Bu olağan dışı tapınağın ön avlusu ile birlikte kapladığı alan 270.00 x 100.00 m, tapınak 60.00 x 20.00 m. boyutlarındadır. Çatısına kadar yüksekliğinin 25 m. olmasına karşılık, halen 19 m. kısmı ayaktadır. Anadolu’ nun en görkemli dini anıtsal yapılarından birisidir. Binanın tamamının tuğladan yapılmış olması ve büyük ön avlusu sebebi ile tapınak halk arasında “ Kızıl Avlu” olarak adlandırılmıştır. Avlusu, yüksek duvarlarla dışarıya kapalı idi. İç kısmının sütunlu galerilerle çevrili olduğu kabul edilir. Tapınağa, avlunun batı cephesinde yer alan üç adet anıtsal kapıdan girilmektedir. Bu girişin halen bir kısmı ayaktadır. Mısır Tanrılarına verilen önem sebebi ile tapınak Roma Dönemi aşağı Bergama kentinin tam merkezine inşa edilmiştir. Tapınağın avlusu ile bütünleşmesine engel teşkil eden Selinos çayında bugün halen kullanılmakta olan su tünelleri inşa edilerek hem arazinin bütünlüğü hem suyun kontrolü sağlanmış hem de meydana getirilen bu zor mühendislik örneği ile Roma’ nın gücü, kudreti sergilenmeye çalışılmıştır. Bergama hakkında anlatılacak çok şey var ama burada hepsini anlatamam,yoksa konu dağılır,Bakırçay güme gider.Her şey de anlatılmaz ki, görmek lazım. O yüzden gelin Bergama’ya gezin derim.Dost tavsiyesi…… Bergama Akropol Ören Yeri. Sağlık Tanrısı Asklepios’ un KentiBergama antik kenti, bir sağlık merkezi olarak tanınır. Eczacılığın babası olarak bilinen Galenos MÖ II. binyılda Bergama’da doğdu. Günümüzde hâlâ geçerli olan yılanlı tıp sembolü ilk defa Bergama’ da kullanıldı.Ayrıca su sesi ve telkin yoluyla ilk psikoterapik tedavinin uygulandığı yer olarak bilinen antik kentte Hellenistik dönem dükkanları, Antik kral Athalos’ a ait kalıntılar, kent meydanı, kutsal Athena alanı, kütüphane, tiyatro, Dionysos tapınağı görülecek yerler arasında.1865′ te, antik kentin akropolünde Alman arkeologların yaptığı kazıda ortaya çıkarılan Zeus Sunağı’ nın kalıntıları taşınarak Almanya’ya götürülmüştü. Bu parçalar günümüzde Berlin’ deki Pergamon Museum’ da sergileniyor.Bakırçay Havzası işte böyle bir yer; doğa, tarih,su her şey var.Biz bu güzellikleri korumayalım da kimler korusun.Bu düşünce ve görsellikle Bergama’dan ayrılıp Göçbeyli istikametine, Bakırçay Havzasının bir başka köşesine yol almaya başlıyoruz. Göçbeyli Ve Bakırçay.Kısaca Göçbeyli’ den bahsedeceğim. Göçbeyli; Bakırçay Havzası içerisinde Bergama ovasının kuzey-doğusunda, Madra dağının ova ile birleştiği noktada yer alan 1185 nüfusa sahip,küçük, şirin,kendi halinde,sevimli ve geçim derdinde olan, ana yoldan uzakta olan bir belde.Burada öğlen molası verip hem dinlenip hem yöre halkıyla kısa sohbetler yapıyoruz.Ev yemekleri yapan karı-kocayı da unutmamak gerek, gerçekten kuru fasulye mükemmeldi.Yemek için ablaya teşekkür edip Bakırçay yolculuğuna devam ediyoruz.
Bakırçay’ ın sesini bir nebze duyurduysak ne mutlu bize.
2 nci Gün 05 Mayıs 2017 Bergama-Göçbeyli-Soma-Kırkağaç:66 km
3 ncü Gün 06 Mayıs 2017 Kırkağaç-Gelenbe-Çobanlar:
Kırkağaç’ta Sabah.
Sabah kimi uyuyamadım, kimi gürültü oldu,nasıl bir yer burası, sen onu duydun mu falan filan diye konuşmalar içinde ben de uyandım.
Bana da sordular gayet güzel uyudum ve dipçik gibiyim dedim.
