”En İyi Tur Kendi Yaptığın Turdur.”
İzmir’den Bozburun’ a dört günde geldim. Çok güzel bir coğrafyada yol almanın dayanılmaz hazzını yaşadım.Rota boyunca ilk defa girdiğim yerler olduğu gibi ilk defa kamp attığım yerlerde oldu. Dört günün sonunda hala yüzüm gülüyorsa turum iyi geçiyor demektir.
Kendinin emek verdiği,çaba sarf ettiğin, gönlünce gezdiğin yerler hep daha güzeldir. Dördüncü günün akşamı Bozburun beldesinin batı tarafında kumsala yakın, çeşme olan yerde kamp attım ve bana göre muhteşem rahat bir gece geçirdim.
Şimdi yeni bir güne ve turumun beş ve altıncı günlerine hazırım.
Bu bölümde de bir kısım yerde ilk defa pedal çevirip,ilk defa kamp atacağım. Yani turumda eskiler olduğu gibi,yeni şeylerde var.
Ben hazırım,yola çıkmak arzusundayım.
5 nci Gün 15 Nisan 2018 Bozburun-Selimiye-Orhaniye-Hisarönü-Datça:
Bozburun Sabahı.
Marmaris’in küçük bir beldesi olan Bozburun’ da, sabah çok erken uyandım.Zaten uykuyu almam yeterli,hemen çadır dışına çıkarım,saat önemli değil.Toparlandım,kahvaltımı ettim,bir de üstüne keyif kahvesi yaptıktan sonra yola çıkmaya hazırım.
Bozburun Koyu.
Akşam Bozburun’ a üst yoldan giriş yapmıştım.Şimdi kordon yolundan Bozburun’ u terk ediyorum. Böyle yapmamın amacı,her iki noktadan da çevremi ve Bozburun’ u daha iyi görebilmek ve farklı açılar yakalayabilmek.Bu günün sabah bölümünde, Hisarönü’ ne kadar olan bölümü hiç görmemiştim,benim için ilk olacağından aheste ve dikkatli yol alacağım.Bir şey kaçırmak istemiyorum.
Bozburun’ a Veda.
Bozburun’ a gelirken nasıl yukarıdan inerek geldim ise, Bozburun’ dan ayrılırken de küçük bir tırmanış ile ayrılıyorum.Bu tırmanışım 5 kilometre kadar sürdü.Tepenin öteki tarafına geçmeden Bozburun’ a son bir defa bakıp, selam çakıp, Selimiye yönüne devam ediyorum.
Selimiye.
Çıktığım küçük tepeden diğer yöne inmeye başlar başlamaz Selimiye ve Sığliman görüş alanıma giriyor.Güzel bir manzara eşliğinde Selimiye’ ye inip yoluma devam ediyorum.Ama Selimiye için iki satır da olsa bahsetmek gerek.
Selimiye; Muğla ilinin Marmaris ilçesine bağlı mahalledir.İlçe merkezine yaklaşık 35 km uzaklıkta deniz kıyısındadır. Halkı balıkçılıkla geçinir. Türkiye’nin önde gelen yat limanlarından Sığliman Koyu da Selimiye’ de bulunmaktadır.
Yollardan Manzaralar.
Yol boyu çok güzel manzaralar ile karşılaştım. Burası bölge olarak çok güzel yada bu sakinlikte bana öyle geldi.Aheste aheste yol almaya ve gördüğüm manzaraların tadını çıkarmaya devam ediyorum. Aynı zamanda çevreyi daha iyi tanımaya çalışıyorum.Mavi ile yeşilin buluşması büyüleyici güzellikte.Gördüğüm manzaralardan iki tanesini albüme koymak istedim.
Orhaniye ve Kızkumu.
Selimiye’ den ayrılalı yarım saatten fazla oldu, bir küçük tepe çıkıp indiğimde denizin içinde yürüyen insanları görünce Kızkumu’ na geldiğimi anladım.Merak ettiğim ve görmek istediğim bir yerdi,bu güne nasipmiş.Burası Orhaniye beldesindeki Kızkumu plajı.
Biraz Kızkumu’ ndan bahsetmek isterim.
Kızkumu;Orhaniye’ yi özellikle meşhur yapan doğal özelliği ise plaj ve denizidir. Orhaniye’ ye geldiğinizde dikkatinizi hemen suyun ortasında yürüyen insanlar çekecektir. İşte orası Kızkumu’ dur. Koyun ortasına kadar bir kanal gibi ilerleyen sığlık var.
