Zafere Giden Yol’da yol almaya devam ediyoruz.Dün çok yoğun bir gün oldu,Başkomutan Meydan Muharebe alanlarını gezdik, Şehitlikleri ziyaret ettik ve Dumlupınar Şehitliğinde kamp yaparak geceyi geçirdik.Rakımın yüksek,rüzgarında iyi olmasından dolayı serin serin, güzelce uyku uyuduk.Sabah her zaman ki gibi gün doğarken uyanmanın enerjisini hissettik.
16 günü geride bıraktık ve bu gün Zafere Giden Yol’da 17’nci günün sabahına uyandık.Bu bölümde 17 ve 18 nci günleri kaleme alacağım.İki günlük planlamamızda Kaplangı Dağı,Banaz,Murat Dağı,Uşak ve Ulubey var.Düşmanın darmadağın olduğu, iki koldan kaçmaya başladığı rotada iki gün yol alıp,neler olmuş, neler yaşanmış hep beraber göreceğiz.
Not:Yazılarımda Ferdi Kızıl kardeşimin fotoğraf desteği büyük oranda bulunmaktadır.
17 nci Gün 06 Temmuz 2020 Dumlupınar-Kaplangı Dağı-Banaz-Murat Dağı-Mesudiye:
Dumlupınar Şehitliği Sabahı.
Dumlupınar’da yine çok erken uyanarak sabaha merhaba dedik.Sabah temizliğini yaptıktan sonra ben kahvaltı hazırlamaya başladım,kahvaltı hazır oluncaya kadar da Ferdi akşam eksik kaldığını düşündüğü (kalabalık yüzünden) fotoğraflama işi için Şehitlik bölgesine gitti.
Kahvaltı hazır olduğunda Ferdi yetişti ve güzelce kahvaltımızı yaptık sonra da çadırlarımızı toparladık.Madem Ferdi yeni fotoğraflar çekti ve biz geceyi Dumlupınar Şehitliğinde geçirdik,Dumlupınar Şehitliğinden tekrar bahsedebilirim.
Dumlupınar Şehitliği:Başkomutan Meydan Muharebesi 26 Ağustos 1922’de Afyonkarahisar-Kocatepe’den başlamış, 30 Ağustos 1922’de Dumlupınar’da büyük zaferle sona ermiştir. Dumlupınar Şehitliği, Kurtuluş Savaşı boyunca tüm cephelerde şehit düşen vatan evlatlarının anısına, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yaptırılarak, Büyük Taarruz’un 70’inci yıldönümü olan 30 Ağustos 1992 tarihinde büyük bir törenle ziyarete açılmıştır. Şehitlik, Üç Komutan Anıtı, Milisler Anıtı, 500 kişilik sembolik şehit mezarları ve kitabeleri, Şehit Baba-Oğul Anıtı, Mehmetçik Anıtı, Namazgâh ve Şadırvan’dan oluşmaktadır.Kaynak:Türkiye Kültür Portalı.
Mehmetçik Anıtı:Millî mücadele de süngüsünü takmış düşman üzerine saldırmaya hazır binlerce Mehmetçiğimizi sembolize eden bir anıttır.
Üç Komutan Anıtı:Millî mücadelemizin üç büyük komutanı olan Atatürk, İsmet Paşa ve Fevzi Çakmak anısına yapılmıştır.
Şehit Baba-Oğul Anıtı:1912 yılında daha oğlu Mehmet 8 yaşında iken Balkan Savaşı’na katılmak için köyünden ayrılan, daha sonra sırasıyla Galiçya, Hicaz, Yemen, Kafkasya’da 11 yıl cepheden cepheye koşarak çarpışan, Çetmili (Çetmi: Konya’nın Beyşehir ilçesine bağlı bir kasabadır, günümüzde Akçabelen mahallesi) Kara Ali Çavuş ve oğlu Onbaşı Mehmed’in muhteşem destanını sembolize eder.
Çetmili Kara Ali Çavuş, Anadolu’da Milli Mücadele başlayınca, Doğu Cephesi’nden Kurtuluş Savaşı’na koşmuş, Başkomutan Meydan Muharebesi’nde 19 yaşındaki Alay Sancaktarı Mehmet Onbaşı ile karşılaşmıştır.
