03 Aralık benim doğduğum gün.
Doğum günüme özel bir tur programı yapmak istedim.
Ama öyle bir rota olmalı ki!!!! tam bana göre olsun…..Rota,kamp yerleri,görülecek yerler favorim olmalı. Tabii bunları ayarlamak benim için zor değil,önemli olan havayı ayarlamak.Havayı nasıl ayarlayacağım derken, bir süredir yağan yağmurlar tam zamanında durdu. Soğuk önemli değil, yeter ki keyfimi yarıda bırakacak yağmur olmasın.Dört günlük çok özel tur programını kafamda hazırladım ve bana özel tura çıkmaya hazırım.
Nerelere mi? fazla uzağa değil ama çok özel yerlere…..
Bu gün benim doğum günüm ve yola çıkmaya hazırım.
Bu gün benim doğum günüm….
1 nci Gün 03 Aralık 2018 İzmir-Güzelbahçe-Gülbahçe-Balıklıova-Manzara Koyu:
Aldığım En Anlamlı Hediye…..
Canlarım,benim biricik kızlarım,sizi çok seviyorum.
Beni çok mutlu ettiniz,kızlarım bana en anlamlı hediyeyi vererek uğurladılar.
İnciraltı….
Sabah hazırlığından sonra saat 09:00 gibi evden ayrılıp yola koyuldum. Ana yoldan gitmektense İnciraltı-Sahilevleri yolunu kullanmayı tercih ettim. Güzelbahçe’ye kadar bu güzelliklerde gideceğim, öylede oluyor.Keyifle başladım tura, öyle devam etsin.
Rast Gele Balıkçı Kardeş..
Güzelbahçe’ye kadar aheste aheste gelip,burada Balıkçı Kahvehanesinde kısa bir mola verdim.Mola yerinde benden önce gelen arkadaşlarım vardı,onlarla hasret giderdik.Sonra herkes yoluna devam etti.Güzelbahçe ikinci liman mevkiinde ise bir sürü balıkçı teknesi kısmetine açılırken biri objektifime yakalandı. Rast gele balıkçı kardeş.
İskender Köprüsü.
Güzelbahçe,Zeytinalanı,Urla derken,şimdi de İçmeler mevkiindeyim. Hava ve yol müsait olduğundan çok seri yol almaktayım.Burada, İskender Köprüsü’ nde biraz durup hem soluklanıp,hemde fotoğraf çekimi yapıyorum.Köprüden daha önceki yazılarımda bahsettiğimden şimdi bahsetmeyeceğim.Ancak köprünün yıldan yıla yıkılmaya, tahrip olmaya başladığı net olarak gözüküyor.İlk resimdeki köprü denizin içinde belli belirsiz gözüküyor,diğeri hala ayakta,inşallah zamana yenik düşmez.
Mola Zamanı.
Artık Karaburun tarafına sapmış bulunmaktayım. Gülbahçe’ yi bir kaç kilometre geçtikten sonra bildiğim güzel bir yerde kahve molası için durdum.Buraya kadar 50 kilometre yol yapmışım kahveyi sonuna kadar hak ettim. Kahvemi yudumlarken dalgaların sesini dinleyip, yalnız başına durup dalgalarda sallanan kayığı seyrettim.
Balıklıova Yolu.
Eski yolu kullanmaktayım.Eski yol daha çok hoşuma gidiyor,sessiz,sakin, gürültüden uzak,arabalardan da uzak…..Balıklıova’ ya az bir yolum kaldı.Bu yolun sonundaki küçük tepeyi aştım mı ardı Balıklıova görüntüsü olacak.
Balıklıova.
Her zaman yaptığımı yapıyorum, Balıklıova’ ya ana yoldan girmektense plajın ve balıkçı barınağının oradan giriş yapıyorum.Fotoğrafta görülen balıkçı barınağının olduğu yerdeki dalyan. Balıklıova plajını güzelleştirmişler,hele plaj gerisindeki park çok güzel olmuş,tesis ve köy pazar alanları yapılmış. Urla Belediyesi bu alanda iyi çalışma yapmış.
