Köse yolundaki ve Köse merkezdeki şiddetli fırtına akşam ve gecede devam etti.Stefan ile yolda karşılaştığımız için bir birimizi tanımak,sohbet etmek ile meşgulken üşüdüğümüzü söyleyip tanışmanın geri kalanını sonraya bırakıp çadırlarımıza döndük.Sabah fırtına gitmiş yerine sakin bir hava gelmişti.Samsun’dan Köse’ye kadar tek gelmiştim, Stefan’da benim rotada devam edeceğinden onunla beraber Erzurum’a kadar yol alacağız.Bugünkü planlamamda Bayburt var,geceyi Bayburt’ta geçirmeyi planlıyorum.Bakalım Ata Yolu’ndaki 11 nci gün nasıl geçmiş.
11 ncü Gün 22 Temmuz 2023 Köse-Salyazı-Bayburt:
Köse’de spor salonunun bahçesinde kaldık,ben sabah 05:30 da uyandım,şahsi temizlik ve toparlanma aşamasını yaparken Stefan hala uyuyordu.06:00 gibi uyandırmak istedim sesimi duyuramadım, meğerse kulaklık takıyormuş.Kulaklık kullanmanın sakıncalarını dilim döndüğünce anlattım, anladımı bilemiyorum.Her neyse toparlanma aşamasından sonra kahvaltı faslına geçtik,şimdiye kadar çay demlememiş bu sabahtan itibaren benim çayım ile tanışacak.Tulum peyniri çok hoşuna gitti,nereden aldığımı sordu, Bayburt’ta öğrenirsin dedim.
Kahvaltı sonrası yola çıkmaya hazırız,Köse’deki kamp yerimizden ayrılmadan önce prodüksiyon diyerek Stefan’a ayrılış fotoğrafı alacağımızı söyledim ve konuma onu da yerleştirip Köse kamp yeri ayrılık fotoğrafı aldık.
Bugünkü rotamız 65 kilometre kadar ve 1600-1700 metrelerde düz sayılacak bir konumda.O yüzden kendimizi sıkmadan ve birbirimizi tanıyarak Bayburt istikametine yol alıyoruz.
Köse’deki kamp yerimizden ayrıldıktan 15 kilometre sonra Salyazı Göleti’ne ulaştık.Göl kenarında bir çok görsel alıp biraz oyalandıktan sonra Bayburt yönüne devam ettik.
Salyazı Göleti:Gümüşhane’nin Köse ilçesine bağlı Salyazı mevkiinde yer almaktadır. Salyazı Göleti, Bayburt – Erzincan yolu üzerinde yer almaktadır. Piknik ve kamp için tercih edilen Salyazı Göleti’ne girişler ücretsizdir.
Ben bu çeşmeyi 2019 yılından hatırlıyorum,yine bu bölgeden öğleden sonra geçmiş, bunalmış,suyunda serinlemiştim.Ama bu sabah için başka planlarım var.Daha sıcak bastırmadı ama ben temkinli davranıp burada duş alırım aga….Yaptım da, Stefan ağaç gölgesinde muzunu yiyip,fotoğraflama yapıp, dinlenirken ben de bir güzel duşumu aldım. Şimdi serin serin Bayburt’a doğru yola çıkabiliriz.
Güzel güzel, salına salına yol alırken Bayburt il sınırlarına da girmiş bulunmaktayız.Bayburt Ata Yolu projemde benim il sınırlarına girdiğim 7 nci il.Çayıryolu mevkiinde mescit bahçesinde bir de kahve molası verdik,iyi geldi.
