Gelibolu’da dört gün kaldım,manevi görevlerimi yerine getirmenin huzuru içindeyim.Görebildiklerim ile hasret giderdim.Rahmetli olanların edebi ikametgahlarını ziyaret ettim.Şimdi geri dönüş,memleketim Gelibolu’dan ayrılık vakti.
Gelibolu’ya Kalkım-Yenice üzeri gelmiştim.Gittiğim rotadan dönmek adetim olmadığından dönüş rotam farklı olacak.Bu sefer sahili takip ederek Çandarlı’ ya dönmeyi düşünüyorum,şehitlikleri de ziyaret etmeyi planlıyorum. Şimdi yolculuk zamanı, bakalım bizi yolda neler bekliyor.
1 nci Gün 08 Eylül 2014 Gelibolu-Kömür Limanı-Conkbayırı-Kocadere:
Baba Evim
Çocukluğumun geçtiği ev.Her geldiğimde buruk bir sevinç,ayrılırken
hüzünlendiğim baba ocağı.
Kavaklıtepe Yolu
Her daim kullanılan yolu kullanmayacağım.Çok farklı bir güzergahtan şehitliklere gideceğim. Gelibolu’dan direk olarak Kavaklıtepe köyü yoluna girdim, Kavaklıtepe yolundayım.
Gelibolu’ ya Son Bir Bakış.
Kavaklıdere yolundan geriye bir bakış. Gelibolu ve Çanakkale boğazı gerilerde kaldı.
Fındıklı Köyü.
Kavaklıtepe’ den Fındıklı Köyüne geçiyorum. Fındıklı Köyü (Şeytan Köy) ve göleti beni karşılıyor. Köyün diğer adı Şeytan Köy.
Gölet ile köy arasındaki yolu kullanarak Saroz Körfezine ulaşacağım.
Kömür Limanı (Koyu)
Fındıklı Köyünden 6 km sonra Kömür Limanı (Koyu) üstündeyim.
Saroz Körfezi de altımda, Anafartalar’ a kadar uzanan sahil şeridini görüyorum.
Muhteşem bir manzara ve güzellik karşısında şaşırmamak elde değil.
Daha önce seni niye ziyaret etmemişim,Kömür Limanı…
Yavaş yavaş aşağıya, koya inmeye başlıyorum,inerken de fotoğraf çekmeyi ihmal etmiyorum. Aşağı da balıkçı kayıkları ve karavanlar net olarak gözükmeye başlıyor.
Kömür limanın tabanında balıkçı tekneleri.Burası doğal bir liman,köyün balıkçıları
buradan denize açılıp balık avına çıkıyorlar.
Karavan ve çadır her yeri kaplamış durumda,genelde İstanbul’dan buraya geliyorlar.
Herkes yer kapmış ortamın tadını çıkarıyor.
Saroz Körfezi
Kömür limanında bir süre oyalanıp,keşif yaptım.
İlerisi için kafamda bir şeyler planlıyorum ve yukarı çıkıyorum.Çıkış,iniş kadar hızlı olmuyor tabii….Yukarıda fotoğraf çekmeye devam ediyorum.Bu sefer Saroz Körfezinin Doğu tarafı görüş alanımda.Bu uzantı Kavak ovasına kadar gidiyor.
Kömür limanına bir daha bakıyorum.Belki kaçırdığım bir şey vardır. Allah’a ısmarladık Saroz Körfezi artık ayrılık vakti.Tekrar geldiğim yöne Fındıklı Köyüne hareket ediyorum.
Değirmendüzü
Geldiğim yoldan Fındıklı Köyüne varıp,Değirmendüzü köyüne devam ediyorum.Köyde kısa bir çay molası verip,köylülerle biraz çene çalıyorum.
Su başında Mola.
Değirmendüzü’ nden sonra Tayfur köyü var köyde durmuyorum,devam ediyorum. Karainebeyli köyüne bir kilometre kala solda güzel bir çeşme ve bahçe görüyorum.Bahçe içerisinde tahta tabure ve masa, ortam iyi, karnım aç,çıkınımı açıyor,tezgahı kuruyorum, öğlen molası veriyorum.
