Aylardan Ağustos ayı 2 günde 2 dağ turu yapmak gibi bir fikir geçti kafamdan,kamp malzemelerini yükledim benim küheylana, çıktım yollara, yaz dönemini Çandarlı’ da geçirdiğimden, bana yakın olan Yunt dağı ve Geyikli dağını kendime hedef seçtim. Bu yolculuğumda neler yaşamışım bir bakalım.
1 nci gün Çandarlı-Aliağa-Türkmen Şelalesi-Osmancalı-Yuntdağı-Kınık:
Çandarlı doğu sahilinde hareket edip Aliağa istikametine doğru yola çıktım.Aliağa’da durmadım, Yunt dağı istikametindeki yolculuğumun ilk mola yeri Karakuzu Köyü.
Karakuzu köyünde kahvede muhabbetle beraber yorgunluk attım.
Türkmen Şelalesine gidiş yolu üzerinde şirin bir köy Karakuzu.
Karakuzu köy çıkışında bir çeşme,sularımı burada tamamlayıp yola devam ettim.
Aliağa-Türkmen Köyü yolu.Güzelhisar Baraj Gölü,Türkmen köyü yolu üzerinde.
Dumanlı dağı sağ yanıma alıp yola devam ediyorum.
Türkmen köyüne 300-400 metre kala sağa toprak yola giriyorum Türkmen Şelalesine gideceğim, yoldan 1,5 kilometre içeride,tatlı tatlı giderken şelaleye yaklaştığım anda hayal kırıklığı yaşıyorum,maalesef şelale girişine taş ocağı yapmışlar görüntü korkunç, taş ocağı içerisinden şelaleye ulaşıyorum ama ağzıma geleni söylüyorum.Katliam,hem de ne katliam.Doğaya saygı kalmamış,zaten Karakuzu köyü – Aliağa arası kamyon trafiği çoktu şimdi Türkmen köyüne kadar da böyle olacak.
Bu arada doğanın içine etmişler.
Bu kayalar için herhalde buraya taş ocağı yaptılar.
Şelalenin alt kısmını aşağıdan hafif olarak görmeye başladım,buraya kadar gelmişim,şelaleye gitmemi kimse engelleyemez.Bisikletimi dere içinde bırakıp yaya olarak devam ettim, 200 metre yolum var.
Ve nihayet Türkmen Şelalesi (Suuçan ya da Suuçtu şelalesi),biz Türkmen köyü tarafından girdiğimiz için alt bölümdeki şelaleye gittik, asıl şelale yukarı da ona bakmakla yetindik.
Bu muhteşem manzaranın tadını çıkaracağım sonuna kadar.
Bekle beni geliyorum,bu suyu görüp te dalmayan olur mu hele ağustos ayında,insanı adeta çekiyor.
Şimdi ıslanma zamanı zaten terlemiştim,şöyle güzelce yıkanıp, serinleyeyim.
Keyfime diyecek yok,hiç çıkasım yok ama çıkmam gerek,su da çok güzeldi.
Asıl büyük şelale burası yukarıdan bize bakıyor,tamamını bir defa da görmeyeyim,yukarı şelaleye de sonra çıkarım zaten vakitte yetersiz,daha uzun yolum var.
İşte Türkmen şelalesine gidişteki taş ocağı,şelaleye gitmek için taş ocağının içerisinden geçmek zorundasınız,dönüş yolunda bir daha fotoğraf çektim ki,daha net anlaşılsın,her halde bir daha ki sefere şelaleye gitmek için izin vermezler,burası tamamen özel arazi olmuş.
Türkmen köyüne girmiyorum,çünkü şelale de bol bol mola verdim,yemeğimi de afiyetle yedim ,ama köy tabelasında bir fotoğraf çekilmeden de olmaz.
Ortaköy’ ü de transit geçtim,çok güzel bir mesire yeri ve deve güreşi alanı mevcut Ortaköy de.Bu yol ayrımından Osmancalı’ ya doğru hareket zamanı.Buraları Manisa köyleri.
