Akşam Hisarcık’ta kamp yaptım,şiddetli Poyraz’dan korundum ama sabah kalktığımda yine çadırımın kapıları kapı menteşesi kıvamı gıcırdıyarak açıldı, yani çadır buz tutmuş.Sabah gün doğarken uyandım,çadırım direk güneşin doğduğu yöne baktığından hiç ellemedim,güneşin buzlarını çözmesini beklerken ben de sabah kahvaltımı yapmakla meşgul oldum.Güneşin doğuşunu seyrederek kahvaltımı yaptım.
Dün Çavdarhisar,Aizanoi Antik Kenti ve Emet üzeri Hisarcık’a gelmiştim.Bugün ve yarın ki planlamam da Gölcük Yaylası,Simav,Kuşu,Selendi,Kula var.Şimdiye kadar zevkli bir yolculuk yaptım,bundan sonrada zevkli olacağına inanıyorum.
4 ncü Gün 04 Ekim 2021 Hisarcık-Katran Dağı-Gölcük Yaylası-Simav-Kuşu:
Hisarcık Kamp Yerine Veda.
Çadırın buzu çözüldü,eh biraz da kurudu,kahvaltım bitti,toparlandım ve gitmeye hazırım.Hisarcık kamp yerimden ayrılmadan önce bir rutin haline gelen kamp yeri hatıra fotoğrafı alarak Hisarcık kamp yerinden ayrıldım.
Hisarcık’tan Ayrılış.
Dün Hisarcık’ta hem keşif hem de kültür gezisi yapmıştım.Bu gün hiç Hisarcık içine girmeden çevre yolundan Simav tarafına hareket ettim.Birazdan Katran Dağı tarafına hafif tırmanış yapıp sonra Gölcük Dağı’na tırmanacağım.
Gölcük Dağı Tırmanışı.
Günün sabah bölümünde Gölcük Dağı’na 20 kilometrelik tırmanışı yavaş yavaş yaparken tırmanışın 10 ncu kilometresinde hiç de yabancı olmadığım birileri ile karşılaştım.Kardeşlerim Serkan Taşdelen ve Ferdi Kızıl (Ferdimen) buralardan benden önce geçtiklerinden stickerlerini bırakmışlar.Benimde geçtiğim belli olsun dedim ve kardeşlerimin yanına kendi stickerimi yapıştırdım,şimdi ekip tam oldu.
Gölcük Dağı:Katran Dağı ile hemen hemen bitişik durumda olan Gölcük Dağı’da aslında Eğrigöz Dağı’nın en güney uzantısıdır.Katran Dağı ile aynı jeolojik minerolojik yapıya sahiptir.Ağ Eynal Kaplıcalarından başlayarak Emet yönüne doğru yükselir.En yüksek tepesi Taştepe olup 1153 Metredir.Zengin ormanlar ile kaplı Gölcük aynı zamanda yayla görünümündedir.
Gölcük Yaylası.
Hisarcık’tan başlayıp Gölcük Dağı’nda 20 kilometre tırmanmanın sonunda Gölcük Yaylasındayım.Çok ferah,cazip,güzel düzenlenmiş ve korunmuş bir yer.Gölcük Yaylası Gölcük Dağ’nın zirvesine yakın olduğundan vardığımda aşırı rüzgarlıydı ama rüzgar yine de güzelliğini etkileyecek boyutta değildi.
Gölcük Yaylası Krater Gölü.
Gölcük Yaylasına öğleye yakın vardım,ben geldiğimde bir kaç araba varken ben uygun bir yere yerleştikten sonra yavaş yavaş millette gelmeye başladı.Herkes ateş yakıp bir şeyler yeme derdindeyken ben de sabah kurumayan çadırımı burada sert rüzgarda kurutup,öğle yemeğimi yedim.Saat 13:00 civarı ise Simav’a iniş hazırlığına başladım,bakalım tek fren ile nasıl olacak o iş.
Gölcük Yaylası Krater Gölü:Gölcük Dağı,Simav,Emet ve Hisarcık ilçelerinin piknik yeri durumundadır.Dağa adını veren Gölcük Krateri,oval biçimde olup etrafı çam ağaçları ile kaplıdır.Son yıllarda Simav belediyesinin girişimleri ile Gölcük Krater alanı sosyal tesislere de kavuşmuştur.Simav-Emet karayolunun hemen üstünde olan Gölcük,yöre için tam bir dinlenme alanı haline gelmiştir.