Mehmet Onbaşı, onun 11 yıl önce bırakıp gittiği oğludur. Bu büyük asker 31 Ağustos 1922 günü, 11 yıl sonra kavuşabildiği oğlunun kollarında şehit düşmüştür.
Oğlu kahraman Onbaşı Mehmet de 9 Eylül 1922 günü İzmir’e giren birliğin başında şehit olmuştur. Anıt 30 Ağustos 1992 de ziyarete açılmıştır.Kaynak:Dumlupınar Kaymakamlığı.
Milisler Anıtı: Millî mücadele döneminde şehit düşen sivil vatandaşlarımızı sembolize eden bir anıttır.
Dumlupınar Şehitliği’den Ayrılış.
Ferdi Şehitliğin fotoğraflamasını bitirdi,kahvaltımızı yaptık,toparlandık ve yola çıkmaya hazırız.Kaplangı Dağı istikametine gitmeden önce kamp yeri ayrılış fotoğrafı alıp yola çıkıyoruz.
Kaplangı Köyü.
Dumlupınar Şehitliği’nden Dumlupınar Tepesinin uç bölgesine kadar gidip sonra Ankara-İzmir yoluna çıktık ve 12 km’lik bir iniş ile Kaplangı Köyü girişine vardık.
Yol sapağından itibaren de köye 2 km kadar tırmandık.
Mola Vakti.
Uzun bir iniş ve kısa bir tırmanış ile geçen sabahın ilk saati Kaplangı köyü camisinde kahve molası ile sonlandı.Sabah kahvemizi Kaplangı Köyünde içtik.
Kaplangı Dağı.
Kaplangı Köyünde kahve molasından sonra Kaplangı Dağı derinliklerinde yol almaya başladık.Kaplangı Dağının şu anki coğrafyası çok güzel ama bir de bu güzelliği 100 yıl önce hayal et, savaş zamanı.Çok çetin bir savaş geçmiş Kaplangı Dağında ve de çok önemli bir savaş.Biz de Kaplangı Dağının derinliklerinde ilerliyoruz.
Kaplangı Dağı Muharebesi:Mustafa Kemal Paşa’nın idare ettiği Türk kuvvetleri 30 Ağustos 1922 tarihinde Murat Dağları’nın doğu eteklerinde Çal Köyü mıntıkasında Yunan ordularının büyük kısmını kuşatarak yok etmiştir. Türk ordularının imha hareketinden kurtulabilen ve General Franko kumandasında toplanan I. ve II. Yunan piyade tümenleriyle, bir süvari tugayı ve meşhur Palantras Müfrezesi, I.Kolordunun taarruzu karşısında 30 ve 31 Ağustos günlerinde Hallaçlar-Kaplangı Dağı hattında kesin bir mağlubiyete uğratılmıştır. General Franko, 1 Eylül 1922 günü ümitsiz bir halde Uşak’ın Kapaklar-Kusura Deresi-Elma Dağı hattında tutunmaya çalışmıştır. Sonra da Karlık istikametinde ilerleyen 6. Tümenin önünde tutunamayarak kaçmıştır.Kaplangı Muharebesi ile Franko’nun birliklerinin Trikopis ve yanındaki birlikleriyle birleşmesi önlenmiştir. Bu muharebelerden sonra düşman Milne hattına kadar durmadan çekilmek zorunda kalmıştır.Birlikler, 1 Eylül 1922 günü ikindi vakti Uşak ovasında şehre doğru süratle ilerlerken, şehir yanmıştır. Bu sırada şehre ilerleyen birliklerin başında Kumandan İzzettin Çalışlar bulunmuştur. 2 Eylül 1922’de Uşak işgalden kesinlikle kurtulmuştur. Kaynak:Türkiye Kültür Portalı.
Kaplangı Dağında İlerleyişimiz.
Kaplangı Dağının güzel coğrafyasındaki ilerleyişimiz Hasanköy girişine kadar devam etti.Hasanköy ile beraber Banaz ovasına da inmiş olduk.
Banaz Şehitliği.
Kaplangı Dağından Hasanköy yönünde iniş yapıp ilçe merkezine yakın konumda bulunan okul bahçesinde 31 Ağustos 1922’de şehit olan askerlerimizin kabirlerini ziyaret ettik.
