Akşam Küçükbahçe sahile geç geldim ama Küçükbahçe’de geçirdiğim vakit dinlenmeme ve sonrasında da güzel bir uyku uyumama neden oldu.Sabah gün aydınlanmadan uyandım zaten aydınlanmasını beklesem bayağı geç olacak, günü istediğim gibi tamamlayamayağım.Yerim çok güzel olduğundan güzelce kahvaltımı yaptım.Sonrada toparlanma aşamasına geçtim,toparlandım,ben yola çıkmaya hazır olduğumda hava daha yeni yeni aydınlanıyordu.Bugün güneş kendini göstermeyecek galiba!! kapalı bir hava var.Bakalım yağmur yağacak mı?.Bugün ve yarın Küçükbahçe,Balıklıova,Torasan,İzmir istikametinde yol alacak ve turu bu yazımın sonunda sonlandıracağım.Bakalım bu son iki günde neler olmuş.
5 nci Gün 23 Aralık 2022 Küçükbahçe-Karareis-Balıklıova-Gülbahçe-Torasan:
Küçükbahçe Sabahı.
Kamp yaptığım, geceyi geçirdiğim Küçükbahçe sahiline veda zamanı.Ferdi Kızıl (Ferdimen) kardeşimin bana da alıştırdığı,bulaştırdığı kamp yeri veda pozumu da yaparak Küçükbahçe sahilden ayrılıp Eski Küçükbahçe’ye doğru tırmanmaya başladım.
Eski Küçükbahçe Köyü.
Sahil tarafında bulunan Küçükbahçe köyü içinden geçip daha yukarıda, 200 rakımlarda olan Eski Küçükbahçe’ye kadar tırmandım.Burası çok dik bir rampa ve sabah sabah zorlandım ama olsun,görsel olarak karşıma Eski Küçükbahçe çıkacağını bildiğimden zorlanmayı bir tarafa bıraktım,işi zevke çevirdim.Hasseki,Salman ve Parlak’ta olduğu gibi Eski Küçükbahçe’de de eski evlerin çoğunu varlıklı kişiler alıp taş ev olarak restore etmekte.Bu bölgenin sessizliğini,huzurunu tercih eden zenginler buralara talip olmuşlar.Bakalım nasıl bir şey çıkacak ortaya?.
Küçükbahçe: Yarımadanın Ege Deniz’ine dönük yüzünde bulunan bir köydür. Henüz sayfiyecilerin tam anlamıyla keşfetmediği bölge beton yapılaşmalardan uzak doğa ile içi içe bir Anadolu köyü görünümündedir.Güneye giden sahil yolunda Ildır’ı ve Çeşme’ye, kuzey giden yol ile Karaburun’a bağlanır.Yakınlarında bulunan 1212 metre rakımlı Akdağ, dağcılık ve kampçılık için idealdir.Bölge ayrıca av üretim sahasıdır. Beldenin başlıca geçim kaynağı mandalin, zeytin, enginar üretimi ve balıkçılıktır.Küçükbahçe Osmanlı döneminde Rum korsanların tehditleri nedeniyle iç kesimlerde, bir tepenin yamacında kurulmuştur. 1970’li yıllarda meydana gelen depremin ardından evlerin çoğu yıkılmış ve daha sonra yapılan evler sahile yakın yerlere inşa edilmiştir. Burada Denizgiren adı verilen yerleşim yeri oluşmuştur.Küçükbahçe’de yaklaşık 750 kişi yaşamaktadır. 2 kilometrelik sahil şeridinin güzelliği nedeniyle bölgede yaz nüfusu artmaktadır.Kaynak:Karaburun Belediyesi
Günün en yüksek tırmanışını sabah sabah 2,6 km yol kat ederek aldım ve zirvedeyim!!!,eh bir mükafat olsun değil mi?.Burayı ben 45 dakikada tırmandım,şimdi aynı kilometreye yakın Eğri Liman tarafına iniş yapacağım,adalet mi? bu…..
Tepeden birde bu fotoğrafı çekip buraya koymak istedim,burası Eğri Liman,kapalı bir hava, ortam net görünmüyor ama görüldüğü kadarı ile sizlerde fark etmişinizdir,Karaburun Yarımadasının batı bölümünün her tarafı balık çiftliği dolu.Balık çiftlikleri ile beraber bugünün bir bölümünde yol alacağım.
Kahve Molam.
Eğri limanı biraz geçince günün 7 nci kilometresinde bir çiftlik yanında olan ve wikilocta da işaretlediğim çeşme başında durup sabah kahvemi yudumladım.Yarımadanın batı bölümünde çeşme bulmak zor, hele yazın,o yüzden bu bölgeye gelen tedbirli olmalı.Ben elimden gelinceye kadar işaretledim ama bunlar şimdi akıyor yazın bilemem!!!!