Beşyol,yemek molasından sonra Beşyol köyüne ulaşıyorum.
Tabelalar artık şehitler diyarında yol alacağımı yazıyor.
Küçükanafarta.
Küçükanafarta’ lara varıyorum,artık savaş alanlarındayım.
Milli Park içinde savaş alanlarını ziyaret edeceğim.
Anafarta toplarının bulunduğu yerdeyim.
Büyükanafarta’ lardayım.İnsanın ürpermemesi elde değil bir çok şehitlik etrafınızı sarıyor.
Anafartalar bölgesinde bir çok eski ve yeni şehitlik yer almakta.
Yeni ve eski birbirine karışmış durumda.İnsanın maneviyat duyguları tavan yapıyor.
Anafartalar Şehitliğinde bir süre oyalanıyorum,etrafı geziyorum,
duamı okuyorum,inşallah ruhlarına ulaşmıştır.Tüm şehitlerimizin mekanları cennet olsun.
Anzak Koyu ve Arıburnu.
Arıburnu.
Çok şiddetli çarpışmalara şahit olmuş.
Anzakkoyu.
Ölen Anzaklı askerlerin anısına yapılmış anıt mezarlık.
Anzak koyu ve Arıburnu altından ayrılma vakti,daha gezilecek,görülecek çok yer var.Tarihi detaylara fazla girmek istemiyorum,tarih kitaplarında var,ayrıca küçük bir araştırma ilekarşımıza çıkacak çok olay geçmiş bu coğrafyada.Önemli olan maneviyatımızı üst seviyede tutarak,bu gibi yerleri gezmek,görmek veduygularımızı tazelemek gerekir.
Tarihimizi unutmamak,şehitlerimiz için dualarımızı eksik etmemek……
Cokbayırı Yolu
Kabatepe’ den Conkbayırı’ na doğru çıkmaya başlıyorum.
Burası Albayrak sırtı.
Karayörük Deresi Şehitliği.
Karayörük Deresi Şehitliği yoldan 100 metre içeride.
Bu bölgede ismi tespit edilebilmiş 1153 şehidimiz yatmaktadır.
Kanlısırt
Burada Anzak askerleri ile Mehmetçiğimiz arasında çok çetin çarpışmalar olmuştur.6-7 Ağustos 1915 te Kanlısırt’ ta 1520 şehit,4750 yaralı vermemize rağmen kahramanlarımız,Kanlısırt’ ı canları pahasına savunmuştur.
Kanlısırt’ ta kahramanlarımızın anısına ve o günü unutmamamız için yapılan ,Kanlısırt Yazıtı.
57 . Piyade Alay Şehitliğine doğru yol alıyorum.
Her yer şehitlik.Dere içinde şehitliğimiz ve karşı tepe de bulunan Kemalyeri.
Kanlısırt siperleri.
Kırmızı Sırt
Şimdi de Kırmızı Sırt’ tayım.O kadar birbirine yakınlar ki,o anları düşündüğüm de tüm siperlerin iç içe girdiğini görür gibiyim.
Merkez Tepe
Merkez tepe’den geçiyorum.Her yerin tarihte bir yeri vardır.
132 rakımlı Merkez tepe savaş zamanı iki taraf için de çok önemli olup,aynı zamanda çok zaiyat verilen bir yerdir.
57 . Piyade Alay Şehitliği’ ndeyim.
57. Piyade Alay Şehitliğinin hemen sağından Kesikdere Şehitliğine gidiliyor.
Kesikdere Şehitliğinde;Bomba sırt mevkiinde savaşan 18. ve 64. Alay kahramanlarının şehitleri yatmaktadır.Bu şehitlikte tespit edilebildiği kadarıyla 1115 şehidimiz yatmaktadır.
57. Piyade Alay Şehitliği
Ruhları şaad olsun.Kalplerimiz hep sizinle beraber.
628 kişilik 57. Piyade Alayının tamamı kanlı çarpışmalar sonucu şehit olmuştur.Ama yerlerinden bir adım dahi geri gitmemişlerdir.
Şehitliği ziyaret ediyorum.