Banaz Şehitliği:1953 yılında okul bahçe düzenlemesi sırasında ortaya çıkan mezarlar, okul müdürü ve öğretmenleri tarafından hiç bir kurum ve kuruluşa izin verilmeyerek sahiplenilmiş, o günden beri öğrencileri de dahil olmak üzere onurla, gururla sahiplenilmeye devam edilmektedir.
Banaz’ın Kahraman Şehitleri.
Banaz’da öğle molasını jandarma binasının yakınlarında verdik.Orada parkın girişinde yapılan bir çalışma dikkatimi çekti ve inceledim.Park girişine Banaz’ın Kahraman Şehitleri için bir çalışma ve büst yapılıyordu.Gözlerim çok sevdiğim ve 1997’de Hozat’ta beraber görev yaparken Şehit olan kardeşimi aradı.Onunda orada fotoğrafını görünce gözlerim dolu dolu oldu,hüzünlendim,o günlere gidiverdim,boğazım düğümlendi.
Veli ULUDAĞ kardeşim,ruhun şad olsun, huzur içinde uyu,kanın hiç bir zaman yerde kalmadı.Tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun.
Banaz’a gelmişken biraz Banaz’dan da bahsetmek isterim.
Banaz:Banaz, Uşak-Ankara karayolu üzerinde il merkezine 33 km mesafededir. Kuzeyde Kütahya’nın Gediz ve Altıntaş, doğuda Afyon’un Sincanlı ve Sandıklı, güneyde Sandıklı ve Sivaslı, batıda merkez ve Gediz ilçeleri ile çevrilidir. Denizden yüksekliği 914 metre olan ilçenin yüzölçümü 1032 Km2 dir. 669 Km” lik alanla ii genelinde en fazla orman Banaz ilçesindedir. Genelde çam ormanıdır.
Yunanlıların 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal etmesinden sonra İç Anadolu’ya doğru işgal zamanla ilerledi. 25 Mart 1920 tarihinde Banaz, Yunan işgaline uğradı. Başkomutanlık Meydan Savaşı’ndan sonra Yunan kuvvetlerinin batıya doğru çekilmesiyle 31 Ağustos 1922’de Türk Ordusu Banaz’a girdi. Böylece Banaz düşman işgalinden kurtuldu.Cumhuriyet’in ilanından sonra Uşak, Kütahya vilayetinin bir kazası olarak kaldı. 1953 yılında Uşak’ın il olmasıyla Banaz nahiyesi kaza haline getirildi.Kaynak:Uşak Valiliği
Yönümüz Murat Dağı….
Sabah Kaplangı Dağı bölümünü yaptık,öğle vakti Banaz’daydık,öğleden sonra ise Murat Dağı bölümünü yapacağız.Murat Dağı bölümü daha uzun olacağından ve Murat Dağı derinliklerinde uygun bir yerde kamp yapmayı planladığımızdan eksik olan kumanyalarımızı Banaz’da giderdik.Yönümüz Murat Dağı ve Çamsu,Baltalı istikametine yol almaya başlıyoruz.
Yeşilyurt-Çamsu Yolu.
Banaz’dan itibaren küçük tırmanışlarla Yeşilyurt-Çamsu hattından Murat Dağı derinliklerine ilerlerken yeşilikler içinde ve bol suyun olduğu vadi yolunda yol almaktayız.
Buraları aynı zamanda 30 Ağustos 1922 de ağır mağlubiyete uğrayan Tripokis’in birliklerinin kaçış yolu.
Çamsu ve Murat Dağı.
Çamsu yakınlarında yol biraz sertleşti hele Çamsu çıkışı daha sertti.O anlarda geldiğimiz vadi içine ve yollara tekrar tekrar bakarak yeşilliklerin tadını çıkardık. Çamsu köyü üzerine vardığımızda da Comburt Ovasına vardık ve ovada ilerlemeye başladık.Şu anda Murat Dağı derinliklerindeyiz, Murat Dağı ve savaştan bahsetme zamanı geldi sanırım.