Fıstık gibi yer bulmuşuz daha ne olsun(Sanki bu bölge de başka bir yer var da, biz mi bulmadık).Bazı arkadaşlar, akşam bulunduğumuz yeri tercih etmeyip, farklı alana kamp attılar,çok rahat mı ettiler sormadım bile. Beni de fazla ilgilendirmiyor.Gündüz faaliyeti Bakırçay için ve dersimi fazlasıyla çalıştığımdan, fazlaca kafa yorup, bilgilendirme ve yönlendirme yapıyorum. Akşamları dinlenmek benim tabii hakkım.Çamlık alanında yüzlerce kişi olmasına rağmen fazla bir gürültü yoktu,diyen abartır. Ben doğa için, tur için festival yapanları da biliyorum, kafa dinlemek mümkün olmuyor.Burası onlara bakınca hakikaten cennetlik.
Bakırçay Oldu Kocaçay.
Kamp yerinden ayrılış, Kırkağaç içinde kısa bir mola ve Gelenbe yoluna çıkıştan bir süre sonra yine Bakırçay üzerindeyiz.Bakırçay olarak son fotoğraf bu…….Bakırçay bundan sonra Kocaçay adını alıyor, çünkü Bakır beldesi yakınlarındayız.
Gelenbe Yolundan.
Gelenbe yolunda kısa bir yağmura yakalanıp,belde merkezine öyle giriyoruz.Öğlen vakti vardığımız Gelenbe’ de kumanyalarımızı tamamlayıp, öğlen yemeğimizi de yedikten sonra yola çıkma zamanı.
Çobanlar Köyü.
İstanbul-İzmir ana yolunda kısa bir yolculuktan sonra Çobanlar kavşağından,Çobanlar köyüne giriş yapıyoruz.Köye toplu halde girmek en iyisi deyip,giriş yapıyoruz köye.Köy kahvesinin yerini ararken düğün evinin önüne varıyoruz.Burada çok güzel bir karşılama yapıyorlar bizi,çok cana yakınlar. Bizi aralarına davet edip, muhabbete tutuşuyoruz. Herkes birileri ile konuşurken ben de muhtar ve yanındakilere buralara niye geldiğimizi,nasıl bir etkinlik yaptığımızı anlatıp onları bilgilendiriyorum. Gerçi onlar düğün telaşındalar ama yine de can kulağıyla dinliyorlar, benim Anadolu insanım böyle işte.Köyün hemen üstünde kamp atacağız deyince çeşme olan bölgeyi bize tarif ediyorlar.Hakikaten de güzel yermiş söyledikleri yer. Akşama da düğün yemeğine davet etmeyi ihmal etmiyorlar.
Çobanlar Kamp Alanı.
Fazla söze gerek olmadığı düşüncesindeyim.İşte böyle güzel bir yerde kamp attık. Allah’tan başka ne isteyebiliriz ki…..
Bakırçay’ ı Aramak.
Artık Çobanlar köyünde dolayısıyla Bakırçay’ ın doğduğu Ömer Dağındayız.Ama bir sorun var ben buraya uzun zaman önce geldim. O yüzden Bakırçay’ ın doğduğu kaynağı tam olarak bilmiyoruz.Köylü den yardım istiyoruz oda yolu tarif ediyor.Bakalım bulabilecekmiyiz.
Hal böyle olunca kamp yerini terk edip,başlıyoruz aramaya,ararken de keşif yapmayı ihmal etmiyoruz.Bu güzel yerde o keşiflerden arta kalan.
Şanslı Kim Olacak.
Anlatım kendine göre olunca bir yerden sonra bulamıyoruz Bakırçay’ ın doğduğu yeri. En azından ben ve benim ile gelenler.
Bir kısım arkadaşta farklı bölgelere bakıyor ama olmadı derken.
Teknolojiyi iyi kullanarak Nafiz Sağdur,Vedat Karakaya ve Mehmet Ali Akyüz arkadaşlar Bakırçay’ ın doğduğu yeri tam olarak buluyorlar. Bakırçay’ ı bulmak onlara nasip oluyor.Biz fazla yorulduğumuz ve geç olduğu için boynu bükük geri dönüyoruz.Burada kimin vardığı değil,varılması önemli olan. Hedefe varıldı, hepimiz görevimizi yapamasak ta, bizim adımıza 3 arkadaşımız görevi layıkıyla tamamladı.
Onların yanımıza döndükten sonraki mutluluğu görülmeye değerdi, bu görüntü hepimize yetti.Başardık, bir Suyun Kaynağına Yolculuk’ ta daha kaynağa ulaştık.