15 yıla yakındır yollardayım,geziyor,dolaşıyor bir sürü insan tanıyorum.Arabaların korna çalışından bile nasıl bir durum ile karşı karşıyayım anlıyorum.İşte o anlardan birinde Stefan ile beraber Köse’den Bayburt’a yolculuk halindeyiz. Çayıryolu mevkiinde yanımızdan bir karavan geçerken kornalı selam verdi ve 500 metre ileride cep alanında durdu.Kırmızı tişörtü ile bir ağamız karavanın arkasında selam verme pozisyonları alırken direk yanına yaklaştım selam verme faslını ben başlattım.Tabii bizi buyur etmek için karavanını oraya yanaştırdığını tavırları ve konuşmasından hemen anladım.Tabureler,sandalyeler yol kenarına çekildi ve sohbete başladık.Recep ağabey ve Hülya abla bizi çok güzel ağırladılar,ikramların ardı arkası kesilmedi,kahveler enfesti be Hülya abla.Muhabbet muhabbeti açtı, Recep ağabey Enes Şensoy’un dayısıymış, Enes’le de telefonda kısa bir sohbet yaptık.Güzel sohbet,ikramlar, güler yüzlü ağabey ve ablamız Recep Köroğlu ve Hülya Köroğlu Ordu ilinde ikamet eder ve karavan ile bazen civarı keşfe çıkarlarmış ne güzel.Sizlere selam olsun Hülya abla ve Recep ağabey.
Demirözü sapağını da geçtikten sonra biraz tırmanış ile saat 14:00 gibi Bayburt girişindeyiz.Stefan benim gibi aksi adama çabuk uyum gösterdi, hemen Bayburt yazısı yanında yerini aldı ve Bayburt yazısı önünde günün önemine binaen Bayburt’a geldiğimizin kanıtını ölümsüzleştirdik.Gerçi benim Bayburt’a bu 5 nci gelişim.Bu fotoğraf seremonisinden sonra Bayburt’u tanıyalım isterseniz.
Bayburt:Yüzölçümü ve nüfusu itibarıyla Türkiye’nin en küçük illerinden biridir. Yüzölçümü bakımından 81 il içerisinde 74. sıradadır.Mevcut kaynaklara göre Bayburt Şehrinin tarihi M.Ö. 3000’ li yıllara kadar uzanmaktadır.Şehir Azziler tarafından kurulmuştur. 850 yılından sonra Türklerle Bizanslılar arasında sürekli savaşlara sahne olan Bayburt, artık Müslüman Türklerin yerleşmeye başladıkları bir yer olmuştur.1048 yılına gelindiğinde bölge artık yoğun Türk nüfusuyla meskundur. 1054 yılında Bayburt Selçuklular tarafından fethedilmiştir. 1081 yılında Bayburt Selçuklu Devletine bağlı olan Saltuk oğullarının ve ardından Mengücek oğullarının egemenliğine girmiştir.Bayburt 14. Y.Y. da Akkoyunlu Devletinin kuruluş ve tarih sahnesine çıkış yeri olmuştur. Akkoyunlu İdaresi 17 Ekim 1514’ te Yavuz Sultan Selim’ in veziri Bıyıklı Mehmet paşa’nın Bayburt’ un fethiyle görevlendirilmesine ve fethin gerçekleşmesine kadar sürmüştür. Fetihten sonra Osmanlılarca Sancak Merkezi yapılmış Erzurum, Tekman ve İspir Bayburt’a bağlanmıştır.1927’ ye kadar Erzurum’ a bağlı olan Bayburt bu tarihte Gümüşhane’ye bağlandı. 21.06.1989 tarihinden itibaren 3578 sayılı yasa ile il statüsüne kavuştu. Kaynak:T.C.Bayburt Valiliği.
Bayburt’a girdiğimizde öğleyi bayağı geçmişti.Bu tarz turlarda yanımdakinin fikri önemlidir,Stefan’a ”birşeyler alıp parkta mı yiyelim yoksa, lokantada mı” sorusunu yönelttim.Benim Bayburt’a 5 nci gelişim olduğunu yolda öğrendiğinden ”lokanta” dedi,benim de fikrim o yöndeydi.Her geldiğimde saati kaç olursa olsun yemeğimi yediğim ve damak tadıma hitap eden Canbaba’nın yolunu tuttuk.Personel beni görür görmez tanıdı.Ben kavurma,bulgur ve cacık, Stefan Kavurma,Bayburt Kebabı, pilav ve cacık söyledi.Yemeklerimizi afiyetle yedik, kendi aramızda sohbet ederken lokanta sahibi ve çalışanlarıyla da bol bol sohbet ettik.Ayrılırken bir daha görüşmek üzere temennisi ile ayrıldık.
