Rize bölgesine güneşi görmek mucize galiba!!!!! Gece Çamlıhemşin’de öğretmen evinde kaldım.Kaldığım da iyi oldu yağmur bütün gece yağıp yağıp, dindi.Sabah bulutlu bir hava ile uyandım. Bu gün yine yağmur yağacak gibi, her neyse ben artık uyandım.Kahvaltımı yine açık büfenin bereketli menüsünde yaptım.Burada biraz aç gözlülükte yaptım,fazladan bal,reçel,peynir çıkınıma attım.Benim yaptığım insaflıymış, diğer müşterilerin tabaklarını doldurduğu gibi ceplerini de doldurduğunu gördükten sonra.Ayıp,ayıp….. her yerde aç gözlülük var. Saat 09:00 gibi Rize’nin yaylalarına çıkmaya,yükseklerde yol almaya,egomu tatmin etmeye hazırım.
10 ncu Gün 29 Temmuz 2018 Çamlıhemşin-Fırtına Vadisi-Fırtına Deresi-Zil Kalesi-Çat-Kaçkar Dağı-Elevit Yaylası:
Gideceğim Yol Belli….
Çamlıhemşin çıkışındaki yön levhaları benim gideceğim yön hakkında kısa bilgi veriyor. Bakalım nerelere kadar gidip, neler yapacağım.Bu gün Elevit Yaylası hedefim ve orada kamp yapmayı düşünüyorum.
Çamlıhemşin-Zilkale Yolu.
Fırtına Deresi ile beraber ilk hedefim olan Zil Kalesi yönüne yol alıyorum.
Çamlıhemşin’den çıktığımdan beri yol sakin ve sessiz hep böyle olmasını diliyorum,Fırtına Deresinin sesi ile beraber yeşil coğrafyada yol almak istiyorum.Öyle mi? acaba!!!!!!
Bu görüntü yanıltmasın.
Doğada Yaşam.
Çok sayıda levhadan 2 adetini buraya koydum, bu levhalar her şeyi anlatıyor.Buraları insan eliyle acımasızca kirletiliyor ve duyarlı kişi yada kişiler uyarı levhaları asmayı akıl etmiş. Uyarı acaba insanlara ne kadar etki edecek!!!!İzmir ve bölgesi başta olmak üzere şahsımda bu tür faaliyetlerde bulunduğumdan, uyarı levhaları astığımdan bunun nasıl bir duygu olduğunu gayet iyi bilirim.
Doğa temiz kalsın istiyorum,çok fazla şey mi istiyorum.
Fırtına Deresi Ve Taş Köprüler.
Fırtına Deresi üzerinde bulunan taş Köprülerin bir çoğu Osmanlı döneminin son yıllarında bölgede ulaşım için yapılmış.O köprülerden bazıları yıkılmış olarak karşıma çıkarken,bir çoğu restore edilmiş şekilde günümüzde yaşatılmaktadır.
İkinci fotoğrafta görülen Şenyuva Köprüsü yapılış tarihi 1696 dır.
Bu fotoğraflar çekilir ve buralarda yol alırken ise yoğun araç trafiği ile boğuşmaya başladığımı da belirtmek isterim.
Normal araçların yanı sıra son sürat giden yerel tur minibüsleri korkulu anlar yaşatmakta.
Dua ediyorum bu zulüm Zil Kalesinde son bulsun…..
Fırtına Deresi.
Çamlıhemşin’den beri Fırtına Deresi ile beraber Fırtına Vadisinde ki yolculuğum devam etti.Yüksek debisi ve gürültüsü ile büyüleyici güzelliği ile Karadeniz’e kavuşmak için acele ediyor.
Fırtına Deresinden dün bahsetmiştim bu gün yine biraz bahsedeyim.
Fırtına Deresi;Doğu Karadeniz’de yer alan akarsularımızdan birisi olan Fırtına deresi, Kaçkar Dağlarının Karadeniz’e bakan yamaçlarındaki derelerin birleşmesi ile oluşmuştur. Rize Ardeşen’in yaklaşık 2 km. batısında Karadeniz’e dökülen Fırtına deresi, 57 km. uzunluğundadır. Çay bahçeleri içerisinden geçen, üzerindeki kemer köprülerle süslü Fırtına deresi, raftinge elverişli parkurlara sahiptir.Yaklaşık 23 km. süren parkur boyunca derenin yatağı çok taşlık olup, suyun debisine göre 3 – 4 – 5 zorluk derecesinde yerler vardır. Aşırı yağmurlarda dikkat edilmelidir. Fırtına Deresi bütün yıl boyunca akarsu sporu için uygundur.