Balıklıova’ da akşam ve sabah kumanyamı ayarlayıp kamp yapacağım Manzara Koyunun yolunu tuttum.
Manzara Koyu.
Saat 16:00 sıraları Manzara Koyuna vardım.Kamp yapacağım yerin işletme sahibi oradaydı biraz muhabbet ettik sonra o işine koyuldu ben de kendime yorgunluk kahvesi yaparak günün yorgunluğunu üzerimden attım.
Manzara Koyunda Kamp Hazırlığı.
Kahve keyfi bitip,işletme sahibi ile biraz daha lafın belini kırdıktan sonra gün kavuşmaya yakın, balıkçı teknelerinin ağlarını atışlarını da seyrederek çadırımı kurdum.
Gün benim günüm, keyfini sürmek benim hakkım.Bu gece için burasını kamp yerim olarak özellikle seçtim.Bu fotoğraflardan biraz olsun anlaşılacağı gibi benim canlı olarak yaşadığım atmosfer çok ama çok güzel.
O Bir Anne.
Kamp yerine geldiğimde beni hırçın bir şekilde havlayarak karşıladı.Ama çabuk kaynaştık, çünkü o, 6 adet yavrusu için beni oradan uzak tutmaya çalışıyordu.Benim zararsız biri olduğumu anlaması kısa sürdü,aramızda sanki gizli bir anlaşma oldu. Çadırımın etrafında sabaha kadar nöbet tuttu, hiç ayrılmadı. Sabah ise havlayarak ve bir süre beni takip ederek vedalaştık.
Kutlama Zamanı.
Bu gün benim doğum günüm.
Arzuladığım,gönlüme göre bir yerde kamp atarak doğum günümü kendimce kutluyorum.
Kutlama geç vakitlere kadar sürecek buna eminim!!!!
Manzara Koyu Gecesi.
Bu gün 65 kilometre yol kat ederek kamp yapmayı hedeflediğim
Manzara Koyu’ nda gecenin keyfini çıkarmaktayım.
Dört günlük bana özel turumun birinci günün bana hediyesi Manzara Koyu idi.Bu fotoğraf ve diğerleri nasıl haklı olduğumu gösteriyordur her halde.Gecenin ilerleyen saatlerine kadar manzaranın tadını çıkardım,balığa açılan sandalları seyrettim. Arada sırada bana arkadaşlık eden dostumla muhabbet ettim.Fazla yorulmasam da uzun kış gecelerinin vermiş olduğu mahmurlukla doğum günü kutlamasına son verip uyku alemine dalış yaptım.
Yarın bir başka güzelliklere yol alacağım.
1 nci Gün İzmir-Güzelbahçe-Gülbahçe-Balıklıova-Manzara Koyu:65 Km
2 nci Gün 04 Aralık 2018 Manzara Koyu-Ildır-Alaçatı-Delikli Koy-Çeşme-Pırlanta Koyu:
Manzara Koyu’ nda Ayrılık Zamanı.
Gün ağarmadan uyandım.Sabah serinliği üzerime vururken çadırımı toplayıp,rutubetten kurtulması için ipe serdim.Bu arada akşam atılan ağları toplamaya gelen balıkçı kardeşlerimi seyrederek kahvaltımı yaptım.
Kahvaltı,toparlanma derken 08:30 gibi yola çıkmaya hazır hale geldim.
Manzara Koyu’ ndan ayrılmadan önce bir ayrılış fotoğrafı da almayı ihmal etmedim.Sonra da balıkçı kardeşlere el sallayarak, akşam ki dostumla da vedalaşarak Manzara Koyu’ ndan ayrıldım.
Eski Balıklıova.