Su buz gibi,sebilden,mataraları da fulledim mideyi de ,çay da çok güzel üstelik burada bisikletlilerden kesinlikle çay ücreti alınmıyor,muhtarın emriymiş.
Çok misafirperver Osmancalı köylüleri.
Muhabbetlerine doyum olmadı ama yolcu yolunda gerek.Yine bekleriz nidalarıyla ayrılıyorum yanlardan.
Karaveliler köyü yolu,zaten düz yol hiç yok ki,inicen çıkacan,inecen,çıkacan…………… buralarda zorlanmaya başlıyorum çünkü arka vites arızaya girdi,halat kaynamış,arka 3 vitese kaldı bundan sonra bu rampaları 3 vites yardımı ile pistonlara kuvvet çıkacağım, Kınık’a kadar 45 km böyle idare edeceğim,Bergama’ya geçince de vitesi hallederim.
Yol boyu bol bol yedim,az daha motor stop ediyordu,fazla kaçırmışım,hepsi birbirinden lezzetli.
Ortaköy yaylasına son bir bakış,artık başka bir bölgeye geçiyorum.
Pelitalan-Süngüllü arasında güzel bir taş körü.
Bu arabayı buraya niye mi koydum,Pelitalan’ dan, Süngüllü ‘ye doğru güzel güzel rampa çıkarken beni durdurdular,beyaz eşya servis aracı,yollarını şaşırmışlar bana yolu sordular,nagivasyon cihazları var ama yolu tutturamıyorlarmış. Sen nasıl yol buluyorsun dediler,ben de kendim çizdiğimi gösterince afalladılar.Maldan istikametine gidiyorlarmış,kestirme yolu tarif ettim,onlar o tarafa giderken bende Süngüllü’ den onları resimledim.
Pelitalan köyü geride kaldı, bu köyde kahvehane,bakkal ve lokanta mevcut,aç kalınmaz,3 TL ye köfte ekmek yedim ama daha sonra hep midem yandı,üstelik sodayı da köfteci ısmarlamıştı.
Ne diyeyim köfteler güzeldi ama!!!!.sonrası iyi değildi.
Uzunlar köy girişi,buralarda köyler biraz geri kalmış,adeta farklı bir dünyadasınız izlenimi veriyorlar.Uzunlar köyünden sonra Rahmanlar köyü var,oradan Örtülü üzeri Kınık’a iniş yapacağım.Rahmanlar köyünde bir mola verdim,daha doğrusu köylüler salmadı,kahvehanedeyiz topu topu üç kişi ve beni salmıyorlar illa çay iç diyorlar isteklerini kırmıyorum.Susadım suyumda az kaldı kahveciden su istedim yok dedi zaten köyde de su yokmuş,köylüler zuladakini çıkarda ver deyince çıkardı verdi bir pet şişe ama tanesine 1 TL aldı,insafsız kahveci,vurgunculuk yaptı.Köylülerle klasik muhabbet nereye gidiyon gibi,Rahmanlar üzeri Kınık’a gideceğim dedikçe bana Recepli üzerinden yolu tarif ettiler, üç kişiler üçü de ayrı sazdan çaldılar en sonunda benim kafayı karıştırdılar,ütülediler ki,o kadar dağ gezmeme rağmen kafam karıştı.Rahmanlardan,Örtülü yönüne yolumu şaşırttılar bana,ama buldum sonun da yolu.
Örtülü köyüne doğru gidiyorum.
Örtülü köy yolu.
Örtülü yolunda kurtacılarım çeşmeler.Siz olmasanız ben ne yaparım.