Çobanlar’da Gün Batımı.
Günü bitirdik,suyun kaynağına ulaştık, Bakırçay ‘ı anlatmaya, kirliliğe dikkat çekmeye çalıştık.Bizi en iyi anlayan, bir araya geldiğimiz köylü vatandaşlarımız oldu.Soma’ da bizimle röportaj yaparak Bakırçay’ ın çığlığını duyurmaya çalışan basını da unutmamak gerek.
Gün batımını seyrederken,aklımda bir sürü düşünce ile birlikte,bu konuya gönül vermiş tüm doğa sever arkadaşıma ve diğer doğa sever dostlara içimden sessizce minnettarlığımı sunuyorum.
Kamp Ateşi…….
Bakırçay ‘ın izinden giderek doğduğu yere, Ömer Dağı’na, Çobanlar köyüne kamp attık ve kamp ateşini yaktık.
Arkadaşların bir çoğu düğün yemeği davetini geri çevirmeyip, köye yemeğe gitti.Biz 3 kişi kamp alanında kalıp ateşi yakıp, geceyi dinlerken, Bakırçay’ ı ve yaptığımız faaliyeti sessizce düşündük, en azından ben.
2 yıl önceydi, bir fikirle doğmuştu, Urim Babacan ve ben ortak karar alarak Suyun Kaynağına Yolculuk adında bir grup kurup, insan eliyle kirletilen,erozyona uğratılan Ege Denizine dökülen Nehirleri işlemeye karar vermiştik.2016 yılında Küçük Menderes’i , 2017 de de Bakırçay’ ı işledik.Ses getirip getirmediğini zaman gösterecek.
Yaptığımız işi anlayan anladı, anlamayan zaten anlamaz.
Biz Sular Kirlenmesin Diye Yola Çıktık.Ancak yola çıktığın arkadaş çok önemli,senin gibi özverili,düşünceli,olumlu,emeğe saygılı,yoldaş olacak ki yol alasın.Önceliği hiç bir zaman konunun dışına çıkarmamalı.
Ancak Urim Babacan ile kurduğum Suyun Kaynağına Yolculuk grubundaki aktif rolümü pasif konuma kendi isteğim ile çekerek,Urim Babacan ve benden sonra gelecek arkadaşların yolunu açmak istiyorum.
Gönlüm her zaman Suların Temiz Akmasından yana, benim bu konuda daha çok projem var.Onlara da zaman ayırmak istiyorum.Ben zaten doğadayım ve doğanın içindeyim. Hep te öyle kalacağım.
3 ncü Gün 06 Mayıs 2017 Kırkağaç-Gelenbe-Çobanlar:35 km
4 ncü Gün 07 Mayıs 2017 Çobanlar-Gelenbe-Akhisar-Gölmarmara-Beyler:
Yeni Bir Gün Ve Yeni Yerler.
Bir Suyun Kaynağına Yolculuğun sonuna geldik ve şimdi ayrılık zamanı.
Bakırçay Temiz Aksın diye etkinlik yapmıştık, nihayete ulaştı.
Bir kısım arkadaş farklı bölgelere gidecek,kafasına göre takılacaklar var. Ben ve bir kaç arkadaş İzmir’e farklı yerlerden dönmek üzere Çobanlar’ daki kamp yerinden ayrılıyoruz.Ayrılmadan önce herkese teşekkür edip veda konuşması yapmayı ihmal etmiyorum. Yol hali bu, ne olur ne olmaz.
Çobanlar Köyü.
Ayrılırken Çobanlar köyüne de el sallamayı ihmal etmiyoruz.
Konukseverlikleri ve ilgileri için hepsine teşekkürler.
Akhisar..
Çobanlar’dan ayrıldıktan sonra Gelenbe üzeri yokuş aşağıya ama rüzgara karşı çabalıyarak öğlen vakti Manisa’ nın büyük ilçelerinden biri olan, zeytin diyarı Akhisar’a varıyoruz.Pazar günü olması nedeniyle çarşı içi bayağı tenha.Öğlen olduğu ve karnımızın acıktığına göre Akhisar’ ın neyi meşhursa onu yiyip,Gölmarmara yoluna sapıyoruz.
Gölmarmara.