Murat Dağı:Yunan Başkomutanı Trikopis’in Esir Alınışı: Uşak için gurur kaynağı olan konulardan biri de Yunan başkomutanı Trikopis’in, Eylül 1922’de Atatürk’ün komutasında bulunan Kafkas Tümen Komutanı Halit Bey tarafından Uşak’ta yakalanmasıdır.30 Ağustos 1922’de Dumlupınar Başkumandanlık Meydan Muharebesi’nde bozguna uğrayan Yunan Ordusu’nun büyük bir kısmı Dumlu, Büyükoturak, Banaz, Kızılhisar ve Kapaklar üzerinden Uşak’a doğru çekilirken Yunan orduları başkomutanı General Trikopis’in de içinde bulunduğu büyük bir birlik, Murat Dağı’nda Comburt Ovası’nı geçerek 2 Eylül 1922 günü Aşağıkaracahisar köyüne gelmiştir.Aynı gün 5. Kafkas Tümeni’ne mensup birlikler muhtelif savaşlar vererek, Elma Dağı’nın güneydoğusunda bulunan Göğem Köyü’nün doğu yakasına yaklaştığında, Karacahisar ve Çumyuva (Mıngırap) köylerinin yanmakta olduğu haberini almışlardır.Bir müddet sonra küçük rütbeli bir Yunan subayı, tümen kumandanının yanına gelerek General Trikopis’in teslim olmaya karar verdiğini söylemiştir. 5. Kafkas Fırkası Kumandanı Halit Bey, Liva Komutanı Hopalı Ali Rıza Bey’e Yunan subayının getirdiği haberi bildirmiş ve gidip Yunanları teslim almasını emretmiştir.2 Eylül 1922 gecesi saat 22.30 sıralarında Süvari Bölüğü Komutanı Sivaslı Yüzbaşı Ahmed Bey, esir generaller ile maiyetlerini Bölmeli Tepe’deki (Çakmaklı Tepe) 5. Kafkas Fırkası Komutanı Albay Dadaylı Halit Bey’in (Halit Akmansü) yanına getirmiştir. Yunan komutanının Uşak’ta Atatürk’ün huzuruna çıkarıldığı ev şu an müze olarak ziyarete açılmıştır. Kaynak:Türkiye Kültür Portalı.
Comburt Ovası.
Çamsu tırmanışından sonra Ayrancı girişine kadar Comburt Ovasında yol aldık.Ayrancı girişinde ise bizi Comburt Ovasına hoşgeldiniz tabelası karşıladı.Yunan ordusu Comburt Ovası üzeri Aşağıkaracahisar’a çekilmiştir.Bizde düşmanı takip ederek Aşağıkaracahisar’a doğru yol almaktayız.
Comburt Ovası: Ayrancı Köyü, Baltalı, Küçükler ve Çamsu köylerini kapsayan bir ova olup, üzerinde fasulye, ayçiçeği ve pancar ile yem bitkilerinden; yonca, slajlık darı üretimi ve kuru tarım yapılan bereketli bir ovadır.
Baltalı-Çamyuva-Karacahisar Yolu.
Baltalı’dan itibaren Çamyuva’ya kadar tırmanarak geldik,bölgeye giriş yaptığımızda akşam üzeri olduğundan Çamyuva’da kamp yapmayı planladık ama uygun yer bulamayınca Karacahisar’a bir küçük tırmanış ve iniş ile vardık.Karacahisar büyük bir köy, okul bahçesini bir ara düşündük ama uygun bulmayınca Uşak yönüne iniş ağırlıklı devam etmeye karar verdik ama Karacahisar köyünde ziyaret edeceğimiz bir yer var.
Köy çıkışında mezarlığın bir bölümüne yapılmış Çeçeli Kara Murat’ın kabrini ziyaret ettik.Çeçeli Kara Murat kimdir bahsetmek isterim.
Çeçeli Kara Murat : Çeçeli Kara Murat, Uşak’ın Banaz İlçesine bağlı Çamsu, O zaman ki adıyla Çeçe Köyü’nde yaşayan, çobanlık yaparak geçimini sağlayan bir genç… 1922 yılında Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde perişan edilen Yunanistan’ın Küçük Asya Ordusu, İzmir’e ulaşmanın derdine düşer. Murat dağının eteklerinde koyunlarını otlatmakta olan, kara kuru aç ve sefil bir çobana rastlarlar. Kendilerini Afyon-İzmir demiryoluna götürmelerini teklif ederler. Adı Çeçeli Kara Murat olan bu genç önde, peşi sıra Yunan askerleri olduğu halde, Murat Dağı’nın derinliklerine doğru ilerlerler.