Şu an sahil kesiminde bulunan Balıklıova içinden geçip yönümü Eski Balıklıova tarafına çevirip Ildır tarafına yol alırken Eski Balıklıova Köyünü de fotoğraflamayı ihmal etmiyorum.Eski Balıklıova evleri yıkılmaya yüz tutmuş ama gezi noktası olarak düşünülebilir.
Balıklıova;M.Ö. 5000’lere dayanan tarihi Efes-Mimas yolu üzerinde bir belde.Yürüyüşçü ve bisikletçiler için uluslararası standartlarda rotalar düzenlenmiş, yarımada projesi adıyla sporseverlere hizmet vermekte.Kıyılarında beach clupler,geceleri eller havaya denilen yerler yok. Bunlardan kaçan,denizde yorulmak,hamakta kitap okumak,öğlen uykusuna yatıp,serinlikte yürüyüş yapmak isteyenler için Balıklıova güzel bir Ege Köyü……
Balıklıova-Ildır Yolu.
Burası muazzam sakinlikte ve güzellikte bir yol. Balıklıova’ dan itibaren tatlı bir çıkış ile Balıklıova-Küçükbahçe-Ildır kavşağına kadar yol alıyorsunuz. Merak etmeyin susuz kalmazsınız tam orta yerde bir çeşme var ve suyu da çok güzel.
Dağ Çileği.
Allah’ın bir nimeti, doğada bol miktarda bulmak mümkün.Aynı zamanda enerji deposu.Ben de yol boyu Dağ Çileklerinin tadına baktım.Burada tek bir unsur var, kendinizi bol dağ çileği yemeğe kaptırıp üzerine su içtiğinizde olan oluyor.Bunu sakın yapmayın!!!!
Ben bunu hiç yapmadım, dağ çileğinden sonra su içmeyin.Sonra motoru bozarsınız.Aldığınız enerji boşa gitmesin.Bol dağ çilekli günler hepimizin olsun.
Yoldan Manzaralar Ve Bozdağ (Mimas Dağı).
Yol çatağından ve biraz tırmanıştan sonra Ildır tarafına iniş yapmadan önce sağımda yer alan Ege Denizinin güzelliği,Bozdağ, miteolojik adıyla Mimas Dağını da fotoğraf karesine almayı ihmal etmiyorum.Rüzgarlı Mimas görüş alanımdan kayboluncaya kadar inişe devam ediyorum ve Ildır girişine varıyorum.
Ildır Ve Kahve Molası.
Enginar bahçelerinin arasından kısa bir inişle denize sıfır konumdaki Erythrai Antik Kentinin bulunduğu Ildır’dayım.Ildır,Çeşme ilçesine bağlı küçük bir balıkçı köyü. Enythrai Antik Kenti ve diğer güzellikleri sayesinde ilgi odağı durumunda.Ildır içinde durmayıp hemen yol kavşağında,deniz kenarındaki parkta kendime kahve molası verdim. Benim de keyfim bu….. bana afiyet olsun.
Zeki Müren Adası Ve Ildır.
Bu adada yegane yeşillik olarak bulunan bir adet ardıç ağacı, Ildır köyünün sembolü olmuştur. Görünüşe göre kara bağlantısı olmayan bu ada med cezir olayları sırasında denizin çekilmesiyle adaya kadar uzanan doğal bir yol oluşur. Bölgede yaşayanlar denizin çekildiği mehtaplı yaz akşamlarında bu adaya yürüyerek gitmenin keyfini yaşarlar. Söylentiye göre zamanında Zeki Müren iki kere bu adayı almak için girişimlerde bulunur. Fakat bazı nedenlerden dolayı gerçekleşmez. Bu tarihten sonra da adanın adı halk arasında Zeki Müren adası olarak kalmış.Kahve molası ve biraz dinlenmeden, bol Ildır’ lı muhabbetten sonra tekrar yollardayım ve Çeşme’ye doğru yol almaktayım.