Zil Kalesi’ ne Vardım.
Çamlıhemşin-Zil Kalesi arası 13 kilometre,bu 13 kilometreyi rahat almak mümkün olmadı.Yoğun trafik, tur minibüslerinin son sürat yanımdan geçişi ve yüksek sesli Karadeniz müziği sıkıntı yarattı.Ama nihayet Zil Kalesindeyim ve bundan sonra trafik sakinleyecek gibi !!!. Çünkü beni geçen tüm arabalar Zil Kalesi’ne yığılmışlar.Kale içini gezmek nasip olmadı, tabii ki kalabalıktan, hemen dibindeki işletmenin sıkıcılığı ve araç bolluğundan.Bu kadar sıkıntıdan sonra uzaktan da olsa Zil Kalesi’ ni görmek ve fotoğraflamak beni ferahlattı.(Kale yanındaki keşmekeşliği buraya yansıtsam, kimse gelmek istemez).
Ama bu güzel, endamlı Zil Kalesi’ nden bahsetmemek için bunlar bahane değil.
Zil Kalesi.
Bölgenin en dikkate değer eserlerinden birisidir.
Kale 1. Derece Arkeolojik sit alanı içerisinde yer almaktadır. İlçe merkezinin 15 km. güneyinde, Fırtına Deresi’ nin batı yamaçları üzerine kuruludur. Kalenin üzerinde inşa edildiği sarp kaya kütlesi denizden 750 m, dere yatağından yaklaşık 100 m. yüksekliktedir. Kale; dış surlar, orta surlar ve iç kaleden meydana gelir. Dış kalenin kapısına kuzeybatı yönündeki patika bir yolla ulaşılır. Bir teras yardımıyla orta surlar seviyesine çıkılır. Buradan ikinci bir kapı yardımıyla kale içerisine girilir. Orta kale içerisinde üç önemli yapı bulunur. Bunlar muhafız binası, şapel ve baş kuledir. Kulenin dört katlı olduğu duvarlardaki hatıl izleri ve kiriş deliklerinden anlaşılmaktadır. Duvarlar üzerinde doğu (vadi, manzara) yönünde kemerli pencereler, diğer taraflarda mazgal delikleri bulunmaktadır. Kulenin üstünün dendanlı bir teras şeklinde olduğu belirlenmiştir.Kaynak;Rize İl Kültür Ve Turizm Müdürlüğü.
Benim Notum;Böyle diyor Rize Kültür ve Turizm Müdürlüğü ama kendi eliyle kalenin dibine dokuya zarar verir şekilde işletme ve otopark yapıp,kiraya veriyor.Devlet kurumu eliyle tarihin ve kalıntıların yok edilmesine müsaade ediliyor,yazık.
Elevit Yaylasına Doğru.
Zil Kalesinde oyalanmadım, devam ettim.
Palovit Yayla yol ayrımına kadar biraz daha araç trafiği vardı ama bir çoğu Palovit Şelalesine doğru dümen kırınca ben biraz olsun rahatladım.Yol eskisine nazaran rahatlar gibi oldu.Bu da biraz nefes almama, çevreme ve doğaya odaklanmama neden oldu.Şimdi rahat rahat Elevit Yaylasına doğru yol alabilirim.
Zilkale Köyü,Meydanköy Civarı.
Hafif puslu bir havada yukarılara Elevit Yaylasına yol alırken,Zilkale Köyü,Meydanköy civarından bir kaç kare albüme koymak istedim.Doğal güzellikler doğa ile baş başa iken daha da belirginleşiyor.Keyfim yerine geldi bu doğal güzellikleri görünce.
Puslu Havanın Getirdikleri.
Fırtına Deresinin sesine çok kaptırdım kendimi,hava da puslu olunca az daha yukarıdan gelen bu su kütlesini,şelaleyi kaçıracaktım.