Örtülü köyü meydanında çeşme, mola verilir ve su tazelemesi yapılır. Çeşme başında çocuklar ve köylü kadınlarla karşılaşıyorum,biraz muhabbet ediyoruz,yolu bilmeme rağmen laf olsun diye yolu soruyorum,onlarda tarif ediyorlar,memnun oluyorlar onlarla konuşmama.Çeşmenin arkasında bakkal var oraya yöneliyorum,kendime bir şeyler alıyorum,bu arada çocukları da unutmuyorum,bakkal amcaları onların ne istediğini benden daha iyi biliyor, hepsi istediği şeylerden alıyorlar,gözleri ışıl ışıl yanımdan ayrılıyorlar,bende son bir selam verip Kınık yönüne aşağı doğru sarkılıyorum,yolun bundan sonrası yokuş aşağı.
Örtülü yönünden Kınık istikameti giderken,güneş dağların arkasına saklanmaya başlıyor.
Yayakent’ e az kaldı.Sonra Kınık, Kınık’ta kamp atmalı deyip Kınık’a varıyorum.Hava karardı,yorgun ve açım.Hava kararırken Kınık’a giriş yapıyorum,ilçe içerisinde çadır kuracak yer ararken güzel bir yeşil alan görüyorum hemen yanında polis karakolu var,Karakola uğruyorum,emniyetli bir kamp alanı soruyorum,karakolun yanını söylüyorlar,hemen çadırı kurmaya başlıyorum.Kamp attığım yer Hükümet konağının önü,sol yanım polis,sağ yanım jandarma karakolu daha emniyetli yer mi olur.
1 nci gün: Çandarlı-Aliağa-Türkmen Şelalesi-Osmancalı-Yundağı-Kınık:128 KM
2 nci gün Kınık-Bergama-Geyikli Dağı-Dikili-Çandarlı:
Akşam polislerden iyi çorbacı yeri de öğrendim,çorbası güzel olduğu için sabah kahvaltımı da orada yapıp ayrılıyorum ilçeden.Bu fotoğraf ayrılırken çektiğim fotoğraf yani sabah güneşi yansıması net olarak gözüküyor.
Sabah Kınık’tan Bergama’ya yine vites arızası devam ederek geldim,Bergama için de bisikletli çocuklar beni karşılıyor,biraz muhabbet edip,iyi bir bisikletçi yeri soruyorum.Beni peşlerine takıp Bünyamin ustanın yanına götürüyorlar,Bünyamin usta kırk yıldır bu işi yapıyormuş,dükkanı yeni açıyordu sağ olsun sorunu hemen halletti ve bende yola koyuldum,biraz geç kaldım ama olsun,sağlam bisikletle Geyikli Dağına çıkmak daha iyi olur.
Bergama-Tiyelti yolu ile Çakırlar köyüne ulaşıyorum,yol buraya kadar asfalt bundan sonra dağ ve orman yolu ile tırmanış zorlaşıyor.Burada çeşme başın da bir aile sabah kahvaltısı yapıyordu,sağ olsun kızları sofrada ne varsa bana taşıdı.
Çakırlar köyü,küçük ve sade bir köy.
Geyikli Dağ yolundayım.
Orman ve dağ manzaraları eşliğinde Geyikli dağına tırmanışım devam ediyor.Manzaranın da tadını çıkarıyorum
Artık yukarılardayım tahmini,750-800 metre,tahmini diyorum çünkü hiç bir alet kullanmıyorum,benim stilim de bu işte.
Geyikli dağında yangın göleti,dağın kuzey tarafında bulunuyor.
Geyikli dağ,Daracık yaylasındayım,burası yayla girişi,muhteşem ağaçlar beni karşılıyor.
Daracık Yaylası .
Asırlık çınarın gölgesindeyim.
Daracık yaylasında beni ilk karşılayanlar keçiler oluyor.
Daracık yaylası,çeşme ve keçiler.
Çağlan yaylasına doğru devam ediyorum.
Çağlan yaylasında,sebze bahçesi.
