Dün girdiğim,gezdiğim Horma Kanyonu,Ilıca Şelalesi ve Valla Kanyonu beni fazlası ile memnun etti,büyük zevk aldım,beni tatmin etmesi ile birlikte bolca fotoğraf çekimi ve video çekimi de yaptım.Akşam keyfim yerindeydi,içimde bir rahatlama duygusu ile gece güzel bir uyku uyudum.Sabah çok erken denecek bir saatte uyandım, otel ile anlaşmamda kahvaltı olmadığından odamda kahvaltımı kendim hazırlayıp yaptım ve akabinde hızlıca hazırlandım.Pınarbaşı’nda iki gece otelde konaklama olayım,sabahın ilk saatlerinde bitmiş oluyor.Bugün Pınarbaşı’ndan ayrılacağım ve yine Küre Dağları’nı takip ederek Azdavay’dan Ballıdağı geçerek Daday’a geçiş yapacağım.Bir anlamda nostalji yapacağım,bugünkü rotam 2017 yılında yaptığım Küre Dağları ve Batı Karadeniz turumun benzeri gibi.Bakalım,geçeceğim yerler 2017’deki gibi mi? Yoksa değişmiş mi?
07 Temmuz 2021 3 ncü Gün Pınarbaşı-Suğla Yaylası-Azdavay-Ballıdağ-Daday-Yumurtacı Göleti:
Sabah 07:00 de otelden ayrıldım, yola çıkmaya hazırım.İki gün geçirdiğim Pınarbaşı’ndan ayrılmadan önce veda fotoğrafı alıp Pınarbaşı’ndan kısaca tekrar bahsetmek isterim.
Pınarbaşı:Zümrüt yeşili ormanları, eşi bulunmaz kanyonları ve mağaraları, ahşap evleri, şirin köyleri ve geleneksel yaşam tarzı ile Anadolu’nun Kuzeyinde Küre Dağlarının güney kesiminde yer alır.Yüzölçümü 571 km², rakımı 650 m dir.İlçe dağlık engebeli bir araziye sahiptir. Valla Kanyonu,Ilgarini Mağarası,Ilıca Şelalesi,Horma Kanyonu ilçe sınırlarındadır.
Pınarbaşı’ndan Ayrılış.
Pınarbaşı ilçesi 650 rakıma sahip,ilçeden yönümü Azdavay tarafına çevirdim ve yol almaya başladığım ilk metrelerden itibaren yavaş yavaş tırmanmaya da başladım.Sabahın serinliği içinde bu tırmanış pek yormadı, hatta zevk bile aldım.Bu yükseltinin Suğla Yaylasına kadar süreceğini biliyorum.
Yolun hemen sağında az içerideki 1000 rakıma sahip Karafasıl köyü güneşin yansıması ile yeşillikler içinde güzel bir görüntü vermesi dikkatimden kaçmadı.Bu güzellik içinde Suğla Yaylasına doğru yol almaya devam ettim.
Suğla Yaylası.
Pınarbaşı’ndan ayrıldıktan 12 kilometre sonra 1130 metredeki Suğla Yaylası’na vardım.Yayla aynı güzelliğini muhafaza ediyor.2017 yılında vardığımda motor sporları için hazırlık olduğundan detaylı görememiştim ama bu sefer yaylaya girip güzelce inceledim, gördüm.Azdavay Belediyesi burasını Orman ve Su İşleri Bakanlığı’ndan kiralamış ve yaylaya bazı tesisler ile bungalov ev yapma çalışmaları olduğunu gözlemledim,yapılırsa iyi olur düşüncesindeyim.
Suğla Yaylası:Suğla Yaylası Kastamonu’nun Azdavay ve Pınarbaşı ilçelerini birbirine bağlayan kara yolunun üzerinde Sarnıç Köyü sınırları içerisindedir.İki ilçeye de 12 km uzaklıkta ve deniz seviyesinden 1130 metre yüksektedir.Etrafı çam ve köknar ağaçları ile çevrilidir.Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından 2018 yılında 29 yıl süreyle Azdavay Belediyesine tahsis edilen Suğla Yaylası, Doğa Turizmi Projesi uygulama alanı olarak değerlendirilmektedir.