Bulunduğum bölge puslu olduğundan nerede olduğumu tam kestiremiyorum ama muhtemelen Şenköy civarı, solumdaki Kaçkar Dağlarından akıp gelen suların Fırtına Deresine kavuşmasına tanıklık ediyorum,muhteşem bir doğa olayı ve muhteşem bir manzara ile karşı karşıyayım.
Bu arada Kaçkar Dağları Milli Parkında Yol almaktayım, unutmadan onu da belirteyim.
Çilanç (Çat) Köprüsü.
Filmlere,reklamlara,Fırtına Vadisi tanıtımlarına konu olmuş,
Çat Köyü civarındaki Çilanç Köprüsüne vardım.Vardım ama hayal ettiğim gibi ortamda bulamadım kendimi.Doğa ve tarih insan eliyle ancak bu kadar kirletilir ve mahvedilir. İlk gördüklerimi anlatayım sonra Çilanç Köprüsünden bahsederim.
Köprü yanında kocaman bir yol inşaat şantiyesi,hemen köprünün yanında 50’ye yakın piknikçi aracı park etmiş durumda,çeşme başı içki alem yeri ve Çilanç Köprü üzeri fotoğraftaki gibi…… fazla söze gerek var mı? Köprüdekilerin hepsi de selfi derdinde.Doğa, tarih hiç kimsenin umurunda değil.Köprünün başında da köprü tanıtım yazısı çok dikkat çekici ” Köprü Osmanlı Dönemi sonlarında 1901′ de yapılmıştır,doğa koşullarının sert olması nedeniyle sıklıkla tamir edilme ihtiyacı duymakta ve koruma altındadır”.
Yoruma gerek var mı? Şimdi Çilanç Köprüsünden bahsedebilirim.
Çilanç Köprüsü;Çamlıhemşin yerleşiminin Artvin ve Erzurum tarafındaki köylere ulaşımını sağlayan köprü eski ticaret yolu üzerinde bulunmaktadır. Kaçkar ve Verçenik Dağlarının sarp geçitlerini bağlayan bu yorgun köprü Çat ve Elevit derelerinin birleştiği noktada bulunmaktadır.Yapımı 1901,sanatçısı Kirkor ustadır.
Çat-Elevit Yolu.
Çat köyü bölgesinde iki tane işletme var Fırtına Deresi kenarında olanda kısa bir çay molası verdim.Çaya ücret almadıklarını belirtmek isterim zaten çayı da kendin alıyorsun.
Verçenik-Elevit sapağından sola dönüp Elevit Deresi boyunca Elevit Yaylası’na tırmanmaya başladım,bundan sonra toprak yolda yol alacağım,toprak yol sapaktan döner dönmez başlıyor.Daha yol sapağından döner dönmez hafiften yağmur da başladı, ben yukarılara çıkmaya ve tırmanmaya başladıkça da yağmur bulutunun içinde yol almaya başladım.Çektiğim bu fotoğraflar yolun başlangıcından kalma.Tırmanırken bol yağış iliklerime işledi.Yağmur bulutu içinde sırılsıklam yol alırken iş makine sesleri ve görüntüsü ise hiç hoş değildi.Yol yapım çalışması nedeniyle bazı bölümlerde çamurun içinde ancak bisikletimi ittirerek yol alabildim.Bacaklarımın ve ayaklarımın halini siz düşünün.
Elevit Yaylasına yaklaştıkça iş makinelerinin bozduğu yol yağmur nedeniyle daha da bozulmuş ve çamur deryası halini almıştı.
Her neyse başa gelen çekilir, biz bu iki güzel fotoğraf ile avunalım.
Elevit Yaylasına Varış!!!!
Çat-Elevit Yaylası arası yol yapım çalışmaları, yağmur ve sis bulutu içinde Elevit Yaylasına geldiğimi bu levhayı görünce anladım.Levha var ama yayladan eser yok,bulutun ve sisin içinde kaybolmuş.Benim halim ise!!!!! fotoğraf her şeyi anlatıyor.Söze gerek var mı? Üşümeye başladım ve karnımda acıktı.
Ben biraz Elevit Yaylasından bahsedeyim sonra derin konulara inerim.