Gölcük Dağı’ndan İniş.
Dünden beri arka fren sorunu yaşıyorum,muhtemelen hidrolik sıvısı eksildi,arka fren tutmuyor.Gölcük Yaylası’ndan Eynal’a kadar 11 kilometrelik sert bir inişi ön fren yardımıyla yaptım.Eynal,Simav arası 8 km ama o kadar sert iniş olmadığından orada zorlanmadım.Tek fren ile bir dağdan iniş tüm riskleri beraberinde getirir, hızlanmadan,bazen durarak,yavaş şekilde ve ön frene fazla yüklenmeden sistemli inerek günü kurtardım, tabii kaskımı takarak kafayı da sağlama aldım.Ama ön frenin halini düşünmek bile istemiyorum, her halde isyanlardadır!!!!
Simav.
Simav’a öğleden sonra vardım,Simav’a çok yakın bir köyde bir kardeşim var, onu görmeyi çok istiyordum ve habersiz gidecektim ama frenlerdeki sorun zaman kaybına neden oldu.Simav’da da bir şeyler yapmaya çalıştım ama olmadı.Ben de gece ve sabah gerekli olacak şeylerimin tedarikini yaparak Simav’dan ayrıldım.
Evet İzmir’e Selendi üzeri gideceğim.Ama Selendi’ye gitmeden önce bu gece kalacağım bir yer var Kuşu,orayı yıllardır merak ediyordum,bir göreyim.
Simav-Kuşu Yolu.
Simav 800 rakıma sahip Kuşu ise 1000 rakım, Simav’dan itibaren tatlı tatlı tırmanarak Kuşu’ya doğru yol aldım.Yol boyu trafiğin az bazen de hiç olmaması rahat rahat yol almamı sağladı.Bir ara 1150 metreye kadar çıktım,tırmanırken ateş bastı rüzgarın olmadığı bir bölgede suyu az akan bir çeşme yarama merhem oldu.1.5 LT’lik pet şişe çeşme başı duşuma yardımcı oldu.
Kuşu.
Akşam üzeri Kuşu girişinde tabela önündeyim, şimdi niye Kuşu diye soru gelebilir aklınıza,merak ettim burayı ve insanlarını,sebebimi, her şey açıklamada.
Kuşu:Kuşu’nun kesin tarihçesi bilinmemekle yaklaşık olarak 1400 ile 1500 yıları arasında kurulduğu ve yine yaklaşık olarak 600 yıllık bir geçmişi olduğu sanılmaktadır.Yerleşim yeri 1952 yılında köy statüsünden çıkarılarak belediye statüsüne çevrilmiş ve 1952 yılında belediye kurulmuştur. 2011 nüfus sayımında 2000’nin altında nüfusu olduğu için tekrar köy statüsüne indirilmiş ve bu işlem kanunla kesinleşmiştir. 2014’ün Mart ayında belediyeliği alınarak muhtarlığa dönüştürülmüştür.
Protesto:Beldenin, nüfusunun 2011’deki Simav Depreminden dolayı geçici bir süreliğine iki binin altına düşmesi nedeniyle köy statüsüne indirilmesini protesto eden Kuşu halkı,2014 yerel seçimlerinde oy kullanmamıştır. Dört sandıkta kayıtlı 1648 seçmenin hiçbirinin seçimlerde oy kullanmaması üzerine,YSK 1 Haziran 2014 tarihinde Kuşu’da köy muhtar ve ihtiyar heyeti için seçim düzenlenmesine karar vermiştir. Haberi veren Hürriyet gazetesine göre, YSK’teki CHP Temsilcisi Mehmet Hadimi Yakupoğlu, Kuşu halkının tutumunu bir sivil itiatsizlik örneği olarak nitelemiştir.Halk, 1 Haziran’da tekrarlanan seçimlerde de sandık başına gitmedi. Bunun üzerine Simav Kaymakamı İbrahim Süha Karaboran, Kuşu’ya Ortaokul Müdürü Feridun Aktay’ı süresiz olarak muhtar vekili olarak atadı.Haziran 2015 Türkiye Genel Seçimlerinde de halk sandığa gitmeyerek protestolarına devam etmiştir.
