Evet akşam üzeri yakalandığım yağmur ve fırtınadan dolayı geceyi İsmil’de okul bahçesinde geçirdim.Gece yağmur yağmaya yine devam etti,aralıklarla tabii ki…. Sabah kalktığımda çadırım sırılsıklamdı.Hiç umursamadım, çadırın içini toparladım,kahvaltı faslına giriştim.Onlar bitip eşyalarımı yerleştirdikten sonra en son çadırı topladım,ıslak ıslak poşete koydum,gün içerisinde rüzgarlı ve güneşli bir yerde kuruturum.Toroslarda yol aldım, bozkırlara, ovaya aktım,Meke Krater Gölü’nü dün gördüm,hala bozkırlardayım.Bugün çok önemli bir yeri ziyaret edeceğim, hemen yakınlarındayım.Bugün Çatalhöyük ziyaretim var, sonrasında Konya’nın ilçelerinde devam ve bu bölümün sonunda bir kardeşim ile buluşmam olacak,Ferdi Kızıl.Bakalım bu 2 günlük bölümde Toroslardan Egeye turumda neler yapmışım.
7 nci Gün 12 Mayıs 2022 İsmil-Çatalhöyük-Çumra-Alibeyhüyüğü-Akören:
İsmil Kamp Yerime Veda.
Okul bahçesinde kamp yapmanın getirdiği erkencilikle kalkıp toparlandım,öğrenciler gelmeden yola çıkmaya hazırım.Geceyi geçirdiğim İsmil Atatürk Ortaokulu bahçesinden ayrılmadan önce bir veda fotoğrafı alıp 07:00 gibi yola çıkıyorum.
Buraları dümdüz arazi,sabah ayazı içinde Çatalhöyük’e doğru yol alıyorum.İsmil-Çatalhöyük arası 22 km, yani tam açıldığı 09:00 da orada olmayı umarak yol alıyorum.
Çatalhöyük’e Varış
Çatalhöyük’e tam saat 09:05’de vardım, büyük kapıyı kapalı görünce müze girişinin de kapalı olduğunu sanıp üzülecektim ki,görevli görüntü verdi ve beni içeri aldı,şimdi sevinme zamanı.Kısa bir hoş sohbetten sonra günün ilk ziyaretçisi olarak önce nereden başlamam gerektiğini anlattı ve yerine çekildi.Çatalhöyük’te ilk gezi yerim tanıtım bölümü oldu,burada kazı çalışmaları ile ilgili her şeyi bulabilir,neyi, nasıl gezeceğinizi görebilirsiniz.
Gezimin ikinci durağı ise model evler.Burada da nasıl bir yaşam olduğu, değişik şekillerde model ev tipleri ile anlatılmaya çalışılmış,güzel bir şey.Daha höyüğü gezmeden nasıl bir yaşam olduğunu anlamanıza azda olsa yardımcı oluyor.
Çatalhöyük Kazı Alanı.
Gezimin son bölümü ise Çatalhöyük kazısının bulunduğu höyük bölümü.Burada yaşamı anlamak çok zor ama anlatılanlardan ve de görüntülerden yola çıkarak bir şeyler anlamaya çalışıyorsunuz. Sabahın ilk saatlerinde burada olmak, hele kimsecikler yok iken ayrıcalık olsa gerek.Kendinizi M.Ö. ki yıllara gitmiş gibi hissediyorsunuz,harika…..Evet bu harikalıkla,ilk defa geldiğim Çatalhöyük Neolitik Kentinden bahsetme zamanı geldi sanırım.