Ilıca Sahili.
Sahile paralel yolla 15 kilometre yolculuktan sonra Çeşme’nin sembolü Ilıca Plajındayım.Burası hakkında kısa bir bilgi vereyim, her şeyin ve sahilde faydalanmanın bir bedeli vardır.Öğrendiğim kadarıyla 2019 yılından itibaren Ilıca sahilinde şezlong,şemsiye,duş…… hepsi ücretsiz olacakmış.Belediye ilanı bu yönde, hadi bakalım hayırlısı.
Yolun Getirdikleri.
Ilıca’dan hemen Alaçatı içine girip biraz bir şeyler atıştırdıktan sonra yönümü daha da güneye, sörf merkezlerinin olduğu yöne çeviriyorum.Bu gün yaşayacağım ve göreceğim bir başka güzelliğe doğru yol alıyorum.
Ve Geldim…..
Alaçatı’ dan 10 kilometrelik inişli çıkışlı bir yolculuktan sonra günün hedefleri içinde olan Delikli Koy’ a varmış bulunmaktayım.Ah bir de insanlar olmasa.
Delikli Koy.
Birkaç yıl önceye kadar ismini çevrede yaşayanlar dışında kimsenin bilmediği Alaçatı Delikli Koy, kalabalıktan uzak, stres ve insan gürültüsünün olmadığı, doğası ve manzarasıyla insanı etkileyen bir yerdi.Artık buraları öğrenildi ve geleni çok.
Koya Hakim tepeden Delikli Koyun manzarasına bakıldığında muhteşem bir mavilik ve alabildiğince keyifli görüntü göze çarpıyor.Delikli Koyun isminin nereden geldiğini anlamak için sahile,deniz kıyısına kadar inip kaya şekillerine yakından bakmak gerekiyor.Uzun yıllar içinde hırçın dalgaların aşındırdığı kayalar,etkileyici manzaranın en büyük yardımcısı olmuş.Denizin ortasında kalan ve kıyı ile denizin bütünleştiği noktada bulunan kayanın içerisindeki delik,bu koyun isminin kaynağı.Bu kaya aynı zamanda iki koyu birbirinden ayırmakta.
Delikli Koydan Ayrılış.
Hafta içi olmasına rağmen Delikli Koy’ a talep çok fazla idi.Buraya ne zaman gelsem Delikli Kayanın üzerinde hep oturanları buluyorum.Bir anı olsun, fotoğraf çekeyim istiyorsun maalesef fotoğraf karesinde bitiyorlar. Yapacak bir şey yok,yeter ki bu güzellik mahvolmasın.Bu güzel günde şimdi Delikli Koy’dan ayrılık zamanı.Bir başka güzel yerde akşama kamp atacağım.
Enginar.
Delikli Koy’dan siteler,bağlar,bahçeler ve enginar bahçeleri arasında 12 kilometrelik bir yolculuktan sonra Çeşme’ye vardım.Burada kısa bir kumanya takviyesinden sonra kamp yapmayı planladığım Pırlanta Koyu’na yola çıktım ama rüzgarda benim ile beraber, rüzgar şiddetini arttırmaya başladı.
Pırlanta Koyu (Pırlanta Plajı).
Mart ayında geldiğim ve yine aynı bu şekilde rüzgarlı ve dalgalı olan Pırlanta Koyu’na şiddetli rüzgar ile beraber varış yaptım.Fırtınada olsa,dalgalıda olsa yine de güzelliğini muhafaza ediyor Pırlanta Plajı.
Pırlanta Koyu (Pırlanta Plajı); Uçurtma sörfü (kitesurf) yapmaya elverişli bir plajdır. Çeşme’ nin sörfün başkenti olarak anılmasındaki en büyük nedenlerden biri bu plajdır. Plajın kumu da denizi de adı gibi her daim değerli ve özeldir.
Pırlanta Koyunda Kamp.