Şehitlerimiz dua bekler,duamızı edip,diğer şehitlikleri de gezmeliyim.
Cesaret Tepe
57. Piyade Alay Şehitliğinden ayrılıp yukarı 200 metre gidip,sola dönüyorum,Cesaret Tepe tarafına, Mehmet Çavuş anıtına gidiyorum.25 kişilik bir takım tepeyi sonuna kadar savunarak burada şehit olmuştur..
Cesaret tepenin önemi buradan bakılınca daha iyi anlaşılıyor,
Anafartalar, Arıburnu Sırtları ve ovaya komple hakim bir tepe.
Gökçeada’ya Cesaret Tepeden bir bakış.
Cesaret Tepe’den 57. Piyade Alay şehitliğinin görünüşü.
Bir taraf Korku deresi,bir taraf Cesaret tepe……
Bu iki yerde de çok şiddetli çarpışmalar olmuş.
Korku Deresi
Korku deresi,Cesaret tepeden aşağıya Anzak koyuna kadar uzanmaktadır,
Cesaret tepenin solunda yer almaktadır.
Conkbayırı yolundan,Anafartalara,Büyük ve Küçük Kemikliburun ve Tuz Gölüne bir bakış.
Conkbayırı siperlerindeyim.
Conkbayırı…...
Conbayırı yani Conk Tepesi bölgenin en hakim noktasındadır, stratejik olarak önemi çok büyüktür.Burayı alan savaşı kazanacaktır,bunu bilen Mustafa Kemal buranın savunulması için tüm tedbirleri aldırmış ve savaşı buradan yönetmiştir.
Conkbayırı’ nda şehitliğimiz.
Conkbayırı çevreye çok hakim bir noktada,Atatürk’ün gözetleme yeri de burada.
Conbayırı’ nda Türk siperleri, tabii onarılmış vaziyette..
Conkbayırı öyle bir hakim noktada ki,hem ege denizini görüyor,ovaları görüyor,savaş alanlarına tamamen hakim olduğu gibi,Çanakkale boğazını da net bir biçim de görüyor.Savaşta bunun anlamı bu tepeye hakim olan savaşı kazanmış sayılır.
Conbayırı’ nda Küheylanım.
Conkbayırı
Conbayırı’ na Allahaısmarladık deyip inişe geçiyorum, bu günlük şehitlik ziyareti yeter sanırım,duygu yüklüyüm.
Kemalyeri istikametinden Conbayırı’ nı son bir defa fotoğraflıyorum.
Biliyorum eksik kaldı daha gezilecek çok yer var.Daha Seddülbahir,Alçıtepe,Morto Koyu,Abide vb gibi görülecek çok yer var,eksik bıraktım çünkü yine geleceğim.
Kaba Tepe yol ayrımındayım.
Burada yön levhaları size gideceğiniz yön hakkında bilgi veriyor.
Benim yönüm Eceabat yönü olacak.
Kabatepe Tanıtım Merkezi
Kabatepe tanıtım merkezini gezmeden tura başlamayın derim.Daha bilgili olarak ziyaret etmiş olursunuz,gözlerinizin şimdiden dolu dolu olduğunu görür gibiyim.Ben ters taraftan geldiğimden gün sonunda buraya ulaştım,kapandığından ziyaret edemedim.Daha önce de gelmiştim,hep geliyorum,her zamanda geleceğim.Allah ömür verdiği sürece gelip,gezeceğim,şehitlerime dua edeceğim.
Ruhlarınız şaad olsun aziz şehitlerim.Gazilerimize de minnettarlığımı sunuyorum.Gün bitiyor, gün yavaş yavaş şehitlikler üzerinde kavuşuyor.
1 nci Gün Gelibolu-Kömür Limanı-Conbayırı-Kocadere: 93 KM
2 nci Gün 09 Eylül Kocadere-Çanakkale-Geyikli-Tavaklı:
Kocadere Kamp Yerim
Yeni güne merhaba.Kocadere köylülerinin misafirperverliği ile geceyi geçiriyorum.Ayrıca bu gün 9 Eylül yurdumuzun işgalden kurtulduğu, İzmir’de düşmanın denize döküldüğü gün.