Çatalhöyük Neolitik Kenti: Konya ilinin Çumra ilçesinde yer alan Çatalhöyük, 1958 tarihinde keşfedilmiştir. Çeşitli aralıklarla yapılan bilimsel kazılar günümüzde de kapsamlı olarak devam etmektedir. Olağan dışı sanatıyla hayranlık uyandıran Neolitik Kent Çatalhöyük’te ilk buluntular MÖ 7400 yıllarına tarihlenmektedir. Kent, medeniyetin ve ziraatin temellerini anlamamızda uluslararası anahtar olarak tanımlanmaktadır. Çatalhöyük’ün Neolitik yerleşim tarzı ve kent planının eşitlik ideallerini yansıttığına inanılmaktadır. Çatalhöyük 2012 yılı itibarı ile UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dahil edilmiştir. Yaklaşık 9400 yıllık geçmişi olan höyüğün mimarisi ilgi çekicidir. Bir ailenin evdeki yaşam süresi bittiğinde ev toprakla doldurulmuş, üzerine yenisi yapılmıştır. Yeni evlerin sürekli yapılması ile günümüzde 21 metre yüksekliğe sahip höyük oluşmuştur. Höyük’te 18 yapı katı açığa çıkarılmıştır. Bina yapımında kullanılan malzeme kerpiç, ağaç ve kamıştır. Tavan üst örtüsü kamış üzerine sıkıştırılmış kil topraktır. Evler tek katlı olup, eve giriş damda açılan bir delikten, merdivenle olmaktadır. Her ev bir oda ve bir depodan oluşur. Odaların içinde dörtgen ocaklar bulunmaktadır. Duvarlar sıvalıdır, sıva üzeri beyaza boyandıktan sonra sarı, kırmızı ve siyah tonlarda resimler yapılmıştır. Orijinal boğa, koç ve geyik başlarının sıkıştırılmış kil ile konserve edilerek duvarlara aplike edildiği anlaşılmaktadır. Bu temaların yanında rölyef halinde insan figürleri ile hayvan figürleri de görülmektedir. Çatalhöyük, madenciliğin Anadolu’daki başlangıç tarihini Neolitik Dönem’e kadar indirmekte; o dönem insanının toplayıcılık ve avcılığın yanı sıra çiftçilikle de uğraştığını gösteren zengin buluntularıyla dikkat çekmektedir. Çatalhöyük, duvar resimlerinde kent planına yer veren ilk yerleşim merkezidir. Günümüzdeki mülkiyet kavramının o devirde başladığı, pişmiş topraktan yapılmış damga mühürlerle belgelenmiştir. Çatalhöyük’te bulunan en önemli objelerden bir tanesi de yüksek kabartma ana tanrıça motifleridir. Bunlar, o dönemde dini inançların güçlü bir tanrıça etrafında şekillendirildiğini, eserlerin de tanrısal dişiliğe duyulan saygının izleri olduğunu göstermektedir.Kaynak:T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı
Evet Şafak sonunda muradına erdin,Çatalhöyük Neolitik Kenti’ni gördün.Konya’nın sağından,solundan her tarafından geç, Çatalhöyük’e uğrama,olurmuydu,Çatalhöyük ziyaretim bana 56 yaşında nasip oldu.Benim için anlamlı bir gündü.
Çatalhöyük gezim 2 saate yakın sürdü,keyiflendim.Sabah ki ayaz gitmiş,sıcak hava dalgası ortalığı sarmaya başlamış.Hemen üstümü tazeleyip Çatalhöyük’ten Çumra tarafına yol almaya başladım.Çumra yakınlarında bir su kenarı,güneş ve rüzgarda var sabah ıslak topladığım çadırımı hemen ipe serdim. O kururken bende Çatalhöyük’ü görmenin keyfi ile keyifle kahvemi yudumladım.
Çumra.
Öğle vakti Çumra’daydım,vakit öğle olunca bende Çumra’da yemek işini hallettim. Bazı eksiklerim vardı onları hallettim ve bir buçuk saatlik Çumra ziyareti son bulup yola çıktım.
Çumra:Konya iline bağlı Konya Ovası’nda yer alan bir ilçedir. Çumra İlçe Merkezi Konya´nın 43 km güneydoğusunda Konya -Karaman demiryolu üzerine kurulmuştur. 1926 yıllarında doğup gelişmiş bir kenttir. İsmini bir rivayete göre arazisinin bataklık ve çamur olmasından dolayı aldığı diğer bir rivayette ise çemre kelimesinden almaktadır.Rakımı 1013 dür
Çumra’dan ayrılıp yönümü Akören’e çevirdim.Bu gece Akören’de kalmayı planlıyorum.Önce Konya-Karaman yolunu geçip sonra Karahüyük’e varıp Akören yoluna tam girmiş oldum.Çumra-Akören arası 41 km,benim öğleden sonra yol alacağım km’de bu.
Çumra-Akören Arası.
