Aylardan Kasım,sonbaharın son ayı,kışın başlangıcı bir durum var ortada.Hava çok erken kararıyor,gün geç doğuyor.Haliyle planlamalar, rota ayarlamalar yaz dönemi gibi olmuyor.Günü ekonomik ve yararlı kullanmak en önemli husus.Ben de Kuzey Ege Turu planım çerçevesinde bu planlama işine kafa yormadım değil.Hem güzel yerler gezecek
hem de arzu ettiğin yerlerde kamp kuracaksın.Bunları ayarlayabilmek günü ekonomik kullanmadan geçiyor.Malumunuz dün İzban yolculuğu ve Yunt Dağı eteklerine tırmanış yaparak yol almış arzu ettiğim yere vakitlice varıp kamp kurmuştum.Bu günde yaptığım plana sadık kalmam gerek,çünkü gezilecek yer çok anlamlı ve gidilecek yol Yunt Dağını bir boydan bir boya aşıyor.Bugünkü planlamam Yunt Dağının güneyinden başlayarak batı bölümünde yükseltiler arasında ilerleyerek Kuzey bölümünde günü tamamlamak.Ama bu arada Yunt Dağında çok önemli bir yere gitmek,Aigai Antik Kenti…Evet gün kısa ama program yoğun o yüzden güne bir an önce başlamalı.
2.Gün 13 Kasım 2025 Ortaköy-Yuntdağ-Aigai Antik Kenti-
Orman İçi:
Bugün yoğun bir gün olacak, havanın aydınlanmaya niyeti yok,ben aydınlanmasını
zaten bekleyemem.06:00 gibi uyandım,şahsi temizlik ve kahvaltı sonrası toparlandım,
08:15 gibi kamp yeri ayrılık fotoğrafı alarak Ortaköy Mesire Alanından ayrıldım.
08:15 gibi kamp yerinden ayrılıp yönümü 5 kilometre ilerideki Osmancalı Köyüne çevirdim.Osmancalı Yunusemre ilçesine bağlı büyük bir köy.Köye girmem yolumu biraz uzatıyor ama olsun, burada görülmesi gereken bir yer var ”Galatasaray Kahvehanesi”.
Evet her taraf sarı kırmızı ve eski futbolcuların albümleri ile süslü.Burayı tekrar görmek isterdim ama kahvehane hala açılmamış, dışarıdan da fotoğraf çekemedim, çünkü iki büyük araba önüne park etmiş görüntü almak mümkün değildi.
Osmancalı köyünden ayrılıp asıl yoluma çıktım.Giriş yazımda da belirtmiştim
Yunt Dağını bir baştan bir başa kat edeceğim.İşte o kat edişin bazı belge tabelaları burada.
Yunt Dağ.
Kuzey Ege Turumun 2 nci günün tamamı Yunt Dağını Güneyden Kuzeye kat edecek şekilde programlandı.Bugün Yunt Dağının batı bölümünde Güneyden Kuzeye yol alırken günümün tamamını ayırdığım Yunt Dağ hakkında kısa bir bilgi geçip güne öyle başlamak isterim.
Yuntdağ: Batı Anadolu’da Ege Bölgesi’nin kuzeyinde yer alan kırık tipi dağ oluşumudur. Yükseltisi 1076 m’dir. Yunt Dağları İzmir ve Manisa illeri sınırları içinde kalır. Kuzeyinde Bakırçay Nehri ve Ova’sı yer alır. Doğuda Gediz ırmağının suladığı Manisa Ovasına uzanır. Yunt Dağı genelleştirilmiş adını taşıyan kütle, KD-GB eksenli oval bir kütle olup kenarlarından vadiler ve sel yataklarıyla yarılmış, üzerinde yuvarlak tepeler taşıyan bir plato görünüşündedir.Yunt Dağları’nın en eski adı Aspordenon’dur. Helence bir anlamı yoktur.Manisa’ya bağlı Köseler Köyü yakınındaki antik Aigai kenti, Klasik çağın on iki Aiolis kentinden biridir. Bugün bile görkemli kalıntılarıyla önemli bir ören yeridir. Ayrıca, Kınık’a bağlı Poyracık beldesi yakınlarındaki antik Gambrion ve Paleogambrion siteleri de Yunt Dağları’nın Bakırçay ovasıyla kesiştiği yerlerdedir.
Sabah yola çıktığımda bayağı serindi,Seyitli civarı üzerimdekileri attım, bir şort
bir tişört ile yolculuğuma devam ederken günün üçüncü köyü olan Koruköy’e vardım.Koruköy’e kadar küçük indi çıktılar ve düz bir konumdu, şimdi Kocaçay’a
kadar iniş var.