Fazla değil saat 15:00 gibi Gölmarmara’dayız, hemde rüzgara karşı yol almamıza rağmen.Gölmarmara meydanında mola verip alışveriş yaparken, keşiflerde de bulunuyoruz. Bana göre Gölmarmara’ nın en anlamlı yeri fotoğraftaki yer.Burasını gördükten sonra fazla fotoğrafa yer yok sanırım.
Gördes Çayı.
Nehirlerimiz her yerde,Gölmarmara’dan ayrılıp Beyler köyü yakınında kamp yapacağımız alana giderken de bir nehir üzerinden geçiyoruz. Bu nehrin adı Gördes Çayı.Buralara hayat veren çaylardan bir tanesi.
Beyler (Akpınar) Mesire Alanı.
Üzüm bağları ve yeşillikler arasında 5 kilometrelik bir yolculuktan sonra Beyler köyünün hemen yanındaki mesire alanına varıyoruz.Bazıları burasına Akpınar diyor, bazıları da Beyler Mesire Alanı diyor.Akpınar denmesinin bir nedeni, ak renkte bir kayadan su kaynaması. Beyler mesire alanı bana daha cazip geldi,çünkü orada bir balık resturantı var adı da Akpınar. O yüzden ben buraya Beyler Mesire Alanı demeyi tercih ediyorum.
Beyler Kamp Alanı.
Biz buraya akşam üzeri geldik, pazar günü olması nedeniyle çok kalabalıktı.Kısa bir keşifle kamp atacağımız yeri bulduk. Bir ailenin yakınına yerleştik, onlarda işi bitip gidince meydan bize kaldı.Burada çeşme, su, tuvalet var.Yani kamp için çok ideal bir yer.
Biri duş var mı? diye sordu,sorma kardeşim su var dedim ya!!!!!!
Hava kararmadan el ayakta çekilince ortalık bize kaldı.Eh şimdi bıcı bıcı da yapılır, çamaşırda yıkanır yemekte yapılır.Sonrada buranın keyfine varılır.
Su hayattır,suyun olduğu yerde yüzler güler, mutluluklar kalıcı olur.
4 ncü Gün 07 Mayıs 2017 Çobanlar-Gelenbe-Akhisar-Gölmarmara-
Beyler:73 km
5 nci Gün 08 Mayıs 2017 Beyler-Gölmarmara-Turgutlu-Yiğitler:
Beyler’ de Sabah.
Gecenin sessizliği,huzur,iyi bir uyku derken sabaha karşı 05:50 de bir siren sesi ve günaydın sesi ile uyandık. Daha doğrusu ben. İlk çadırına müdahale edilen Ferdi Kızıl’ mış,onun çadırının kapısı tıklanmış!!!!!
Mevzuyu anlayıp hemen çadırdan çıktım,tabii elimde kimlik ile…
Gelen Jandarma idi, devriyeye çıkmışlar ve bizim çadırlarımızı görünce haliyle görevini yapacaklar,yani uyandıracaklar. Bereket sabah geldiler, ya gecenin bir yarısında gelselerdi.Uzatmayayım, bir Uzman Çavuş ve bir er kimliklerimizi istediler ve GPT kontrolünden geçtik. Çok şükür temiziz.
Eeeeeee hep bizi başka şeyler uyandıracak değil ya, biraz da emniyet güçleri uyandırsın. Rahatlıyoruz valla…..Ve artık yola çıkma zamanı nasılsa uyandık.
Marmara Gölü.
Beyler’den çıkıp Gölmarmara’dan Salihli istikametine yol almaya başladıktan bir süre sonra Marmara Gölü manzarası ile baş başayız.
Marmara Gölü:Gölmarmara ile Salihli arasında bulunan Alüvyal Set Gölüdür. Gölün bulunduğu oluk Gediz havzasına bağlanır. Kuzeybatıdan Güney doğuya doğru uzanan fayların sınırlandırdığı bu alanda, Menderes masifinin formasyonları ve Alüvyonlar yaygındır. Marmara Gölü doğal bir set gölü olmasına rağmen,yapay kanalları vasıtasıyla baraj gölü fonksiyonu kazanmış bir göldür. Göle bağlanan kanallar kış aylarında önemli miktarda suyun depolanmasını sağlarken, gölden tarım alanlarına yönelmiş olan kanallarda yaz aylarında sulamaya katılmaktadır. Marmara Gölüne Gediz ırmağından su aktarılmaya başlanmıştır.Gölün sulak alan olarak önemi artmaktadır.Marmara Gölünün bulunduğu sahada Paleozoik yaşlı araziler yaygındır.Bunlar şist ve mermerlerden oluşan fomasyonlardır. Gölün Kuzey batısındaki tepelerde vaktiyle işletilen mermer ocakları şimdi terkedilmiştir. Evliya Çelebinin Mermere (Mermercik) diye bahsettiği Gölmarmara adı bu ocaklardan almıştır. Gölmarmara’nın yanıbaşındaki bu tepeye ‘Marmara dağı’ adı verilmiştir. Marmara Gölünün drenaj alanının 1780 kilometrekare olmasına karşılık kurak iklim koşullarının etkisi altındadır. Gölmarmara yarı nemli ve park görünümlü kuru orman vejetasyonu (Bitki örtüsü) olarak çıkmaktadır. Marmara Gölüne su toplama alanındaki yazın kuruyan küçük derelerden ve Akpınar kaynaklarından su gelmektedir. Kurak geçen yıllarda göl seviyesi düşerken, yağışlı geçen yıllarda yükselmektedir.
