Karaburun Turumun ilk iki gününde şiddetli fırtına ve soğuk ile boğuştum.Geceyi geçirdiğim Ovacık’taki bu zeytinlikte de bir süre soğuğu ve fırtınayı hissettim ama gecenin ilerleyen saatlerinde havanın sertliği kaybolur gibi oldu.Gözden ırak bir zeytinlikte kamp yapmanın mükafatı hiç rahatsızlık duymadan ve tedirginlik yaşamadan uyku olarak bana geri döndü.Malumunuz kış günündeyiz,geceler çok uzun, erken yattım ve daha gün doğmadan uyandım.Zaten gün doğumunu beklesem saat 08:00 olacak.Kafa lambamın aydınlattığı ortamda gerekli kahvaltı hazırlıklarını yaptım,sabah ayazı ile beraber kahvaltımı yaptım.Rüzgar etkisi ile nemlenmeyen çadırımı toparladım ve yola çıkmaya hazırken gün daha daha yeni doğmaya başladı.Bugün ve yarın rotam Karaburun Yarımadasının kuzeyine olacak,bu yıl diz problemim nedeniyle rotamı ters yönlü yaptım.Şayet ilk iki gün dizim bana sıkıntı çıkarsaydı Alaçatı yada Çeşme’den otobüse binip geri dönecektim.Çok şükür her hangi bir sıkıntı yok,ben ıssızlıklar diyarı Karaburun Yarımadasına rahatlıkla gidebilirim.
3 ncü Gün 21 Aralık 2022 Ovacık-Delikli Koy-Alaçatı-Ildırı-Balıklıova-Manzara Koyu:
Soğuk ve fırtınalı gecede bana kucak açan,bağrında konaklamama izin veren zeytinlikte bir veda fotoğrafı çekilip yola koyuldum.
Delikli Koy Yolu.
Kamp yaptığım zeytinlikten Ovacık’a kadar 3 km yol aldıktan sonra otoban altı yapıp Delikli Koy yoluna geçiş yaptım.Ovacık,Delikli Koy arası 9 km ve mevsim itibari ile yol çok sakin, buna hafta içi olmasının da çok büyük etkisi var.Güle oynaya Delikli Koya doğru yol aldım.
Delikli Koy.
Delikli Koy’a genellikle hafta içi ve sabah saatlerinde gelmemin çok özel bir nedeni yok.Sadece insan taifesi akın akın gelmeden önce ben oraya gideyim ki, kimseciklerin olmadığı ortam da işin keyfini çıkarayım.Fotoğraf karesinde yada videolarda insan figürü olmasın.Zaten günün farklı zamanında gitseniz benim çektiğim gibi fotoğraf çekemezsiniz,bu kayanın üzerinde muhakkak bir kaç kişi olur,niye olur onu da anlamış değilim.Her neyse bu kadar dedikodu yeter, saat 10:30 sıraları vardığım Delikli Koyu tanıtayım sonra kahve faslına geçerim.
Delikli Koy:Alaçatı Delikli Koy’un isminin nereden geldiğini anlamak için sahile,deniz kıyısına kadar inip kaya şekillerine yakından bakmak gerekir.Denizin ortasında kalan ve kıyı ile denizin bütünleştiği noktada bulunan kayanın içindeki delik,ayrıca kaya üzerindeki yarık ile deniz içerisindeki, büyük genişlik bu koyun isminin kaynağı.Dalgaların ve rüzgarın etkisi kayalarda aşınmaya neden olduğundan,kayalar doğal şekillerini almıştır.
Sabah kahvemi sessizliğin ve huzurun olduğu bu müstesna yerde içtim.Dinlendim demiyeceğim,yorulmamıştım, onun yerine işin keyfini çıkardım, dalgaların ve rüzgarın sesini dinledim ve sonra yola çıktım.
Alaçatı Yolu.
Delikli Koy’dan saat 11:00 gibi ayrıldım ve yönümü Alaçatı istikametine çevirdim.Bu bir anlamda günün tamamını kuzey rüzgarına karşı alacağım anlamına geliyor.İki gündür fırtına boyutunda olan rüzgarın gardı biraz düşmüş ama yine soğuk soğuk kafadan rüzgarı alarak Alaçatı istikametine yol aldım.Öğle vakti Alaçatı merkezdeydim,oradan direk Ilıca plajına geçiş yaptım.