Plajdaki fırtına, Mart ayında orada nasıl kamp yapmama müsaade etmediyse bu günde aynısını yaptı.Pırlanta Koyunun plajında kamp atmak nasip değilmiş yine.
Ama sorun değil, yolun karşısında bulunan Kalyoncu Kamping alanı yine boş ve beni bekliyor.Hemde mart ayında çadırımı kurduğum yere yine çadırımı kuruyorum.Burada fırtınanın ve rüzgarın esamesi okunmuyor!!! çünkü ağaçlar ve baraka rüzgarı kesiyor.
Bende rüzgarsız alanda geceyi geçirmenin hazırlığını yaparken kendime bir yorgunluk kahvesi yaparak günü noktalayıp,kendimi geceye hazırlıyorum.
Pırlanta Koyu Gecesi.
Bu gün çok zevkli bir 67 kilometrenin sonunda Pırlanta Koyunda kamp yapmış bulunmaktayım.Bisikletimi çadırımın üst tarafına bağladım ve sabitledim,altlarına palmiye yaprakları koydum ki her hangi müdahale halinde alarm versin.Resimdeki köpek mart ayında burada aynı yerde kamp yaptığımda da ziyaretime gelmişti.O zaman bir arkadaşı daha vardı.İlerleyen saatlerde oda gelince ekip tamamlandı.Demek ki,bu gece emniyetle mışıl mışıl uyuyacağım.Barakadan bahsetmiştim,barakanın benim çadır tarafında uzun bir tabure vardı,o tabure bana hem masa hemde sandalye oldu.Rüzgar barakanın öteki tarafında kaldığından ilk etapta yemek işini hallettim.Sonra mı? dün gece ne yaptım ise aynısını yaptım.Tur bana özel olunca gün de, gece de özel olur,kutlamaya devam yani…..
Uzun kış gecesinde uzun zaman keyif yaptıktan sonra uykunun esiri olarak çadırımın yolunu tuttum.Sonrası iyi bir uyku……
Yarın bana özel turumun üçüncü günü ve bir başka güzelliklere yolculuk var.
2 nci Gün Manzara Koyu-Ildır-Alaçatı-Delikli Koy-Çeşme-Pırlanta Koyu:67 Km
3 ncü Gün 05 Aralık 2018 Pırlanta Koyu-Çeşme-Alaçatı-Tatar Köprüsü-Gülbahçe-Demircili Koyu:
Pırlanta Koyu’ ndan Ayrılık Vakti.
Bol fırtınalı gecenin,bol fırtınalı sabahına günaydın deyip erkenden uyandım.Fırtına geceden beri azalmadığı gibi daha da artmış…..
Sabah her zaman ki gibi ilk işim çadırımı toparlayıp malzemelerimi hazır hale getirmek oldu. Bu bana sabah miskinliğimi üzerimden atmamı ve güne daha dinç başlamamı sağlıyor.Sonrasında güzel bir kahvaltı ve yola çıkmaya hazırım.
Geceyi huzur içinde geçirdiğim kamp yerine veda fotoğrafı ile veda edip, yola revan oluyorum.Pırlanta koyu Allah’a ısmarladık.
Pırlanta Plajı sana da veda…….. bir başka zaman görüşmek üzere.
Çeşme-Ovacık-Alaçatı Yolu…
Pırlanta Koyu’ nun küçük rampasını çıktıktan sonra Çeşme’ye kadar sol yandan şiddetli rüzgar altında yol aldım.Çeşme’den itibaren Alaçatı’ ya kadar karar verilecek iki yol var, tabii ki ben Ovacık yolunu tercih ederek yeşillikler,enginar bahçeleri,sessizlik için de yol alarak Alaçatı’ ya vardım. Bu yolu daha önce Yarımada Projesinde ki çalışmalarımız zamanında rotaya dahil etmiştik.Yol boyu hep çalışmalarımızın yol levhalarını gördüm.Benim için bir anlamda nostalji oldu.