Sonunda da bu Türk kılavuzcunun kendilerini yanlış yöne doğru götürdüğünü anlarlar. Yunanlı komutan, “Bizi yanlış yöne getirmişsin. Bunun sonucunun ölüm olduğunu bilmiyor musun?” diye bağırdığında; Çeçe Köylü Kara Murat, “Benim görevim bu, seninki de öldürmek” der ve süngülenerek öldürülür. Yunanlı Komutan yanındaki Yunanlı subaylara, “Yanlış yere gelmişiz beyler. Kendisine hiçbir şey verememiş bir devlete bu denli bağlı insanlar oldukça yenilmiş olmamız doğaldır” der.Kaynak:Uşak Belediyesi.
Mesudiye Kampı.
Çamyuva’dan itibaren uygun kamp yeri arayışındayız,lüks takılıyoruz? Çeşme olacak,suyu bol akacak,zemin düz olacak…. çok şey mi? istiyoruz,hayır.Bölgenin bir bölümünde bunu denk getirmek biraz zor ama Uşak ovasına inerken uygun alanı Mesudiye köyü yakınında kadın çobanın yardımıyla bulduk.
Ferdi Kızıl,yorulmuş kardeşim çadırı kurar kurmaz soluğu çeşmenin başında aldı, hemen serinledi.Ben derinlemesine serinlemeyi sabaha bıraktım,çünkü karnım zifiri aç.Ben yemeği hazırlamak ile meşgul oldum.80 km yorucu bir rotada yol almanın yorgunluğu yemekten sonra hissedilmeye başladı.Kolay değil 2 dağa tırmandık ve Uşak ovası girişinde Mesudiye köyü yakınında kamp halindeyiz.
Yarın Uşak ve Ulubey ziyaretimiz sonrasında Ulubey Kanyonlarında kamp planlarımız var.
17 nci Gün 06 Temmuz 2020 Dumlupınar-Kaplangı Dağı-Banaz-Murat Dağı-Mesudiye:80 KM
18 nci Gün 07 Temmuz 2020 Mesudiye-Uşak-Ulubey-Ulubey Kanyonları:
Mesudiye Sabahı.
Dün akşam erken yatmanın ve uykumuzu almanın ödülü
sabah çok erken kalkmak oldu.Akşam Ferdi bu çeşmede bolca serinlemişti,şimdi sıra bende, sabah sabah çeşmenin soğuk sularında duş almak çok iyi gedi.
Sonra tabii ki toparlanma.
Mesudiye Kamp Yerine Veda.
Kamp yaptığımız alan çeşme başı olmasına rağmen açık alan olduğundan kahvaltımızı köy içinde yapmaya karar verdik ve kamp yeri ayrılış fotoğrafı alarak kamp yerinden ayrıldık.Ancak köy içerisinde de olmayınca Uşak’ a kadar yol alıp,Uşak girişinde park içerisinde kahvaltımızı yaptık.
Uşak Atatürk ve Etnografya Müzesi.
Kahvaltı sonrası Atatürk ve Etnografya Müzesi’ne geldik,korona virüs nedeniyle o kadar korkmuşuz ki kapıları kapalı görünce korktuk ama biz geldiğimizde 09:15 idi saat 10:00 açılacağını içerisindeki görevli söyleyince rahatladık.
Ferdi’nin arka fren balatası bitmek üzere idi, bizde Uşak içinde uygun balata aradık, zaten hepsi müzeye yakın bölgede olduklarından kısa sürede balatalara ulaştık ve tekrar Atatürk ve Etnografya Müzesinin yolunu tuttuk.
Bu sefer tam saat 10:00’da kapının önüne vardık,görevli bizi görür görmez kapıları açtı ve Atatürk ve Etnografya Müzesi gezimiz başladı.