Geyikli Dağ,Çağlan Yaylasında öğle molası,kamp ateşi yanar,yaz günü ateşte ne yapılır;domates,patlıcan,biber,patates közlenir ve keyifle yenir,ben de onu yaptım zaten.Arkasından matımı yere serip güzel bir şekerleme yaptım,ne kadar uyumuşum hatırlamıyorum,bir sesle uyandım,baktım ki baş ucumda inekler otluyor,az daha beni de yiyeceklerdi…….şakaaaa…
Çağlan yaylasındaki çeşmeni suyu çok güzeldir.
Kamp için ideal bir alan.
Çağlan yaylasında,yayla evleri.
Yaylanın güney yönü Geyikli dağın zirvesi rakım 1051 metre,daha önce çıktığım için bu sefer gerek duymadım,yayla evlerinin arasından inişe başladım.Yayla 900 metrede.
Artık iniş zamanı Dikili yönüne doğru iniyorum.
Hayat kurtaran çeşmeler,bu bölge de yeterince mevcut,yaz günü dağda kesinlikle susuz kalınmaz.
Karşı dağların bir kısmını gezmiştim,2014 yılında tamamını gezmeyi düşünüyorum,bu dağların arkasında Nebiler şelalesi ve Kaplanlı köy var.
Yayla köylüleri.
Yayla çocukları her zaman saf ve temiz oluyor,masumuyetleri gözlerinden okunuyor.
Artık aşağıda sayılırım. Takriben 600 metredeyim.
Çağlan köyü,artık köye vardım,köyden sonra yol asfalta dönüşüyor,Çağlan,Kıroba,Dikili,Çandarlı istikametinden eve döneceğim.Turda bitmiş olacak.
Çandarlı’ ya girişim,bu dostlar maalesef bana alışamadı,her geçtiğimde saldırıyorlar.Çok güzel iki gün geçirdim.Hem köyleri gezdim hem de dağları,benden iyisi mi var.
2 nci gün rotam Kınık-Bergama-Geyikli Dağ-Dikili-
Çandarlı: 86 KM
|
Aylardan Ağustos ayı 2 günde 2 dağ turu yapmak gibi bir fikir geçti kafamdan,kamp malzemelerini yükledim benim küheylana, çıktım yollara, yaz dönemini Çandarlı’ da geçirdiğimden, bana yakın olan Yunt dağı ve Geyikli dağını kendime hedef seçtim. Bu yolculuğumda neler yaşamışım bir bakalım.
1 nci gün Çandarlı-Aliağa-Türkmen Şelalesi-Osmancalı-Yuntdağı-Kınık:
Çandarlı doğu sahilinde hareket edip Aliağa istikametine doğru yola çıktım.Aliağa’da durmadım, Yunt dağı istikametindeki yolculuğumun ilk mola yeri Karakuzu Köyü.
Karakuzu köyünde kahvede muhabbetle beraber yorgunluk attım.
Türkmen Şelalesine gidiş yolu üzerinde şirin bir köy Karakuzu.
Karakuzu köy çıkışında bir çeşme,sularımı burada tamamlayıp yola devam ettim.
Aliağa-Türkmen Köyü yolu.Güzelhisar Baraj Gölü,Türkmen köyü yolu üzerinde.
Dumanlı dağı sağ yanıma alıp yola devam ediyorum.
Türkmen köyüne 300-400 metre kala sağa toprak yola giriyorum Türkmen Şelalesine gideceğim, yoldan 1,5 kilometre içeride,tatlı tatlı giderken şelaleye yaklaştığım anda hayal kırıklığı yaşıyorum,maalesef şelale girişine taş ocağı yapmışlar görüntü korkunç, taş ocağı içerisinden şelaleye ulaşıyorum ama ağzıma geleni söylüyorum.Katliam,hem de ne katliam.Doğaya saygı kalmamış,zaten Karakuzu köyü – Aliağa arası kamyon trafiği çoktu şimdi Türkmen köyüne kadar da böyle olacak.
