Bozkırın Ruhu Turumda 15 günlük turumun sonuna geliyorum galiba!….Anadolu’nun bozkırlarında geçen 15 günlük program acısı ile tatlısı ile Ankara’da başladı Ankara’da bitecek.O yüzden giriş bölümünü kısa tutup güne nereden nasıl başladığıma ve nerede nasıl bitirdiğime dair yazıya geçeceğim.Günüm Çubuk’tan başlayacak ve Ankara il merkezinde anlamlı bir yerde bitecek.Güne başlayalım, neler oldu görelim son bölümde tüm turun kritiğini hep beraber yapalım,olur mu?.
Geceyi Çubuk öğretmenevinde geçirdim.Erken kalktım,hazırlandım,hatta bisikletimi dahi yükledim, onu da hazır ettim.Sabah kahvaltısı saat 07:00’de başlıyor,bahçe katında bulunan kahvaltı salonuna geçip kahvaltımı ettim ve 07:25 gibi de yola çıkmaya hazırım.Bir anı olsun diye ayrılış fotoğrafı almayı da unutmadım.

Çubuk Akyurt Arası Ve Israrla Çalan Telefon.
Öğretmenevinden dolayısıyla Çubuk’tan ayrıldım.Şimdi önümde yolumun yarısını teşkil
eden Akyurt sapağına kadar 20 kilometrelik bir iniş var.Ben de sabahın serinliğinde pedal yardımıyla kendimi saldım aşağıya son sürat gidiyorum.Esenboğa yakınlarına gelince telefonum çaldı,normalde bu saatlerde kimse aramaz önemlidir diye baktım, bizim İtalyan kadın bisiklet turcusu/arkeolog arıyor.Esenboğa’da oteldeymiş uçağın kalkmasına daha çok varmış yakınlardaysan otele bekliyorum beraber kahvaltı ederiz, vedalaşmak isterim dedi.Aslında tamda Esenboğa’dan geçiyordum ama ona uğrasam Ankara’ya geç kalacak otobüsü kaçıracağım,yalan söylemek zorunda kaldım,Ankara’dayım dedim.Telefonda vedalaştık,karşılıklı sağlıklı günler dileyip veda seremonisini tamamladık.

Akyurt sapağına kadar inişim devam etti, sonra Pursaklar rampası ile baş başa kaldım.
Yoğun trafikle beraber Pursaklar rampasını tırmandım, sonrasında kendimi aşağıya saldım.Ankara trafiği sabahın ilk saatlerinde bayağı yoğun, o yoğun trafikle beraber Keçiören,Aydınlıkevler,Dışkapı geçildi ve saat 10:30’da Ulus Meydanına ulaştım.Ankara’nın merkezi olması dolayısıyla Ulus Meydanı Bozkırın Ruhu Turumun son noktası diyebilirim.Çünkü burada iki önemli yeri gezecek ve turumu nihayete erdireceğim.
Sonrasında artık eve geri dönüş.Şimdi o iki önemli yeri ziyaret etme zamanı.
Ankara – Kurtuluş Savaşı Müzesi (I. TBMM Binası)
Evet Ulus Meydanındayım ve ülkemiz ve benim için iki önemli yeri sırasıyla ziyaret edeceğim.İlk ziyaret yerim Kurtuluş Savaşı Müzesi.