Ilıca Plajı.
Çeşme’nin dünyaca ünlü Ilıca Plajındayım.Uzunluğu 3 km olan Ilıca plajı, daha doğrusu halk plajı ücretsiz ve halka açık.Kuzey rüzgarı burada etkisini az da olsa gösteriyor,dalgalar sahili dövüyor.Sahil boyunca yavaş yavaş ilerledim,sonra Şafak ya kardeşim niye burada mola verip yemek yemiyorsun diye kendime soru sordum.Ve rüzgar almayan bankların birine yerleşerek rüzgar ve dalgaların sesini hafiften dinleyerek Ilıca Halk Plajında yemeğimi yedim.Şimdi enerjim tam, günün bu bölümünden sonra 30 km’lik yolu rahat rahat alırım artık.
Ilıca-Ildırı Yolu.
15 kilometrelik Ilıca-Ildırı yolunu sakin sakin aldım.Bu yol yazlık sitelerin bol olduğu ama mevsim itibari ile sakin olan bir yol.Bir süre Bozdağ (Mimas) manzaralı yol alarak Zeki Müren adası manzarası eşliğinde Ildırı’ya vardım.
Ildırı’ya varmışken biraz bahsedeyim ve bugün yapmayı planladığım bir işi halledeyim.
Ildırı:Çeşme’nin kuzeyde bulunan Akdağlara açılan yerleşimidir. Aynı şekilde Ildırı güney yoluyla Ovacık üstünden İzmir-Çeşme karayoluna, batı yoluyla Ilıca ve Çeşme’ye, kuzey yoluyla ise Balıklıova ve Küçükbahçe ile bağlantılıdır.Ildırı’ın antik dönemdeki adı Erythrai’dir. Erythrai sözcüğünün Yunancada “kırmızı” anlamına gelen Erythros’tan türediği, kent toprağını kırmızı renginden dolayı Erythra’nin “Kızıl Kent” anlamında kullanıldığı sanılmaktadır. Bir başka varsayıma göre ise kent adını ilk kurucu Giritli Rhadamanthes’in oğlu Erythros’tan almıştır.Kentte ele geçen bulgular, bu yörede ilk Tunç Çağı’ndan bu yana yerleşimin olduğunu göstermiştir.
Ildırı merkezde bulunan ve akan eski tarihli çeşmeden tüm sularımı tamamladım,aynı bölgede bulunan Atatürk heykeli ve Zübeyde Hanım büstünün fotoğraflamasını yaparak camiye geçtim.
Tura çıkanın, hele kış ayında tura çıkanın en büyük sıkıntısı duş sorunudur.Ildırı’ya vardığımda iki namaz arası olduğundan camide ve şadırvanda cemaatin olmaması ve çeşmeye takılı uzun bir hortum olması benim arayıp ta bulamadığım bir şey.Yanılmadınız hızlıca duşumu aldım ve kıyafet tazeledim.Gerçekten de kendime geldim, yeniden doğmuş gibi oldum.
Ildırı-Balıklıova Yolu.
Ildırı’dan çıktıktan bir süre sonra enginar bahçeleri arasına daldım ve sonra eskiden orman olan ama 13 Ağustos 2021 de yanan bölgeden geçerek Balıklıova istikametine yol aldım.Yanan orman alanlarına Orman Genel Müdürlüğü sakız ağacı fidesi dikmiş ve çevresini çitle çevirmiş,inşallah iyi netice alınır ve mahvolan doğa yine canlanır.
Balıklıova-Manzara Koyu.
Balıklıova’ya akşam üzeri vardım,akşam ve sabah ihtiyaçlarımı Balıklıova merkezden ayarlayıp yıllardır kamp yaptığım 2,5 km uzaklıktaki Manzara Koyuna hareket ettim.Manzara Koyu,Manzara Restaurantın bulunduğu yer ve buranın uygun bir yerine çadırımı kuruyorum.Bir çadırllık yer olsun benim olsun,manzarası da bol olsun hesabı.Ben çadırımı kur, yerleştir derken güneş Balıklıova üzerinden battı ve gece hafiften hafiften başlamaya başladı.