Bu arada doğanın içine etmişler.
Bu kayalar için herhalde buraya taş ocağı yaptılar.
Şelalenin alt kısmını aşağıdan hafif olarak görmeye başladım,buraya kadar gelmişim,şelaleye gitmemi kimse engelleyemez.Bisikletimi dere içinde bırakıp yaya olarak devam ettim, 200 metre yolum var.
Ve nihayet Türkmen Şelalesi (Suuçan ya da Suuçtu şelalesi),biz Türkmen köyü tarafından girdiğimiz için alt bölümdeki şelaleye gittik, asıl şelale yukarı da ona bakmakla yetindik.
Bu muhteşem manzaranın tadını çıkaracağım sonuna kadar.
Bekle beni geliyorum,bu suyu görüp te dalmayan olur mu hele ağustos ayında,insanı adeta çekiyor.
Şimdi ıslanma zamanı zaten terlemiştim,şöyle güzelce yıkanıp, serinleyeyim.
Keyfime diyecek yok,hiç çıkasım yok ama çıkmam gerek,su da çok güzeldi.
Asıl büyük şelale burası yukarıdan bize bakıyor,tamamını bir defa da görmeyeyim,yukarı şelaleye de sonra çıkarım zaten vakitte yetersiz,daha uzun yolum var.
İşte Türkmen şelalesine gidişteki taş ocağı,şelaleye gitmek için taş ocağının içerisinden geçmek zorundasınız,dönüş yolunda bir daha fotoğraf çektim ki,daha net anlaşılsın,her halde bir daha ki sefere şelaleye gitmek için izin vermezler,burası tamamen özel arazi olmuş.
Türkmen köyüne girmiyorum,çünkü şelale de bol bol mola verdim,yemeğimi de afiyetle yedim ,ama köy tabelasında bir fotoğraf çekilmeden de olmaz.
Ortaköy’ ü de transit geçtim,çok güzel bir mesire yeri ve deve güreşi alanı mevcut Ortaköy de.Bu yol ayrımından Osmancalı’ ya doğru hareket zamanı.Buraları Manisa köyleri.
Su buz gibi,sebilden,mataraları da fulledim mideyi de ,çay da çok güzel üstelik burada bisikletlilerden kesinlikle çay ücreti alınmıyor,muhtarın emriymiş.
Çok misafirperver Osmancalı köylüleri.
Muhabbetlerine doyum olmadı ama yolcu yolunda gerek.Yine bekleriz nidalarıyla ayrılıyorum yanlardan.
Karaveliler köyü yolu,zaten düz yol hiç yok ki,inicen çıkacan,inecen,çıkacan…………… buralarda zorlanmaya başlıyorum çünkü arka vites arızaya girdi,halat kaynamış,arka 3 vitese kaldı bundan sonra bu rampaları 3 vites yardımı ile pistonlara kuvvet çıkacağım, Kınık’a kadar 45 km böyle idare edeceğim,Bergama’ya geçince de vitesi hallederim.
Yol boyu bol bol yedim,az daha motor stop ediyordu,fazla kaçırmışım,hepsi birbirinden lezzetli.
Ortaköy yaylasına son bir bakış,artık başka bir bölgeye geçiyorum.
Pelitalan-Süngüllü arasında güzel bir taş körü.
Bu arabayı buraya niye mi koydum,Pelitalan’ dan, Süngüllü ‘ye doğru güzel güzel rampa çıkarken beni durdurdular,beyaz eşya servis aracı,yollarını şaşırmışlar bana yolu sordular,nagivasyon cihazları var ama yolu tutturamıyorlarmış. Sen nasıl yol buluyorsun dediler,ben de kendim çizdiğimi gösterince afalladılar.Maldan istikametine gidiyorlarmış,kestirme yolu tarif ettim,onlar o tarafa giderken bende Süngüllü’ den onları resimledim.