Karareis bölgesine doğru indili çıktılı ilerliyorum,bu bölgenin yollarının büyük bölümünü yapmışlar,kalın mıcırlı olmuş,kamyon trafiğine uygun vaziyette.Bazı bölümlerinde sıcak asfalt bölümlerde var.Ben böyle yol alırken Karareis bölgesindeki Yarımada güzelliğini sunmaya başladı.
Tuzla Koyu.
Karaburun Yarımadasında balık çiftlikleri tarafından el konulmamış,zapt edilmemiş tek koyu olan Tuzla Koyundayım.Burası gerçek anlamda güzellikte bir koy.Burada kamp yapmayı hep kafamdan geçirmişimdir ama hiç nasip olmadı, belki ileriki yıllarda.
Karareis Rampası.
Bölge Karareis,haliyle rampanın da adı Karareis olsa gerek.Bu bölgede bol miktarda site var,sitenin olduğu yerde markette olur,tabii bunlar yaz dönemlerinde açık.Bölgeye geleceklere kısa bir bilgi olsun.
İris Gölü.
Karareis rampasını tırmandıktan bir süre sonra çam ormanları içinde ilerleyip bir düzlüğe vardığınızda hemen karşınızda tüm haşmeti ile Bozdağ ve hemen sağ yanınızda da sazlıklarla kaplı İris Gölü beliriyor.Biz önce İris Gölünü ziyaret edelim zaten Bozdağ bize oradan bakıyor.
İris Gölü:Yarımada’nın tek sulak alanıdır.Karaburun’a bağlı Küçükbahçe Köyü sınırlarındaki İris Gölü, kuşların göç sırasında konakladıkları alanlardandır. Küçük ak balıkçıl (Egretta garzetta), gri balıkçıl (Ardea cinerea), sarı kuyruksallayan (Motacilla flava) ve şahin (Buteo buteo) alanda görülür. Göl çevresinde bulunan kamış (Phragmites spp.), kofa (Juncus spp.) ve birçok bitki türü diğer canlılara ev sahipliği yapar. Ayrıca çevresinde ufak tepelik alanların bulunması da tür çeşitliliğini arttıran etkenlerdendir. İris Gölü özel mülkiyet arazisidir. Gölde sulama kanalları yapılması nedeniyle göl kurumanın eşiğine gelmiş ancak sonrasında bu çalışmalar durdurularak gölün tekrar doğal haline kavuşması sağlanmıştır.Kaynak:Visit İzmir
Bozdağ.
Karareis düzlüğünden Bozdağ-Mimas’a selam olsun.Bölgenin en çok sevdiğim yerlerinden birindeyim.Görsel olarak sisli Mimas hemen karşımda,hemen yanımda İris Gölü….. Seviyorum ben coğrafyayı.
Bozdağ: Karaburun’un (eski adıyla Mimas), Yunan mitolojisinde de sıkça yer aldığını görmekteyiz. Homeros’un ünlü eseri “Oddysea”da Rüzgârlı Mimas (Windy Mimas) olarak geçen “Mimas Dağı”, bugün Bozdağ diye adlandırdığımız dağdır,Akdağ,Bozdağ’ın 1212 metre ile zirve noktasıdır. Bu dağın eskiden Mimas olarak adlandırılması, mitolojik tanrılarla savaşan devlerin başında yer alan ve tanrı Zeus’u çok zorlayan Mimas isimli devin, üzerine erimiş demir, çelik ve bakır dökülerek öldürüldüğü ve bir daha uyanmamak üzere söz konusu dağların altına gömüldüğü hikâyesine dayanmaktadır. Karaburun yarımadasının ne denli rüzgâr aldığı ve tarih boyunca bu rüzgârı kullanarak, sayısız değirmenler yapıldığı düşünülürse aradaki ilişki kolayca kurulabilir. Yakın bir gelecekte bu özelliğin, rüzgâr enerjisinden yararlanılarak elektrik üretilecek projelerin hayata geçirilmiş olması da bu ilişkinin günümüzdeki devamı niteliğindedir.Kaynak:T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı
Bozdağ,Akdağ,Mimas,İris Gölü derken İltur sitelerini de geçip Balıklıova-Ildır sapağına vardım.Böylelikle yarımadanın batısı bitmiş oldu, artık doğu yönüne geçebilirim.Sapaktan aşağıya Balıklıova tarafına sallanıp,belde girişine az bir yolum kala bu eski çeşme de durup biraz serinledim ve sularımı tamamladım.Sonra ver elini Balıklıova ve sonrası…..