Manzara Koyu Kampı.
Bugün 21 Aralık 2022 yılın en kısa günü bitti,şimdi ise yılın en uzun gecesi başlıyor.Güneş Balıklıova üzerinden çok çabuk kaybolup tepenin ardına sığındı.Artık Manzara Koyu geceleri başlıyor…..Ovacık-Delikli Koy-Alaçatı-Ildırı hattını kullanarak Balıklıova-Manzara koyuna kadar 60 km kadar yol yaptım, haliyle yorgunluk var,önce yemek sonra dinlenme zamanı.Bugünkü menümde favorim olan tulum peynirli bulgur var,benim tamak tadıma uygun,adeta damak çatlatan lezzette,yanında da yoğurt.Bana afiyet olsun derken bu bulgur işini deneyin derim güzel oluyor.Turcular arasında dayanışma vardır ama gerçek turcular arasında!!! Bende tulum peynirli bulgur işini yıllar önce Enes Şensoy’un (Canavar Keşifte) yazılarında görmüş denemiş ve hoşuma gitmişti,her fırsatta yapıyorum,yaparken de Enes’in kulaklarını çınlatıyorum.Yemek programı gibi döşedim yazıyı değil mi? Yemekten sonra ise bu manzara eşliğinde ne yapılır siz söyleyin?.Uzun upuzun kış gecesi nasıl geçer bu manzara karşısında,tabii ki benim usulümce!.Yemek sonrası başrollerde her zamanki gibi sevdiğim şarkıları yüklediğim radyom eşliğinde elma,badem,peynir eşlemesinde Dimitri (kırmızı şarap) ile muhabbete tutuştuk. Yorgunluğumu bana eşlik eden müzik ve manzara ile üzerimden attım ve sonrasında tabii ki sıcak uyku tulumu içine geçiş.
3 ncü Gün 21 Aralık 2022 Ovacık-Delikli Koy-Alaçatı-Ildırı-Balıklıova-Manzara Koyu:59 Km
Powered by Wikiloc
4 ncü Gün 22 Aralık 2022 Manzara Koyu-Mordoğan-Karaburun-Sarpıncık-Küçükbahçe:
Manzara Koyu Sabahı.
Gece saat 23:00 sıralarına kadar kuzey rüzgarının etkisi ile hafif soğuk geçen gece,23:00 den sonra rüzgarın durması ile rutubetli bir ortama dönüştü.Kamp yerim denize nazır olduğundan bu nemi çadırım ziyadesi ile aldı.Sabah gün doğmadan kalkıp kahvaltımı yaptım,kalktığımda sırılsıklam olan çadırımı kurutmak için hiç uğraşmadan olduğu gibi poşete tepip bisikletimi hazırladım.Kahve molası anında çadırı havalandırırım.Ben hazır olduğum vakit diliminde de İzmir tarafından güneş kendini göstermeye başlamıştı.
Geceyi geçirdiğim kamp yerim Manzara Koyunda bir veda fotoğrafı alarak Mordoğan-Karaburun tarafına yola çıktım.
Kamp yerimden Mordoğan yönüne doğru yol alırken Orta Doğulular sitesi civarı denize sıfır konuma geldiğimde puslu havanın denize yansımasını fotoğraflayıp Manal istikametine devam ettim.
Kahve Molası.
Manal Koyunu ve Manal sitelerini geçtikten sonra hafif bir tırmanış ile yeni yola yaklaştığımda koyu yukarıdan net gören,rüzgarı ve güneşi alan bölgede mola hakkımı kullandım.Derhal çadırımı,çadır altlığını ve nemden ne etkilendi ise rüzgarın ve güneşin kollarına bırakarak ben de kahve faslına geçtim.Buradaki molam yarım saatten fasla sürdü ama her şeyim de kurumuş oldu.
Mordoğan.
Öğleye yakın Mordoğan’a vardım,içeri girmek isterdim ama bugün yolum kısa güne göre uzun olduğundan Mordoğan içine girmeyi bir başka sefere bırakarak Karaburun tarafına devam ettim. Artık yeni yolda yol almaktayım.