Pelitalan köyü geride kaldı, bu köyde kahvehane,bakkal ve lokanta mevcut,aç kalınmaz,3 TL ye köfte ekmek yedim ama daha sonra hep midem yandı,üstelik sodayı da köfteci ısmarlamıştı.
Ne diyeyim köfteler güzeldi ama!!!!.sonrası iyi değildi.
Uzunlar köy girişi,buralarda köyler biraz geri kalmış,adeta farklı bir dünyadasınız izlenimi veriyorlar.Uzunlar köyünden sonra Rahmanlar köyü var,oradan Örtülü üzeri Kınık’a iniş yapacağım.Rahmanlar köyünde bir mola verdim,daha doğrusu köylüler salmadı,kahvehanedeyiz topu topu üç kişi ve beni salmıyorlar illa çay iç diyorlar isteklerini kırmıyorum.Susadım suyumda az kaldı kahveciden su istedim yok dedi zaten köyde de su yokmuş,köylüler zuladakini çıkarda ver deyince çıkardı verdi bir pet şişe ama tanesine 1 TL aldı,insafsız kahveci,vurgunculuk yaptı.Köylülerle klasik muhabbet nereye gidiyon gibi,Rahmanlar üzeri Kınık’a gideceğim dedikçe bana Recepli üzerinden yolu tarif ettiler, üç kişiler üçü de ayrı sazdan çaldılar en sonunda benim kafayı karıştırdılar,ütülediler ki,o kadar dağ gezmeme rağmen kafam karıştı.Rahmanlardan,Örtülü yönüne yolumu şaşırttılar bana,ama buldum sonun da yolu.
Örtülü köyüne doğru gidiyorum.
Örtülü köy yolu.
Örtülü yolunda kurtacılarım çeşmeler.Siz olmasanız ben ne yaparım.
Örtülü köyü meydanında çeşme, mola verilir ve su tazelemesi yapılır. Çeşme başında çocuklar ve köylü kadınlarla karşılaşıyorum,biraz muhabbet ediyoruz,yolu bilmeme rağmen laf olsun diye yolu soruyorum,onlarda tarif ediyorlar,memnun oluyorlar onlarla konuşmama.Çeşmenin arkasında bakkal var oraya yöneliyorum,kendime bir şeyler alıyorum,bu arada çocukları da unutmuyorum,bakkal amcaları onların ne istediğini benden daha iyi biliyor, hepsi istediği şeylerden alıyorlar,gözleri ışıl ışıl yanımdan ayrılıyorlar,bende son bir selam verip Kınık yönüne aşağı doğru sarkılıyorum,yolun bundan sonrası yokuş aşağı.
Örtülü yönünden Kınık istikameti giderken,güneş dağların arkasına saklanmaya başlıyor.
Yayakent’ e az kaldı.Sonra Kınık, Kınık’ta kamp atmalı deyip Kınık’a varıyorum.Hava karardı,yorgun ve açım.Hava kararırken Kınık’a giriş yapıyorum,ilçe içerisinde çadır kuracak yer ararken güzel bir yeşil alan görüyorum hemen yanında polis karakolu var,Karakola uğruyorum,emniyetli bir kamp alanı soruyorum,karakolun yanını söylüyorlar,hemen çadırı kurmaya başlıyorum.Kamp attığım yer Hükümet konağının önü,sol yanım polis,sağ yanım jandarma karakolu daha emniyetli yer mi olur.
1 nci gün : Çandarlı-Aliağa-Türkmen Şelalesi-Osmancalı-Yundağı-Kınık:128 KM
2 nci gün Kınık-Bergama-Geyikli Dağı-Dikili-Çandarlı:
Akşam polislerden iyi çorbacı yeri de öğrendim,çorbası güzel olduğu için sabah kahvaltımı da orada yapıp ayrılıyorum ilçeden.Bu fotoğraf ayrılırken çektiğim fotoğraf yani sabah güneşi yansıması net olarak gözüküyor.