Ankara – Kurtuluş Savaşı Müzesi (I. TBMM Binası):Ankara Ulus meydanında bulunan
I. Türkiye Büyük Millet Meclisi binasının inşaasına, 1915 yılında başlanmıştır. İlkin İttihat ve Terakki Cemiyeti kulüp binası olarak tasarlanmış binanın planı evkaf mimarı Salim Bey tarafından yapılmış, inşasına ise kolordunun askeri mimarı Hasip Bey nezaret etmiştir.Türk mimari stilinde olan iki katlı binanın en belirgin özelliği duvarlarında Ankara taşı (ANDEZİT) kullanılmış olmasıdır.Meclisin, 23 Nisan 1920’de bu binada toplanması kararlaştırıldığında henüz bitirilmemiş olan bina, milli bir heyecanın eseri olarak milletin katkısıyla tamamlanmıştır.23 Nisan 1920 ile 15 Ekim 1924 tarihleri arasında I. Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak kullanılan bina daha sonra Cumhuriyet Halk Fırkası Genel Merkezi ve Hukuk Mektebi olarak işlevini sürdürmüş, 1952 yılında Maarif Vekaletine devredilmiş, 1957 yılında ise müzeye dönüştürülmek üzere çalışmalara başlanmıştır. Bina 23 Nisan 1961’de “Türkiye Büyük Millet Meclisi Müzesi” adıyla halkın ziyaretine açılmıştır.Atatürk’ün doğumunun 100. yılını kutlama programı çerçevesinde, 1981 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından restorasyon Ve teşhir-tanzim çalışmaları sonucu 23 Nisan 1981 tarihinde “Kurtuluş Savaşı Müzesi” adıyla yeniden ziyarete açılmıştır.Kaynak:T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı

Ankara – II. Türkiye Büyük Millet Meclisi Cumhuriyet Müzesi
Kurtuluş Savaşı Müzesi’nden sonra ikinci durağım Cumhuriyet Müzesi oldu.
Ankara – II. Türkiye Büyük Millet Meclisi Cumhuriyet Müzesi:
1923 yılında mimar Vedat Tek (1873-1942) tarafından Cumhuriyet Halk Fırkası Mahfeli olarak tasarlanan ve inşa edilen bu bina işlevi değiştirilerek meclis olarak kullanılmıştır. Bodrum üzerine iki katlı olan bu yapının iç bölümleri, iki kat boyunca yükselen ortadaki meclis salonunun üç kenarına dizilmişlerdir. Girişten sonra enine uzanan, iki ucunda merdivenlerin yer aldığı geniş geçit, Selçuklu ve Osmanlı bezeme motiflerinin yer aldığı bir tavanla örtülmüştür. Benzer bir biçimde ele alınmış yerlerden birisi de büyük salondur. Yer yer localarla değerlendirilen bu salonun özellikle yıldız motiflerini içeren ahşap tavanı, sonradan düzenlenen taç kapı ve bazı noktalar dışında kemerler, saçaklar, yer yer çinilerin yer aldığı bölümler ile bu dönemin mimari özelliklerini yansıtmaktadır.
I. Türkiye Büyük Millet Meclisi binasının yetersiz olması ve gelişen Cumhuriyet Türkiye’si meclisinin ihtiyaçlarını karşılayamaması nedeni ile bina bir takım değişiklikler geçirmiş, sonra da II. Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak 18 Ekim 1924 tarihinde hizmete açılmıştır.
II. Türkiye Büyük Millet Meclisi 1924-1960 yılları arasında Atatürk ilke ve inkılâplarının gerçekleştirildiği; Cumhuriyetimiz’in gelişmesi için çok önemli çağdaş kararların alındığı; çağdaş yasaların çıkarıldığı uluslararası alanda Türkiye’nin etkinliğini ve saygınlığını artıran antlaşmaların yapıldığı; çok partili sisteme geçişin sağlandığı önemli bir yapıdır. Türk siyasi tarihinde önemli yeri olan II. Türkiye Büyük Millet Meclisi binası işlevini 27 Mayıs 1960 tarihine kadar 36 yıllık bir dönem boyunca sürdürmüştür. 1961 yılında meclisin yeni yapılan modern binasına taşınması üzerine bu bina Merkezi Antlaşma Teşkilatı’na (CENTO) tahsis edilmiştir. 1961-1979 yılları arasında CENTO Genel Merkezi olarak kullanılan bu bina CENTO’nun kaldırılması ile aynı yıl Kültür Bakanlığı’na devredilmiştir. Bu binanın ön kısmının Cumhuriyet Müzesi olarak düzenlenmesi, arka kısmının ise Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün hizmet binası olarak kullanılması kararlaştırılmıştır. Müze kısmı onarım ve restorasyonlardan sonra düzenlenerek 30 Ekim 1981 tarihinde Cumhuriyet Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. Bu düzeniyle 1985 yılına kadar hizmet vermiştir. Aynı yıl ziyarete kapatılarak, teşhir çalışmaları başlamıştır. Çalışmalar 1991 yılına kadar devam etmiş, Ocak 1992 yılında yeniden ziyarete açılmıştır. Müzede ilk üç Cumhurbaşkanı dönemini yansıtan olaylar, kendi sözleri, fotoğrafları, bazı özel eşyaları ile o dönemde mecliste alınan kararlar ve kanunlar sergilenmektedir.Kaynak:T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı
Bozkırın Ruhu’nda İlk ve Son Gün Vurgusu.
