Dün üç defa yağmur nedeniyle plan değişikliği yapıp en sonunda Koca Göl’de kamp yapmaya karar vermiştim.Fena da olmadı,hatta iyi de oldu.Koca Göl rotasını ve orada kamp yapmayı bir sonraki planlamamda düşünüyordum,kısmet bu sefere imiş.Akşam iyi başladı, iyi bitti,havanın elverişli olması uzun süre çadır dışında vakit geçirmeme neden oldu.Ortamın ve havanın tadını çıkardım, sonra uyku alemine geçtim.Gece 02:00’den sonra sağda solda koro misali havlayan köpeklerin havlamaları uykumun içine etti.1-2 saat onların havlamaları kulaklarımda çınladı, sonra yine uykuya dalmışım ama bu sefer de üşüme hali belirdi.Bu durumun neden kaynakladığını hemen anladım,dışarıda doğa değişime uğruyor!!!,ne demek istediğimi sabah görürsünüz.O zaman fazla oyalanmadan güne başlayabiliriz.
Koca Göl Sabahı.
Sabah gün ışımadan uyandım,zaten günün de ışıyacağı yok.Saat 07:00 gibi uyandığımda hava buz gibi idi,çadır dışına doğal ihtiyacım için çıktığımda çadırım sırılsıklam olmuştu.Zaten ağaçlardan da damlalar çadırımın üzerine damlayıp duruyordu.Bu ıslak durumda dışarıda kahvaltı yapmanın anlamı olmadığından çadırın balkonlarını kullanarak kahvaltımı yaptım.Çadır içini toparladım,çantaları bisikletime yerleştirmeye başladığımda saat 08:00 civarı ortam görüldüğü gibi idi.
Koca Göl’e Veda.
Saat 08.30 gibi artık yola çıkma vaktinin geldiğini düşünerek Koca Göl kenarındaki yerimi alarak kamp yeri veda fotoğrafımı alıp Koca Göl’den ayrıldım.
Dün bir kaç defa değişen planlama sonucu Çeşme,Balıklıova taraflarına gitmekten vazgeçtiğimden 4 yada 5 gün diye düşündüğüm turumu 4 ncü günde sonlandırmaya niyetliyim.O yüzden dün geldiğim tarafa Birgi-Uzunkuyu tarafına yoluma devam ettim. Sabah sisi ve ayazı içinde Uzunkuyu Köyü’nden geçiş yaptım.
Sisler içindeki yolculuğum Uzunkuyu sonrası da devam etti.Tatar Köprüsü yolunda sisten sıyrılarak Karatay’ımı şöyle bir fotoğraflayayım istedim.
Tatar Köprüsü.
Bir süre sonra sisler arasında belli belirsiz gözüken Tatar Köprüsündeyim. Hazır buraya kadar gelmiş iken Tatar Köprüsünü bir daha hatırlayalım.
Tatar Köprüsü:İzmir ili, Urla ilçesinin, Zeytinler köyünden, Kokar koy’a gidiş yolundadır. Zeytinler köyünden yaklaşık 1 km. uzaklığında eski faal yol üzerinde iken otoyol açılması nedeniyle kullanılmaz olan köprüdür.
Tatar çayının üzerinde olduğundan Tatar Köprüsü diye adlandırılan köprünün, Zeytinler köyüne yakınlığı nedeniyle Zeytinler Köprüsü ayrıca Kokar koy yolu üzerinde olduğundan da ayrıca Kokar Koy Köprüsü diye de anılmaktadır.Halen sağlam ve kullanılabilir durumdadır. Yapımı hakkında kesin bilgiye ulaşamadık.Yaklaşık 30 m. Yüksekliğinde 5-6 m. Genişliğindedir. Büyük köprünün hemen ilerisinde yıkık küçük bir köprü daha vardır.Kaynak:www.erolsasmaz.com
İskenderin Köprüsü.
Sisler içinde Karaburun sapağına kadar yol aldım. Çeşme-İzmir yoluna çıktığımda artık sis kalmamıştı.İçmeler bölgesine geldiğimde eski yola sapıp İskenderin Köprüsü ile hasret giderdim, ne de olsa 1 yıla yakındır uğramıyordum.
