Şubat ayındaki turumda gece kamp yaptığım yerde diz burkulması denilen bir olay yaşadım,burkulup yere düşünce dizimin iç tarafı sert zemine okkalı bir şekilde çarptı ve beni yere serdi,o an ve sonrasında büyük acı çektim.Bu acılı ve ağrılı günler 10 günden fazla sürdü.Tedavi,ilaç derken Mart ayının sonuna doğru ağrılar,sızılar azalmaya başladı.Dizim tam geçmeden Şafak sen yine bir yerlere git belki düzelir diye aklımdan geçirdim.Herakleia,Bafa Gölü,Kapıkırı çoktan beridir aklımdaydı.Boş boş durmanın anlamı yok, en iyisi ben yine yola çıkayım Herakleia Bana İyi Gelir dedim ve yola çıktım.Ben böyle düşünüp te yola çıkınca her turun kendine bir has adı olur ya işte bu turumun adı da kendiliğinden ortaya çıktı ”Herakleia Bana İyi Gelir”.
Bakalım gerçekten de iyi gelecek mi? bunu 6 günlük tur programında ve sonrasında göreceğim.
1 nci Gün 25 Mart 2021 Belevi-Selatin-Şirince-Selçuk-Gebekirse Gölü-Pamucak:
Kızılçullu Su Kemerleri.
Evim Hatay bölgesinde, turu da Belevi’den başlatacağımdan Şirinyer’den İzban’a binip Belevi’ye hareket ettim.Şirinyer İzban durağına gelirken de turun başlangıç fotoğrafı olarak Kızılçullu Su Kemerleri’ni albüme koydum.
Kızılçullu Su Kemerleri :İzmir’in Buca ilçesi bugün Şirinyer olarak bilinen Kızılçullu (Paradiso) Mevkisinde bulunan Melez Çayı üzerindeki su kemerleri İzmir’e Aydın yönünden girişte dikkati çekmektedir. İzmir Kadifekale ve çevresinde kurulan ilk şehre su taşımak amacı ile MÖ 133-MS 395 yıllarında, İmparator Agutus döneminde Romalılar tarafından yaptırılmıştır.Gaius Sextillius Pollio Aquaduct’ü olarak da tanınan bu su kemerleri kesme taştan ve tuğladan iki sıra halinde olup, duvarların işlenmesinde Roma harcı kullanılmıştır. Harcın içerisine büyük ölçüde yumurta akı katılmıştır. Böylece kemerlerin dayanıklılığı sağlanmıştır. Kemerler iki sıra halinde üst üste yapılmıştır. Ortadaki kemer diğerlerinden daha geniş ve yuvarlaktır. İki kenarlarında kesme taştan selyaranlarla desteklenmiştir. Diğer kemerler daha küçük ölçüde olup, hafif sivridirler.Kemerleri Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar da onararak kullanmışlardır. Su kemerleri günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir.Kaynak:T.C. İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğ
Belevi.
Saat 10:00 da Belevi istasyona varıp Belevi merkeze hareket ettim,Belevi’de oyalanmayıp Tire yönüne harekete geçtim ve bir süre Belevi Gölü kenarında yol aldım.
Belevi Gölü Sulak Alanı:Belevi Mevkinde Küçük Menderes Deltası içerisinde yer almaktadır. Alanı 150 ha dır. İçerisinde bir çok kuş türünü barındırmakta olup tatlı su ekosistemine sahiptir.Eski adıyla Pegasus şimdiki adıyla Belevi gölünün tarihi bundan iki bin yıl öncesine dayanmaktadır.
Mola Zamanı.
Planlamamda Selçuk’a Selatin,Şirince tarafından gitmek olduğundan biraz göl kenarı ve sonrasında otoban paraleli derken Selatin yokuşunu tırmanmaya başlamadan Orman Müdahale Ekibinin bulunduğu bina yanındaki çeşmede yeşillikler içinde kahve molası verdim.Şimdi kafam dinç yola çıkabilirim.
Selatin.
Çam ormanı içinde, parke taşla döşeli yolda 5 kilometrelik sakin sakin tırmanış ile Selatin köyüne vardım.Selatin köyü Aydın’ın Germencik ilçesine bağlı nüfusu 440 ve köy meydanında 800 yıllık bir çınar ağacı var.Çınar ağacının yanında bir hatıra fotoğrafı alıp yönümü Şirince tarafına çevirdim.