Kızkumu’ nun bir de Efsanesi Var.Efsaneye göre Bybassos Kralı’ nın kızı güzel prenses, korsanlardan kaçmak üzere burada denize doğru yürür.Yüzme bilmediğinden dolayı eteğine kum doldurur ve kumları karşı kıyıya ulaşmak için denize serperek ilerler.Ancak karanlıkta yolunu kaybettiğinden ve kumları da bittiğinden dolayı,kaldığı yerde boğularak ölür. Bu hikayeye dayanarak bölgeye Kızkumu ismi verilmiştir.
Hisarönü.
Bozburun’ dan ayrılalı 35 kilometre kadar oldu.
Hisarönü’ nü de geçtim,artık Marmaris- Datça yolunda yol almaktayım.Bu gün geride bıraktığım 35 kilometre benim ilk defa kat ettiğim rotaydı.Tadını sonuna kadar çıkardım. Şimdi daha önce defalarca geldiğim ve yolunda pedalladığım ve her defasında zevk aldığım Marmaris-Datça yolundayım.
Mola Zamanı.
Çubucak rampalarını geride bıraktım.Bir kaç iniş ve çıkıştan sonra daha büyük bir rampada yol almadan önce ağaç gölgesinde öğlen molası verdim.Yolu yarılamış,karnım acıkmış ve az biraz yorulmuştum. Bu öğlen molası ilaç gibi geldi.
Balıkaşıran.
Rakım olarak pek fazla değil ama hava sıcak ve rüzgarsız olunca 7 kilometrelik bir yolla Balıkaşıran’ a tırmanılınca sıkıcı oluyor. Ama sonrası güzel olacak,çünkü rüzgarı yakaladım!!!!. Batıdan esen rüzgarı ancak Balıkaşıran’ ın tepesinde hissedebildim.Şimdi serin serin inebilirim.Balıkaşıran nedir ne değildir,biraz bahsetmekte fayda var.
Balıkaşıran;Datça sınırlarının başladığı yer.Datça’ya 40 km mesafede aynı zamanda yarımadanın en dar kısmı.Bir yanınızda Ege, diğer yanınızda Akdeniz ikisini de aynı anda görebiliyorsunuz.Akdeniz ve Ege tarafındaki koyların uçlarından hesap edildiğinde 500 metre yi bulduğu söyleniyor.Antik dönemde Knidos’ lular Pers saldırısını engellemek için bu dar alana kanal açmaya çalışmalar.Ama kayalık arazide bunu başaramamışlar.
Kahvenin Zamanını ve Yerini Bilmek.
Balıkaşıran rampasını indim,artık yol düzleşti gibi,rüzgarda tam karşıdan esince yolun dayanılmaz güzelliği içinde yol almaya başladım.Tam keyfimin yerinde olduğu anda sağ yanımda gördüğüm gürül gürül akan çeşme bana adeta ”Mola ver Şafak” dedi.Canımda öyle bir kahve çekmişti ki sormayın.Bu kahve çok iyi geldi bana….
Datça Yolundan.
Datça yolunda manzaraların tadını çıkararak yol almaya devam ediyorum.Gördüğüm her güzelliği kaydediyorum.Bunlardan bir kaçını da burada paylaşmak istedim.
Yollar Benim,Datça’ya az kaldı.Yollar sakin, adeta bana ait gibi.
Yol bazı bölgelerde yeni yapılmış,boş ta olunca adeta uçak pisti gibi önümde süzülüyor.
Eski Datça.
Datça’ya vardım, önce eski Datça sokaklarında kısa süreli bir gezi yapıyorum.
Büyük Usta Can YÜCEL’i de buradan rahmetle anıyorum.
Datça.
Bu gün 88 kilometrelik bir yol yaptım.Akşam üzeri güzel, şirin,küçük Datça’ya vardım.Datça 20.000 nüfusa sahip bir ilçe ama yaz aylarında bu rakam 50.000’i bulmakta.Yerli olduğu kadar yabancı turistlerinde uğrak yeri, özellikle tekneler ve yatların uğrak yeri.