Çarpan Derbenti-İskenderin Köprüsü ( Roma Köprüsü ) :Yedi yüzyıl önce bu coğrafyaya gelen Türkler, kıyılara yerleşmek yerine denizden içeride kurarlar ve yeni bir isimle Urla diye adlandırırlar ana kentlerini. Urla çevresinde tıpkı Klazomenlilerin yaptığı gibi, kısa zaman içerisinde birçok köyler kurarlar. İşte bu köylerden birisi de, XV. yüzyıl içerisinde ortaya çıkan ve Malgaca Ovasında kurulan, Malkoç Köyü dür. Bu tarihten sonradır ki, bölge Malgaca Ovası adını almış ve bu isimle günümüzde de anılır olmuştur.XV. ve XVI. yüzyıllar boyunca Anadolu’nun batıya açılan kapısı olan Çeşme Limanı sayesinde, önemli bir noktada yer alan Malkoç Köyü; bu önemini, deniz içerisinde dalgalara karşı direnmeye çalışan iki kervan köprüsü de göstermektedir. 1519 tarihli Piri Reis haritasında Çarpan Derbendi adıyla işaretlenen bu köprüler, Çeşme-Urla canlı ticaret yolunu koruyan bir derbent teşkilatının da varlığına işaret eder. Aynı haritada İçmeler sahili yakınına işaretlenen Samut Baba Tekkesi ise, XV. yüzyılda inşa edilmiş Derbent de görevli askerlerin konuşlandığı bir yerleşime dönüşmüştür.Zaman içinde Malgaca da sıcak kükürtlü suyun varlığı ortaya çıkar. Buraya herkesin faydalanacağı bir tesis yapılır. Bu aslında aynı zamanda şimdiye kadar bilinen bölgedeki ilk turizm faaliyetidir. Tesis; Ilıca etrafında bulunan kamping ve kiralık odalardan oluşur. İçmeler, zaman içerisinde o kadar tanınır ki, Malgaca yerine, bölge günümüzde olduğu gibi İçmeler adıyla anılır.Kaynak:www.erolsasmaz.com
İskenderin Köprüsü ile hasret giderdikten sonra tekrar Çeşme-İzmir yoluna çıkıp Urla’yı geçtim.Buraları seri alıyorum çünkü buraları ana yol,trafik fazla ve görüntü alacak bir ortam doğmuyor.Zeytinalanı’na öğle vakti vardım, öğle yemeğimi Zeytinalanı’nda yedikten sonra Güzelbahçe istikametine devam ettim.Seferihisar sapağına geldiğimde ise Güzelbahçe’nin bahçelerarası tabir ettiğimiz yoluna saptım.
Çadırımı sırılsıklam eve kadar götürecek değilim ya!!!!,Güzelbahçe taraflarında rüzgarı ve güneşi yakaladım ve sabah ıslak topladığım her şeyi ipe gerdim.
Her turun bir nihayeti vardır,bu turunda nihayeti elbet olacak.Güzelbahçe taraflarında çadırımı kuruttuktan,kahvemi yudumladıktan sonra İzmir’e devam ettim.Güzelbahçe-İzmir arası 20 kilometre ve yoğun trafikli bir yol olduğundan anlatılmaya,resmedilmeye değer bir şey olmadığı kanaatindeyim.Evet;4-5 gün niyetine İzmir’in Batısına doğru yola çıkmış,bol rutubetli kış günlerinde yol alırken 2-3 defa da yağmura yakalanmış ve 4 günde turu bitirmiş durumdayım.Güzel bir tur, güzel anılarla yüklü olarak bitti,darısı diğer turlarıma……
Sağlıcakla kalın.
4 ncü Gün 13 Aralık 2023 Koca Göl-Uzunkuyu-Tatar Köprüsü-Urla-İzmir:61 KM
BATI İZMİR 10-13 ARALIK 2023 (4. Gün Koca Göl-Tatar Köprüsü-Urla-İzmir)
Discussion about this post