Malumunuz telefonumun ekranı kırık, bir de şansımı Bayburt’ta deneyeyim dedim ama olmadı,ekran ellerinde yok.Erzurum’da olabileceğini hatta yerini bile söylediler.
Ata Yolu projemde Bayburt önemli bir yer tutuyor,bu bölge çeşitli defalar Rus işgaline uğramış ve çok zulüm görmüştür.Bu bölgeye gelmişken Bayburt’un Rus işgaline uğraması ve I.Dünya Savaş yıllarından bahsetmeden Bayburt’tan geçilmez.
Rus İşgali ve Birinci Dünya Savaşında Bayburt:1828 yılında Ruslarca işgal edilen Bayburt Serasker Osman Paşanın topladığı kuvvetlerle Rusları Aydıntepe’ de büyük bir bozguna uğratmıştır. Ancak daha sonra takviye kuvvetlerle geri dönen Ruslar, Serasker Osman Paşayı Kelkit’e kadar geri çekilmek zorunda bırakmışlardır. Ruslar Aydıntepe’ de yenilmenin etkisiyle Bayburt’u yakıp yıkmışlardır. Fransız gezgin Texie Rusların bu tahribatını anlatmaktadır. Bu işgalin acısı Bayburt’lu Zihni’ nin ünlü koşmasında dile getirilmektedir.Rus işgali Ekim 1829 yılına kadar devam etmiştir. Kale içindeki mahalle bir daha onarılamayacak ve içinde yaşanamayacak şekilde tahrip edilmiştir. 1. dünya savaşında Rus kuvvetleri 2 Mart 1916 tarihinde Kop’ a varmışlar, burada Türk Askeri ve Bayburt halkı büyük bir direnme göstermiş ve bu savunma tarihe “2.Plevne Savunması” olarak geçmiştir.
16 Temmuz 1916 da Bayburt’a giren Rus Kuvvetleri ve onların işbirlikçisi Ermeniler halka pek çok zulüm yapmışlardır. Ermeniler 1918 yılının Şubat ayında yüzlerce Bayburtlu’yu Taş mağazalara doldurmuşlar ve diri diri yakmışlardır. Bayburt’ta 16 Temmuz 1916 tarihinde başlayan Rus işgali ve onların desteğinde harekete geçen Ermeni-Rum çetelerinin katliamları bölgenin sosyal, ekonomik, idari, demografik ve kültürel yapısını altüst etmiştir. Öyle ki Bayburt işgalden önce 76.842 nüfusa sahip iken, göç ve katliamlar sonucu yaklaşık olarak yarı yarıya düşerek 41.962 seviyesine gerilemiştir. Bayburt bu işgalden 21 Şubat 1918 tarihinde kurtulmuştur. Bu işgal esnasında muhacir olarak Anadolu’nun iç kesimlerine giden Bayburtlular kurtuluşla birlikte yurtlarına geri dönmüşlerdir.Çorumdan dönenler Çorumda gördükleri Saat Kulesinin bir örneğini de Bayburt’ta yaparak Türkiye Cumhuriyetinin 1. kuruluş yıl dönümü olan 29 Ekim 1924 yılında hizmete sokmuşlardır. Kaynak:Bayburt Valiliği
Bayburt’a geldiğinizde ilk göze çarpan Bayburt Kalesi’dir,şehrin her noktasından görmek mümkün.Bizde bu görselle birlikte Bayburt Kalesi’ni hatırlayalım.
Bayburt Kalesi;Zigana ve Kop Dağlarından aşılarak ulaşılan Bayburt kalesi aynı zamanda Karadeniz’i Basra körfezine bağlayan ticaret yolu üzerinde bulunmaktadır. Bu yolu izleyen her seyyahın uğradığı kalenin adı, önem, ihtişamı ve günlük yaşamıyla ilgili pek çok bilgi mevcuttur. Şehrin kuzeyinde yalçın kayalar üzerinde inşa edilmiş olan kalenin kimler tarafından yapıldığı kesinlikle bilinmemektedir. İlk yapının Ermenilere ait olduğu öne sürülse de, Bağrat sülalesi zamanında (885 – 1044) varlığından söz edilen Bayburt Kalesi’ nin çok daha önce miladın ilk yüz yıllarında mahalli prens ve mücadelelerinde rol oynadığı anlaşılmaktadır.Bir müddette Akkoyunlular’ ın elinde kalan kale 1514 yılında Osmanlılara intikal ettikten sonra Kanuni Sultan Süleyman ve III. Murat dönemlerinde de büyük onarımlar görmüştür.Ayrıca bu kaleye “Çinimaçin” kalesi de denilmektedir. Kaleye bu ismin verilmesine sebep olan çini süslemelerdir.