Bir saatten fazla yol alıp tırmandım,650 metreden 1160 metreye sabah
tırmanışı yaptım ve cennet gibi bir yerdeyim.Bu güzel yerde kahve
molası vermek hakkım olsa gerek.
Suğla Yaylasından Devrekani Çayına.
Sabahın ilk tırmanışını Suğla Yaylasına 12 kilometre olarak yaptım.Suğla Yaylası’ndaki kahve molamdan sonra Azdavay tarafına inişe geçtim.8 kilometrelik bir iniş sonrasında adını bu turumda ilk defa Valla Kanyonu’nda andığım Devrekani Çayına vardım ve üzerinden geçerek Azdavay’a doğru ilerledim.
Devrekani Çayı:Batı Karadeniz bölümünde, Kastamonu ili sınırlarında bulunan ve Küre Dağlarından doğan akarsu Cide’nin batısından Karadeniz’e dökülür.Uzunluğu 150 kilometredir.
Saat 10:00 sıraları Azdavay’a vardım, ilçe merkezine girer girmez kalabalık dikkatimi çekti.Küçük bir teredütten sonra bugün Azdavay’ın pazarı olduğunu anladım.Bu küçük ilçenin büyük pazarını biraz dolaşmalı,sonrada Aşıklar Köprüsüne varmalı.
Azdavay:Azdavay İlçesi Batı Karadeniz Bölgesi’nde Kastamonu İlinin Kuzey Batısında 840 km2‘lik bir yüz ölçüme sahip engebeli ve ormanlık bir arazi ile kaplıdır. İlçe merkezinin rakımı 830 metre olup iklimi serttir.Kuzeyde Doğanyurt, Kuzey Batıda Şenpazar, Batıda Pınarbaşı, Güneyde Daday, Doğuda Ağlı ve Kuzeydoğuda Küre ilçeleri ile komşudur. İlçenin belli başlı akarsuyu Devrekani Çayı’dır.
Aşıklar Köprüsü:Azdavay denilince ilk akla gelen mekanlardan birisi Aşıklar Köprüsü’dür. Bir buçuk asır öncesine dayanıyor Aşıklar Köprüsü’nün hikayesi.Eğer, gönüllerinde sevgiden başka çiçek barındırmayan iki sevgilinin bu köprü üstünde el ele tutuşarak ölümsüzlüğe ilk adım attıkları ve aşklarını ölümsüzleştirdikleri serüvenleri merak ediyorsanız, Aşıklar Köprüsü üzerinden kurt girmez dağları ufuklarında kızıllığa boyanarak batmaya yüz tutmuş güneşin gözyaşlarını seyrederek dinleyin bu hikayeyi, bir gönüllü rehberden. Bir büyük aşkın bir mekanda nasıl ölümsüz hale geldiğini iliklerinizde hissedecek o büyük aşkı tüm yüreğinizle siz de yaşayacaksınız.Kaynak:T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı.
Azdavay’dan Daday’a.
Azdavay’da kısa bir mola verdim,bisküvi ile meyve suyu içerek biraz rahatladım. Öğle yemeği için bir şeyler aldım,Ballıdağ tırmanışında bana lazım olacak.Sonra da Aşıklar Köprüsünü gördüm,şimdi artık Azdavay’dan ayrılık vakti.Azdavay’dan Sofuoğlu civarına kadar 850 rakımda 6 km kadar yol aldım.Sofuoğlu’ndan itibaren artık Ballıdağ tırmanışımda başlıyor.
Dün Küre Dağları’nın bağrına girdim, kanyonlarını gezdim,sabahtan beri de kuzey bölgelerinde yol almaktayım.Artık Ballıdağ bölümüne geçerken buraya bir kaç fotoğraf koyarak Küre Dağları’ndan son kez bahsetmek isterim.
Küre Dağları:Batı Karadeniz Bölümü’nde kıyıdan içeri doğru paralel 3 dağ sırası oluşturan dağlardan kıyıya en yakın sıra olan Küre Dağları’nın geniş sırtları üstünde yükselti, Ayancık’ın gerisinde 1.500 m’yi aşar. En yüksek doruğu Yaralıgöz Dağı’nda ise 2.019 m’yi bulur. Yamaçları ormanlarla kaplıdır. Kastamonu’yu İnebolu’ya bağlayan karayolu tarafından Çataltepe geçidiyle aşılır.
