Kesin kararım,matı tamamen gözden çıkardım,artık yama da fayda etmiyor.Anlayacağınız mat yine hava kaçırdı, buna gecelerinde uzun olmasını eklersek bu bana sağlıksız bir uyku olarak geri döndü.Dün Çiftlikköy’e vardığımda şiddetini arttıran poyraz gitmiş,sabah hafif lodos misafirliğe gelmiş.Lodos gelince haliyle nemde ziyarete geliyor,ortalık sırılsıklam.Her zaman ki gibi gün doğmadan uyandım,hızlıca çadırın içini toparladım,kahvaltımı deniz kenarında yaptım ve sonrada çadırımı topladım.Çadırı ıslak olarak torbasına teptim,öğle sıcağı ve rüzgarda kuruturum.Bunları yapmam 1 saat kadar sürdü,bu arada hava da yavaş yavaş aydınlandı ve 08:20 gibi güneş ucundan köşesinden görünmeye başladı.Bugün Ildır ve sonrasında Karaburun Yarımadası’nın kuzey ucu planlamamda var,acaba!!!! yapabilecekmiyim?.Konuya ve güne giriş bu kadar yeter sanırım,3 ncü günümüze müsaadenizle başlayayım.
3 ncü Gün 03 Ocak 2022 Çiftlikköy-Çeşme-Ildır-Balıklıova-Manzara Koyu:
Kamp Yeri.
Herşey hazır olunca,ben de dahil, 09.00 gibi gitmeye hazırım,çadırı kurduğum çalı dibi değil de kahvaltımı yaptığım deniz kenarında ayrılık fotoğrafı seansını gerçekleştirip yola çıktım.
Çeşme ve Çeşme Kalesi.
Kamp yaptığım alandan ayrılıp Çiftlikköy üzeri 3 km mesafedeki Çeşme ilçesine vardım. Burada biraz kültür gezisi yapıp,eski çarşı içinden de geçerek yola devam edelim ama önce Çeşme’den biraz bahsederek.
Çeşme: Türkiye’nin İzmir ilinin bir ilçesidir. İlçenin doğusunda Urla ilçesi; kuzeyinde, batısında ve güneyinde Ege Denizi bulunmaktadır. Nüfusu 2020 yılı itibarıyla 46.093 kişidir. Tarihteki on iki İyon kolonisinden biridir.
Çeşme Adı Nereden Geliyor: İzmir’in 94 km. batısında, kendi adını taşıyan yarımadanın en ucunda kurulmuştur. Gemiciler tarafından küçük liman diye adlandırılmıştır. Fakat Çeşme ve civarında kaynak suları bol olduğundan, zamanla çoğalan ve buz gibi suların aktığı çeşmelerinden dolayı da yöreye Çeşme denilmiştir. Sürekli akan bu kaynakların etrafında çeşme yaptırmak günümüzde olduğu gibi, eski geleneklerimiz arasında da yer almıştır. Çeşme adını, bir zamanlar yüz kadar olduğu söylenen bu çeşmelerden almıştır. Bu çeşmelerin hepsinin kendisine özgü bir özelliği ve mimarisi bulunur.Kaynak:T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı.
Çeşme Kalesi:2. Beyazıt tarafından 1508 yılında diktörtgen biçiminde yaptırılan Çeşme Kalesi, 6 kulesi ve üç yanındaki hendeklerle muhteşem bir görüntü oluşturur. İlk yapıldığı zamanlarda denize sıfır olarak inşaa edilen kale, zaman içerisinden denizin doldurulmasıyla daha içte kaldı.Kaynak:T.C. Çeşme Kaymakamlığı
Çeşme içinden geçip ana yola çıktım,sabahın verdiği serinlikle beraber hızlıca Ilıca sahiline vardım.Burada bir tek kare fotoğraf alıp Şifne,Ildır taraflarına gitmek için harekete geçtim.
