Dün bol yağmurlu bir günün sonunda planladığım hedefe varamamış ama çok yakınlarında kamp yapmıştım.Geceyi Yazı köyü çıkışında bulunan kapalı düğün salonunda geçirdim,iyide oldu,hem korunaklı,hem de suyu boldu.Bu gün üç defa gezmeye teşebbüs ettiğim ama bir türlü gerçekleşmeyen,hatta birincisinde kapısından döndüğüm ”Knidos Antik Kenti” gezim var.Günün en önemli gezisi olduğundan yazım, görsellerim dolu dolu Knidos olacak.Haydi o zaman başlayalım güne….
2 nci Gün 09 Mart 2024 Yazı-Knidos Antik Kenti-Datça:
Sabah 06:00 sıraları uyandım,haliyle kapalı mekan olduğundan çadır kurutma ve nem olayı da olmadığından kahvaltıyı tadını çıkara çıkara yaptım.Sonrasında toparlandım ve 08.30 gibi yola çıkmaya hazırım.Tabii ki kamp yeri ayrılış fotoğrafı alarak.
Yazı köyü ile Knidos Antik Kenti arası 8 kilometre kadar.Kamp yerinden ayrıldım kısa bir süre küçük bir tepeciğin üstüne kadar tırmandım ve sonrasında soluma Akdeniz’in serin sularını Egenin de soğuk ve kuvvetli rüzgarını alarak Knidos Antik Kentine doğru inişe geçtim.
Knidos Antik Kenti.
Knidos Antik Kenti girişine 09:30 gibi vardım,bisikletimi uygun yere bağlayıp gezi sırasında bana gerekli olan malzemeleri alıp girişe yöneldim.Knidos haftanın her günü 09:00-17:30 saatleri arası ziyarete açık ve hala kazı çalışmaları devam etmekte.Müze kartım ile giriş yaparak Knidos Antik Kenti girişinin sağ tarafında bulunan tiyatro ile Knidos gezime başladım.Bundan sonra tanıtım harici az söz ve yazı, bol görsel ile sizi baş başa bırakıyorum.
Knidos Antik Kenti: Muğla İli, Datça İlçesi, Reşadiye Yarımadası’nın en uç kısmında Ege ve Akdeniz’in birleştiği noktada Tekir Burnu üzerinde yer alan Knidos antik kenti Batı Anadolu kıyı kentlerinin önemli merkezlerindendir.Şehir, anakara ve “Kap Krio” olarak adlandırılan ada kısmı olmak üzere iki bölümden meydana gelmektedir. Knidos, Strabon’un da belirttiği üzere, bir “çifte kent” görünümünde olup arazinin dağlık yapısından dolayı teraslanmıştır. Ada ile kara parçası arasındaki deniz sonradan doldurulmuş, böylece iki ayrı liman elde edilmiştir. Bunlardan, kuzeyde daha küçük olana Kuzey Limanı denmiştir. Bu liman askeri amaçlı kullanılmıştır. Diğer yandaki güney limanı ise ticaret gemilerine ayrılmıştır. Bugün buradaki liman ağzını kapayan mendirek kalıntıları ile kuzey limanındaki kule görülebilir.Knidos kenti Hippodamos’un ızgara plan düzenine göre kurulmuştur. Bundan dolayı doğu-batı doğrultusunda birbirine paralel dört geniş cadde, kuzey-güney doğrultusundaki dik bir cadde ile kesişmiştir. Şaraplarıyla ünlü olan kent aynı zamanda ürettiği şarapların ihracatını da yapmaktadır. Kent M.Ö. 6.yüzyıldan başlayarak Hellen dünyasında önemli bir rol oynamıştır.Knidos, Antik Çağ’ın önemli bir ticaret merkezi olmasının yanı sıra aynı zamanda da bir kültür ve sanat kenti de olmuştur. Daha 19. ve 20.yüzyılın başlarında birçok batılı gezgin ve araştırmacı Anadolu Kıyılarına yaptıkları ziyaretler sırasında Knidos’a uğramışlardır. Bu ziyaretler sırasında çalışmaları ve tetkikleri yayınlanmıştır. 