Datça için alternatifli üç kamp yeri belirlemiştim.Sırası ile keşif yapmaya başladım.İkinci olarak girdiğim Taşlık Koy bana uygun geldi, kamp yapmaya karar verdim. Üçüncüsüne bakmaya gerek yok.Kamp yerim Datça ‘da kesinleşince hemen alışveriş işine koyuldum. Eksiklerimi tamamladıktan sonra tekrar Taşlık Koyunun yolunu tuttum.
Taşlık Koyunda Kamp.
Taşlık Koyuna vardığımda çadırımı hemen kurmadım.Günlerden pazar olduğu için etraf biraz kalabalıktı.Önceliği yemek işine verdim, yemeğimi yedim.Kumsalda biraz uzandım, kaslarımı gevşettim. Tabii bunları yaparken çadır için en uygun yeri de ayarladım.
Hava kararmaya yakın çadırımı sahile kurdum,hemde mobese kamerasının görüş alanına, sonra da şahsi temizlik işlerine hız verip, sahilde dinlenmeye, geceyi dinlemeye geçtim.
Dalgaların sesi,hafif esen rüzgarın serinlettiği hava, karşıda yanan Datça ışıkları içinde uyku göz kapaklarımı kapatıncaya kadar Taşlık Koy sahilinde oyalandım.Sonrada çadırıma girip,günün yorgunluğunu uyku ile atmaya başladım.Güzel, bir o kadar yorucu günün ardından güzel bir uyku uyudum.
5 nci Gün Bozburun-Selimiye-Orhaniye-Hisarönü-Datça :88 KM
6 ncı Gün 16 Nisan 2018 Datça-Palamutbükü-Yazı-Datça:
Günaydın.
Güneş kendini nazlanarak gösterirken bende güne uyandım.Bu gün hava puslu ve durgun.Gece esen rüzgar gitmiş,rüzgardan eser yok.
İşte böyle günün sabahında Taşlık Koy’da güne uyanıyorum.
Taşlık Koy Sabahı.
Gece esen rüzgar sayesinde nem yoktu ama sabaha karşı rüzgar durunca sabah nemle beraber çadırdan dışarı çıktım. Çadırı toparlayıp ipe serdim,şimdi güneşin pusun ardından kendini göstermesine ve rüzgarın yeniden esmesini beklemekten başka çare yok.Bu da turun cilvelerinden biri.Hiç kurumazsa toplar,daha uygun bir yerde mola verirken kuruturum.
Her şeye rağmen muhteşem bir yerde kamp attım ve burada olmaktan son derece memnunum.
Kahvaltı Zamanı.
Çadır havalanırken bende bu güzellik içinde aheste aheste kahvaltımı yapmaya başladım.
Bu gün acelem yok, zaman ile hiç problemim yok.
Datça Yarımadasının batı yönüne gidip orada bulunan güzellikler içinde dolaşacağım.
4 yıl önce çok hoşuma gitmişti, bakalım aynı duyguyu tadabilecekmiyim.Güzel ve doyurucu bir kahvaltı sonunda yola çıkmaya hazırım.
Mesudiye Yolu.
Datça’dan ayrılıp yönümü batıya çevirdim.
İzmir’den yola çıkalı 6 gün oldu.6 gündür turun ilk kilometreleri hep tırmanışlı oldu, ama büyük, ama küçük,bu gün de onlardan biri.
Mesudiye tarafına doğru tırmanışımız devam ediyor.
Mesudiye.
Datça’dan ayrılalı 14 kilometre oldu ve tırmanışın sonu ,inişin başındayım ve altımda Mesudiye Köyü, Hayıtbükü ve Ovabükü.
Bu güzellikleri görmek için son günümü Datça’nın batısına ayırdım.
Bu resmi 430 rakımdan Mesudiye’ yi seyrederken çektim.
Ovabükü.
Datça’nın muhteşem plajlarından olan üç güzelden biri, Ovabükü’ nü geçmekteyim.Belki bir gün burada da kamp atmak nasip olur.Çok isterim ve kafamın bir yerine yazdım.İlerideki tepenin ardı da Hayıtbükü, aynı güzelliklere Hayıtbükü’ de sahip.
Ovabükü Ve Hayıtbükü.
İki güzeli, birbirinden ayıran yarımada ve tepecik.
Üçüncü güzele gidilen yoldan böyle gözükmekte.4 yıl önce bölgeye geldiğimde neyin ne olduğunu anlayamamıştım bu güzellikleri bu kadar net fark edememiştim.Bu her halde çok kalabalık bir grup ile bir festivalde olmamdan kaynaklanıyordu.