Elevit Yaylası;Çat Köyünün 7-8 km. yukarısında, Hemşin Vadisinin Güney Doğusun’da kalmaktadır.Asıl ismi “Yezovit” olan bu yaylanın ismi zamanla “Elevit’’ e dönüşmüştür.Evler derenin akış şeklinden kaynaklanan bölünme sonucu, gruplar halinde yerleşik düzen almıştır. Aynı zaman da bu bölüme aynı köylülerin bir araya gelmesi sağlanmıştır.
Elevit Yaylası.
Karaltı evlerin arasından geçerek meydan tabir edilen yere kadar geldim.
Kamp yapabilecek alan keşfi yapmak maalesef mümkün olmadı.Çünkü görüş alanı çok zayıf ve yağmur iyice artmıştı.Aynı zamanda hava kararmak üzere, tabii saate göre!!!.
Gördüğüm bir otel levhası beni o yöne yöneltti.Işığı yanmıyordu,kapıyı sert bir şekilde vurdum,işletme sahibi kapıda göründü.
Fiyat,pazarlık,biraz daha sıkı pazarlık sonucu 10 TL kırdırarak en son fiyat 120 TL’ye dağ başında Elevit Yaylasında oda+akşam yemeği + kahvaltıya anlaştık.Gönülsüzüm ama yapacak başka bir şey yok, ıslağım,açım,üşüyorum ve sis içinde geldiğim Elevit Yaylasında kamp keşfi yapamadım.
Hemen eşyalarımı benden başka kimsenin olmayan otelin bana gösterilen odasına taşıdım ve doğruca kendimi ortak kullanımlı sıcak sulu banyosuna attım.Sonra,yıkadığım kıyafetleri aşağıya yemek yiyeceğim yere taşıyıp soba başına yerleştirdim.
Ben mi? vallahi ne diyeyim,akşam yemeği olmasın,indirim olsun lafını afiyetle yedim!!!!!!Çeşidi bol, yöresel yemeklerle süslü menüde ne varsa,daha doğrusu masaya ne geldiyse tükettim.Sonra da soba başında işletme sahibi ve ortağı ile çaylarımızı yudumlayıp Elevit Kekimizi yerken bol bol muhabbet ettik.
Galiba burada kalmak ile iyi ettim.Gerçi üç gün üst üste otelde kalmak masraflı oldu ama bazen kader deyip kenara çekileceksin.
Bu Gün; Çamlıhemşin’den çıktım yola,tur minibüsü ve Karadeniz müziğinin rahatsız edici edası ile Zil Kalesine vardım,Fırtına Vadisi ve Fırtına Deresini sürekli takip ettim,Taş Köprülere hayranlıkla baktım,Çilenç Köprüsüne gelince, vurdum duymazlığa üzüldüm.Yeşil Yol dedikleri yaylaları birleştirme yolu ile Elevit Yolunda tanıştım,yağmur ve sis ile beraber Elevit Yaylasına vardım.
Bu gün 35 kilometre yol yaptım ama 1900 metreye tırmandım.
Egomu tatmin etmeye devam ediyorum.
Yarın;Elevit Yaylasından yola çıkacağım, amacım diğer yaylalara geçiş yapmak.Umudum yeşil yol projesinin benden uzak olması!!!!
10 ncu Gün Çamlıhemşin-Fırtına Vadisi-Fırtına Deresi-Zil Kalesi-Çat-Kaçkar Dağı-Elevit Yaylası:35 km
11 nci Gün 30 Temmuz 2018 Elevit Yaylası-Trovit Yaylası-Kaçkar Dağı-Zil Kalesi-Çamlıhemşin-Ardeşen:
Elevit Sabahı.
Gün ışığı dağların arasında kendini göstermeden uyandım.Üzerimde 1900 metrede uyumanın dinçliği,akşam bol yemek ziyafeti yapmanın keyfi,dün akşam ki pusun yerini aydınlık bir sabaha bırakma mutluluğu var.
Kartal Pansiyonun sahibesi Nevin hanım o gün için tek müşterisi olan bana kahvaltıyı saat kaçta istersin diye sorduğun da 7:00-7:30 gibi demiştim, ben o saatten erken kalkınca kahvaltı hazır oluncaya kadarki zamanda temiz havanın tadını çıkardım.Kahvaltı mı? masada deyim yerindeyse bir kuş sütü eksikti.