Mordoğan: İzmir’in Karaburun ilçesine bağlı bir mahalledir. Uzunada’nın tam karşısında yer alır. Mordoğan, özellikle Çatalkaya, Ayıbalığı kayalıkları ve plajı, Ardıç Plajı, amatör balıkçılığı ve 70 çeşit mor çiçeği ile ünlüdür.
Eğlenhoca ve Kaynarpınar bölgelerine geldiğimde de Bozdağ (Mimas) görüş alanımda netleşmeye başladı.Aslında bugün öğleden sonra uzaktan göreceğim ama olsun yine de fotoğrafını buraya koyayım. Asıl yarın Bozdağ (Mimas) ile haşır neşir olacağım.
Karaburun.
Mordoğan-Karaburun arası 20 km ve bol indili çıktılı.Son kilometreleri ise uzun bir inişle sizi Karaburun’a ulaştırıyor.Karaburun’a vardığımda saat 13:00’ü geçiyordu.Sabah kahvaltısını erken yaptığımdan karnımda bayağı aç,hemen Karaburun’a girişteki büyük marketlerden birinden öğle,akşam ve yarın için alışveriş yaptım ve oyalanmadan Yeniliman tarafına hareket ettim.
Karaburun Yarımadası:Anadolu Yarımadası’nın batısının büyük bir bölümünü oluşturan Ege Bölgesi’nin Ege Denizi’ne doğru uzanan ve en çıkıntı yapan kara parçası olan Urla Yarımadası’nın kuzey bölümünü oluşturur. İzmir’in batısında kuzey-güney doğrultusunda bir yarımadadır.Yarımada genelde oldukça engebeli bir yeryüzü yapısına sahiptir. Orta bölümünde kuzey-güney istikametinde uzanan Bozdağ kütlesi, yarımadanın en yüksek kesimini oluşturur.
Yemek sonrası Yeniliman’a kadar küçük indi çıktılar ile hoşça vakit geçirerek geldim. Yeniliman’dan sonra da bir kaç km iyi bir yol sonrası Köprü ile beraber zorlu bir aşamada başlıyor.Bu arada Yeniliman tabelası önünden Geziniyo kardeşime selam olsun,onun da stickeri burada yerini benimkinin yanında almış.
Hasseki Rampası.
Hasseki rampası vadi içinde 2 km’lik rampa ama %10 eğime sahip,dizim marazalı olduğundan hiç riske girmeden ittirerek Hasseki köyünün üzerine kadar o şekilde çıktım.
Hasseki köyünün üzerindeki bu çeşme benim kurtarıcım.Dün Ildırı’da cami şadırvanında duş almıştım ama bu çeşmeyi es geçemem, daha doğrusu her fırsatı değerlendiririm. Hazır tırmanış halindeyim ve rüzgarda yok hiç tereddütsüz çeşmede duşumu aldım ve Sarpıncık yolunda da küheylanım bu pozu verdi.
Sarpıncık Köyü.
Hasseki duşu sonrası artık ittirme yok, daha tatlı eğim ile Sarpıncık’a tırmandım.Sarpıncık köy meydanında her zaman akan çeşmelerden tüm sularımı tamamladım.Köy meydanlarının bir çoğunda bulunan Atatürk heykeli önünde Küheylanımı fotoğraflayıp biraz daha tırmanarak Sarpıncık üzerine vardım.Sarpıncık’ı şöyle bir yukarıdan seyredip Sazak tarafına yoluma devam ettim.
Sarpıncık:1800’lü yıllarda kurulan Sarpıncık Köyü, Karaburun Yarımadasının batısında yer alır. Karaburun ilçe merkezine uzaklığı 12 kilometredir. 45 haneli köyde 259 kişi yaşamaktadır. Köy halkı geçimini hayvancılık ve zeytincilikle sağlar.Köyün sahilinde kurulu olan ve toprak yol ile ulaşılan Sarpıncık Feneri, ilginç görünümü ile hem fotoğraf sanatçıları hem de trekking yürüyüşçüleri için görülmesi ve gidilmesi gereken yerlerden biridir. 1938 yılında inşa edilen fenerin çevresindeki, Ege Denizi’ne hakim yamaçlarda günbatımını izlemek ise bir ayrıcalıktır.Kaynak:Karaburun Belediyesi

Sazak Köyü.