Selatin-Şirince Arası.
Papatya bahçeleri manzarası eşliğinde ufak tefek indi çıktılı yolda Selatin-Şirince arasındaki yolu alırken papatya bahçelerinin birinde öğle yemeğimi de yedim ve Şirince’ye vardım.
Şirince.
En son ufak bir tepeye gelip tam ineceğim sırada karşı tepede Şirince köyü göründü.Köye iniş yaptım, köy içinde bisikletten inip elimde ittirerek yol aldım,Şirince merkez kalabalıktı ve bisiklet tepesinde gitmek hoş olmazdı.Küçük bir gezinti,bakmam gereken bir alan ve sonrasında Selçuk’a hareket ama önce bu küçük köyden bahsetmeliyim.
Şirince Köyü:İzmir’in Selçuk İlçesi’ne bağlı ve Selçuk’a 8 kilometre mesafede tarihi mimarisi korunmuş turistik bir köydür. Özgün adı olan Kırkınca’nın efsanevi bir çağda dağlara vuran kırk kişiye atfen verildiği rivayet edilir. Rum telaffuzunda Kirkice, Kirkince ve nihayet Çirkince gibi biçimler alan bu ad, Cumhuriyet’in ilk yıllarında dönemin İzmir valisi Kazım Dirik’in talimatıyla Şirince şeklinde resmileştirilmiştir.
19. yüzyılda, özellikle ihracata yönelik incir üretimiyle ünlü,1800 haneli bir Rum kasabası olarak bilinmekteydi.1923’te Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi sonucu Rumların ayrılmasıyla,Kavala’nın Müştiyan ve Somokol köylerinden gelen mübadillerle iskan edilmiştir.Köyün evvelce bağcılık,şarap üretimi ve zeytinciliğe dayalı olan ekonomisi,bir tütün bölgesinden gelen yeni sakinlerinin elinde bir süre sekteye uğramış,ancak son yıllarda artan turistik önemine paralel olarak, bu sektörler yeniden gelişmeye başlamıştır.Bağcılık ve zeytinciliğin yanı sıra,incir,şeftali,elma,ceviz yetiştirilir.1950’li yıllarda 200-3000 civarında olan nüfus sonradan 700’e kadar düşmüş,1990’lı yıllardan itibaren turizim gelişmesi ile birlikte tekrar yükselişe geçmiştir.Kaynak T.C İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü.
Saat 15:30 civarı Selçuk’a vardım,Selçuk’ta oyalanmam için bir sebep yok, o yüzden önceliği alışverişe verdim.Akşam ve sabah için ihtiyaç olanları alıp yönümü Gebekirse Gölü istikametine çevirdim, Küçük Menderes Nehri üzerinden geçip yola devam ettim.
Yol Kaybolmuş.
Barutçu köyü tarafına yol alıp Çatal Gölüne varmaya az kaldığında yolun son yağışlarla beraber göl sularının altında kaldığını gördüm.Yaklaşık 150 metrelik bir alan böyle,yolun yapısını hafızamda canlandırdım çünkü geçen ay buradan geçmiştim.Zeminin sert olacağını bilerek ve ayağımdaki botlara da güvenerek hızlıca su içinde pedalladım ve hafızam beni yanıltmadan ve su içine düşmeden seri bir şekilde 150 metrelik su ile kaplı yolu aldım.
Çatal Gölü.
Geçen ay ziyaret ettiğim Çatal Gölündeyim, Çatal Gölü ile kısa bir hasret gidermeden sonra yoluma devam ettim.
Gebekirse Gölü.
Çatal Gölü ziyaretinden sonra kısa bir yolculuk sonrası Gebekirse Gölü kenarındayım.Geçen ay kahvemi Gebekirse Gölü kenarında içmiştim şimdi ise yalnızca hasret gidermeye geldim.Günün önemine binaen bir hatıra fotoğrafı çekilip sonrasında Gebekirse Gölünden bahsedip Pamucak tarafına hareket ettim.