Bozkırın Ruhu Turuma 1’nci günümde Ankara’da Alagöz Karargah Müzesi ve Malıköy Tren İstasyonu Müzesi ziyaretleri ile başlamıştım.Yine 15’nci günümde Kurtuluş Savaşı Müzesi
(I. TBMM Binası) ve II. Türkiye Büyük Millet Meclisi Cumhuriyet Müzesi ziyaretim ile sonlandırıyorum.Turumun başına ve sonuna iki önemli ziyaret koyarak hem yakın tarihimize dikkat çekmek hem de diğer günlerde Bozkırın Ruhunu doya doya yaşamak istemiştim,muradıma erdim.
Bozkırın Ruhu Turumun Kritiği.
Bozkır veya Step: Fiziki coğrafyada kurakçıl otsu bitkilerden oluşan, sıcak ve ılıman iklimlerdeki ağaçsız ekolojik bölge. Bozkır iklimi terimi , bir ormanı destekleyemeyecek kadar kurak, ancak çöl olabilecek kadar da kurak olmayan bölgelerde karşılaşılan yarı kurak bir iklimi ifade eder. Bozkırlar genellikle yarı kurak veya karasal bir iklimle karakterize edilir.
Kısa bir anlatımla Bozkır böyle bir şey. Şafak bugüne kadar bozkırları bol bol gördü,bu sefer Bozkırın Ruhu’nu yaşamaya niyetli,ne diyelim hayırlı olsun demekten başka deyip turuma başladım.Turuma başlarken ve dönerken Anadolu Seyahat ve Pamukkale Turizm’i kullandım.Bana bu güne kadar hiç sıkıntı yaşatmadı,o yüzden kapanış fotoğrafı olarak otobüsü buraya koydum.
SONUÇ:Ankara,Kırşehir,Nevşehir,Yozgat,Çorum,Çankırı ve tekrar Ankara il sınırlarında yol aldım.Yakın tarihimizle ilgili önemli yerleri ziyaret ettim.Hitit Tarihini öğrenip Hititlerin başkenti Hattuşa ve yine Hititlerin kültür ve sanat kenti Alacahöyük gezdim.Kavurucu sıcak ile boğuşurken kuraklığın nasıl bir şey olduğunu gördüm,yaşadım.Şiddetli fırtına ile mücadele nasıl edilir yaşayarak gördüm.Ağacın, yeşilliğin ne kadar önemli olduğunu gördüm.Yağmurla bir süre teselli buldum.Anadolu insanın kıraç topraklarda nasıl mücadele ettiğini,yaşam zorluklarına nasıl göğüs gerdiğini gördüm.Tahıl ambarı Anadolu topraklarında gezdim.Sarı sapsarı olmuş coğraya da yol alırken Bozkırın tüm özelliklerini gördüm,Bozkırın Ruhu‘nu sonuna kadar hissettim.Zorluğunu,sıkıntılarını,doğa koşullarını,neler ile karşılaşacağımı gayet iyi biliyordum.Ama bunlar beni tetikleyen şeyler,zaten ben bu turu isteyerek,bilerek ve gönülden yaptım.Kolayına kaçmak istesem sahillerde gezerim.Bozkırın Ruhu Turum nihayete erdi,başka turlarda,başka diyarlarda görüşmek üzere..
15.Gün 15 Ağustos 2025 Çubuk-Ankara:40 KM
BOZKIRIN RUHU (15.Gün Çubuk-Ankara)
Discussion about this post