Karaburun Yarımadası Turumda ilk gecemi Ardıç Koyu’nda geçirdim.Dün yoruldum galiba!!!! Çünkü gece hiç uyanmadan deliksiz bir uyku uyumuşum, sabah ezanı okunurken uyandım.Şahsi temizlik sonrası çadır içi toparlama işine giriştim ve sonrasında ise tabii ki kahvaltı. Daha gün ağarmadan sabah nemi içinde kahvaltımı yaptım. Ardıç ağaçlarının altına çadırımı kurduğumdan her taraf nemli olmasına rağmen çadırım hiç nemlenmemiş,o yüzden çadırımı da hemen toparlayarak paketledim.
Karaburun Turumun 1 nci gününde İzmir,Balıklıova hattı ile Mordoğan-Ardıç Koyu’na intikal etmiştim,bu gün ise Karaburun Yarımadasında iki özel yere yolculuk yapacağım. Yalnızlığın ve terk edilmişliğin olduğu diyarlarda yol alacağım.Merak mı ettiniz?,hadi o zaman gün başlasın.
2 nci Gün 12 Şubat 2022 Ardıç Koyu- Karaburun-Hasseki-Sarpıncık Feneri-Sazak-Parlak-Küçükbahçe:
Artık güneş yükseldi ve hareket etme zamanı,Ardıç Koyu ayrılış pozumu da yaparak kamp yerime veda edip Karaburun yoluna çıkıyorum.
Daha yola çıkar çıkmaz hafif yükselti ile yol almaya başladım.Mordoğan,Karaburun arası 18 km ve yolun bu bölümü bol indili çıktılı ama çok zevkli.Ardıç Koyu,Kaynarpınar arasında bu balıkçı arkadaşlar kısmetlerini denizden çıkarırken fotoğraflayıp yoluma devam ettim.
Bu fotoğrafı Ferdi Kızıl kardeşim için buraya koydum ama bir eksik ile ben kendim yok.O bu fotoğrafı görürse ne demek istediğimi anlar.
Karaburun Yarımadası’nda yarımadaya adını veren Karaburun’a doğru yol alıyorum, madem Karaburun Yarımadası üzerindeyim yarımada hakkında Bozdağ manzaralı ve uzun bir çıkışlı yol ile bahsedeyim.
Karaburun Yarımadası:Anadolu Yarımadası’nın batısının büyük bir bölümünü oluşturan Ege Bölgesi’nin Ege Denizi’ne doğru uzanan ve en çıkıntı yapan kara parçası olan Urla Yarımadası’nın kuzey bölümünü oluşturur. İzmir’in batısında kuzey-güney doğrultusunda bir yarımadadır.Yarımada genelde oldukça engebeli bir yeryüzü yapısına sahiptir. Orta bölümünde kuzey-güney istikametinde uzanan Bozdağ kütlesi, yarımadanın en yüksek kesimini oluşturur.
O uzun çıkıştan sonra yine uzun bir iniş ile Karaburun ilçesine ulaştım.Yeniliman ve Küçükbahçe’de bakkal var ama ben yine de tüm ihtiyaçlarımı Karaburun’dan gördüm,yol hali ne olur ne olmaz belki yolda cazip bir yer bulurum yada umulmadık bir şey yada yalnızlık diyarlarında kamp yaparım,herşey olabilir.
Karaburun:İzmir ilinin bir ilçesidir,ilçenin güneyinde Urla ilçesi, batısında, kuzeyinde ve doğusunda Ege Denizi bulunmaktadır. Karaburun Yarımadası‘nda bulunan ilçe, nüfus bakımından ilin en küçük ilçesidir.Karaburun ilçe merkezi Kaza, İskele, Burgaz Arkası ve Bodrum olarak 4 ana kısıma ayrılmıştır. İskele kazanın balıkçı barınağının bulunduğu yerdir.
Karaburun’u geçtikten bir kaç kilometre sonra çeşme başında mola verdim,maalesef yine akmıyordu,son iki senedir aktığını görmedim,muhtemelen suyunu başka tarafa verdiler. Her neyse ben yine de mola hakkımdan vazgeçmedim çünkü burası mola için müsait ve kahvemi burada yudumladım.
Karaburun-Yeniliman arası sessiz,sakin ve boş bir yol,zaten bundan sonra trafik görmekte mümkün değil!!! Dedim ya yalnızlığın ve terk edilmişliğin hüküm sürdüğü diyarlara yolculuk yapacağım diye, işte böyle bir şey buraları.Yine bu alan düz olabilecek bir konumda asıl tırmanış Yeniliman’dan sonra başlıyor.
Hasseki Molası.
Yeniliman’dan sonra Hasseki-Sarpıncık rampasını tırmanmaya başladım.Bu rampanın en sert yeri Yeniliman-Hasseki arası ve rampa başında sol pedal iyice su koy verdi,bilye dağıttı. Hasseki çıkışında bildiğim bu çeşme başında durup pedal değişimi yaptım. Eh çeşme de gürül gürül akıyordu, sizce ben ne yaptım,tabii ki günlük duşumu burada aldım,ilaç gibi geldi.