Atatürk ve Etnografya Müzesi:Uşak İli Merkez Bozkurt Mahallesi, Hisarkapı Uluyolu’nda bulunan Atatürk ve Etnografya Müzesi’ne ait bina 1890’lı yıllarda yapılmıştır.Kaftancızadeler olarak bilinen Uşak’ın ileri gelen ailelerinden birisine ait yapı Kurtuluş Savaşı’nda karargâh binası olarak kullanılmıştır.Atatürk, Yunan Ordusu Başkomutanı Trikopis’i bu binada karşılamış, Başkomutan Trikopis’in silah ve kılıcını kurmayları İsmet Paşa (İsmet İnönü), Halit Akmansu, (Dadaylı Halit), Asım Paşa (Asım Gündüz) ile birlikte teslim almıştır. Başkomutan Trikopis esir olmasına rağmen, Atatürk tarafından Türk misafirperverliği ile karşılanmıştır.1970’li yılların ortalarında kamulaştırılan yapı 1 Eylül 1978 yılında Atatürk ve Etnografya Müzesi olarak açılmıştır.2 katlı ahşap yapının giriş katında yöresel, etnografik malzemeler, tarihi Uşak halıları ve Eşme kilimleri, eski silahlar giysiler ve diğer eserler sergilenmektedir.Üst kat ise tamamı Atatürk Müzesi olarak düzenlenmiştir. O dönemden kalma aynalar, sehpalar, koltuklar, Atatürk’e ait yatak odası ve yine Atatürk’e ait giysiler bulunmaktadır.Kaynak:Kültür ve Turizm Müdürlüğü.
Atatürk ve Etnografya Müzesi gezimiz bir saate yakın sürdü.Müzede en güzel anlar
Atatürk’ün , Yunan Ordusu Başkomutanı Trikopis’i bu binada karşılamış, Başkomutan Trikopis’in silah ve kılıcını kurmayları İsmet Paşa (İsmet İnönü), Halit Akmansu, (Dadaylı Halit), Asım Paşa (Asım Gündüz) ile birlikte teslim almıştır.İşte o anı sembolize eden balmumu heykellerin olduğu bölümdü.
Atatürk Kurtuluş Anıtı.
Atatürk ve Etnografya Müzesi gezimizden sonra Uşak gezimizin ikinci durağı var, özellikle Ferdi’nin görmek istediği Valilik meydanında bulunan Atatürk Kurtuluş Anıtı ziyareti için oraya yöneldik.
Uşak Atatürk Kurtuluş Anıtı:Anıt ; bir kaidenin üzerinde üç ana grupta toplanan figürlerden meydana getirilmiştir.Birinci grupta ,Uşak’ın Türk süvarileri tarafından kurtarılışını simgeleyen süvari figürleri bulunur.İkinci grupta,Türk ulusu’nun tutsak edilemeyeceğini,sonsuza kadar özgür kalacağını simgeleyen zafer sütunu yükseliyor.Bu sütunun önünde yerleştirilen Atatürk ile üzerinde bilim ve sanat yazan kitapları taşıyan genç kız ve genç erkek figürleri ise Cumhuriyetin kuruluşunu ve gençlere emanet edilişini,eğitime verilen önemi sembolize ediyor.Üçüncü grupta ise Türk kadınının kahramanlığının ve cesaretinin,Kurtuluş Savaşında ordumuza verdiği desteği simgeleyen kadın figürleri ve mermi yüklü kağnı yer alıyor.(kynk:http://www.usakkulturturizm.gov.tr/TR,75314/anitlar.html)
Hep il yada ilçe merkezlerine girerken yerlerin hakkında bilgi verirdim,Uşak’a Murat Dağlarından giriş yaptığımızdan bu gün
tam tersi oldu.Atatürk Kurtuluş Anıtı’na varmışken Uşak’tan da bahsetme zamanı geldi sanırım.