Tabelada görüldüğü gibi Kocadere köylüleri el emeklerini sergilemek için
Kabatepe-Eceabat yolu üzerine bir pazar yeri açmışlar. Aslında köy burada değil yoldan 5 km içeri de ama onlar emekleri için yol katetmeyi de göze almışlar.Ben de pazar yerinin uygun bir alanın da kamp yaptım ve geceyi huzur için de geçirdim.
Kilye Koyu Şehitlik Çeşmesi.
Burası Eceabat ‘a 2 kilometre mesafede bir koy ve koyun karşısında bir çeşme,çeşme maalesef mevsim itibari ile akmıyor.
Eceabat’tan gemiye binip,Çanakkale yönüne gidiyorum.
Bu arada Kilitbahir’ i de fotoğraflamayı unutmuyorum.
Dur yolcu bilmeden gelip bastığın bu toprak bir devrin battığı yerdir.
Kilitbahir sırtları.
Çanakkale’ye yanaşıyoruz,Çanakkale hastahane bayırı mevkii……
Nusrat Mayın Gemisi.
Kendisi değil ama benzeri,onun kahramanlık hikayelerini duymayan var mı?Gemi müze olarak gezilebilir.Çimenlik kalesi içerisin de askeri müze iskelesinde bağlı olarak ziyaretçilerini bekliyor.Çimenlik Kalesi’ ninde ayrı bir hikayesi var,gezilecek önemli yerlerden biri.
Şehir içinden ziyade sahili takip ederek şehri terk ediyorum.
Burası yeni kordon denilen Kepez yolu üzerinde sahil,manzarası ve dokusu çok güzel.Çanakkale boğazına karşı bir poz vermeden geçmek olmaz deyip, pozumu veriyorum.
Kepez yolunu takip ederek Güzelyalı’ ya ulaşıyorum.
Çanakkale’nin meşhur rüzgarı da bu arada başlıyor.
Güzelyalı’ dan bir süre İzmir-Çanakkale asfaltında yol aldım.
8 km sonra Kumkale levhasından sağa dönerek,ana yoldan ayrılıp köy yollarına giriyorum. Bundan sonra Troya Tarihi Milli parkında pedallayacağım. Yoldan 4 km sonra Halileli köyüne varıyorum,oradan Kumkale köyüne geçiyorum. Kumkale köyünde öğlen molası verip,enerjimi tazeledim.
Kumkale’ de öğlen molasından sonra tekrar yola çıkıyorum,Tevfikiye köyünün içerisinden geçip,Truva girişine geliyorum.Truva antik şehrine daha önce defalarca girdiğimden bu sefer girmiyorum.Yolun karşısındaki yoldan Kalafat köyü yönüne gidiyorum.
Kalafat köyü girişindeyim.
Kalafat-Yeniköy Yolu.
Kara Menderes nehri bir çok kanal oluşturduğundan,yollar çok karışık.Çok zik zaklar var,dağda kaybolmamışım bu düz ova da mı kaybolacağım. Yola devam.
Yeniköy’e gelir gelmez asfalta kavuşuyorum,yönümü sola yani güneye
çevirerek devam ediyorum.Bundan sonra ki köy Üvecik olacak.
Troya Tarihi Milli Parkından da çıkış yapıyoruz.
Bu güzel ortama hiç uymayan çimento fabrikası görüş alanıma giriyor.
Rüzgar bol olunca rüzgar gülleri her yerde,
onların hışırtısı içerisin de bir süre yol alıyorum.
Rüzgar bazen benden yana esiyor.
Üvecik, Kumburun, Çamoba derken Geyikli’ye varmışım.
Sahili takip ederek tur yapacağım.
Geyikli’ye gelince bir süreliğine üç tane alternatif yol karşıma çıkıyor.
a-Gökçebayır üzeri,Koçali istikameti
b-Kemaliye istikameti
c-Dalyan istikameti
Hepside Kamp yapmayı düşündüğüm Tavaklı’ da birleşiyor.