Çoruh Nehri şehrin merkezinden geçmekte, Bayburt içinde kültürel tur yaparken onu da fotoğraflayıp alışveriş işimize baktık.
Çoruh Nehri: Karadeniz Bölgesinin en doğusunda yer alan nehir.
Karadeniz bölgesinin doğusundadır. Uzunluğu 466 kilometredir.
Bunun 442 kilometresi Türkiye sınırları içinde, 24 kilometresi Gürcistan sınırları içerisindedir.3225 metre rakımlı Mescit Dağlarının batı yamaçlarından çıkar.Masat köyünde yer alan Masat Çayı ve Kop Suyu’nun Maden Köyünde birleşmesiyle oluşarak, Bayburt şehrinii boydan boya kat eder.Çoruh Dağlarının vadilerinden geçerek batıya doğru devam eder.Bayburt yakınlarında kuzeye doğru yönelir.Rize Dağlarının güney vadilerine ulaştıktan sonra batı yönünden gelen Pulur Suyu ile birleşerek doğuya doğru yön değiştirir. İspir’den Yusufeli’ nin güney yakınından geçtikten sonra sağ taraftan Oltu Çayını,Artvin’ e varmadan Şavşat Suyunu alarak 90°’lik bir açı ile kuzeye yönelir. Borçka’da kuzeydoğuya yönelerek Muratlı’ yı geçtikten sonra Gürcistan sınırları içerisine girer ve Batum’ un güneyinden Karadeniz’ e dökülür.
Bayburt’a 5 nci defa gelen ben kamp yapma konusunda da tecrübeliyim,nerede kamp yapacağımızı iyi biliyorum.Yemeğimizi yediğimizden akşam ve sabah için gerekli malzemelerimizi alıp şehir parkı yada kent ormanı denilen Aşkale yolu ve Çoruh Nehri kenarında olan yere geldik.Akşama daha çok olduğundan çadır kuracağımız yeri teyit edip istirahate çekildik, daha doğrusu ortama yayıldık.Akşam park girişinde konser olması ve günlerden cumartesi olmasından dolayı çok fazla kalabalık var,piknikçi kalabalık konser alanına gitmeye başlayınca biz de çadır alanına geçeriz.Bu kadar saat oyalanmaya gelemem,zamanı iyi kullanıp bu bekleme anında lavabolar bölgesinde hortumum iş gördü, duşumu aldım,serinledim dinlenmeye devam ettim.
Bayburt Kampı.
Dediğim gibi oldu,millet uzaklaşmaya başladığında bizde Çoruh Nehri kenarında olan parkın tuvalet ve mescitlerin olduğu yerin arka tarafına çadırlarımızı kurduk.Bu bölgeye daha önce 2 defa çadır kurmuştum, bugün ile 3 ncü oldu.Bu gece yakındaki konser nedeniyle biraz gürültülü geçecek ama yapacak bir şey yok.Konser 24:00’e kadar sürdü bizde o saate kadar uyuyamadık,sonrası mı?, ben hatırlamıyorum, uyumuş kalmışım.Bugün,Köse’den yola çıkarak Bayburt’a geldik, Bayburt’u tanıdık, Rus İşgalini ve Birinci Dünya Savaşını hatırladık, Çoruh nehri kenarında Kent Ormanında kamp halindeyiz.Yarın, Kop Dağına çıkacak, Kop Şehitliğini ziyaret edip Aşkale’ye ineceğiz.Ata Yolu devam ediyor,okumaya, izlemeye, takip etmeye devam edin.
11 ncü Gün 22 Temmuz 2023 Köse-Salyazı-Bayburt:62 km
ATA YOLU 12 TEMMUZ 05 AĞUSTOS 2023 (11. Gün Köse-Salyazı-Bayburt)
Discussion about this post