gevşemesi normal.
Tek başına tur yapıyor ve ana yollarda uzak oluyorsan malzemen yanında olacak arkadaş. Tabii kendine güven, beceri ve sorunu çözebilme yeteneğinde olacak.Kısa süre de sorunu çözdüm, kırık civata ile vedalaşıp,diğerlerini sıkıştırdım.Yalama olan yere ise kırık civatanın bir ölçü büyüğünü takarak diş açtım, dahada sağlam olması için kontra somun destekli yaparak evladiyelik bir şey yaptım.Dinlendim, sorunu da çözdüm yola çıkabilirim artık.
Behramkale Yolu.
Gülpınar-Behramkale yolu her zamanki sakinliğini muhafaza ediyor.Beni Behramkale’ ye kadar sakin, sonrasında biraz daha yoğun olacağını tahmin ettiğim yol bekliyor.
Çünkü bu gün Cumartesi.
Behramkale.
Öğlene yakın vardığım Behramkale’ de hemen girişte bulunan cafede mola verdim.Yorgunluğumu bir süre burada attım.Bir ara yukarı köye çıkmaya niyetlendim ama sonra vazgeçtim.Daha önce defalarca Behramkale’ ye geldim,her şeyini biliyorum, tekrar gezmeyi pek istemedim.O yüzden yola devam kararı verdim ama buraya gelmişken kısaca Behramkale’ den bahsedeyim.
Behramkale Köyü; Behramkale Köyü, Osmanlı döneminde kurulmuş eski bir köy.Antik şehir,yüzünü güneye yani denize dönmüşken,köyün yerleşimi ters tarafa kurulmuş.Köy antik kent surları içinde,sadece 150 haneli bir yerleşim.Köy içinde Assos mimarisinin taş işçiliğinin örneklerini görmek mümkün.Assos Antik Kenti ören yeri girişi en tepede bulunuyor.Buraya taşla kaplı yokuşu yürüyerek çıkılıyor. Athena Tapınağı burada bulunuyor.Köy içinde Osmanlı’dan kalma bir camii ve köprü bulunmaktadır.
Behramkale-Küçükkuyu arasındaki bu tek başına doğaya meydan okuyan kaya her zaman dikkatimi çekmiştir.Yine yanında durdum,yine baktım ve yine fotoğrafını çektim.Arkamdan el salladımı göremedim.
Altınoluk Civarı.
Küçükkuyu’ dan sonra Çanakkale-İzmir yolundayım.
Yani trafiği yoğun yolda.Deniz manzarası güzel ama yol tarafı çirkin gelmiştir bana!!!!! sevemedim ana yolları ben ne yapayım.Fotoğraf makinem bile denize doğru kaydı.
Ören Sahili.
Altınoluk’tan Akçay’ a oradan da sahile paralel yoldan kendimi Ören sahiline attım.Hafta sonu olması nedeniyle biraz kalabalıktı ama kendime çimler üzerinde gölge bir yer bulup hemen yayıldım.İlk işim denize girip biraz serinlemek oldu.Daha sonra duşlarda tuzlu sudan arındıktan sonra tekrar çimlere yayıldım.Yıkanan kıyafetler rüzgarın kollarında kurumaya bırakılırken,karnımın acıktığı aklıma geldi.
Ören Sahilinde Akşam Yemeği.
Sığındığım gölgeden çıktım,çimlere şimdi daha da net yayıldım. Bu manzara eşliğinde akşam yemeğimi tadını çıkara çıkara yapmaya,sonrada tadını çıkara çıkara yemeğe başladım.
Afiyet olsun bana.
Ören ‘de Gün Batımı.
Bu fotoğrafı buraya koyduktan sonra ne yazılır ki!!!!!!
Gün batımında hangi ruh duygusu hakimse onu yaşadım desem yeter her halde.
Gün Finali!!!!!
Yanlış anlaşılmasın, fotoğraftaki ben değilim. Paparazilik yaptım galiba,gün batımının fotoğraflarını çekerken, Ören Sahilde bulunan iskelede kumrular gibi sevişen bu çift takıldı objektifime,saatlerce oradaydılar.Mutlu, duygusal,güzel bir an.
Güzel bir gün oldu,Babakale,Behramkale,Küçükkuyu derken kendimi Ören sahilinde her zamanki yerimde buldum.Her zamanki yerim diyorum, yıllardır yolum bu tarafa düştüğünde aynı yerde dururum.Bir vakte kadar sahilde durur, gün batımının tadını çıkarırım, belli bir saatten sonra da çadırımı kuracağım alana geçerim.Çadırımı kuracağım yeri bir ben bilirim, başka da bilen olmaz.Sahilde saat 22:00 ye kadar dediğim gibi vakit geçirdikten sonra sessizce arka plandaki kamp atacağım alana geçerek, istirahate geçtim.
Yarın ne getirecek, yarın bakacağım.
2 nci Gün Babakale-Kocaköy-Behramkale (Assos)-Küçükkuyu-Akçay-Ören:96 KM
3 ncü Gün 17 Eylül 2017 Ören-Gömeç-Dikili-Çandarlı:
Ören Sabahı.
Fazla uzak değil sahile ama yakında değil kamp attığım yer.