Ballıdağ tırmanışım doğanın tüm güzelliği içinde devam ederken bazen de kendimi şımartmadan edemiyorum.Yolda araç geçişinin çok kısıtlı olması,insanın hiç olmaması anlamına geldiğinden doğanın tüm nimetlerinden yararlandım,bu arada teknolojiyi de devreye soktum.Bazı bölümlerde çekim yaparken kendimi de fotoğraf karesine sığdırdım.
Soğucaova Yaylası.
Soğucaova’dayım ve artık içimin bayıldığını hissetmeye başladım.Kendimi o kadar tırmanışa,doğanın güzelliğine kaptırmışım ki,karnımın açlığını dahi hissetmedim.Soğucaova çeşmesinde nostalji yaptım, yemekten önce buz gibi suyundan içtim, adeta dişlerim dondu.Çeşme başında hafif bir şeyler atıştırdım ve yola devam ettim.Yaylanın bir ucunda otlayan neşeli kız bana çok baktı,kıramadım kendini fotoğrafladım,belki cüzdanımda taşırım fotoğrafını ama oda ne, fotoğrafa kaçak oyuncu girmiş?.Ben sarı kızı çekerken uçan bir kuş kareye girmeyi başarmış.
Ballıdağ Geçidi.
Günün mükafatı Ballıdağ Geçidi.Sofuoğlu’ndan beri 20
kilometredir doğanın içinde Ballıdağ’a tırmanıyorum ve artık geçitteyim.
Ballıdağ’a bu ikinci tırmanışım,nostalji yaptım.Ama bu seferki afili bir fotoğraf
çekimi ile belgelendi.
Ballıdağ:Azdavay-Daday arasındaki dağdır. Zirvesi 1736 metre olup 1570 rakımda Ballıdağ geçidi bulunmaktadır.
Ballıdağ-Daday İnişi.
Tırmanış anında bol bol fotoğraf çektim ve yavaş yavaş ilerledim.İniş anları ne hikmetse tırmanıştan biraz daha hızlı oluyor.Ama ben yine de tercihimi yavaş inmekten yana kullananlardanım.Ballıdağ Geçidi ile Daday arası 15 km,bu 15 kilometre boyunca enfes manzaralar gördüm,burada iki tanesini paylaşmak isterim.İkinci fotoğrafta gözüken Daday ovası ve ufacık gözüken gölcük ise Yumurtacı Göleti,akşama benim mekanım olacak yeri taaa yukarılardan gözlemledim.
Ballıdağ Göğüs Hastahanesi.
”Bu bölgenin tertemiz havası,oksijeninin bol olması nedeniyle yıllar önce bölgeye yapılan Ballıdağ Göğüs Hastanesi 2006 yılından beri kaderine terk edilmiş durumda.Bir zamanlar Hababam Sınıfının yazarı Rıfat Ilgaz ‘da bu hastanede 3 ay kadar yatmış.” Yazmışım 2017 yılı tespitimde, bu sefer tekrar fotoğraflamak istedim ama izin vermediler.2 aydır güvenlik görevlileri nöbet tutuyormuş,artık burası hayata tekrar geçecekmiş,inşallah geçer.
Daday.
Daday’a ikindi vaktini geçtikten sonra vadım.Bir kere geldiğimden nereye bakılacak,gezilecek biliyorum.Küçük bir kültür turu yaptım,yetmedi, bir daha gezdim.Daday zaten küçük, gezim çabuk bitti.Öğlen yemeğinde hafif bir şeyler yemiştim işte şimdi güzel bir Coğrafi Tescil İşaretli Daday Etli Ekmeği yeme zamanı.Önce Daday diyelim sonra Daday Etli Ekmeği.
Daday:Daday’ın bir yerleşim yeri olarak seçilmesi MÖ 5.000 yıllarında Kastamonu ile aynı yıllarda olmuştur.Daday Kastamonu ilin kuzeybatısında yer alan bir ilçedir. Daday Köroğlu dağ sıraları içerisinde yer alan bir grupta 980 rakımda bir ova görünümündedir. Vadiyi ortadan bölen Gökırmak´ın kollarından birisi yer almaktadır. Arazi yapısı açısından çok verimli topraklara sahip değildir.