Hasseki:Karaburun ilçe merkezine 12 kilometre uzaklıkta bulunan 91 nüfuslu Hasseki yarımadanın bilinen en eski köylerinden biridir. Geçmişteki adı Hisarseki’dir. Kayıtlara göre Türk ve Rum halklarının birlikte yaşadığı ve o yıllarda Türkler’in çoğunluğu oluşturduğu nüfuslu göçlerle azalmıştır.Köyün ana geçim kaynağı zeytincilik ve hayvancılıktır. Denize kıyısı olması nedeniyle bölgede dalyan balıkçılığı da yapılıyor.Kaynak:Karaburun Belediyesi.
Sarpıncık.
Hasseki’den sonrada tırmanış devam etti ama biraz daha yumuşak olarak ve Sarpıncık üzerindeki tepeye kadar çıktım.Tepeden aşağıya,Sarpıncık Feneri’ne inmeden önce Sarpıncık Köyünü fotoğraflayıp Sarpıncık Feneri’ne hareket ettim.
Sarpıncık:1800’lü yıllarda kurulan Sarpıncık Köyü, Karaburun Yarımadasının batısında yer alır. Karaburun ilçe merkezine uzaklığı 12 kilometredir. 45 haneli köyde 259 kişi yaşamaktadır. Köy halkı geçimini hayvancılık ve zeytincilikle sağlar.Köyün sahilinde kurulu olan ve toprak yol ile ulaşılan Sarpıncık Feneri, ilginç görünümü ile hem fotoğraf sanatçıları hem de trekking yürüyüşçüleri için görülmesi ve gidilmesi gereken yerlerden biridir. 1938 yılında inşa edilen fenerin çevresindeki, Ege Denizi’ne hakim yamaçlarda günbatımını izlemek ise bir ayrıcalıktır.Kaynak:Karaburun Belediyesi
Yalnızlıklar Diyarı Sarpıncık Feneri.
364 rakımda Sarpıncık Köyünün fotoğrafını çektikten sonra Hamzabükü tabelası yazan yerden denize doğru inmeye başladım.Bir süre asfalt yoldan gittikten sonra toprak yola dönüp yalnızlığın hüküm sürdüğü diyarlar dediğim Sarpıncık Feneri’ne ulaştım. Günlerden Cumartesi olduğundan özellikle gençler arabaları ile bölgeye gelmiş,zaten yolda karşılaştıklarım da olmuştu.Fenere vardığımda da 2-3 araba ve 10 kadar genç vardı. Hepsi kendi halinde görsellik peşindeydi,ben de bu arada fenerde bol miktarda görüntüler almayı ihmal etmedim.
Sarpıncık Feneri Hatırası.
Feneri çeşitli acılardan görselledim ama bu ikisi feneri tek alabilen en iyi açıydı.Tanıtımdaki ise harika bir resim olarak ortaya çıktı.
Sarpıncık Feneri:12 mil görünme erişimi olan çakar fener, kurulmuş olduğu 10.01.1938 yılından bu yana hizmet etmektedir. Yarımadanın yalnızlığında masmavi Ege Denizinin fon oluşturduğu manzara içinde 12 metrelik beyaz kulesi ve bahçe içinde fener evi ile Sarpıncık Deniz Feneri ile karşılaşıyorsunuz. Çevrenizde uzun boylu bitkilere rastlamıyor fakat genziniz kuvvetli kekik otu kokusuyla yanıyor. Bu güçlü kokuya denizden süzülerek gelen yosun kokulu, iyot yüklü kuvvetli ve sık esen Ege rüzgârı karışıyor. Yarımadanın deniz seviyesinde biçimli kayalar ilgi çekiyor.Denizden 97 metre yükseklikte bulunan Sarpıncık Feneri güneş enerjisi ile çalışıyor.Kaynak:Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü
Sarpıncık Feneri’ne Veda Zamanı.
Rüzgar minimum,bir ara niyetlendim kampı burada yapayım diye ama sonra fikrimden vazgeçtim. Çadır kurulabilecek alanı gençler parsellemiş,çok hareketliler, üstelik daha gelen arabalar var.Bu kadar oyalanmak yeter deyip Sarpıncık Feneri’ni yalnızlığın hüküm sürdüğü bu topraklarda bırakarak terk edilmişlikler diyarına doğru yola çıktım ama aklımda Sarpıncık Feneri’nde kaldı. Ben burada kamp yaparım aga, hangi yönleri az rüzgar alır ve çadırı nereye kurarım tespitini yaptım,başka bir turumda burada kamp yapacağım kendi kendime söz veriyorum.
Sarpıncık Feneri- Sazak Köyü Arası.
Sarpıncık Feneri’nden 2 km geri gelerek Sazak köyü istikametine dönüş yaptım.Normal bir yol olmayacağını tahmin ediyordum ama bu kadarını da beklemiyordum.Bu yol rüzgar enerji santralleri yolları olduğundan bol miktarda mıcır dökülmüş ve yollarda bolca göçük var,üstelik tırmanış ağırlıklı.10 km boyunca perişanlık diz boyu,ucunda yakından görmek istediğim bir yer olmasa pek girilecek gibi değil.