Son 5 yılda 6 seçimi boykot eden Kuşu Beldesi sakinleri 31 Mart 2019’da yeni başkanları için sandık başında,Hukuk mücadelesinin ardından 1840 seçmen,2014 yılında kaybettikleri beldeliği yeniden kazanmanın heyecanını yaşamakta.
Kuşu Kampı.
Kuşu tabelasının hemen önünde Kuşu’yu tanıttım,bence buraya gelmek için bu açıklama yeterli.
Kuşu merkez 1000 rakımda ve tepede bir belde,belde merkezine girişte bir park ve hemen yakınında bir çeşme,çeşme de hemen elimi yüzümü yıkadım,rahatladım sularımı tamamladım.Park ve park çevresinde gözüm ile küçük bir keşif yaparken yaşlı bir amca ile sohbete daldık,parkın güvenli ve kimsenin rahatsız etmeyeceği teminatını verdi,yani vaziyet belkemal.Hava kararmadan parka geçip seri şekilde çadırımı kurdum, içini yerleştirdim.Sonra da şahsi temizliğimi yapıp üstüme kalın bir şeyler giydim.Rüzgara rağmen parktaki banklarda uzun bir zaman oturdum, ne zaman ki iyice üşümeye başladım, çadırıma girdim,sonrası malum.
Bugün Gölcük Dağı’na tırmanıp,Gölcük Yaylasını gördüm,tek fren ile Simav’a indim ve şimdi Kuşu’dayım,yarın Selendi Kula taraflarında olacağım.
5 nci Gün 05 Ekim 2021 Kuşu-Selendi-Kuladokya-Kula:
Kuşu Sabahı.
Kuşu’da rüzgar,fırtına karışımı sabaha kadar dinmedi,soğuk ve sert esti.Akşam erken uyumamın ödülü!!! sabah çok erken uyanmak oldu.05:00 gibi uyandım,çadır içinde oyalandım hoca sabah ezanını okurken de kalkıp kahvaltı işine giriştim.Rüzgar sürekli estiğinden çadır kuru, hemen topladım ve kendimde toparlandım.07:30 gibi ben Kuşu kamp yerinden ayrılmaya hazırım.
Kuşu.
Kuşu’dan çıkar çıkmaz dere içine iniş yaptım,tekrar tepeyi tırmandığımda Kuşu gerilerde kalmıştı.Kuşu’yu uzaktan fotoğraflayıp yoluma devam ettim.
Kuşu-Çıkrıkçı Arası.
Unutamayacağım,hafızamda hep kalacak bir rota.Kuşu’dan itibaren Çıkrıkçı’ya kadar %10 inişli-çıkışlı 21 kilometrelik bir yol sabah sabah beni çok sarstı.Arada ova yada dere yakınlarında elma bahçeleri olmasa görülecek fazla bir şey yok ama sakinliği sevenler için şahane bir yol.
Selendi.
Kuşu-Çıkrıkçı arası 21 km sendeledim beni sıktı ama Çıkrıkçı- Selendi arası iniş bu işin kaymağı gibi idi,bir de frenlerim tam çalışsaydı çok iyi olacaktı.Tek fren ile 17 kilometre iniş bazı riskleri de beraberinde getiriyor,her neyse şimdiye kadar badireyi kazasız belasız atlattık.
Selendi:Türkiye’nin Ege Bölgesi’nde bulunan Manisa ilinin ilçelerinden biridir. 1954 yılında, 6324 numaralı karar ile kurulmuştur. Manisa’ya 155 km, Uşak’a ise 70 km mesafede yer alır. İlçe sınırlarından Gediz Nehri’nin önemli kollarında biri olan Selendi çayı geçer.
Rakımı 431’dir.
Selendi Çıkışı ve Kuladokya Yolu.