Daday Etli Ekmeği:Daday Etli Ekmeği, incecik açılmış yufka içine kıyma, soğan ve baharatlardan (karabiber, pulbiber,kmyo ve tuz) oluşan harcın konulması ve odun ateşinde pişirilmesiyle yapılan kapalı pidedir.Daday Etli Ekmeği 1950’li yıllarda köy ekmeği yapılan fırınlarda fırıncıların kıramadıkları arkadaşları ve kendileri için yaptıkları, simit hamurunun içine kıyma, baharat ve soğan karışımının konularak köy ekmeği ve simit yapılan fırınlarda pişirilip, üzerine tereyağı sürmek suretiyle hazırlamalarıyla ortaya çıkmıştır. Etli ekmeğin beğenilip herkes tarafından talep edilmesiyle birlikte 1965 yılında sadece bu ekmeği yapmak üzere ilk Daday Etli Ekmeği fırını kurulmuştur. 1960’lı yıllardan günümüze kadar çevre ilçelerden hatta illerden Daday’a Daday Etli Ekmeği yemek için gelenlerin sayısı bir hayli fazladır. Bu bağlamda Daday Etli Ekmeğinin yörenin tanıtımı ve turizm açısından gelişmesine çok büyük faydası olmuştur.Kastamonu yaylalarında yetişen, kekikle beslenen büyük baş hayvanların etlerinden (gerdan (%10), döş (%10), kaburga (%20), but (%60)) oluşan yarım yağlı kalın kıymadan hazırlanması, özel taş fırınlarda odun ateşinde pişirilmesi, hamurunda ekşi maya kullanılması Daday Etli Ekmeğini diğerlerinden farklı kılmaktadır.Kaynak:Türkiye Kültür Portalı.
Hiç yabancılık çekmediğim Daday’da etli ekmeği yedim,karnım doydu,aşağı yukarı kamp yapacağım yerde hazır,eh o zaman alışveriş yapmalı.Akşam ve sabah için bana gerekli her şeyi aldım,soğuk içeceğimi de aldım ve kamp yapmayı planladığım Yumurtacı Göleti’nin yolunu tuttum.Ama öncesinde Kalem mahallesindeki cami çeşmesinde güzelce şahsi temizliğimi yaptım,çünkü istihbaratıma göre gölette çeşme yok.
Yumurtacı Göleti:Daday Bakırcı Deresi üzerine sulama amacıyla 1978-1981 tarihleri arasında inşa edilmiş bir baraj gölüdür.Daday merkeze 2.5 km uzaklıkta olup,kamp ve piknik olarak uygun yerdir.
Yumurtacı Göleti Kampı.
Yumurtacı Göleti’ne sol yanından giriş yaptım ve taraya taraya yol aldım.Bunun sebebi,ilçe merkezine yakın böyle yerlerin bazı bölümleri risk taşır,o risk olayını analiz etmek için tarama yaptım.Şişeler,şişe kırıkları,çöpler,ateş yanan yerler,teker izleri vb gibi şeyler size o yerden uzak durmak için yol gösterici olur ve tabii ki en büyük etken sezgi ve tecrübe.Sıfır risk konumundaki yere hemen çadırımı kurarak orayı sahiplendim.Bulunduğum yer kuzey rüzgarını almakta,yani ferahlatıcı.
Yumurtacı Göleti Kampının Gecesi.
Önce fotoğraftaki Uğur kardeşimden bahsedeyim.Kendisi üniversite öğrencisi,gölete balık yakalamaya gelmiş,ama ben oradayken hiç yakalayamadı.Hava kararıncaya kadar muhabbet ettik ve sonra evinin yolunu tuttu.Ben ise Yumurtacı Göleti ile başbaşa kaldım.Gölün verdiği huzur,kuzey rüzgarının serinliği içinde ufak masamda bulunan badem,elma ve kırmızı şarap ile ortamın tadını çıkarmaya baktım. Radyomdan bahsetmezsem kırılır bana,o zaten benim ayrılmaz parçam.Gece 1-2 araba karşı kıyıya geldi gitti ama bana zararları olmadı.
Bugün 2017 yılının nostaljisini yaptım gibi oldu.Yarın Araç bölgesine devam edeceğim bakalım neler ile karşılaşacağım.
07 Temmuz 2021 3 ncü Gün Pınarbaşı-Suğla Yaylası-Azdavay-Ballıdağ-Daday-Yumurtacı Göleti:72 km
Discussion about this post