1881 yılında O. Bendorf ve G. Niemann, 1888’de Th. J. Bent, 1893’de J.L. Myres ve 1897 yılında G. Cousin Knidos yarım adasında çalışmışlardır. 1904 yazında Alfred Philippson zorlu bir araştırma ile yarım adanın topografik ve coğrafik tanımlamasını yapmıştır. Knidos ile ilgili araştırmalar 19.yüzyılda Dilletanti Derneği adına İngiliz W.M. Leake tarafından başlatılmış, kıyıları ziyaret eden Leake, Knidos’taki yapıtları resimleyerek yayımlamıştır. Esas kazı ve araştırmalar, British Museum adına C.Newton tarafından 1857-59 yılları arasında yapılmış, bulunan çok sayıdaki yapıt British Museum’a taşınmıştır. Yaklaşık 100 yıl sonra Reşadiye Yarımadası’nı dolaşan İngiliz bilim adamlarından G.E.Bean, yine Knidos’un kuruluşu ve tarihi hakkında bilgiler vermiştir. 1967-1977 yıllarında ABD Long Island Üniversitesi adına Iris Cornelia Love başkanlığında, 1988-2006 yıllarında Selçuk Üniversitesi’nden Prof.Dr. Ramazan ÖZGAN başkanlığında kazı çalışmaları yapılmıştır. 2014 yılında Selçuk Üniversitesi’nden Doç.Dr.M.Ertekin DOKSANALTI başkanlığında kazı ve araştırmalara devam edilmiştir.Kaynak:muze.gov.tr
Deveboynu Feneri:Datça’nın Knidos ( Kriyo ) mevkiine 1931 yılında inşaa edilmiştir. Anadolu’nun Akdeniz’e uzanmış en uç noktası olan bu yer aynı zamanda Ege ve Akdeniz’i birbirinden ayıran bir nokta durumundadır. Bulunduğu yerin coğrafi şekli bakımından deve şeklini andırdığından fenere Deveboynu ismi verilmiştir. Bu fenerin deniz seviyesinden yüksekliği 104 metre olup,kagir kulesinin yüksekliği ise 9 metredir. Çakma karakteri Gp.Fl.W.(2) 10 Sn. olan fenerin görünüş mesafesi 12 deniz milidir. Fenerde önce ışık kaynağı olarak fitilli gaz yağı lambası kullanılmış daha sonra LPG ile çalışan parlak ışıklı manşonlu ( gömlekli ) lambalar kullanılmış ve şu anda güneş enerjisi ile çalışan 35 W’lık elektrik lambası kullanılmaktadır. Işık kaynağını kuvvetlendirerek uzaktan görünmesini teminen odak uzaklığı 375 mm olan üç adet kotodiyoptrik panel kullanılmıştı. Söz konusu optik paneller cıva banyosu üzerinde dönebilen dairesel platform üzerine dörtgen teşkil edecek şekilde yerleştirilmiş bulunmaktadır. Işık kaynağı odakta sabit olarak yakılmakta ve platform üzerindeki optik panellerin döndürülmesi suretiyle fenerin dört çakar ışık vermesi sağlanmıştı. Saat mekanizması ve paneller İstanbul’da koruma altındadır.Şu anda elektrikli flaşörlü 300m fener cihazı ile faaliyetini sürdürmektedir, Fener ve gardiyan binası ulusal miras olarak Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğünce koruma altındadır.Kaynak:Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü.

Knidos Antik Kent gezim sonrası tekrar aynı yoldan geri dönüp önce Yazı köyüne sonrada köy meydanındaki çeşmeden adını alan Çeşmeköy’e vardım.Çeşmeköy’e vardığımda öğle olduğundan yemeğimi bu köyde yiyip yoluma devam ettim.