Yalı bölgesine kadar sıkıntısız yol aldım,yol alırken aynı zamanda da rüzgar ve güneşi en iyi yakalayacağım yer bakarken daha önceden de bildiğim bir yer, Yalı’yı geçer geçmez rüzgar ve güneşi aynı güzellikte ve istediğim tarz da alıyordu.Hemen sabah ıslak topladığım çadır ve malzemeleri kurutmaya çıkardım,ben de onlar kururken sabahın ilk molası ile kahvemi yavaş yavaş yudumladım.
Öğle Molası Zamanı Ve Ildır.
Öğle vakti ise Ildır’a vardım,önce balık ekmek yemeyi düşündüm ama sonra vazgeçtim,çünkü bugün pazartesi yerlerin çoğu kapalıdır.O yüzden elimdeki kumanya ile sahilde, burada oturup karnımı doyurdum.Kalan ekmeğimi ise balıklar ve martılar ile paylaşarak onlarında karınlarının doyması için faydalı bir şeyler yaptım.Buraya gelmişken biraz Ildır’dan söz edeyim.Not:Erythra’yi çok gezdiğimden buraya giriş yapmadım.
Ildır:Çeşme’nin kuzeyde bulunan Akdağlara açılan yerleşimidir. Aynı şekilde Ildır güney yoluyla Ovacık üstünden İzmir-Çeşme karayoluna, batı yoluyla Ilıca ve Çeşme’ye, kuzey yoluyla ise Balıklıova ve Küçükbahçe ile bağlantılıdır.Ildır’ın antik dönemdeki adı Erythrai’dir. Erythrai sözcüğünün Yunancada “kırmızı” anlamına gelen Erythros’tan türediği, kent toprağını kırmızı renginden dolayı Erythra’nin “Kızıl Kent” anlamında kullanıldığı sanılmaktadır. Bir başka varsayıma göre ise kent adını ilk kurucu Giritli Rhadamanthes’in oğlu Erythros’tan almıştır.
Bugün hafif lodos esintisi var,o yüzden hava ılıman,bunu fırsat bilen bir arkadaş Ildır çıkışında yarı beline kadar denize girmiş balık avlıyor. Onu görünce denizi canım çekmedi değil.Bakalım, varmak istediğim yere zamanında varınca belki denizin keyfini bende sürerim.
Bozdağ (Mimas).
Ildır sonrası biraz enginar tarlaları arasından geçtikten sonra ufak bir tepeye tırmanış anında Bozdağ-Mimas karşımda tüm ihtişamı ile belirdi,eh bu görüntü karşısında susmak olmaz, biraz bahsedelim.
Bozdağ:Yarımada genelde oldukça engebeli bir yeryüzü yapısına sahiptir. Orta bölümünde kuzey-güney istikametinde uzanan Bozdağ kütlesi, yarımadanın en yüksek kesimini oluşturur. Dağlar denize dik inerler ve bu durum Karaburun Yarımadası’nın yerleşimini oldukça etkilemiştir.Mordoğan,Yeniliman,Badembükü,ve Denizgiren
mıntıkalarının bir bölümü ovalıktır. En yüksek tepesi 1218 yüksekliğindeki Akdağ’dır ve kuzeyde yer alır.
Mimas: Karaburun’un (eski adıyla Mimas), Yunan mitolojisinde de sıkça yer aldığını görmekteyiz. Homeros’un ünlü eseri “Oddysea”da Rüzgârlı Mimas (Windy Mimas) olarak geçen “Mimas Dağı”, bugün Bozdağ diye adlandırdığımız dağdır. Bu dağın eskiden Mimas olarak adlandırılması, mitolojik tanrılarla savaşan devlerin başında yer alan ve tanrı Zeus’u çok zorlayan Mimas isimli devin, üzerine erimiş demir, çelik ve bakır dökülerek öldürüldüğü ve bir daha uyanmamak üzere söz konusu dağların altına gömüldüğü hikâyesine dayanmaktadır. Kaynak:T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı
Sakız Ağacı Fideleri.