Yazlıkların arasına gizlenmiş yeşil bir alan.Kimse bu güne kadar rahatsız etmedi,zaten pek gören de olmadı beni.Bir keresinde Baattin Şimşek ile buraya kamp atarken bahçe sulayan ev sahibine bilgi vermiştik,memnuniyet duyarım demişti.Yarım saat sonra ihtiyacımızı sormaya geldiğinde Baattin çoktan horlamaya başlamıştı bile.
Yani akşam kamp yaptığım yer bana yabancı yer değil.Her daim burada kamp atarım, hepte rahat etmişimdir.Sabah yine erken kalktım, burada kahvaltı yapmayacağımdan hemen toparlanıp yola çıkmaya hazır hale geldim.Kahvaltımı her zamanki yerimde Ören içinde yapacağım.
Pegasus.
Ören meydanda bulunan Pegasus heykeli ilk uğrak yerim oluyor.Hazır kimseler yokken Pegasus ile bir hatıra fotoğrafı çekilmek yerinde olur.
Pegasus;Adramys’in kenti Adramytteıon (Ören) sikkelerinin üzerinde üç yüz yıl boyunca sembol olarak bulunmuştur.Dürüstlük,alçak gönüllülük ve şiirsel ilhamın simgesi olarak bilinir.Pegasusus bu anlama geliyormuş.Anlamı çok güzelmiş.
Ören.
Denizi, mavi bayraklı sahili ve doğası ile bir başka güzel olan Burhaniye’nin mahallesi olan Ören merkezdeyim.
Ören;Antik çağın en zengin kralı Krezüs’ ün kardeşi Adreamys’ in kurduğu, limanı, anayasası,bölge mahkemeleri,hayıt ve böğürtlenli kremi ile ünlü Adreamıtteıon kenti oluyor.Ören’ de deniz keyfi,gün batımının muhteşem manzarasında akşam yemeği,gün batımı sonrası geceyi dinleme ve gece kamptan sonra sabah güne kültür gezisi ile başlayıp,kahvaltı derken Gömeç-Ayvalık tarafına yola çıktım.
Ayvalık Belediyesi Çeşme Protokolü.
Çok kişi yerini bile bilmez,yanından geçer gider,farkında bile değildir,yada görür susamadısa niye durayım ki der. Çanakkale-İzmir yolunda, Ayvalık girişine yakın bir yerde sessiz bir şekilde misafirini bekler.Her geçişimde uğrarım, suyunda serinler, yazı metnini her defasında okurum.Burada çeşme başında tarihe tanıklık ederim.Çeşmenin hikayesini bir hatırlamakta fayda var sanırım.
Çeşme Protokolü;Güzel Ayvalığımızın pek çok çeşmesinden, yıllarca gürül gürül sular akmış, insanlara ve diğer canlılara hayat vermiştir.İşte o çeşmelerden biri BELEDİYE ÇEŞMESİ’ dir ve milli mücadele döneminde çok önemli bir olaya tanıklık etmiştir.29 Mayıs 1919 sabahı Ayvalığı işgale başlayan Yunan ordusu,172. Alay’ ın direnişi ile karşılaşmıştır. Kahramanlarımız Yunan yayılışını önlemiştir.
Bunun üzerine; Nahiye Müdürü Eyüp Sabri Bey ile 172. Alay Komutanı Yarbay Ali Bey (Çetinkaya) o zaman ki Ayvalık kaymakamı Nikola ve İngiliz temsilcisi Hodkinson Ayvalık-Gömeç yolu üzerinde bir araya gelerek Belediye Çeşmesi Protokolü’nü imzalamıştır.
Bu sözleşme, Milli Mücadelede işgalci devletlerin yetkilileri ile yapılan ilk anlaşmadır.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.
Altınova Sahili.
Hala ana yolda olduğumdan kafam önde yol almaya devam ediyorum. Arada bir sağa deniz tarafına baktıkça biraz olsun rahatlıyorum.
Altınova sahil kesimi de beni rahatlatanlar arasında.
Polyak Sahili.
Altınova’ yı geçip İzmir sınırlarına girdim.Bahçeli köyünden sonra Salihleraltı’ ndan da siteler arasındaki yola girince değme keyfime.
Böyle ara yola can kurban derken favori yerlerimden biri olan Polyak sitelerinin olduğu yere gelince işte şimdi mola verme zamanı Şafak dedim.Marketten beni rahatlatacak şeyler aldıktan sonra arka planda görülen yeşilliklere daldım.Burada yarım saat mola, beni tekrar canlandırdı.
Bir Tur Daha Biter.
Polyak sitesinden Dikili’ye oradan da 20 kilometre ilerideki Çandarlı’ ya, evime vardım.Üç günlük karanlık Liman-Babakale-Behramkale-Çandarlı etabıda böylelikle bitmiş oluyor.Zevk aldığım bir turdu.Daha öncesinde yaptığım Gelibolu Yarımadası Şehitlere Saygı Turu ile beraber muhteşem, huzur dolu,büyük zevk aldığım yedi gün geçirdim.
Yeni yerler, yeni diyarlar göreceğim başka faaliyetler öncesi biraz dinlenmek için bana müsaade.
Discussion about this post