Sabah Kınık’tan Bergama’ya yine vites arızası devam ederek geldim,Bergama için de bisikletli çocuklar beni karşılıyor,biraz muhabbet edip,iyi bir bisikletçi yeri soruyorum.Beni peşlerine takıp Bünyamin ustanın yanına götürüyorlar,Bünyamin usta kırk yıldır bu işi yapıyormuş,dükkanı yeni açıyordu sağ olsun sorunu hemen halletti ve bende yola koyuldum,biraz geç kaldım ama olsun,sağlam bisikletle Geyikli Dağına çıkmak daha iyi olur.
Bergama-Tiyelti yolu ile Çakırlar köyüne ulaşıyorum,yol buraya kadar asfalt bundan sonra dağ ve orman yolu ile tırmanış zorlaşıyor.Burada çeşme başın da bir aile sabah kahvaltısı yapıyordu,sağ olsun kızları sofrada ne varsa bana taşıdı.
Çakırlar köyü,küçük ve sade bir köy.
Geyikli Dağ yolundayım.
Orman ve dağ manzaraları eşliğinde Geyikli dağına tırmanışım devam ediyor.Manzaranın da tadını çıkarıyorum
Artık yukarılardayım tahmini,750-800 metre,tahmini diyorum çünkü hiç bir alet kullanmıyorum,benim stilim de bu işte.
Geyikli dağında yangın göleti,dağın kuzey tarafında bulunuyor.
Geyikli dağ,Daracık yaylasındayım,burası yayla girişi,muhteşem ağaçlar beni karşılıyor.
Daracık Yaylası .
Asırlık çınarın gölgesindeyim.
Daracık yaylasında beni ilk karşılayanlar keçiler oluyor.
Daracık yaylası,çeşme ve keçiler.
Çağlan yaylasına doğru devam ediyorum.
Çağlan yaylasında,sebze bahçesi.
Geyikli Dağ,Çağlan Yaylasında öğle molası,kamp ateşi yanar,yaz günü ateşte ne yapılır;domates,patlıcan,biber,patates közlenir ve keyifle yenir,ben de onu yaptım zaten.Arkasından matımı yere serip güzel bir şekerleme yaptım,ne kadar uyumuşum hatırlamıyorum,bir sesle uyandım,baktım ki baş ucumda inekler otluyor,az daha beni de yiyeceklerdi…….şakaaaa…
Çağlan yaylasındaki çeşmeni suyu çok güzeldir.
Kamp için ideal bir alan.
Çağlan yaylasında,yayla evleri.
Yaylanın güney yönü Geyikli dağın zirvesi rakım 1051 metre,daha önce çıktığım için bu sefer gerek duymadım,yayla evlerinin arasından inişe başladım.Yayla 900 metrede.
Artık iniş zamanı Dikili yönüne doğru iniyorum.
Hayat kurtaran çeşmeler,bu bölge de yeterince mevcut,yaz günü dağda kesinlikle susuz kalınmaz.
Karşı dağların bir kısmını gezmiştim,2014 yılında tamamını gezmeyi düşünüyorum,bu dağların arkasında Nebiler şelalesi ve Kaplanlı köy var.
Yayla köylüleri.
Yayla çocukları her zaman saf ve temiz oluyor,masumuyetleri gözlerinden okunuyor.
Artık aşağıda sayılırım. Takriben 600 metredeyim.
Çağlan köyü,artık köye vardım,köyden sonra yol asfalta dönüşüyor,Çağlan,Kıroba,Dikili,Çandarlı istikametinden eve döneceğim.Turda bitmiş olacak.
Çandarlı’ ya girişim,bu dostlar maalesef bana alışamadı,her geçtiğimde saldırıyorlar.Çok güzel iki gün geçirdim.Hem köyleri gezdim hem de dağları,benden iyisi mi var.
|
Discussion about this post