Ildır-Balıklıova arası 13 Ağustos 2020 de orman yangını nedeniyle kül oldu,canlarımız yandı.Orman Genel müdürlüğü yangından zarar gören bölgelerin bir bölümüne Sakız Ağacı fidesi ekmiş,bu çok önemli bir gelişme,inşallah gerektiği gibi büyür ve bölge tekrar eski güzel günlerine döner.
Sakız Ağacı (Pistacia Lentiscus):Damla sakızı sadece Yunanistan’ın Sakız Adası’nın güneyinde ve Türkiye’nin batısında Çeşme Yarımadası’nda yetişmektedir. Ege ve Akdeniz Bölgesi’nin bitkisidir.Damla sakızına ait ilk bilgiler milattan önceki zamanda Herodot tarafından verilmiştir. Büyük hekim Hipokrat tarafından damla sakızı iyi bilinmektedir. Bergamalı Galen; saç dökülmesinden, yılan sokmasına kadar bütün ilaçların içinde damla sakızına yer vermiştir. Sakız eskiden balgam söktürücü olarak, diş etlerini kuvvetlendirmek ve ağız kokusunu gidermek için kullanılırdı. Ülser ve mide kanserine iyi geldiği bilinmekteydi.Damla sakızı; yapıştırıcı cila olarak ve parfümeride kullanılır. Yemeklere de ayrı bir tat vermektedir. Muhallebi gibi tatlılara eklendiği zaman koku ve tat açısından oldukça lezzetlendiği görülür.Bulgaristan’da “Mastika” adı verilen rakı damla sakızından yapılmaktadır.Erkek ve dişi sakız ağacı vardır. Damla sakızı verimi sadece erkek ağaçtan olur. Bir ağaç ortalama 300-500 gram sakız toplanır. Ağaçların verim çağı; 15-30 yaş arasındadır. Damla sakızının kilosu ortalama 100 Avro’nun üstünde seyreder.Kaynak:T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı
Bugün Balıklıova’dayım ve Turun Adı Konuluyor.
Sakız Ağacı dikim alanı sonrası az kalan çam ormanı bölgesine geçiş yaptım,oradan da Balıklıova sapağına gelirken telefonum çaldı.Müracaat ettiğim kaplıca olumlu olarak dönüş yaptı,06 Ocak’ta orada olmam gerek.Bu, şu anlama geliyor, Karaburun Yarımadasının tamamı bu turda gezilemeyecek ve Balıklıova üzeri dönüşe geçilecek,yoksa kaplıcaya yetişemem.Turun adı da bu saatten sonra ” Yarım Yarımada” olarak tescillenmiş oldu.
Balıklıova’ya inerken akması için dua ettiğim bu çeşme akıyordu,tüm suları burada tamamladım,stok suyum yeterince var.
Balıklıova ve Manzara Koyu’na Varış.
Balıklıova’ya vardığımda saat 15:30 civarı idi,hemen alışveriş işlerimi hallettim,5 LT’lik bir su ilavesi daha yaptım ve kamp yapmayı planladığım Manzara Koyu’na geçiş yaptım.İlk işim öğle vakti belki yaparım dediğim şeyi yaptım,denize girdim,şifa niyetine geldi.5 LT’lik su da durulanma için oldu.İşte şimdi güneş batmadan çadır kurma ve yerleşme seansına rahatlamış olarak geçebilirim.
Manzara Koyu Geceleri.
Adı gibi güzel bir yer,işletme yavaş yavaş kamp alanıma doğru yayılsa da yine de manzaramı bozacak bir hal almamış.Güneş Balıklıova üzerindeki tepeden kaybolmaya başladığında da benim gecem başlamış oldu.Bu güzel manzaranın keyfini sürmeye başlarken balıkçı kardeşlerimde ağlarını sermek için denize açılmaya başladılar.Bu akşam kendime güzel bir ziyafet çektim,ellerimle hazırladığım yemekler ile karnımı doyurdum,Balıklıova’dan aldığım şarap radyomun eşliğinde bana arkadaş oldu (Burada içilmeyecek te nerede içilecek,değil mi?).Geç vakte kadar ortamın tadını çıkardım,yorgun olmadığım için uykum pek gelmedi ama lodosun getirdiği nem üstümü de etkilemeye başladığında hadi çadırım ben geliyorum deyip,mekana teşrif ettim.Yarın eve dönüyorum.