Palamutbükü Yolu.
Ovabükü’nden Palamutbükü’ ne doğru yol almaktayım.Küçük iniş ve çıkışlar çok güzel görüntüleri de beraberinde getiriyor.
O güzel görüntülerden biri de Palamutbükü yolu ve irili ufaklı koylar.
Palamutbükü.
Kıyıdan yolculuğum devam etmekte,bir süre sonra Palamutbükü’ de görüş alanıma giriyor.Üç güzelden biri Palamutbükü, Datça’ya 27 km mesafede.Palamutbükü Datça’ nın en büyük koylarından, dolayısıyla uzun bir sahili var, sahili bazı kısımlarda kum, bazı kısımlarda yassı çakıllı. Palamutbükü’ ne gelen ziyaretçiler tertemiz denizini unutamazlar. Palamutbükü, sahilinin üzerinde lokantalar, çay bahçeleri, barlar bulunmakta. Hepsinin önünden denize girebilir.Tabii ben sezon açılmadan geldiğimden işletmelerin bir çoğu kapalı idi.
Cumalı.
Palamutbükü’ nde sahilde bir tur atıp neyin ne olduğu ve ne konumda olduğunu,buraya bir daha geldiğimde ne yapabileceğimi ve nerede kamp atabileceğimi de hafızama kazıdıktan sonra yukarı, Cumalı Köyüne doğru hareket ettim.İşin bitti mi,ikiye böler saksı yaparlar.Cumalı Köyü girişinde sandal saksı beni karşılıyor.Öğlen vakti vardığım Cumalı Köyünde hemen köy meydanında lokanta dikkatimi çekti.Fazla sirkülasyon olması, yemeklerin iyi olduğunun delili olacağından,bende teşrif ettim.Haklıymışım,yemekleri güzel ve ucuzdu.
Yazı Köyü.
Cumalı Köyünde yemeğimi yedikten sonra bu gün görmeyi planladığım son yer olan Yazı Köyüne geçip yemeğimin üzerine çayımı içtim.
Ve Datça’ya geri dönüşe başladım.
Yaka Köyü.
Fotoğrafta görülen bina ve devamında yer alan ikinci bir bina daha var,burası eski zeytinyağı fabrikası.İçinde zeytinyağı çıkarma makinaları bulunuyor.Burayı bir çift kiralamış ve bir işletme kurmuşlar.Oradan geçerken selamlaştık beni kahveye davet ettiler.Davete hayır denmez,hem kahvelerimizi yudumladık, hemde biraz sohbet ettik.
Son Tırmanış,günün ve turun son tırmanışını yapıyorum.
Bu gün 578 Rakımda tırmanışlar sonlanacak.Ve dönüş başlayacak.
Son Nokta.
Tam altımda sabahleyin uğradığım Mesudiye, Hayıtbükü ve Ovabükü var.Sabah bir ara nasıl onlara yukarıdan baktım sa şimdi de onlara yukarıdan bakıp, el sallayıp yoluma devam ediyorum.
Datça.
Akşam üzeri Datça’ya giriş yaptım.Hemen otogara gidip İzmir biletimi cebime koydum. Otobüsüm gece 01:00 de yani sabah İzmir’de olacağım.Vakit çok olunca bende sahile inip kafama göre takılmaya karar verdim.Hem bu arada Datça ile biraz daha vakit geçirmiş olurum.
Turun Ardından….
İzmir’den 6 günde geldiğim Datça’dan İzmir’e otobüs ile 6 saatte ulaştım.Çok verimli ve güzel bir tur oldu.Büyük zevk aldım.
Yazımın başında da bahsetmiştim.Bu turumda daha önce gördüğüm ve kamp attığım yerler olacağı gibi ilk defa göreceğim ve ilk defa kamp atacağım yerler de olacak demiştim, aynen oldu.”En İyi Tur Kendi Yaptığın Turdur” felsefesi her zaman geçerlidir.
Darısı tüm turlarımın başına.
6 ncı Gün 16 Nisan 2018 Datça-Palamutbükü-Yazı-Datça:61 km
İZMİR'DEN DATÇA'YA 11-16 NİSAN 2018 (5 ve 6. günler Bozburun-Selimiye-Hisarönü-Datça-Palamutbükü-Yazı-Datça)
Discussion about this post