Kutlu Aktaş Baraj Göleti.
Kapalı, bol rüzgarlı havadan Ovacık yolunda yol alarak bir süreliğine kurtuldum ama Alaçatı’ dan itibaren bu günkü hedefime ana yoldan ulaşacağım. Alaçatı’ dan İzmir ana yoluna çıkar çıkmaz Kutlu Aktaş Baraj Göleti ile karşılaşıyorum.
Çeşme’nin su ihtiyacını karşılayan çok önemli bir baraj burası.Sezon itibari ile bayağı suyu azalmış durumda.
Eski İzmir-Çeşme yolu tam baraj göletinin ortasından geçmekte idi,resimde net olarak gözüküyor.
Çeşme-İzmir Yolu.
Mevsim itibari ile biraz sakin olan Çeşme-İzmir yolunda sakin sakin yol alıp hedefime bir adım daha yaklaşıyorum.Yol üzerinde fazla kayda değer bir şey olmadığından kilometre tabelası ile avunup, Uzunkuyu çatağından içeri salınıyorum.
Hedefim Belli!!!!!
Çeşme-Ovacık-Alaçatı yolunda nostalji yaptım.Şimdi Uzunkuyu yol sapağından bir başka nostalji daha yaparak kendime günün hediyesini sunacağım.Fotoğraflarda görülen yön levhalarında benimde katkım var.Yarımada Projesinde şahsımda emekte bulunmuştu.
Ana yoldan ayrılıp doğanın içinde yol almak bir başka güzel hele bu yol üzerinde değer verdiğin bir yer varsa….
Tatar Köprüsü.
Tatar Köprüsünün ben de ayrı bir yeri var,sanki kendisi ile gönül bağı kurdum. Bu bölgeye her geldiğimde yolumu buraya muhakkak çevirir molayı burada veririm.Bu gün de buraya uğramakla Tatar köprüsünü kendime hediye olarak alıyorum.
İnsan kendi kendine hediye alır mı? aldım işte……Tatar Köprüsü;İzmir ili, Urla ilçesinin, Zeytinler köyünden, Kokar Koy’ a gidiş yolundadır. Zeytinler köyünden yaklaşık 1 km. uzaklığında eski faal yol üzerinde iken otoyol açılması nedeniyle kullanılmaz olan köprüdür.
Tatar çayının üzerinde olduğundan TATAR KÖPRÜSÜ diye adlandırılan köprünün, Zeytinler köyüne yakınlığı nedeniyle ZEYTİNLER KÖPRÜSÜ ayrıca Kokar Koy yolu üzerinde olduğundan da ayrıca KOKAR KOY KÖPRÜSÜ diye de anılmaktadır.
Halen sağlam ve kullanılabilir durumdadır. Yapımı hakkında kesin bilgiye ulaşamadık.Yaklaşık 30 m. Yüksekliğinde 5-6 m. Genişliğindedir.
Kahvenin de Yeri Ve Zamanı Var.
Bende bu gün kahvemi gönül bağı kurduğum Tatar Köprüsünde içiyorum.Böyle molaya can kurban değil mi?
Ayrılık Vakti.
Dinlendim,kahvemi içtim,Tatar Köprüsünü değişik açılardan fotoğrafladım.Sessizliğin ve huzurun tadını çıkardım.Şimdi tekrar yola çıkma zamanı, geceyi geçireceğim kamp yapacağım bir başka güzelliğe doğru harekete geçme zamanı.
Tatar Köprüsü şimdilik sağlıcakla kal, tekrar görüşmek üzere.
Yağcılar Yolu.