3 ncü Gün 03 Ocak 2022 Çiftlikköy-Çeşme-Ildır-Balıklıova-Manzara Koyu:48 km
4 ncü Gün 04 Ocak 2022 Manzara Koyu-Balıklıova-Gülbahçe-İskenderin Köprüsü-Urla-İzmir:
Uyyyyy, bu ne ıslaklık,sanki yağmur yağmış,her taraf karadeniz gibi olmuş.Uyandığımda güneş kendini daha ortaya sermemişti,kahvaltımı karanlıkta balıkçıların ağlarını toplama seansını izleyerek yaptım.Kahvaltı sonrası ise toparlandım,mat yine hava kaçırdığından bu sefer onu yanıma almayarak işletme dışındaki çöp konteynerine hediye olarak koydum,artık yollarımız ayrıldı.
Manzara koyu Seremonisi.
Yola çıkmaya hazırım,Ferdi’nin (Ferdi Kızıl-Ferdimen)yine kulaklarını çınlatayım.Bu seremoni işini ondan gördüm,çokta iyi oldu,her kamp yerinden ayrılışımda veda fotoğrafı alırken,hafifçe tebessüm ederken Ferdi’yi de gıyabında anıyorum.Güzel şeyler, güzel anılar bunlar.Bir insanın, kişinin,ufak yada büyük birilerinde tatlı anılar bırakması gerçekten güzel.Hadi be Şafak çık artık yola.
Gümüşkoy ve Gülbahçe.
Manzara Koyu-Balıklıova-Gümüşkoy arasını eski yoldan trafiksiz ve sorunsuz aldım, zaten aradaki mesafe 15 kilometre kadar.Gümüşkoy’daki bu yer benim mola yerlerimden bir tanesi, sabah ıslak olarak topladığım çadırım burada kururken bende kahvemi yudumladım.Sonra da Gülbahçe’ye geçerek esnaf lokantasında yemeğimi yedim.
İskenderin köprüsü.
Gülbahçe molasından sonra zamana ve yıllara meydan okuyan İskenderin Köprüsündeyim.Burasını bir kez boş görsem dişimi kıracağım. Ya üzerinde sevgililer, ya balık avlayanlar yada boş boş üzerinde selfi yapanlar görmek mümkün.Bu gün de arabalarını kenara yanaştırıp sevdalarını köprü üzerinde pekiştiren sevgililer eşliğinde İskenderin köprüsünü fotoğraflamak bana düştü.
Sonra da yoluma devam ettim,Urla-Güzelbahçe derken evime de yaklaştım sayılır.
Eray Köseler Anısına.
Güzelbahçe-Narlıdere arasındaki askeri birliğin önünde 24-05-2018 tarihinde bir arabanın çarpası sonucu hayatını kaybeden Eray KÖSELER’i rahmet ile anıyorum.Yollarda hayatını kaybeden tüm bisikletliler anısına ve Eray Köseler anısına İzmir Büyükşehir Belediyesi kaza yerine bu anıtı yaptı.Trafik kazalarında kimseyi kurban vermemek dileğiyle….
Buradan sonra şehir merkezinde yol alarak eve ulaştım.01-04 Ocak tarihleri arasında yapmış olduğum Yarım Yarımada turumda burada son bulmuş oluyor.2022 yılının herkese ve ülkemize sağlık,mutluluk ve huzur getirmesini diliyorum.
4 ncü Gün 04 Ocak 2022 Manzara Koyu-Balıklıova-Gülbahçe-İskenderin Köprüsü-Urla-İzmir:66 km
YARIM YARIMADA 01-04 OCAK 2022 (3 ve 4. Gün Çiftlikköy-Çeşme-Ildır-Balıklıova-Manzara Koyu-Gülbahçe-Urla-Güzelbahçe-İzmir)
Discussion about this post