Gebekirse Gölü;Selçuk İlçesi, Zeytinköy yöresinde Küçük Menderes Deltası içerisinde yer almaktadır. İzmir il merkezi, Kuşadası, Selçuk, Gümüldür gibi turistik merkezlere çok yakındır. 839,2 hektarlık alan içinde yer almaktadır. Tatlı ve tuzlu su eko sistemine sahiptir. 50 kadar kuş türünü barındırmaktadır. Sahanın tamamı 1.Derece Doğal Sittir. Göl,küçük bir kanalla Küçük Menderes Nehri’ne bağlıdır.Bu bölgenin tamamı Milli Park ilan edilmiş durumda ve koruma altındadır.
Küçük Menderes Nehri Ve Pamucak.
Gebekirse Gölü’nden ayrıldıktan sonra Zeytinköy üzeri Pamucak sahil şeridine geçiş yaptım.Pamucak sahili aynı zamanda içinde Küçük Menderes deltasını da barındırıyor.Küçük Menderes Nehri üzerinden geçip kamp yapmayı planladığım Pamucak sahiline geçerken ikisinden de biraz bahsedeyim.
Küçük Menderes Nehri:Ege Bölgesi’nin çatısı olan Bozdağlar’ın 2159 metrelik zirvesi ile 2070 metrelik Kumpınar Tepesi arasındaki Karakoyun Yaylası’ndan doğar. İlk adı Kadın Deresi’dir. Buradan sonra Kiraz ilçesine gelir. İlçeyi ikiye bölerek Kiraz Ovası’nı sular.Tüm Ovayı geçerek iki büyük kol dar bir boğazda Belevi gölü ile bağlanır.Bundan sonra ise Küçük Menderes Nehri yüzyıllar önce doldurduğu deltaya girer. Efes antik kentini de geçerek büyük bir delta ovasından sonra denize dökülür. Suladığı bereketli ovadaki önemli yerleşim yerleri şunlardır: Selçuk, Ödemiş, Tire, Torbalı, Bayındır, Kiraz ve Beydağ.
Pamucak:Selçuk’un 9 km,Efes Antik Kenti’nin 6 km kuzeyinde,yaklaşık uzunluğu 5 km’yi bulan Pamucak Sahili bulunmaktadır.Kumlu sahilin genişliği 80 metredir.Sahilin ortalarında Küçük Menderes Nehri Ege Denizi ile buluşmaktadır.Pamucak Sahili kum zambaklarının doğal yetişme alanıdır.Pamucak Türkiye’nin en uzun plajıdır.

Pamucak Kampı.
Ve artık kamp yapmayı, geceyi geçirmeyi planladığım Pamucak Sahilindeyim.Daha önceleri kamp yaptığım ve belirlediğim rüzgar almayan bölgeler maalesef son yağışlar nedeniyle sırılsıklam olunca ben de bu palmiye ağacının olduğu bölgeye kamp kurdum.
Bugün hava sert ve soğuk,çadırın yeri biraz muhafazalı sayılır, ben de görünen büyük palmiye ağacı gövdesine sığınarak akşam atıştırmalıkları ile karnımı doyurdum.Güneş zaten az vardı iyice kaybolunca çok iyi bir ayaz beni iyice silkeledi,hal böyle olunca erkenden çadır içine geçiş yaptım.Gecenin geri kalanını çadır içinde evimde olduğu gibi geçirmeye çalıştım, bir farkla, burada radyom devredeydi.Sonra mı? tabii ki erkenden uyudum.
1 nci Gün 25 Mart 2021 Belevi-Selatin-Şirince-Selçuk-Gebekirse Gölü-
Pamucak:53 KM
2 nci Gün 26 Mart 2021 Pamucak-Kuşadası-Söke-Saplı Ada-Akbük:
Pamucak Sabahı.
Sabah 06:00 gibi uyandım,bu saate alışığım ama hava öyle demiyor, korkunç bir sabah ayazı var.Yinede çadır içi toparlanma,dışını toparlama ve sonrasında akşam gövdesine sığındığım palmiye ağacının dibinde kahvaltımı yaparken güneş ben doğuyorum demeye başladı.
Kahvaltı işi bitip, bisikleti de yükledikten sonra yola çıkmaya hazırım.Kamp yeri
ayrılık fotoğrafı alarak yola çıktım.