Ben,Odunluk iskelesi,Dalyan istikametini tercih ediyorum.
Odunluk iskelesi yolu, bu istikamete ilk defa girmiş olacağım,
diğer yolları biliyordum zaten.
İlk defa girdiğim yolda ilk defa karşılaştıklarım.
ALEXANDRIA TROA antik şehri kalıntıları ile karşılaşıyorum.
Yolun sağı ve solunda kalıntılar mevcut ve kazı çalışmaları hala devam ediyor.
Adı Truvadaki İskender yolu anlamına gelmektedir.
Ücretsiz olarak rahatlıkla gezilebilir,ben de öyle yapıyorum zaten.
Milattan önce 4. yüzyılda Makedonya Kralı Büyük İskenderin komutanlarından Antigonos tarafından kurulmuştur.
Dalyan-Ezine-Tavaklı yolunun buluşma noktasında Kestanbol Kaplıcasının önündeyim.Sağlık problemleri olanlar için tavsiye edilir.
İstikamet belli oldu.Gürpınar- Apollon-Behramkale yönüm olacak.
Arkada gözüken yol Dalyan yolu yani benim biraz evvel geldiğim yol.
Ben hedefime emin adımlarla yaklaşıyorum.Kamp yeri için ideal bir yere doğru gidiyorum.Akşam olmadan yerimi hazırlamalıyım.
Tavaklı Sahili
Tavaklı iskele de akşam sefası,buradan iyisi mi olacak!!!!
Tavaklı kampında yalnız değilim.Hollandalı çift benden önce gelmiş,
çekim yapıyorlar.
Avrupa turundalarmış,İstanbul’dan buraya gelmişler,İzmir yönüne gideceklermiş.
Tavaklı Çamlık Kampında,kamp yaptım,denize girdim,duşumu aldım,çamaşır bile yıkadım.Şimdi dinlenme zamanı……….
Tavaklı sahilinde gün batımı…..adım adım….
Gün batımının en son noktası……
Bundan sonrası benim özelime giriyor…..
Keyif zamanı.
2 nci gün Kocadere-Çanakkale-Geyikli-Tavaklı: 92 KM
3 ncü gün 10 Eylül 2014 Tavaklı-Behramkale-Küçükkuyu-Ören:
Sabah erken kalkıyorum,uykumu aldım.
Az sonra yola çıkacağım.Hollandalı arkadaşlar hala kalkmadı,yorgunlar herhalde.
Merhabalar, günaydın.
Tavaklı-Çamoba arasında biber tarlasında sabahın erken saatinde köylüler biber topluyor.
Babadere
Babadere köyü sabah güneşiyle beraber güne renk katıyor.
Duman çıkıyor,herhalde ekmek yapacaklar.
Tuzla’dayım
Yer altından sıcak su kaynıyor,her tarafta görebilirsiniz.
Buraları kaplıca bölgesi.
Apollon Smintheion,Gülpınar’dayım.
Antik şehir,Çanakkale yönünden gelirken,ilçenin girişinde,yönümü oraya çeviriyorum.
Kazı ekibi ve rehberler her yerde.Kazı çalışmaları devam ediyor aynı zamanda da gelen turistlere tanıtım yapılıyor.
Burası Çanakkale ili,Ayvacık ilçesi,Gülpınar beldesi Bahçeleriçi mevkiinde bulunan Apollon Smintheıon tapınağıdır.
Buraya gelmişken Truva döneminin ve 2000 yıllarının restorasyonu sonucu pırıl pırıl parlayan !!!!! tapınakta bir poz vermeden olmaz.
Kısa mola anımda bu arkadaşla çok çabuk sıkı fıkı olduk.
Gülpınar’ dan çıkıp yola devam ediyorum.
Behramkale’ ye kadar çok indi-çıktı bir yoldan gideceğim.
Behramkale’ de bunun acısını çıkarırım.
Sonrası Allah kerim…
Gülpınar-Behramkale yolunda güzel serinlik bir yerde kısa mola vermeyi ihmal etmiyorum.
Küheylanım benim yol arkadaşım o da yoruldu..
Koyunevi köyü.