Akşam pazarlık yapıp çok cüzi indirim yaptırmıştım ama kaldığım otantik yer ve yemekler verdiğim ücreti hak ediyor.Nevin Hanıma buradan teşekkür ederim.
Kahvaltı sonrası hazırlığımı yapıp bu günkü rotam dahilinde yukarılara yol almaya çalışacağım.Diğer yaylaları da ziyaret etmek istiyorum ama bu yeşil yol olayı canımı sıktı.
Şimdi yola çıkma ve her şeyi yerinde görme zamanı.
Elevit Yaylası.
Akşam bulutların (sisin) içinde vardığım ve hiç bir şey göremediğim 1900 rakımdaki Elevit Yaylası sabah güneşi ile beraber cıvıl cıvıl.
Hem Elevit Yaylasının güzelliği hemde Karmik Deresi ile Elevit Deresinin güzelliği hepsi birbirini bütünlüyor.Akşam bu görsellikleri kaçırmıştım şimdi biraz da olsa tadını çıkartıyorum.Biraz seyri sefa yaptıktan sonra Kaçkar Dağlarının içerilerine Karmik Deresini takiben Trovit Yaylasına doğru çıkışa başlıyorum.
Geride Bıraktıklarım.
Karmik Deresini paralel olarak yol almaya, Kaçkar Dağları Milli Parkı içerilerine doğru akmaya devam ederken arada bir arkam da ne bıraktığımı da kontrol ediyorum.
Elevit Yaylasının hemen üzerinde yol alırken geride kalan Elevit Yaylası,bulunduğu vadi içinde göz kamaştırıcı güzellikte dururken, hemen arka plandaki dağlardaki yoğun bulutlanma da bana dünkü yağmuru ve sisi hatırlattı.Yağmur bulutu dün aynı istikametten gelip üzerime çullanmıştı.
Kayalar Yuvalanıyor,Sığınma Zamanı!!!!
Elevit Yaylasından, Karmik Deresinin oluşturduğu vadiden, Trovit Yaylası yolunda daha 1000-1200 metre yol almıştım ki, üzerime kayalar yuvarlanmaya başladı.Heyelan oluyor iç güdüsü ile kendimi son hız yolun emniyetli bir bölümüne attım.Aynı zamanda da nerede, nasıl bir şey oluyor anlamaya çalıştım.
Bu arada kaya yuvarlanmaları irili ufaklı devam etti.Bunların bir kaç tanesi çok yakınımdan, yolu aşarak Karmik Deresine yuvarlandı.
Bisikleti geride bırakıp 100 metre yürüdükten sonra yolun hemen üstündeki virajda iş makinalarını görünce iş anlaşıldı.Islık, düdük,bağırma fayda etmedi.Kaya yuvarlanmasının azaldığı sırada bir hamle ile yukarı çıktım.Beni görmemişler,gözcü koymuşlar ama o arabalara dikkat ediyormuş,beni görmemiş.Yani pisi pisine Yeşil Yol beni yutacaktı.İş makineleri yaylaları birleştirme projesi olan Yeşil Yol yapımında görevliymiş.
Yolun niye bu kadar kötü olduğu da anlaşılmış oldu.
Trovit Yolundan.
Yol oynak taşlardan ve sert zeminden oluşmakta.Bu durum yine de çok çok iyi, yol almakta her hangi bir zorluk yok ama iş makinalarının geçtiği bölümler içler acısı.Oralarda muhakkak eline alıp bisikleti öyle geçirmek gerek.Ama yine de zevkli ve maceralı yolculuk oluyor.Şu ana kadar fazla sıkıntı yok,yeter ki kaya yuvarlanacaksa haberim olsun. Bu arada bulutlanma da arttı ama rüzgarın etkisi ile başka yöne doğru.
Elevit Yaylasının İki Hali!!!!!
Elevit Yaylasını gerilerde bıraktım.Aşağıda bulutların ve doğa olayının etkisinde kalmış Elevit Yaylasını seyrediyorum.İki fotoğraf arasında çekilme süresi 2 ya da 3 dakika ve aynı yer.
Hava buralarda ne kadar çabuk değişiyor bu iki fotoğraf çok güzel anlatıyor.
Karunç Yaylası.
Bölgenin en küçük yaylarının birinin önünden geçiyorum Karunç Yaylası. Karmik Deresi ile Kaçkar Dağlarının Yamaçlarında kendine yer bulmuş.