41 km’lik yol boyunca 1000 metreden 1150 metreye çıkacağım ama ara ara kapatan hava ve rüzgarın karşıdan gelmesi ile bu yolculuğun pek tat verici hali yok gibi,bu tatsızlığa bir de yolun düz olması eklenince pek keyif aldığım söylenemez.Tabii ki Akören görünüp te girişine ayak bastığım an rüzgarın durması ve sona yaklaşmam keyfimi yerine getirinceye kadar…..
Akören.
Saat 18:00 sıraları Akören’ e vardım.Akören küçük bir yer,keşfetmesi çok çabuk oluyor.İlk çeşmeler dikkatimi çekti,hepsinden de içilebiliyor bende sularımı tamamladım, sonrada marketten eksiklerimi.Bu arada Akören ilçesinden de söz edip kamp yerime geçebilirim.
Akören:Dünyanın en eski kenti olan Çatalhüyük’e 49 km. gibi yakın bir mesafede olan Akören ilçemizin geçmişi M.Ö. 7000- 6500 yıllarına kadar dayanmaktadır. Edinilen göre Akören bölgesinin gür ormanlarla kaplı ve çok miktarda av hayvanlarının olması nedeniyle “Av vuran” ile “Av veren” veya “Ağaç evreni” anlamına gelen ve “Avren” olarak adlandırıldığı, çevresindeki 7 viraneden gelen halkın bugünkü yerleşim yerinde toplanmasıyla “Akviran” olarak adının değişikliğe uğradığı söylenmektedir. Cumhuriyet döneminden sonra 1961 yılında İçişleri Bakanlığınca Akviran ismi değiştirilerek “Akören” olarak resmen tescil edilmiştir.Akören tarihi yönden oldukça zengindir. Yarımca mevkiinde Selçuklular’dan kalma olduğu sanılan bir Sarnıç, Akçeşme mevkiinde mezarlar ve bunlara ait mezar taşları ile Selçuklular’dan kaldığı sanılan bir köprü bulunmaktadır. Akören’in merkezi sayılan Çeşme Camii’nin avlusunda bir su deposu bulunmaktadır.
Akören’in kuzeybatısında bir dağda savaş zamanı kazıldığı sanılan, kırk tane bölmesi olduğu bilinen bir mağara bulunmaktadır. İlçedeki en eski yapı 1850 yılında inşa edilen Koca Camii’dir. 1916 yılında yapımına başlanan Koca Çeşme ‘nin ise Sille ‘de oturan Rumlarca yapıldığı belirtilmektedir. 37c-38c Kuzey enlemleri ile 32c-33c doğu boylamları arasında İç Anadolu Bölgesinin güneybatı kısmında yer alan Akören’in kuzeyinde Konya ve Abaz Dağları, güneyinde Bozkır, doğusunda Çumra ve batısında Seydişehir bulunmaktadır. Kaynak:Akören Kaymakamlığı
Dolukuyu.
Daha önce araştırmalarım, kamp yeri tespitlerim anında Akören’de Dolukuyu mevkiinde bulunan Şehit Güvenlik Görevlisi Hayati Yoncalık Mesire Alanının bana uyacağını tahmin etmiştim, yanılmadım. Akören’in 2 km dışında olan yer kamp için biçilmiş kaftan.Korono tedbirleri nedeniyle kapatılan ve açılmamış olan yere tel örgünün açık bir alanından girip kamp hazırlığına giriştim.
Dolukuyu Kampı.
İçeri girdim yer tespiti yaptım, zaten kocaman bir alan ve kimsecikler yok desem yeri var.İki masada bir grup Yüksekokul öğrencisi kendi halinde takılıyor,bir ara onlarla muhabbeti koyulaştırdık.Çadırımı önce mescidin ön tarafına kurdum, yakındaki çeşmeden duşumu aldım,çamaşırlar kururken yemeğimi yedim.Bir ara çadır tarafına gittiğimde mescid tarafından gelen ağır havasızlık kokusu beni rahatsız edince ağaçlık bölgeye çadırımı taşıdım.Gece alemine oradan devam ettim.Gençlerle yine bir ara muhabbet ortamı kuruldu, onlar saat 22:00 gibi yurtlarına çekilince ortalık bana kaldı.Evet kocaman bir mesire alanı bana ait,Akören-Dolukuyu kampı işte böyle devam etti,güzel bir yerdeyim.Yarın yaylalarda yol alıp,ovaya ineceğim sonrada Seydişehir’de Ferdi Kızıl kardeşim ile buluşacağım, Ferdi orada beni bekliyor.