Köyde çok fazla taş ev oluşu dikkatimi çekiyor.
İnsan geldiği yerlere de arada bir bakmalı, nereden gelmiş,nereye gider.
O kadar yol gitmiş ve yukarılara çıkmışım ki… Tavaklı sahili çok uzaklarda ve küçücük olarak bana bakıyor.
Bademli köyü girişinde su kuyuları.
Behramkale
Behramkale ufukta göründü.Daha uzun yolum var,yol meşakatli ve uzun…..12 kilometre mesafeden bana bakıyor.
Behramkale girişindeyim,kalabalığa karışmadan bir poz alayım istedim.
Bu da Behramkale’ ye gelişimin delili olsun….
Behramkale içine girmeyeceğim,girersem çıkamam.
Daha önce defalarca gezdim,bu gün girmenin bir esprisi yok.
Kadırga koyu ve Küçükkuyu benim istikametim.
Behramkale’ den ayrılmadan, son bir poz daha çekiyorum.
Bu sefer kale net çıksın istedim.
Kadırga koyuna girme zamanı.Karnımda fena acıktı zaten……..
Karnım acıktı dediysem,denize girmeden bir şeyler yenir mi?
Önce kendimi serin sulara atıyorum,tabii ki kıyafetlerle,herkes şaşkın şaşkın bakıyor,bir güzel de duş alıyorum,tabii ki kıyafetlerle..
Yıkanmak onlarında hakkı.Sahiller artık boşalmaya yüz tutmuş.
Kadırga Koyu
Kadırga koyunda iyice serinledikten sonra,benim gibi biri karavancı,diğeri motosiklet gezgini kişinin bulunduğu yere geçerek,yemek işimi hallettim.Onlarda zaten onu yapıyordu.
İşim bittikten sonra yola çıkıyorum,son bir kez Kadırga koyuna el sallamayı da ihmal etmiyorum.
Küçükkuyu yolu ve küheylanım.
O da benim gibi yalnız takılıyor.
O da yalnız..
Küçükkuyu yolundan.
Küçükkuyu göründü.
Ana yola çıkmadan önce son doğal çeşme ve son içilebilir su.
Bundan sonra su ücretli…..
Küçükkuyu girişi ve ana yoldayım.Yok mu bunun alternatifi……
Ana yolları sevmiyorum ama seçeneğim yok.
Altınoluk sahilindeyim.
Akçay’ a gelmek demek,ana yoldan kaçıp, sahilden devam etmek demek.
Ören’e kadar sahilden gideceğim,hem kestirme,hem de trafikten uzak.
Akşamda oluyor zaten Ören’e kapağı atmalı.
Kazdağlarının üzerinde güneş ışığının yansımaları gözüküyor.
Bu dağlarda ne var ya… bu kadar beni çekiyor.
Akçay-Ören arası sazlıklar ve çaylar,tam da akşam üzeri geçiyorum ki siz anlayın.Her taraf sivrisinek,yüzüme,gözüme çarpıyor,arada ısıranlar var.
Çok hızlı geçiş yapıyorum buralardan. Ören’e az kaldı,kamp yeri beni bekler.Hava karardıktan sonra Ören sahile vardım, ilk işim yemeğimi yemek oldu sonra da çadırımı kurdum.Şimdi dinlenme, yarına dinç olma zamanı,çünkü bu gün çok yoruldum.
3 ncü gün Tavaklı-Behramkale-Küçükkuyu-Ören : 114 KM
4 ncü gün 11 Eylül Ören-Gömeç-Dikili-Çandarlı:
Ören Sahili
Akşam hava karardıktan sonra Ören sahiline ulaşıyorum.
Küçük bir keşiften sonra kamp yerini gözüme kestirdim.
Çadırı hemen kurmuyor biraz uzağında yemek işimi hallediyorum.
Gerçi her yer kamp için müsait ama….
Aması var!!!!Akşamcılar,sabaha kadar sizi uyutmazlar,bunu bildiğimden karavanları kendime siper yaptım,zaten gecenin bir vaktine kadar onlarla muhabbet ettik.Hatta bayanın birisi erken gidersin değil mi? biz sabah ağaç altında kahvaltı yapıyoruz bile dedi…..