Terk Edilmişlikler Diyarı Sazak Köyü.
Biraz zahmetli de olsa Sazak köyüne vardım.Geldiğim için mutluyum çünkü, burasını hep Sarpıncık-Parlak yolundan uzaktan fotoğraflayıp yoluma devam ediyordum, bu sefer hemen yanı başındayım.Burası terk edilmişlikler diyarı Sazak Köyü.

Sazak Köyü:Parlak köyü sınırları içinde kalan Sazak Köyü, eşsiz manzarasıyla büyüleyici bir atmosfere sahip. Oldukça büyük bir köy olan Sazak Köyü’nde sizi önce Ege Denizi’nden esen rüzgarın sesi karşılar. Hemen karşısında ise Sakız Adası vardır.Sazak Köyü’nde eskiden 120 hane bulunurmuş. Bu 120 hanenin 100’ü Rumlara, 20’si Türklere aitmiş. Rumların ve Türklerin barış içinde yaşamını sürdürdüğü nadide köylerden biriymiş Sazak. Bunun en güzel örneği köyün içerisinde bulunan kilise ve cami kalıntılarıdır. Sazak Köyü terk edilmeden önce Razaki üzümü, şarabı ve pekmezi ile ünlüymüş. 1923 yılında, Yunanistan ve Türkiye arasında imzalanan nüfus mübadelesi ile Rumlar köyden ayrılmış. Köyde önce göç edenlerin arkalarında bıraktığı ev eşyaları sonra ise evlerin kapıları, pencereleri, kiremitleri, taşları yağmalanmış ve define avcıları tarafından talan edilmiş.Bölgede yaşanan depremlerden de olumsuz etkilenen bu güzel köy, günümüzde harabe görüntüsü almış.
Sazak Köyü, bugüne kadar pek çok sanatsal etkinliğe imza attı. Bu etkinliklerden en fazla ses getireni ise İranlı def sanatçısı Sami Hosseini öncülüğünde kurulan ünlü ritm topluluğu Ahura’nın “Gafil Gezme Şaşkın” parçasına çekilen klip olmuştur.Kaynak:maikonak.com


Yalnızlıklar ve Terk Edilmişlikler Diyarına Veda.
İsteğim oldu, her iki yeri de yakından gördüm.10 yıla yakındır Karaburun Yarımadası’na tur yaparım ama yaptığım turlar hep kış aylarında olduğundan kuvvetli karayel ve poyraza maruz kalan bu bölgeler maalesef buralara girmeme mani olmuştu. Bu sefer rüzgar bana müsaade etti ve bu iki yeri görme fırsatını yakaladım.Şimdi yalnızlıklar ve terk edilmişlikler diyarına veda zamanı.
Sazak Köyünden Gün Batımı Manzarası.
Görmek istediklerimi gördüm tam hareket edeceğim karnımın aç olduğu hissine kapıldım.Buraya kadar o his içimde yoktu, demek ki göreceklerimi gördükten sonra biyolojik olgularım ortaya çıkıyor. Sazak Köyü tamda Sakız Adası’na bakıyor ve gün batımı da başladı. Arkadaş bu Rumlar işi biliyormuş, gün batımı eşliğinde Razaki üzümünden yapılmış şaraplarını yudumlarken gün batımını seyrediyorlarmış. Ben de boş durmadım,madem karnım aç ve artık geçe kaldım günü burada batırayım deyip açtım çıkınımı.Gün Sakız Adası üzerinde batarken karnımı doyurdum.
Küçükbahçe Kampı.
Bu son fotoğrafı Sazak köyünden aldım ve karnım doymuş olarak Sazak Köyünden ayrıldım.Artık akşam olmak üzere ve ana yola çıkıp Küçükbahçe’ye kadar iniş yapma zamanı.Parlak Köyünü geçerken akşam ezanı okunuyordu.Salman Köyüne vardığımda ise artık hava iyice kararmıştı.Küçükbahçe’ye gelip bakkaldan sularımı tamamladım ve Küçükbahçe sahilde belediyenin ufak bir tesisi olan yere geçip hızlıca çadırımı kurdum.Hızlı hareket ediyorum çünkü gece ayazı başladı,çadırın içini dizayn edip üstümü değiştirdiğimde de rüzgar başlamıştı. Bu iyi işte hemen üstümdekileri rüzgarda havalandırmaya çıkarıp gece kıyafetlerini ve parkamı giydim.Evet beyler gece başlıyor, tabii bu arada saat 20:00 olmuştu.Radyomdan akan müzik,Razaki üzümünden yapılmış şarap,badem ve elma geceme keyif ve renk kattı.Günün yorgunluğunu aldığı gibi,bugün Sarpıncık Feneri’ni ve Sazak Köyü’nü yakından görmenin zevkini yaşattı.Yarın, yine sessizlik ve ıssızlık dolu yollarda yol alacağım ve Çeşme bölgesine geçiş yapacağım.
2 nci Gün 12 Şubat 2022 Ardıç Koyu- Karaburun-Hasseki-Sarpıncık Feneri-Sazak-Parlak-Küçükbahçe:58 km
Discussion about this post