Uşak: İç Anadolu ve Ege Bölgesi arasında bir geçiş bölümünü teşkil eden İç Batı Anadolu eşiği üzerinde yer alan Uşak ilinin merkez şehridir.Yunanlılar silah zoruyla Sevr Antlaşmasını Osmanlı Devletine kabul ettirebilmek için 22 Haziran 1920 tarihinde taarruza başladılar. Yunan kuvvetlerinin bir kolu Bursa tarafına, bir kolu da İzmir’in doğusuna doğru harekete geçti. 29 Ağustosta Uşak’ı işgal etti. Yunanlılar Uşak’a girdikleri zaman eşraftan ve köylülerden pek çoğunun evlerini yağmaladılar. Ayrıca işgal sırasında Yunan askerleri pek çok kişiyi öldürdü. Bu katliamda ne suç tespiti yapıldı ne de mahkeme kararı alındı. Yunanlılar işgalden sonra şehre yerleşmek için bazı evlere el koydular. Uşak’ta yerli halkı sindirmek gayesiyle nüfuzlu kişileri, Atina ve Yunan adalarındaki esir kamplarına sürdüler. Sürgüne gönderilen 300 kadar vatandaşımız 10-12 ay sürgünde kaldılar. Bunlar Kuvayı Milliyeye katıldıklarından dolayı sudan bahanelerle suçlandılar. 29 Ağustos 1920 de işgal edilen Uşak, iki yıl iki gün süren Yunan işgalinden 1 Eylül 1922 günü kurtuldu. Milli mücadele yıllarında Uşak, maddi ve manevi bakımdan zarara uğramasına rağmen, Cumhuriyet Türkiyesi’nde ilk girişimlerle sanayi hamlesini başlatmıştır.Kaynak:Uşak Belediyesi
Uşak-Ulubey Arası.
Uşak’tan sıcakla birlikte ayrıldık,Uşak-Ulubey arası 30 km,kayda değer bir şey olmadığı için fotoğraf çekimi yapmadık ama öne çıkan olayları yazabilirim.
1- Aşırı sıcak altında alınan 30 km.
2-Bu aşırı sıcakta magandaların kırık şişeleri zırhlı lastiğimi parçalaması.
3-Yoğun sıcak altında yol alırken benzin istasyonunun dondurma dolabı kurtarıcı olması.
Ulubey.
Bu küçük,sevimli ilçeye öğleden sonra vardık.İlçe merkezinde küçük bir kültür gezisi yaparken karnımızın da bayağı acıktığı ortaya çıktı.Ben Ulubey’e çok geldiğimden (5 kez) ve nerede ne yenir bildiğimden hemen bildiğim pidecinin yolunu tuttuk.Öğlen yemeğimizi burada yedik.Hazır Ulubey merkezde iken biraz Ulubey’den bahsedeyim.
Ulubey:Ulubey ve çevresinde yapılan kazılarda bölgenin M.Ö. 4000 yılından beri yerleşim yeri olarak kullanıldığı bilinmektedir. Ulubey, Ege Bölgesinin İç Batı Anadolu Bölümünde olup, İlçe kuzeyden Uşak, doğudan Karahallı, batıdan Eşme, güneyden Denizli İline bağlı, Güney, Çal, Bekilli İlçeleri ile çevrilidir. 794 km2 yüzölçümüne sahiptir. Rakımı 750 m.’dir. İlçenin kuzeyden güneye 42 km., doğudan batıya 26 km mesafesi vardır.Ulubey, merkezi bir noktada olmasından dolayı “Göbek” ismiyle anılmıştır. Ulubey, bu stratejik özelliğinden dolayı Yunanlılar tarafından 20 Ağustos 1920 tarihinde işgal edilmiştir. Böylece kıyı ile iç kesimler arasındaki bağlantı tren yolunun ele geçirilmesi dolayısıyla kontrol altına alınmıştır. Ulubey 2 Eylül 1922 tarihinde Yunan işgalinden kurtarılmıştır.Kaynak:Uşak Valiliği
Ulubey Kanyonları.
Bu gün çok sıcak,planlamamıza görede bu günü kısa tutup zamanımızı biraz dinlenmeye ayırdık,çünkü Ulubey’de, Ulubey kanyonlarında kamp yapacağız.Ulubey merkezde öğle yemeğimizi yedik,marketten alışverişlerimizi yaptık,eksik kalanlar içinde sipariş verdik,soğutulması gerekenleri buzdolabına koydurduk, ben akşam üzeri gidip alacağım.
Ve dinlenip,kamp yapıp,duş alabileceğimiz Ulubey Kanyonlarının yolunu tuttuk.
Ulubey Kanyonu: Amerika Birleşik Devletleri‘nin Arizona eyaletinde bulunan Büyük Kanyon’dan (Grand Canyon) sonra dünyanın en büyük ikinci kanyonu unvanına sahip. Uşak‘ın Ulubey ilçesinde yer alan kanyon, Ulubey ve Banaz çayları boyunca devam eden bir ana kanyon ve buna bağlanan onlarca büyük yan kanyondan oluşuyor.