Selendi’ye öğle vakti vardım,haliyle yemeğimi burada yedim.Saat 13:00 gibi de Selendi’den ayrılıp Kula tarafına devam ettim.Selendi çıkışındaki tepe tırmanışı öğle yemeği sonrası biraz zor gelse de 5 kilometrelik tırmanış olması bir nebze iyi idi.Tepeden itibaren İzmir-Ankara yoluna kadar 10 kilometrelik iniş ağırlıklı yol ise mükafaat gibi idi.Ana yolda 4 kilometrelik bir yolculuktan sonra Gediz Nehri buluşmamız ile birlikte Kuladokya’ya da ayak basmış oldum.
Kuladokya.
Kula Peribacaları Tabiat Parkı girişine gelince yönümü hemen vadi içine çevirdim ve bir süre sonra Peribacalarının olduğu yerdeyim,şimdi gezim başlayabilir.
Kula Peribacaları (Kuladokya):Vadi yamaçlarından inen sel suşarının ve rüzgarın, tüflerden oluşan yapıyı aşındırmasıyla “Peribacası ‘’ ’adı verilen ilginç oluşumlar ortaya çıkmıştır.Sel sularının dik yamaçlarda kendine yol bulması, sert kayaların çatlamasına ve kopmasına neden olmuştur. Alt kısımlarda bulunan ve daha kolay aşınan malzemenin derin bir şekilde oyulması ile yamaç gerilemiş, böylece üsy kısımlarda yer alan şapka ile aşınmadan korunan konik biçimli gövdeler ortaya çıkmıştır.. Bu durum, peri bacalarının oluşumunda, rüzgar etkisinden çok yagmur sularının yüzeydeki akışının daha önemli oldugunu ortaya koymaktadır. Yağmur sularının bu denli etkili ve güçlü yüzey akıntısı olarak gelismesine ise en önemli etken bitki örtüsünün azlıgı ve tüflerin geçirimsiz olmasıdır. Kula, volkanik orjinli, jeolojik bir yapıya sahip olmasından dolayı yağmur ve erozyonunun ilginç ve doğal oluşumlardır.Kaynak:Kula Belediyesi.
Kula.
Kula Peribacaları Kula’ya 20 kilometre uzaklıkta, bu 20 kilometrelik yolu İzmir-Ankara yolunda alarak Kula’ya ulaştım.Kula’da kalacağım yer hazır olduğundan direk oraya geçtim, eski Kula evlerinden konak olan Anemon otel.Rezarvasyonumu yoldayken yapmıştım,daha önce bir kez kalmış hoşuma gitmişti,yine gideceğine eminim. Otele varıp hemen yerleştim,duşumu aldım,keyfim yerine geldi.Şimdi Kula’yı keşfe çıkabilirim.
Kula:Kara Divlit Dağı yakınlarındaki volkanik bir arazi üzerinde yer almaktadır. İlçenin doğusunda Uşak’ın Eşme ve Gediz ilçeleri, batısında Salihli, kuzeyinde Selendi ve Demirci, güneyinde ise Alaşehir bulunmaktadır.Volkanik özelliğinden dolayı tarihte “Yanık Ülke” anlamına gelen “Katakekaumene” adıyla anılan Kula; Lidya, Pers, Roma ve Bizans yönetiminde kaldıktan sonra 1300’lerin başında Germiyanoğulları’nın 1420’lerde ise Osmanoğulları’nın egemenliğine girmiştir. 1896 yılına kadar Kütahya Sancağı’na bağlı bir kaza olan Kula, bu tarihte Saruhan Sancağı’na bağlanmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında, 28 Haziran 1920 – 4 Eylül 1922 tarihleri arasında işgal altında kalmıştır.
Özellikle kırsal kesim itibariyle tarım ve hayvancılık en önemli gelir kaynağıdır. Başlıca ürünler tütün başta olmak üzere buğday, arpa, sebze ve meyvedir. Dokumacılık, dericilik, ayakkabıcılık, leblebicilik ve halıcılık da ilçede gelişmiş iş kollarıdır.Kaynak:T.C.Kültür ve Turizm bakanlığı.
ESKİŞEHİR İZMİR TURU 01-07 EKİM 2021 (4 ve 5. Gün Hisarcık-Gölcük Dağı-Gölcük Yaylası-Simav-Kuşu-Selendi-Kuladokya-Kula)
Discussion about this post