Yaka köyüne kadar rüzgarı fazla hissetmedim desem yalan olmaz, rüzgar sol arkamdam geldiğinden hoşuma bile gidiyordu.Hatta ne şanslıyım deyip kendi kendime züğürt tesellisi yaparken Yaka köy sonrası hem tırmanış başladı hem de rüzgarı kafadan yemeğe başladım.Ne bahtsızım,tırmanışta rüzgarı karşıdan ye,çağla toplarken de şortunu yırt,oldumu şimdi.Datça’ya kadar idare edeceğim artık,orada diktiririm.
Her taraf badem ağacı,çiçekleri yeni yeni açan yada olgunlaşmaya başlayan çağlaları seyrede seyrede yavaş yavaş tırmanıyorum.Bazı yerlerde çam ağaçları arasında da yol alıyorum.Datça Yarımadasının Mesudiye belinin 577 rakımlı yerine varmaya az bir yolum kaldı,rüzgar karşıdan bana zor anlar yaşatıyor ama çok güzel şeylerde oluyor.
Bugün günlerden Cumartesi ve çok güzel anlar yaşıyorum,şanslımıyım?, yoksa bana acıyorlarmı? diye düşünmeden edemedim ama bence ikisi de değil daha insanlık ölmemiş! azizim.Şiddetli rüzgara karşı tırmanışım devam ederken Yakaköy ile Mesudiye beli arasında yanımda 4 defa araç durdu,birinde karı koca çift diğer üç arabada ise bayanlar vardı ”yardıma ihtiyacın var mı?,bir isteğin var mı?” sorularına muhatap oldum, her defasında ”teşekkür” etmeme rağmen arabada ne varsa benimle paylaştılar.Bisküvi,meyve suyu,meyve vb gibi….İnsanlık daha ölmemiş ve her defasında gerçekten çok duygulandım.
Datça.
Günün tepe noktası olan 577 rakıma ulaşınca iniş için kaskımı taktım,rüzgarlığımı giydim ve Datça tarafına inişe geçtim ama rüzgar o kadar şiddetli ki! 16 kilometrelik inişte dahi pedal çevirerek Datça’ya vardım.Bugün cumartesi haftanın son iş günü olduğundan yırtılan şortum için terzi baktım,iskele bölgesinde terziyi buldum, şortumu diktirdim.Sonra da akşam ve sabah için alışveriş yapıp sahildeki sevgi yolundan Datça’ya geldiğim ilk gün kamp yaptığım Burgaz Ören Yeri’ne doğru hareket ettim.
Datça:Coğrafi bölge olarak Ege Bölgesi’ndedir. Dağlık ve engebeli bir arazi yapısına sahiptir. Datça Yarımadası’nın en yüksek noktalarını Bozdağ (1174), Kalecik Dağı (881), Karadağ (786), Emecik Dağı (704), Yarık Dağı (615) oluşturur. Arazinin %66’sı orman alanı, %18’i seyrek çalılık ve kayalık olup sadece %16’sı tarım alanıdır. Kızlan Ovası, Burgaz Düzlüğü, Reşadiye Ovası ile kıyı düzlüklerinin en önemlilerinden olan Karaköy, Palamutbükü ve Mesudiye, ilçenin ovalarıdır. Yarımadanın Datça’nın batısındaki kısmı Betçe olarak adlandırılır.Yüzölçümü 446 km2 olan yarımadanın 235 km’lik sahil şeridi, büyüklü küçüklü 52 koyla dantel gibi bezenmiştir. Marmaris ile Datça sınırını oluşturan Balıkaşıran’da kuzey ve güney kıyıları arasındaki kara genişliği, 900 metreye kadar inerken yarımadanın en geniş yeri 17 km’dir.Kaynak:Vikipedi
Burgaz Ören Yeri.
Perşembe günü otobüsten inip kara bölümünden Burgaz Ören Yeri’ne gelmiş orada kamp yapmış idim.Ören yerinin tel örgü ile çevrili olması nedeniyle bir şey görememiştim.Şimdi Ören Yerine deniz tarafından geldim ve Ören Yeri ile ilgili kilise ve hamam kalıntısını burada buldum.