Sarpıncık’tan Parlak köyü istikametine yol alırken Parlak köyü yakınlarında gün batımına yakın sağ tarafımda eski terk edilmiş Sazak Köyü görüş alanımda belirdi. Yoldan 1 km kadar içeride zamanım yeterli olsaydı tekrar girecektim ama akşam olmak üzere.Uzaktan fotoğraflamakla yetindim, bir de yakın fotoğrafı olsun diye Şubat 2022 ziyaretimden yakın bir poz buraya koyarak Parlak-Salman-Küçükbahçe tarafına devam ettim.
Sazak Köyü:Parlak köyü sınırları içinde kalan Sazak Köyü, eşsiz manzarasıyla büyüleyici bir atmosfere sahip. Oldukça büyük bir köy olan Sazak Köyü’nde sizi önce Ege Denizi’nden esen rüzgarın sesi karşılar. Hemen karşısında ise Sakız Adası vardır.Sazak Köyü’nde eskiden 120 hane bulunurmuş. Bu 120 hanenin 100’ü Rumlara, 20’si Türklere aitmiş. Rumların ve Türklerin barış içinde yaşamını sürdürdüğü nadide köylerden biriymiş Sazak. Bunun en güzel örneği köyün içerisinde bulunan kilise ve cami kalıntılarıdır. Sazak Köyü terk edilmeden önce Razaki üzümü, şarabı ve pekmezi ile ünlüymüş. 1923 yılında, Yunanistan ve Türkiye arasında imzalanan nüfus mübadelesi ile Rumlar köyden ayrılmış. Köyde önce göç edenlerin arkalarında bıraktığı ev eşyaları sonra ise evlerin kapıları, pencereleri, kiremitleri, taşları yağmalanmış ve define avcıları tarafından talan edilmiş.Bölgede yaşanan depremlerden de olumsuz etkilenen bu güzel köy, günümüzde harabe görüntüsü almış.
Sazak Köyü, bugüne kadar pek çok sanatsal etkinliğe imza attı. Bu etkinliklerden en fazla ses getireni ise İranlı def sanatçısı Sami Hosseini öncülüğünde kurulan ünlü ritm topluluğu Ahura’nın “Gafil Gezme Şaşkın” parçasına çekilen klip olmuştur.Kaynak:maikonak.com
Gün artık Sakız Adası ve Ege Denizi üzerinde batmak üzere ve ben bu muhteşem gün batımı eşliğinde Küçükbahçe’ye doğru yol almaktayım.
Küçükbahçe Kampı.
Bugün 62 km’lik Balıklıova-Mordoğan-Karaburun-Sarpıncık rotasından sonra Küçükbahçe sahilindeyim.Küçükbahçe’ye 18:00 civarı vardığımda hava kararmak üzereydi.Küçükbahçe’de 4 adet bakkal ve fırın mevcut,ufak tefek eksiklerimi hızlıca bakkaldan alıp kamp yapacağım Karaburun Belediyesine ait artık tamamen terk edilmiş tesisin bahçesine kendimi attım.Burası terk edilmiş ama bank ve masaları hala var, yeni de çocuk bahçesi yapmışlar, üstelik zemini çadır kurmaya müsait.Sizin anlayacağınız Şafak buraya her zaman olduğu gibi konar.Çadırımı uygun yere kurdum,içini yerleştirdim ve akşam için ufak tefek atıştırmalıkla karnımı doyurdum.Artık dinlenme zamanı deyip yemek sonrası banklarda ayaklarımı uzatarak işin dinlenme bölümünü radyomun eşliğinde yaptım.Karaburun Yarımadasının batı ucundayım, yarın bir süre bu şekilde devam edip doğu bölümüne geçiş yapacağım.
Yarın görüşmek üzere.
4 ncü Gün 22 Aralık 2022 Manzara Koyu-Mordoğan-Karaburun-Sarpıncık-Küçükbahçe:62 KM
Powered by Wikiloc
Discussion about this post