Balıklıova,Gülbahçe arası 15 kilometre,düz sayılabilecek bir yol konumuna sahip.Sakince Gülbahçe’ye kadar yol aldım.Gülbahçe’ye vardığımda saatler 16:30’u gösteriyordu.Kamp yerimde hiç yemek derdi ile uğraşmak istemediğimden Gülbahçe’de bildiğim bir pidecide akşam yemeğimi erkenden yedim.Şimdi yoluma gidip,kamp yapacağım yere varabilirim.
İskenderin Köprüsü.
Yemek sonrası İçmeler bölgesine geçip sakin sakin deniz içerisinde bulunan İskenderin köprüsü ile hızlıca hasret giderip yoluma devam ettim.
Çarpan Derbenti-İskenderin Köprüsü ( Roma Köprüsü ) :Yedi yüzyıl önce bu coğrafyaya gelen Türkler, kıyılara yerleşmek yerine denizden içeride kurarlar ve yeni bir isimle Urla diye adlandırırlar ana kentlerini. Urla çevresinde tıpkı Klazomenlilerin yaptığı gibi, kısa zaman içerisinde birçok köyler kurarlar. İşte bu köylerden birisi de, XV. yüzyıl içerisinde ortaya çıkan ve Malgaca Ovasında kurulan, Malkoç Köyü dür. Bu tarihten sonradır ki, bölge Malgaca Ovası adını almış ve bu isimle günümüzde de anılır olmuştur.XV. ve XVI. yüzyıllar boyunca Anadolu’nun batıya açılan kapısı olan Çeşme Limanı sayesinde, önemli bir noktada yer alan Malkoç Köyü; bu önemini, deniz içerisinde dalgalara karşı direnmeye çalışan iki kervan köprüsü de göstermektedir. 1519 tarihli Piri Reis haritasında Çarpan Derbendi adıyla işaretlenen bu köprüler, Çeşme-Urla canlı ticaret yolunu koruyan bir derbent teşkilatının da varlığına işaret eder. Aynı haritada İçmeler sahili yakınına işaretlenen Samut Baba Tekkesi ise, XV. yüzyılda inşa edilmiş Derbent de görevli askerlerin konuşlandığı bir yerleşime dönüşmüştür.Zaman içinde Malgaca da sıcak kükürtlü suyun varlığı ortaya çıkar. Buraya herkesin faydalanacağı bir tesis yapılır. Bu aslında aynı zamanda şimdiye kadar bilinen bölgedeki ilk turizm faaliyetidir. Tesis; Ilıca etrafında bulunan kamping ve kiralık odalardan oluşur. İçmeler, zaman içerisinde o kadar tanınır ki, Malgaca yerine, bölge günümüzde olduğu gibi İçmeler adıyla anılır.Kaynak:www.erolsasmaz.com
Torasan Kampı.
Bu gece Karaburun Turumun son gecesi,kamp yapmayı planladığım ve Şubat ayında kamp yaptığım Torasan-Eğri Liman arasında ki yere vardığımda artık güneş batmak üzere idi.Yerim net belli olduğundan hemen,hızlıca çadırımı kurdum,içini yerleştirdim,geceye uygun kıyafet değişimi yaptım ve gün batımının son demlerinde katlanır sandalyeme çöktüm.Malum kış geceleri erkenden başlıyor ve uzun sürüyor.Benim zamanım bol,katlanır masamın üzerini final gecesine has nevale ve içecekler ile donatarak geceye başladım.Haaaa radyoma yüklediğim sevdiğim müzikleri söylemeyi unuttum,onlar olmazsa olmaz.İşte böyle, gecem başlarken,Karaburun turunun son gecesi ile turda sona yaklaştım yarın Özbek-Çeşmealtı hattından evime ulaşacağım.
5 nci Gün 23 Aralık 2022 Küçükbahçe-Karareis-Balıklıova-Gülbahçe-Torasan:62 Km
6 ncı Gün 24 Aralık 2022 Torsan-Çeşmealtı-Zeytinalanı-İzmir:
Bu gün 24 Aralık 2022 sabahı gece öyle bir nem vardı ki,anlatılmaz.Çadırın kapısı bile 1 kg oldu desem pek yalan olmaz!!!.Sabah sırılsıklam bir güne uyandım,her taraf rutubet,sanki karadenizdeyim yada yağmur yağdı.Hiç çadır işine soyunmadan hemen kahvaltımı yaptım,eşyalarımı topladım,çadırımı da olduğu gibi poşetlere teptim,uygun yerde kuruturum.Ve sonrasında da kamp yerine veda zamanı.
Eğri Liman sapağında bu çeşmeyi bu yıl içinde yapmışlar, çok iyi de olmuş, akıyor.İnşallah temiz pak kalır ve suyu da daim olur.Bu çeşme kafamda şimşekleri çaktırdı,eh kış günleri yamacında bir yerlerde,yakınında kalırım her halde.