Uşak şehir merkezine 33 kilometre uzaklıkta yer alan Ulubey Kanyonu, son yıllarda gerçekleştirilen tanıtım çalışmalarıyla yerli ve yabancı turistlerin ilgi göstermeye başladığı doğal güzelliklerden. Ulubey Kaymakamlığı’nın 2015’te hizmete açtığı cam teras muhteşem kanyon manzarasıyla kanyonu kuş bakışı görmek için heyecan verici bir durak.
Yükseklik korkusu olanlara stresli dakikalar yaşatan cam teras, kanyonu tepeden gören manzarasıyla bölgedeki coğrafi oluşumu görebilmek için en doğru adres. Cam terasın açılmasının ardından çok sayıda ziyaretçi ağırlayan kanyonda doğa fotoğrafçıları birbirinden güzel kareler yakalıyor. Yeni evli çiftlerin düğün fotoğrafı çekilmek için de geldikleri cam teras, bölgenin hızla yükselen turizm merkezlerinden biri.Kaynak Uşak Valiliği
Dinlenme Zamanı.
Ben daha önce 5 defa gelmiştim,Ferdi ilk defa geliyor.Nerede vakit geçirilecek bildiğimden hemen kanyonun kenar bölümlerinde kendimize yer tuttuk.Burasının manzarası hem güzel, hem de gölgelik.Vaktimiz de bol,işin keyfini çıkaracak bolca vaktimiz var deyip,güzelce oyalandık. Arada bir yer değiştirdiğimiz oldu ama bir kişi hep nöbette kaldı.Ulubey Kanyonlarında manzaraya karşı günün tüm sıcaklığını serin bir yerde atlattık.Komşu balkondaki ailenin ikramını da geri çevirmedik,ekmek arası tavuk açlığımızı yatıştırdı.
Ulubey Kanyonları Kampı.
Akşam 19:00′ a kadar süren teras keyfi sonunda kamp yapmayı planladığımız alana geçtik.Eşyalarımı indirip ben ilçe merkezine emanetlerimizi almaya gittim ve yarım saat sonra döndüm.Şimdi gecelemek için gerekli faaliyetlere girişebiliriz.
Önce çadırlarımızı kurduk,çadır içlerini ayarladık.Bu arada hava kararmaya yakın el ayak çekilmeye başladığı anda da ve bizim su ile tanışma faslımızda başlamış oldu (çeşme hemen yanımızda).Sonra kameriyeye geçip,atıştırmalıklar,çerez ve içeceklerle beraber sohbeti koyulaştırdık.
Sohbet devam ederken Çal-Bekilli tarafında şimşekler çakıyordu,yavaş yavaş bize gelir diye düşünürken, birden bire fırtına ile birlikte şiddetli yağmura yakalandık.
Ferdi çadırına daldı ama ben fermuarın azizliğine uğradım.Benim çadırın fermuarı sıkışınca yaklaşık 1 saat elimle çadırın kapısını kapamaya çalıştım.1 saaatin sonunda benim sol tarafım,mat,çadırın solu sırıl sıklamdı.Çadırın içini sil,matı ters çevir ve kıyafetleri dışarı as derken 1 saatim de öyle gitti.Her neyse olacak böyle şeyler,başka neler var sabah göreceğiz (çadırı uygun yere kurmamız felaketi önledi,tepe noktası gibi).
Bu bölümde 17 ve 18 nci günlerde Kaplangı Dağında,Murat Dağında yol aldık,Uşak,Banaz ve Ulubey ziyaretleri yaptık ve Ulubey Kanyonlarında kamp halindeyiz.
Zafere Giden Yol’da yol almaya devam ediyoruz.Yarın Ulubey-Eşme-Takmak-Kula güzergahında neler olmuş göreceğiz.
ZAFERE GİDEN YOL 20 HAZİRAN-11 TEMMUZ 2020 (17 ve 18. Gün Dumlupınar-Kaplangı Dağı-Banaz-Çamsu-Murat Dağı-Karacahisar-Mesudiye-Uşak-Ulubey-Ulubey Kanyonları)
Discussion about this post