Burgaz Ören Yeri:C.E.Bean ve J.M.Cook tarafından 1952 yılında yapılan bir çalışmada Knidos’un ilk önce Datça Yarımadası üzerinde Burgaz mevkiinde kurulduğu, MÖ 4.yüzyılda Tekir Burnu’na taşındığı belirtilmiştir. 1980’lerden itibaren Prof.Dr. Numan Tuna tarafından Datça Yarımadası’nda arkeolojik yüzey araştırmaları başlatılır. Prof.Dr. Numan Tuna’ya göre Burgaz arkeolojik sit alanı bugünkü Datça şehir merkezinin 2 km kuzey doğusunda, deniz seviyesinden 12 m kadar yükselen küçük bir yarımadanın yeknesak uzanan kıyı şeridini kestiği bir yerdedir. Yarımadanın uzunluğu yaklaşık olarak 400 m olup güney batısında ve kuzey doğusunda liman kalıntıları bulunmaktadır. Küçük yarımada, kuzeyde 45 hektar kadar yayılan antik yerleşim alanları ile çevrilidir.Dorlar, M.Ö.546’da Persler’e karşı Knidos’u savunabilmek için Datça Yarımadası’nı Balıkaşıran mevkiindeki en dar yerinde kazıp ada haline getirmeyi denemişlerse de kayaların sertliği, çalışanların yaralanmaya, ölmeye başlamaları ve danıştıkları kahinlerin kazma işini durdurmaları tavsiyeleri üzerine vazgeçmişler ve Persler’e boyun eğmişler. Knidos, Dorlar’ın kurmuş oldukları 6 şehrin merkezliğini yapmış. MÖ 4.yüzyılda Tekir Burnu’na taşındıktan sonra da, Burgaz’daki yerleşim yeri de tamamıyla terk edilmemiş, Stadia ismiyle varlığını sürdürmüş ve bu isim zamanla Datça’ya dönüşmüş.Knidos’un ilk kurulduğu yer olan Burgaz yerleşimi dönemine ait k alıntılar, 1998 yılından beri T.C. Kültür Bakanlığı adına, Orta Doğu Teknik Üniversitesi tarafından Alman Bilimsel Araştırma Kurumu işbirliği ve Gerda-Henkel Vakfı’nın katkılarıyla kazılıyor.Kaynak:T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı
Burgaz Ören Yeri Kampı.
Ören Yerinin deniz tarafında kalmak için uygun bir alan bulamadım. Yada şöyle söyleyeyim,zaten hazır yerim var başka niye yer arayayım ki!,aramaya değer mi?, düşüncesi ile Perşembe akşamı kaldığım yere geçtim ve aynı yere çadırımı kurdum,bu sefer vakitlice.Tabii bu arada şiddetli rüzgar hızından hiç bir şey kaybetmiş değil.Çadırın rüzgarı kesen tarafına masa sandalyemi koyup yemeğimi, içeceğimi bu bölümde rüzgardan korunarak hallettim.Saat 21:00’den sonra ise rüzgarın etkisi ile hava iyice soğuyunca dışarıda durmanın anlamı yok deyip uyku tulumumun içine sığındım.Bu gün üç defa teşebbüs edip gezemediğim Knidos Antik Kenti’ni gezerek muradıma erdim, keyifliyim.Dün ve bugün ayrıca Datça Yarımadası’nın batı uçlarına kadar gidip yarımadanın tamamını gezmiş oldum.Yarın itibari ile doğu bölümüne yolculuğum var,bakalım Balıkaşıran yerinde duruyor mu?.
2 nci Gün 09 Mart 2024 Yazı-Knidos Antik Kenti-Datça:49 Km
DATÇA'DAN İZMİR'E 08-15 MART 2024 (2. Gün Yazı-Knidos Antik Kenti-Datça)
Discussion about this post