Kocaçay.
Koruköy sonrası Güzelhisar çayının en önemli kolu Kocaçay’ın binlerce yıldır oyup işlediği vadiye kadar sert bir iniş yaptım.İniş anında Kocaçay’da mevsim itibari ile su göremeyeceğimi sanıyordum ama yanılmışım.Harika bir manzara beni bekliyordu.
Sonbaharın renkleri ile Kocaçayın şıkırtısı ortama bambaşka bir hava katıyordu.
Kocaçay’a inmek ne kadar seri ise oradan dışarı çıkmakta o kadar yavaş oldu.
Yuntdağyenice sapağına kadar zorlandım ama Yuntdağköseler köyüne kadar da rahat
bir şekilde geldim.Yuntdağıköseler köyünde kısa bir mola sonrası 3 km uzaklıktaki
ve köylülerin kale dediği Aigai Antik kentinin yolunu tuttum.
Aigai (Ailois) Antik Kenti.
Antik kente öğle vakti vardım,burasını herhangi bir ücret ödemeden gezebilirsiniz,sadece görevlinin uyarılarını dikkate almanız yeterli.Bu uyarıyı da yaptıktan sonra günün en önemli gezi yeri olan Aigai Antik Kentini gezmeden önce kısa bir bilgi vermek isterim. Bu bilgi ışığında aşağıdaki görseller ile birlikte gezimizi devam ettirebiliriz.
Aigai (Ailois) Antik Kenti: Aigai adı eski Yunancada keçi anlamına gelen “αίγα” kelimesinden türetilmiştir. Aigai Antik Kenti, Manisa’nın Yunus Emre ilçesinin Yunt Dağı Köseler Mahallesi yakınında bulunmaktadır. Aigai, alışılmış Hellen yerleşimlerinden farklı olarak, Ege Denizi’ne nispeten uzak, dağlık bir coğrafyada, antik ismi Aspordenos olan Yunt Dağı’nda kuruludur. Aigai halkı kıyıya uzak, verimsiz, dağlık bu coğrafyada görkemli bir Hellen kenti kurmuş ve bu kenti 1000 yıl boyunca ayakta tutmuşlardır. Antik yazarların aktardığına göre Aigai, MÖ 2. binyıl sonlarında Yunanistan’dan Anadolu’ya göçmüş olan Aioller tarafından kurulmuştur. Bu halkın Anadolu’da yerleştiği bölge, Antik Çağ’da Aiolis olarak adlandırılmaktadır. Aigai’da yürütülen arkeolojik çalışmalar şimdilik, kentin kuruluşunun MÖ 8. yüzyıl sonlarında olduğunu göstermektedir. Aigai adının etimolojik olarak keçi ile olan bağı, kent sikkelerinde sıklıkla kullanılan keçi sembolü, epigrafik kanıtlar ve günümüzde hala temel üretim faaliyeti hayvancılık olan köyler barındıran Yunt Dağı’nın coğrafi yapısı; kent ekonomisinin MÖ 8. yüzyıldan itibaren hayvancılığa dayandığını göstermektedir. Özellikle keçi yetiştiriciliği ile ünlenen kentin Hellenistik Dönem’de de deri, dokuma ve kemik ürünler satmış olduğu anlaşılmaktadır. Ünlü kütüphanesinde parşömen kullanan ve parşömenin yaratıcısı olarak anılan Pergamon’un, parşömeni Aigailılara ürettirmiş olması ya da en azından hammaddesi olan deriyi, halkı çobanlıkla geçinen Aigai’dan almış olduğu düşünülmektedir.
Bouleuterion (Meclis Binası):Bouleuterion’a ilişkin ilk veriler, Pergamon kazı ekibi üyelerinin 1886 yılında kentte yaptıkları araştırmalarda elde edilmiştir.
Macellum:Agora Binası’nın zemin katı düzleminde, yapının doğusunda bulunan alan bir teras ya da küçük meydan şeklinde tasarlanmıştır. Bu küçük meydanda Agora Binası’ndan ayrı, fakat onunla çok yakın bir ilişki içinde olan bir yapı yer almaktadır. Söz konusu yapı Hellenlerin “Makellon”, Romalıların “Macellum” adını verdikleri bir balık veya et pazarı olarak hizmet etmiş olmalıdır.
Athena Kutsal Alanı:Kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda tasarlanan kutsal alan, Arkaik Dönem surlarıyla çevrili akropolisin batı köşesinde yer almaktadır. Kutsal alan, tiyatronun doğusunda yükselen teras üzerindeki hakim konumu ve planlaması açısından Pergamon’daki Athena Kutsal Alanı ile benzerlik gösterir.