7 nci Gün 12 Mayıs 2022 İsmil-Çatalhöyük-Çumra-Alibeyhüyüğü-Akören:81 km
8 nci Gün 13 Mayıs 2022 Dolukuyu-Akören-Akkise-Seydişehir:
Dolukuyu Sabahı.
Sabah gün doğarken uyandım,İç Anadolu’nun havası malum, gündüzleri sıcak, geceleri soğuk.Ama bu gece o kadar soğuk olmadı,her halde havanın yağışsız ve rüzgarsız olmasından.İyi uyku uyumanın rahatlığı ile hemen çadırın içini toplayıp,dışarı çıktım ve çadırı uygun bir yerde kurumaya bıraktım. O arada ben de kahvaltımı yaptım.
Saat 07:00 sıraları yola çıkmaya hazırım.Gece bana ev sahipliği yapan güzel bir gece geçirmemde faydası olan, duş almama da imkan sağlayan Dolukuyu Mesire Alanına veda vakti.
Akören’den Ayrılış.
Böyle ana yollardan uzak, sade, ufak,kendi halinde,medeni beldeler hep hoşuma gitmiştir.Burası da hoşuma gitti,Akören bana uydu diyebilirim,hele bir de kalacak yer sıkıntısı olmayınca daha da hoşuma gitti.Dolukuyu’dan Akören’e iniş ve akabinde yaylalar boyunca Seydişehir istikametine yol almaya başladım.
Akören-Kayasu arasında bol çeşmeler,bol yayla evleri arasında yol alırken birinde durarak sabah kahvemi yudumladım.Şimdi gün daha da iyi seyir eder.
Akören’e bağlı Kayasu köyü içine girmeden ana yoldan devam ettim,Kayasu Göletini fotoğraflayıp, birde afili poz verip yoluma devam ettim.
Akören-Akkise arası onlarca yayla var,hepsini bir bir geçerek Seydişehir istikametine yol alırken gerçekten de buraları çok güzel, çok hoşuma gitti.Küfür küfür esen rüzgarın verdiği hoşlukla Akören-Akkise arasını keyifle aldım, yaylanın birinde durup su kenarında yemeğimi de yedim.Galiba artık yaylaların sonuna geliyoruz.
Bir süre sonra Akkise üstüne geldim, artık Seydişehir Ovasına iniş yapacağım,uzaklarda Suğla Gölü belli belirsiz görünüyor.Akkise üzeri iniş başlarken biraz Suğla Gölünden söz edeyim.
Suğla (Seydişehir)Gölü: Türkiye’nin Konya ilinin güneybatı kesiminde yer alan göl, oluşumu tektoniktir. Yağışlı yıllarda alanı iyice genişlemekte kurak yıllarda ise göl kurumakta ve alüvyonlu göl tabanı ortaya çıkarak, iyi bir tarım alanı oluşturmaktadır. Suyu tatlıdır.
Akkise-Seydişehir Arası.
Akkise- Seydişehir arası 27 km, hadi bunun 5 km’sini iniş diyelim geriye kalan 22 km’lik yolu Beyşehir kanalına paralel aldım.Ovaya inmem ile beraber karşıdan esen sıcak rüzgar,soldan aldığım güneş kol,bacak ve ayaklarımdaki güneş yanıklarını azıttı.Ovada ki boğucu hava ile beraber Seydişehir’e doğru yol aldım.