Çeşme başı resitalinden sonra hemen yakında bulunan Özbek köyüne vardım,köy içerisinde kısa bir kültürel tur sonunda yönümü Çeşmealtı’na çevirdim.
Özbek: Urla ilçesine bağlı bir mahalledir. 2014’ten önce idari olarak köy statüsüne sahipti.Özbek’te her yıl Mart ayında Mart Dokuzu Ot Bayramı etkinliği düzenlenmektedir.Özbek köyü, Urla ilçesinin önde gelen turistik yerlerinden biridir. Yerleşmenin bir bölümü yamaçta, bir bölümü ise düzlükte bulunmaktadır. Bu yerleşmenin ortasından geçen ve üzerinde iki adet tek kemerli taş köprünün bulunduğu dere yatağı köyü ikiye ayırmaktadır. Bu köprülerden biri Hamamönü Köprüsü, diğeri ise Yenipınar Köprüsü adını taşımaktadır. Hamamönü Köprüsü 2017 yılında restore edilmiştir.Köy meydanında bulunan Taş Kahve, 1928 yılından beri hizmet vermektedir. Özbek köyünün merkezi Urla kasabasına 7 km uzaklıktadır. Geniş bir alana yayılan köy, Akkum, Özbek ve Torasan ovalarını kapsamaktadır.
Özbek’ten sonra hafif tırmanışlı olarak sisler içinde Çeşmealtı’na yol aldım. Yolun sağ tarafı bir çok yerde gölgeye denk geldiğinden yerler çok kaygan.İki üç defa bisiklet patinaj yaptığından ittirerek, oda ayakkabılarım kayarak çıkabildim.Demek ki gece bu bölgeye iyi bir kırağı düşmüş.
Özbek köyünden itibaren bahçeler ve orman içinden enfes sayılabilecek bir yoldan Çeşmealtı istikametine yol alıyorsunuz.Yaklaşık 4 km boyunca hafif tırmanış ile 50 metreden 230 metreye çıkıyorsunuz ama bu öyle bildiğiniz tırmanışlardan değil,zevkli ve kesinlikle hissetmiyorsunuz. Hele bu tırmanışın sonunda bir manzara var ki!!!! Of of offfff, inşallah dediğim gibi olur ama hava puslu,varınca göreceğiz.Gerçekten de o manzara yok, Karantina Adası dahi gözükmüyor.
Keskin bir Çeşmealtı inişi sonrası Urla iskeleye ulaştım.
Tabii ki Limantepe.
Limantepe:İzmir ili Urla belediyesi sınırları içinde, kasabanın deniz kıyısındaki İskele Mahallesi’nde yer alan ve Tunç Çağı boyunca (MÖ 3. binyıldan itibaren,Truva Savaşı dönemi olarak kabul edilen MÖ 1300-1400’lere kadar) yerleşime konu olmuş tarih öncesi dönem (Prehistorya) arkeolojisi siti.Ege Denizi‘nin bilinen en eski limanlarından biridir.
Karaburun Turu Finali.
Sabah çadırımı sırılsıklam poşete tepmiştim, beklediğim rüzgarı ve güneşi Güzelbahçe civarı yakaladım.Bu bölgede bolca Mandalina bahçeleri olduğu gibi zeytinliklerde var.Zeytinliklerin birine girerek ipi gerip çadırı ve muhteviyatını rüzgarı ile güneşin insafına bıraktım. Ben de bu arada bir şeyler atıştırıp, üzerine kahvemi yudumladım. 1 saatlik mola sonucu yemek yemiş, kahvemi içmiş ve çadırımı kurutmuş vaziyetteydim.Şimdi eve gidebilirim.Zaten Güzelbahçe sonrası kayda değer bir şey olmayacağı için bu turun finalini burada yapmak istiyorum.Turun ön bilgilerinde bahsetmiştim,sağ dizimde kıkırdak parçalanması vardı ve PRP tedavisi görüyorum,turu yazıya döktüğümde son seansıda tamamlandım.Bu tur boyunca durumu tartacak, ne durumda olduğumu görecektim,çok şükür iyi olarak gördüm.Her zaman 4 yada 5 günde rotayı tamamlardım, bu sefer bu sıkıntıdan dolayı 6 güne yaydım, iyi de oldu.Her zaman ki gibi çok zevkli bir Karaburun Turu daha hafızalarda kaldı,iyi oldu bence…….
6 ncı Gün 24 Aralık 2022 Torsan-Çeşmealtı-Zeytinalanı-İzmir:47 KM
KARABURUN TURU 19-24 ARALIK 2022 (5 ve 6. Gün Küçükbahçe-Karareis-Balıklıova-Gülbahçe-Torasan-Çeşmealtı-Zeytinalanı-İzmir)
Discussion about this post