Kuşadası.
Pamucak’tan ayrılıp oteller bölgesinden Kuşadası’na giriş yaptım.Hiç ilçe içine girmeden ana yoldan Kuşadası’nı geçerken bir fotoğraf çekip Kuşadası’nı da albüme koydum.
Söke.
Kuşadası’ndan sonra orta derece bir tırmanışla Söke tarafına yol aldım.Yukarıdan Davutlar ve Güzelçamlı tarafına baktım ve sert bir iniş ile Söke’ye vardım.Öğlen vardığım Söke’de yemek işini de hallettim ve sonrasında ilçeden ayrılıp Söke ovasında yol almaya başladım.
Büyük Menderes Nehri.
Söke ovasında 30 km’lik uzun bir yolculuğu rüzgarı arkadan alarak kat ettim.Zaman çabuk geçti ve şimdi Büyük Menderes Nehri üzerindeyim.
Büyük Menderes Nehri: Batı Anadolu’nun en büyük nehridir ve Menderes Havzası’nın ana sulama kaynağıdır. Kufi Suyu ve Banaz Çayı kollarının birleşmesiyle oluşur ve Ege Denizi’ne dökülür. Uzunluğu 548 km’dir. Büyük Menderes ovası bataklıkları kurutulduktan sonra Türkiye’nin en verimli alanlarından birisi olmuştur.
Büyük Menderes Nehri’ni geçip Didim-Akköy sapağını da geçtikten sonra 6 km’lik tırmanış ile Didim kavşağına vardım.Şimdi akşam kamp yapmayı planladığım Akbük-Saplı Ada istikametine yol almaktayım.
Saplı Ada.
Rüzgarın da ittirmesi ile Saplı Ada’ya çabuk vardım. Hemen adayı görüntüledim.Daha önceleri geldiğimde sular yüksek olduğundan sapın bazı yerleri sular altındayken bu sefer sap tamamen açığa çıkmış,ben oradayken Saplı Ada’ya gidip gelenleri bol bol seyrettim.
Saplı Ada:Tepeden bakınca bir kaşık görünümüne benzeyen bu harika manzara Didim’de Akbük’ ün simgesi haline gelmiştir.
SİT alanı olarak koruma altına alınan Saplı Ada’nın ilginç bir yapısı var. M.Ö 1500′ lü yıllarda Ege Denizi’ nde meydana gelen çok büyük bir volkan patlaması sonucu etrafa saçılan küllerin birikimi ile oluşmuş.Günümüzde hala bu kül katmanını görmek mümkün.
Akbük Koyunun yaklaşık 100 metre açıklarında yer alan adaya yürüyerek de gitmek mümkün.Suların çekildiği zamanlarda ada ile arasında su yüksekliği ancak dizlerde oluyor.
Saplı Ada Kampı.
Saplı Ada’yı fotoğradıktan ve sonrasında uygun yerde kamp yerimi de ayarladıktan sonra arka planda bulunan iki büyük marketten birine gidip ihtiyaçlarımı aldım.Sonra gelip ayarladığım yere çadırımı kurdum,öyle bir yer ayarladım ki,her taraf rüzgar alırken yerim sıfır rüzgarsız.Durum böyle olunca turun ikinci günü olması ve duş ihtiyacım nedeniyle kısa süreliğine denize girdim, terden arındım.Sonrasında ise 5 LT lik su ile iyice durulandım.Sonrasında kurulanıp sıkıca giyindim.İşte şimdi gece başlıyor,temizlendim,keyfim yerinde artık yemek işine başlayabilirim.Yıkanmadan sonra yemek işide keyfimi katmerli hale getirdi.Ve şimdi gecenin sessizliğine akmaya,dinlenme moduna geçme zamanı.
2 nci Gün 26 Mart 2021 Pamucak-Kuşadası-Söke-Saplı Ada-Akbük: 78 km
HERAKLEİA BANA İYİ GELİR 25-30 MART 2021 (1 ve 2. Gün Belevi-Selatin-Şirince-Selçuk-Gebekirse Gölü-Pamucak-Kuşadası-Söke-Saplı Ada-Akbük)
Discussion about this post