Seydişehir tabelasını görünce öpesim geldi, ne de olsa ova yolculuğu bitmiş olacak.Ferdi ile burada haberleştik,ben kaldığı yeri net bilmediğimden beni Seydişehir kavşağında karşılacayacak.Kavşağa ben ondan önce vardım,Ferdi gelinceye kadar biraz serinledim.Devlerin buluşması gibi bir seronomi yaptık Ferdi kardeşim ile….. Hele ben önce bir Seydişehir’den bahsedeyim, sonra Ferdi ile muhabbetimi anlatırım
Seydişehir: Seydişehir’in tarihi MÖ 5500 yıllarına kadar uzanır.Ankara-Konya-Antalya karayolu üzerinde, Torosların kuzey eteklerinde,Çarşamba Çayı boyunca uzanan verimli bir vadi olan Suğla Ovası’nda bulunur. İlçe merkezinin denizden yüksekliği yaklaşık 1120 m.dir. İlçe merkezi,Konya’ya 85 km,Antalya’ya ise 215 km. uzaklıktadır. Kuzeybatıdaki Beyşehir Gölü ile güneydoğudaki Suğla Gölü arasındaki geniş ve uzun arazinin büyük kısmı verimli Suğla Ovası’dır.
Ferdi ve Seydişehir.
Devlerin buluşması gibi oldu Ferdi ile buluşmamız.Ferdi Seydişehir’e 2 gün önce geldi,Kuğulu Park’ta kalıyor,benim için 1 gün daha kalacak.Ferdi KIZIL namı değer Ferdimen,o Kuşadasından benden 2 hafta önce yola çıktı,daha önce gezmediği yerleri gezerek Kayseri’ye kadar yol alıp, sonra yönünü Batı Karadeniz tarafına çevirecek.O batıdan Doğuya yol alırken bende Doğudan Batıya yol alıyorum.Seydişehir, rotalarımızdan kesiştiği noktalardan bir tanesi olduğundan burada buluşmayı uygun gördük.Şimdi kardeşim ile hasret giderme zamanı…..
Buluşmamızdan hemen sonra Seydişehir içine giriş yaptık,önce benim güneş yanıkları için krem aldım.Daha sonra akşam ve sabah için eksiklerimizi giderdik.Ve Ferdi’nin kaldığı Kuğulu Parka yol aldık.Kuğulu Park hakikaten güzelmiş.
Kuğulu Park:İç Anadolu’nun Antalya’ya açılan bir kapısı konumunda olup çevre yolu üzerinde bulunmaktadır. Tabiatı ve iklimiyle bir doğa harikası olan Kuğulu Park özellikle yaz aylarında aynı anda binlerce yerli ve yabancı ziyaretçiyi ağırlayabilecek kapasitede olup gün boyu vakit geçirilebilecek bir mesire alanıdır. Toros Sıra Dağlarının eteğinde bulunan bölgede yapay gölet ve şelale mevcuttur. 4 mevsim bir doğa harikası olan Kuğulu Park, ilçenin turizm potansiyeline büyük katkı sağlamaktadır.
Kuğulu Park Kampı.
Kalacak yer kesin ve garantili olunca insan önceliği farklı şeylere veriyor.Ferdi beni tanır, bilir ve ne yapacağımı gayet net anlar.O yüzden benim rahat edebileceğim bir konuma postu serdik. Benim önceliğim tabii ki duş, hemen çeşmenin soğuk suları ve hortum bu işi gördü.Sonra güneş yanığı yerlerimi kremledim.Bugün duş,çamaşır günü oldu, ortam nasılsa müsait.Eh şimdi asıl konuya gelebiliriz,Ferdi ile ağabey-kardeş gibiyiz,bir çok tura ve projeye imza basmışız,ortak bir çok noktamız var.Oda, bende özgürlüğü seven,tek takılan ama önemli projelerde çok iyi ikili oluşturan bireyleriz ve en önemlisi ilkelerimiz uyuşuyor.Bu kadar dallandırma yeter,geceye muhabbetimiz damgayı vurdu, haziran ayındaki 2 proje ve 1 tur konuşuldu derken gece çabuk ilerledi.Parkın fıskıyeleri açılmaya başlayınca da eh artık yeter deyip Ferdi’nin ayarladığı mescide eşyalarımızı taşıdık.Evet bu gece mescidde sıcak sıcak yatmak var.Nerelerden nerelere yol alıyorum,yolum uzun ve meşaketli….. Sekizinci gün sonuna kadar bisiklet ile ilk defa girdiğim bölgeleri gezdim,yarın itibari ile nostalji kokan bir yolda yol alacağım.
Beyşehir,Dedegöl Dağı beni bekler.
8 nci Gün 13 Mayıs 2022 Dolukuyu-Akören-Akkise-Seydişehir:67 km
Discussion about this post