Şafak ve Bisikletin Hikayesi;Bu ikisi arasındaki ilişki nasıl bir şeydir,nasıl bir olaydır,merak ediyorsanız hele yazıyı sonuna kadar okuyun derim.Bugün sizlere fotoğrafta görülen afili, havalı durumuma, beylik sözüne nerelerden nasıl gelmişim ondan bahsedeceğim.
Çocukluğumda bana ait bir bisiklet hiç olmadı,3 tekerlekli bile.Ben, ağabeyimin hep eskilerinle idare ettiğim gibi onun bisikleti ile sokak aralarında fink attım,tabii ondan habersiz, bisikleti aşırarak.En son bisikleti Gelibolu futbol sahasının duvarına çarpıp pert edinceye kadar.Yine de yamuk yumuk olsa da binmeye çalışıyordum, ta ki rahmetli babam hurdacıyı bisikleti vermek için getirinceye kadar.O gün az kötülememiştim bisikleti hurdacı almasın diye ama herif gözümün yaşına bile bakmadı, sırtladı götürdü pert bisikleti.
Ergenlik zamanlarımda Feridun (arkadaşım ve akrabam) bisikletini koyacak yeri olmadığı için bizim bodruma koyuyordu,vay sen mi? oraya koyarsın.Feridun’a bir kere sordum bir daha sorma gereği bile duymadan, belki de Feridun’dan daha fazla bisikletine binmişimdir,aklımca yer kirası aldım.Tabii zamanla oda haşat olup Feridun onu elden çıkarıncaya kadar 2 yıl bindim.
Liseyi bitir,adam olup meslek sahibi ol,evlilik ve sonrasında çoluk çocuğa karış derken geldik 2009 yılına…..Bu sefer kısa bir süre kızlarımın bisikletine bindim ve 2 ay sonra kendime ikinci el bir carraro cross bike bisiklet aldım, bu benim kendime ait ilk bisikletim di.Böylelikle bisikletli yaşama geçiş yaptım.Sonra kim tutar beni deyip İzmir’de gruplara takılmaya başladım, grupların şehir içi turlarına katıldım ama bu çok kısa sürdü.Ben daha iyisini yaparım deyip, grupların şehir içi turlarına aykırı dağ,bayır,orman,köy,yayla ne varsa İzmir etrafında günlük tur yapmaya başladım ve 1500 rakıma kadar çıkışlar bana büyük zevk verdi, tadından yenmez boyutlardaydı.
Festival denilen şeylere de bir kaç defa katıldım,çadır hayatı ile tanıştım ama oradaki kalabalık hareket,tuvalet ve yemek kuyrukları bıkkınlık verici idi,hemen o işten vazgeçtim.Kendim butik tur yapıp yada tek başıma gezmeye başladım.
Uzun zamandır tek takılıyorum, bazen yanımda kendisi de tek takılmayı seven Ferdi kızıl kardeşimde yer alıyor.
2016 yılından bu yana bisiklet dünyamda kendime göre çığır açtım.Uzun turlarımı öyle bir plan çerçevesinde yapıyorum ki, bana inanılmaz zevk veriyor.Çünkü tüm aklımdan geçenleri bu turlara yansıtıyorum;ulaşılmaz denilen,sarp,gözden ırak,dağ,dere,tepe,yayla,bozkır,vadi,kanyon,orman,köy,ırmak doğada ne varsa
ben oralardayım, insandan uzak nereler varsa benim rota planlamam dahilinde.Yani dağ bisikleti,yol bisikleti, tur bisikleti denilen kavramı harmanladım, ortaya karışık bir şeyler çıkardım ve böyle çok mutluyum.Arayış içerisinde değil, olanla yetinmeyi bilen biriyim,benim ülkemin güzellikleri bana yeter deyip ülkemin her tarafını gezmeyi kendime hedef edindim.İzmir bölgesinde 1500 rakımı görünce hava basan ben,şimdi 2000 rakımlar, hatta 3000 rakımları normal saymaktayım.Projelerim de var benim,onlar benim için çok ama çok önemli, o projeler benim hayata,ülkeme,tarihime,bayrağıma,atama bağlılığımın sembolü.
Şafak ve Bisikletin hikayesi böyle bir şey işte………
Discussion about this post