Tatar Köprüsü’ nden sonra geneli iniş ve toprak olan yoldan İYTÜ kavşağına kadar çabucak geldim. Gülbahçe’ ye giriş yapıp hiç kalmayan kumanyamı tazeledim.Sonrada içmeler mevkiinde Yağcılar-Demircili yoluna saptım.Bu yol ara yol ve kestirme olduğundan beni akşam kamp yapacağım Demircili Koyu’na ulaştıracak.Ama önce Yağcılar rampasını tırmanmam lazım.Bereket rüzgar tam arkamdan şiddetle ittiriyor.
Hayata Birde Buradan Bak!!!
Yağcılar’ a kadar olan tırmanış sonunda Demircili Köyü ve devamında
Demirci Koyu’na kadar tatlı bir inişle geldim.Bu gece burada kamp yapacağım ama önce Demircili koyu pozumu vermek istedim. Mart ayında geldiğimde de aynı pozu vermiştim.
Demircili Koyu.
Rüzgar şiddetini arttırmış vaziyette kuzeyden esiyor,esmiyor adeta püskürüyor.Tabii iş böyle olunca kamp yapacak yeri iyi seçmek gerek,ben de öyle yapıyorum. Türkiye’nin tüm koyları parsellendiği gibi Demircili Koyu’ nunda büyük bir bölümü işletmeler tarafından parsellenmiş durumda.Muhtar Komodor İbrahim’in yeri tadilat nedeniyle açık ve kendisi de orada olunca izin alıp kamp yapmak istedim ama gönülsüzce rıza gösterdi.Diyecek sözüm yok,rüzgar şiddetli ve rüzgardan bir şekilde korunmam gerek.Merak etme zararım olmaz,buranın yabancısı değilim deyip yaptığı barakaları rüzgara siper ederek kendime çadır yeri ayarladım.(Bir daha ki sefere koyun başka yerine kamp atarım).
Bu hafif olumsuz durum bile keyfimi bozmaya yetmez.Ben kendi keyfime bakayım.
Demircili Koyu Gecesi.
Çadırımı kurarken işletmedekiler evlerinin yolunu tuttu.Ben Demircili Koyu’ nda şiddetli karayel fırtınası ile baş başa kaldım.Ama her zaman korunacak bir yer vardır.İşletme barakalarının yanına masamı ayarlayıp bir güzel akşam yemeğimi yedim.
Sonrada Gülbahçe’ den tedarik ettiğim ateş suyu ile içimi ısıtmaya başladım.Rüzgarın sesini dinleyerek bir süre vakit geçirdikten sonra üşümeye başlayınca çadırın yolunu tuttum.Hemen uyumuşum,uyuduğum saat tahmini 21:00 gibi idi ama 01:00 gibi fırtınanın sesi artınca benimde sağlıksız uykum başladı.Sabaha karşı yağan yağmurda işin cabası oldu.
Ama yine de sabaha karşı derin bir uykuya dalmışım sonrası mı? hatırlamıyorum,sabah gün ağarmış….
Yarın son gün ve dönüşe geçeceğim.
3 ncü Gün Pırlanta Koyu-Çeşme-Alaçatı-Tatar Köprüsü-Gülbahçe-
Demircili Koyu:69 Km
4 ncü Gün 06 Aralık 2018 Demircili Koyu-Kuşçular-Urla-Güzelbahçe-İzmir:
Demircili Koyu Sabahı.
Fırtınanın etkisinden dolayı defalarca uyanıp,uyumama rağmen yine de sabah kalktığımda dinç idim. Bu dinçlikle hemen malzemeleri, çadırımı toparlamaya başladım tabii bunu barakanın rüzgarsız yanında yaptım.
Şimdi hazırım, kahvaltı mı? Burada rüzgar altında kahvaltı yapmak istemedim, onun yerine Demircili Koyu’ nun değişik yerlerine gidip başka dönemlerde gelirsem nerelerde kamp yaparım, nasıl vakit geçirir, keyif sürerim keşfi yaptım.Malum komodor dün fazla somurtkandı,orada bir daha kalmam.