Kaçkar Dağları.
Kaçkar Dağlarında, Kaçkar Dağları Milli Parkında yol almaktayım.
Kaçkar Dağlarındaki bir çok yayladan bir kaçını gezeceğim. Kaçkar Dağlarının bağrındayken biraz da Kaçkar Dağlarından bahsetmek isterim.
Kaçkar Dağları;Rize ve Hopa arasında yer alan yıl boyunca gözlenebilen keskin buzulları, masmavi gölleri, yeşilin her tonuna sahip ormanları, coşkulu dereleri, bin bir çeşit bitkileri ve hayvanları ile doğal bir park görünümünde olan Kaçkar sıradağlarının en yüksek tepeleri Altıparmak (3480 m.), Kavran (3932 m.) ve Verçenik (3710 m.) dir. Güney rotasından çıkışı kolay olan Kaçarları her yıl yüzlerce dağcı, dağı ziyaret etmektedir. Eğer sis yoksa Doğu Karadeniz dağlarının muhteşem görüntüsünü izleyebilirsiniz. Kuzey rotasını ise daha çok deneyimli dağcılar tercih ederler ve kuzeyden zirve yapmanın başka bir avantajı geri dönüşte Ayder yaylasında kaplıcalara uğrayabilmenizdir.
Dağa yaz aylarında tırmanmak ne kadar kolay ise kış aylarında tırmanmak o kadar zordur. Kış aylarında kar vadileri doldurur, yaylaları örter ve evler yok olur. Ayrıca buzulların eğimi her zaman çığ düşmesine uygundur.
Trovit Yaylası.
2450 rakıma sahip, Karmik Deresinin hemen kenarında diğer yaylalara giden yolların kavşağında olan Trovit Yaylasındayım. Trovit Yaylası güneşin ve suyun vermiş olduğu canlılıkla pırıl pırıl bir görüntüye sahip.Elevit Yaylasına nazaran daha düz bir konumda.
Horon Geçidi.
2450 rakıma sahip Trovit yaylasındayım hemen karşımda 2800 rakıma sahip Horon Geçidinin bulunduğu tepe var.Horon Geçidinin ardı Palovit,Samistal,Amlakit Yaylaları.Amacım Horon Geçidini geçip bahsettiğim yaylara geçmek.Bu amaç için geldim buralara.
Ama….. evet işin aması var.Yeşil Yol yapımı buna izin verecek mi?
Trovit Yaylasında Karar Anı,Alacağın Olsun Yeşil Yol.
Trovit yayla sakinleri ile Karmik deresi kenarında biraz muhabbet ettik.Nereden gelirsin nereye gidersinden de öte bayağı sıkı muhabbet oldu.Palovit-Samistal-Amlakit taraflarına gideceğimi, dönüşü ise Amlakit-Palovit Şelale üzeri yapacağımı söyleyince iş değişti.
Program, plan suya düşecek galiba!!!!!
Trovit-Palovit arası ve Samistal tarafında bir çok noktada yol yapımı olduğu,Amlakit-Palovit Şelale yolunda ise heyelan olduğundan yolun kapalı olduğu bilgisini edindim.
Biz konuşurken şantiye arabası yanımıza geldi, kendisi şantiye şefi imiş,yollar hakkında bana bilgi verdi moralim bozuldu,Amlakit-Palovit Şelale yolunun ise heyelan dolayısıyla tamamen kapalı olduğunu benim dahi geçemeyeceğimi söyleyince geriye bir tek şey kaldı.
İşte şimdi kararını ver Şafak; Bazen her şey planladığın gibi olmaz,nerede duracağını, nerede yol alacağını ve nerede nokta koyacağını iyi bileceksin.Çat-Elevit yolunda başıma gelenler, çamurla boğuşmam. Elevit-Trovit arası kayaların tepeme yuvarlanması,yolların iş makinaları tarafından hallaç pamuğu gibi atılması…… bunlar gözümün önüne geldi ve buraya kadarmış Şafak dedim.Geri dön yaşadıkların gördüklerin yeter, tadında bırakmayı bileceksin,dön geri Şafak…….
Şimdi dönüşü de zevkli hale getirme zamanı.
Alacağın olsun Yeşil Yol.