Tabii yanında ki beyefendi kampçılığı biliyor ki durumu düzeltici sözler sarf etti.Uzaklardan yüksek sesler gelmesine rağmen pek sallamadım,uyumama baktım.
İyi uyumuşum ki,sabah dipdiri kalktım.
Biraz oyalandım.Son gün olduğu için de turun özel çekimlerini yaptım.
Ben,Gözüm,Küheylanım ve dostum.
Dostum diyorum çünkü bana sabaha kadar yarenlik etti,dost olduk onunla.Dostum benim.Hepimiz bir kare de fazla ciddi de değil,samimi de değil.
Özgürlük ve ölümsüzlük.
ÖREN
Kahvaltı etmeden yola çıkıyorum.Ören’in derinliklerine dalıp biraz pedallamak istiyorum.
Kahvaltı kaçmıyor ya iskele civarında çok güzel bir fırın ve kahvehane biliyorum,orada kahvaltı yaparım.
Pegasus ve ben.
Niye mi Ören, bu yüzden burası Ören.
Antik çağlara fazla girmenin anlamı yok,karnım aç.
Pegasus,beyaz renkli, kanatlı,uçan bir at.
Yunan mitolojisine göre,dürüstlük ve iffetin temsilcisi.
Ören sahilleri bir başka oluyor.
Ören iskelede kahvaltımı yaptıktan sonra Çanakkale-İzmir yoluna çıkıyorum.Az sonra Gömeç sahilleri bana merhaba diyor.
Benim en kadim dostum.
Beni yalnız bırakmayan,her daim yanımda olan,bana sadık,hiç konuşmayan,yalnız dinleyen,sevgili dostum,GÖLGEM.
(Çekim trafiğe kapalı alanda yapılmıştır)
Gömeç’e geldim……
Hep önümden direk geçilir bir suyu dahi içilmez.
Çoğu kişi de bilmez.Bu çeşme kurtuluş yıllarında İngilizlerle ilk resmi antlaşmanın yapıldığı yerdeki çeşme.
Çeşme Ayvalık’ta,Çanakkale yolu üzerindedir.
Altınova’dayım.
Biraz sonra İzmir il sınırlarından içeri gireceğim.
Bahçeli köyü kırsalında, yonca hasatı.
Bahçeliköy’e gelmişken çay içilmez mi.
Burasını ultra süper lüks yerlere değişmem.Çay da mükemmel olmuş.
Trafik yoğunluğunu hiç sevmem.
O yüzden bu levha içimi aydınlatıyor,çünkü sahil yolunu kullanarak Dikili’ye kadar gideceğim.
Salihleraltı yolları.
Tatil modundayım.
Dikili Polyak sitelerinde öğlen molası,yeşillik nere de ben orada…
Dikili ve çiçekler.
Eve az kalmış.
Bamya; kimisi sever,kimisi hiç sevmez.
Ben çok severim,pişirenin eli çok önemli.
Çandarlı,bamyanın başkenti,bamya ambarı.
Deliktaş mevkiinde bamya tarlaları
31 Ağustos 2014 günü saat 15:00 de evden ayrılmıştım.
11 Eylül 2014 saat 15:00 de evdeyim.
12 gün ayrı kaldım,özlemişim.İnsan ne garip değil mi? önce gitmek için can atıyor,sonra da dönmek için can atıyor.İnsanoğlu işte!!!!
12 gün çabuk geçti diyelim….
Ovalar geçtik,dağlar aştık,derelerde ve çeşmelerde yıkandık, soğuk sular içtik,yorulduk,terledik,denize daldık,manzaranın tadına,tarihin derinliklerine daldık.
Maneviyatımızı ölçtük,görülecek yerleri gördük, eksik yerler bıraktık ki…yine gidelim geri kalanını görelim.Nedenimiz olsun gezmeye,belki beraber gideriz bir dahakine….
GELİBOLU-ANAFARTALAR- BEHRAMKALE - ÇANDARLI BİSİKLET TURU 8 -11 EYLÜL 2014
Discussion about this post