Yada diğer vakitlerde yaptığım gibi hiç sormadan el ayak çekildikten sonra kampımı kurar ruhu bile duymaz.Ne yapayım, kampçılığın olağan durumları bunlar.
Demircili Yarımadası.
Burası Demircili Yarımadası,yarımadayı iki farklı noktadan fotoğrafladım.Yarımadanın tepe noktasının uç kısmında kamp yapma hayalim var ama hiç nasip olmadı.Çünkü orası rüzgara açık bir yer. Ama bir gün muhakkak orada da kamp yapacağım.Rüzgarı denk getirdiğim vakit tabii ki!!!!İşte favori yerlerimden olan ve her yıl kamp attığım, yabancısı olmadığım Demircili Koyu böyle bir yer.Her ne olursa olsun seviyorum seni Demircili Koyu ve Demircili Yarımadası.
Ormancılar Çeşmesi.
Uzun zamandan beri ilk defa akar gördüm Ormancılar Çeşmesini bu mutluluk verici, hep akar inşallah.Ormancılar Çeşmesi Altınkum Plajı kavşağında,oraya hiç girmedim,yakın zamanda ziyaret etmeyi düşünüyorum.Demircili Koyu’ nda rüzgar fazla olduğu için kahvaltımı Kuşçular’da kahvehanede yaptım.Şimdi daha dirençliyim
ve rüzgar ile savaşmaya devam…….
Urla.
Urla’nın sokaklarını kat edip bahçeler arası yollara sapmak için yol alırken bu çeşme ile karşılaştım!!!!!Demek ki, burada eskiden çeşme varmış,yeri duruyor ama kendisi yok. Ev sahibi de çeşme kurnasının olduğu yere sembolik bir kurna resmi yapmış.
Urla’dan İzmir’e Uzanan Yol…..
Urla-İzmir arasında kuzey rüzgarlarından kurtulmanın en iyi yolu ondan kaçmak. Nasıl mı? ana yolu kullanmadan, bahçeler arası tabir ettiğimiz yollar zincirini kullanarak. Bir damla rüzgar almadan sorunsuzca Urla’dan Güzelbahçe’ye kadar olan yolu zevkle alıyorum ve Güzelbahçe molasına geçiyorum (Bu yollar zincirini iyi bilmeyen olduğu yerde döner durur).
Yarendede Anıt Ağaç.
Güzelbahçe-Yarendede sokağında bulunan Yarendede Anıt ağaç önündeyim.Bu ağaçlardan bölgede bir kaç tane var ve hepsi son zamanlarda koruma altına alınmış,bu sevindirici bir durum.Bana Özel Turumun sonundayım…..
Güzelbahçe’ye öğle vakti vardım,kahvaltıyı geç yapmama rağmen, lezzetini daha önce defalarca test ettiğim yerde öğle yemeğimi yeyip evin yolunu tutuyorum.
Artık şehir merkezine girdiğimden fotoğraf yok.
Saat 15:00 gibi evime vardığımda Bana Özel Turumda son bulmuş oluyor.Doğum günümde Manzara Koyunda kamp attım,Delikli Koy ile hasret giderdim,Pırlanta Koyu’ nda rüzgarla arkadaşlık edip kamp yaptım,Tatar Köprüsü bir başka güzeldi,Demircili Koyu’ nda fırtınaya direndim.Hepsi ayrı güzellikte idi,rotayı ve kamp yerlerini her zamanki gibi ben belirledim, bana özel bir tur yaptım.Keyfim yerinde, darısı başka turlara…..
4 ncü Gün 06 Aralık 2018 Demircili Koyu-Kuşçular-Urla-Güzelbahçe-İzmir:55 km
BANA ÖZEL 03-06 ARALIK 2018 (İzmir-Urla-Balıklıova-Manzara Koyu-Ildır-Alaçatı-Delikli Koy-Çeşme-Pırlanta Koyu-Tatar Köprüsü-Demircili Koyu)
Discussion about this post