Doğu Karadeniz Turuna Egomu Tatmin Etmeye Gidiyorum Dedim.
11 gün içinde;
Altındere Vadisinde gezindim Rakım 1150,
Zigana Dağını aştım Rakım 1850,
Vauk Dağını tırmandım Rakım 1875,
Soğanlı Dağında bulutlarda kayboldum Rakım 2330,
Derebaşı Virajlarından rüya gibi bir iniş yaptım,
Çengovit Buzul Göllerinde göğe ulaştım Rakım 3200,
Ovit Dağını da aştım Rakım 2640,
Kaçkar Dağlarının Yaylalarında gezindim Rakım 2450…….
Egomu da tatmin ettim, keyfine de vardım,peş peşe zirve yapmanın hazzını da yaşadım.Daha ne isteyebilirim ki, kime ne kadarı nasip olabilir ki.Egomu tatmin etmeye gidiyorum dedim, sonuna kadar tatmin ettim.
Dönüş Yolundayım.
Dün Çamlıhemşin’den Kaçkar Dağlarının içerilerine Yaylalara bu yollardan Fırtına Deresini takiben tırmanarak çıkmıştım.Şimdi 2450 metredeki Trovit Yaylasından beri inişteyim.
Her turun bir maliyeti vardır,Soğanlı Dağı tırmanışında arka göbek arızalanmıştı.Şimdi ise fren balataları bitti, disklere sürtüyor.Yanımda yedek fren balatası var ama durup değiştirmek içimden gelmiyor.Fren ve disk sesi Fırtına Deresinin sesine karışarak inişimi devam ettiriyorum.Bir an önce Ardeşen’e varayım ve 19:00 daki araba da yer varsa evin yoluna düşeyim havasındayım (Bu yaptığımı siz sakın yapmayın, ben riskleri ve tedbirleri gayet iyi biliyorum).
Çilanç Köprüsü Ve Doğu Karadeniz Turunun Sonu.
Filmlere,reklamlara,Karadeniz’in ve Fırtına Vadisinin tanıtımlarına konu olmuş Çilanç Köprüsü ile tur yazımı bağlamak isterim.Çünkü dün köprü üstündeki kalabalık beni çok üzmüştü,şimdiki hali tam da arzuladığım ve görmek istediğim gibi.
Çilanç Köprüsü;Çamlıhemşin yerleşiminin Artvin ve Erzurum tarafındaki köylere ulaşımını sağlayan köprü eski ticaret yolu üzerinde bulunmaktadır. Kaçkar ve Verçenik Dağlarının sarp geçitlerini bağlayan bu yorgun köprü Çat ve Elevit derelerinin birleştiği noktada bulunmaktadır. Yapımı 1901,sanatçısı Kirkor ustadır.
Doğu Karadeniz Turumun Kritiği;11 güne yayılan bana göre muazzam,egomu tatmin eden, Doğu Karadeniz’in zirvelerinde dolaştığım benim için bisiklet yaşantımın en önemli turlarından birini gerçekleştirdim.
Yanıma kimseyi almamakla ne kadar isabetli karar aldığımı tur devamında ve sonunda çok iyi kavradım.
Doğu Karadeniz Turumun tümü bana ait,iyileriyle, kötüleriyle….
Dönüş Kritiği;Ardeşen’den İzmir’e giden 19:15 otobüsünde yer buldum.Otobüsün Gürcüstan’ dan gelmesi, otogarda ve yolda biraz sorun yaratmasına rağmen,sağ salim İzmir’e vaktinde vardık.Sonuç olarak,mutlu, mesut ve egomu tatmin etmenin verdiği duygu ile başka turlara yelken açmak üzere, Doğu Karadeniz Turumun son yazısı da bitmiş oldu.
11 nci Gün 30 Temmuz 2018 Elevit Yaylası-Trovit Yaylası-Kaçkar Dağı-Zil Kalesi-Çamlıhemşin-Ardeşen:71 km
DOĞU KARADENİZ TURU 20-30 TEMMUZ 2018 (10. ve 11. Gün Çamlıhemşin-Fırtına Deresi-Fırtına Vadisi-Zil Kalesi-Çat-Elevit Yaylası-Kaçkar Dağı-Trovit Yaylası)
Discussion about this post