Agora:Hellenlere özgü bir kavram olan Agora yaygın şekilde, eksik bir ifade ile “pazaryeri” diye tanımlanmaktadır. Agora, daha doğru ve kapsayıcı bir tanımlama ile “halkın bir araya geldiği yer” anlamında kullanılmaktadır.
Tiyatro:Athena kutsal alanı terasının batısındaki çanağa inşa edilen tiyatro, kuzey rüzgarına karşı korunaklı durumdadır.
Aigai Antik Kentini gezmek arzusunda iseniz değerli vaktinizden 2 saati ayırmanız yeterli.
Bu 2 saatlik zaman zarfında tarihe yolculuk etme şansına sahipsiniz.Ben de 2 saatimi ayırarak güzel bir gezi yaptım,bu benim açımdan en son 2017 yılında geldiğim için nostaljide oldu.Güzel anılar biriktirerek Aigai Antik Kentine veda ettim.
Aigai Antik Kenti gezisi sonrası tekrar Yuntdağıköseler köyüne oradan da tekrar
Manisa-Bergama yoluna geçiş yaptım, yani yeniden aynı yol güzergahındayım.
Yol sapağından sonra ise hafiften tırmanış başladı.Bu tırmanışın İsmailli’ye kadar
8,5 km olacağını biliyorum.O yüzden mola hakkımı Seklik köyünde kullandım,bisküvi
ve sade gazoz iyice ferahlattı.
Kış döneminde güneş yatay seyreder ama bugün bir başka yatay halde!!!!…
Çünkü gün kavuşmak üzere,işte o anlarda bisikletten inmiş biraz dinlenirken bu
görüntüyü yakaladım,fena da olmadı.
Saat 17:00 gibi İsmailli köyüne vardım,İsmailli köyünde bakkal var,akşam için litrelik
meyve suyu alıp yoluma devam ettim.İsmailli köyü üzerinde bulunan İsmailli-Balaban-Atçılar-Koyuneli sapağına kadar tırmanışım devam etti.Hava artık kararmaya yakın ve bundan sonrası iniş.Kaskımı taktım,rüzgarlığmı giydim ve Koyuneli tarafına inişe başladım.Koyuneli köyünü sorunsuz geçtim, amacım daha ileri gidip yol çatağındaki
yerde kamp yapmak.
290 rakımdan 500 rakıma 8,5 kilometre tırmanışın karşılığı olarak, 500 rakımdan
130 rakıma 9 kilometre inerek Koyunyeri-Bozyerler-Bozköy sapağına saat 17:40
gibi vardım.Burada bank, mescit,tuvalet ve ayrıca iki tane de çeşme mevcut,
yani tam kalınmalık.İlk mescit içini test ettim ama çok havasız kaldığından benden
olumsuz rapor aldı, o yüzden orman içinde kamp yapacağım.
Orman İçi Kamp.
Mescide,çeşmeye ve banka fazla uzak olmayan bu yere geçtim.Hızlıca çadırımı kurdum,
bana yakın olan çeşmeye geçerek şahsi temizliğimi yapıp çadır yanına döndüğümde artık hava kararmıştı.Sıkıca giyinip,yemek çantalarımı yanıma alarak mescit yanındaki banklara geçtim.Karnım zifiri aç, yemek yiyip kendime gelmeliyim. Yemek gerçekten kendime gelmemi sağladı.Yemek sonrası radyomdaki müzik devreye girerek meyve suyu ve çerez ile vakit geçirdim.Üşümeye başlayınca da çadırımın yolunu tuttum.Bugün,Yunt Dağını Güney-Kuzey ekseninde batı yönünde kat ettim,Aigai Antik Gezisi yaptım,Ortaköy’den yola çıkarak,Yunt Dağının köyleri olan Osmancalı,Seyitli,Koruköy,Yuntdağıköseler,Seklik,İsmailli,Koyuneli köylerini gezdim ve şimdi Orman İçinde kamp halindeyim.Yarın hayırlısı ile Bozköy-Bergama rotasını takiben Kozak Yaylasına çıkacağım.Bende kalın,takipte kalın,selamlar.
2.Gün 13 Kasım 2025 Ortaköy-Yuntdağ-Aigai Antik Kenti-
Orman İçi:51 KM
KUZEY EGE TURU (2. Gün Ortaköy-Yunt Dağ-Aigai Antik Kenti-İsmailli-Orman İçi)












































Discussion about this post