Su Hayattır.
Gölmarmara-Salihli yolunda ki yolculuğumuz bir süre sonra son buluyor.
Sağa Ahmetli yönüne köy yollarına sapıyoruz. Bir kaç kilometre sonra ise bu güzelim su kaynağına ulaşıyoruz.
Gediz Nehri.
Murat Dağlarından doğup,401 kilometre yol kat ederek Ege denizine dökülen Gediz Nehrindeyiz.Tüm sular temiz aksın sloganımız Gediz için de geçerli.Bu güzelliği kim kaybetmek ister ki.Salihli-Turgutlu arasında Gediz Ovasında muazzam bir görsellik içindeyiz. Karşı da ise karlı Bozdağlar bize göz kırpıyor.Gediz Nehrini anlatmaya bir kaç fotoğraf, birkaç söz yetmez. Ama ben yine bir iki kare fotoğraf koyup, yol hikayeme devam edeyim. Ama siz sakın Gediz Nehrini detaylı incelemeyi unutmayın. Belki bir daha ki sefere sizler Gediz Irmağının temiz akması için yollara düşersiniz.
Turgutlu.
Ahmetli’ de kısa bir çay molası verdikten sonra hafif yağmur eşliğinde Turgutlu’ya varıyoruz.Yine hafif yağmur eşliğinde parkta kumanyalarımız ile öğlen yemeğimizi icra ediyoruz.
Yiğitler .
Yiğitler Kemalpaşa ilçesinin bir köyü.Burada Belediyenin bir mesire alanı var.İlk aklıma gelen burada kamp atmak idi.İçeri girdik,orada görevli olduğunu söyleyen biri bizden masa başı 15 TL istedi, ben masa istemiyoruz,sadece uzun yoldan geldiğimiz için su kenarında kamp atıp sabah gideceğiz dedim.Adam yassak hemşerim dedi. Sonra da ben müdürümü arayayım dedi, nitekim aradı da, olumsuz olduğunu kafası ile işaret etti. Sonra da telefonu bana uzattı. Daha ben nereden gelir nereye gider ne amaçla oradayız dememe fırsat vermeden, karşıdaki kamp atamazsınız yassak hemşerim,kardeşim,orayı terk edin gibi acayip laflar etmeye başladı.Bu gelişme üzerine karşıdakine beni biraz dinlemesini istedim, durumumuzu anlatmaya çalıştım ama, anlayacak gibi değildi.Bana 20 kilometre ilerideki Kemalpaşa’ ya gelip, parasını verirseniz belki kalmanıza müsaade ederim dedi.Ayıkla pirincin taşını,zor bela kim olduğunu öğrendim, adı Salih’ miş,belediyenin Kem-Bel diye bir şirketinin bu işe bakan elemanıymış.Vay benim Belediyem, daha karşısındakini konuşturmadan olmaz kardeşim,yassak hemşerim triplerine girenlerle ne yaparsın.Tabii bu konu burada bitmez,yakın zamanda Kemalpaşa Belediye başkanına durumu bildireceğim.Başka hadiseler yaşanmasının önüne geçmek için.
Yiğitler Kamp Alanımız.
Hem de su kenarında.Belediye tarafında kalamadık ama, özel bir yerde çok güzel bir alanda ve belediyenin yerinin 20 metre ilerisinde kamp attık.Hava bedava,su bedava,Yiğitlerdeki derede yıkanmak bedava.
Yemek mi, o işte bedava değil.
5 nci Gün Beyler-Gölmarmara-Turgutlu-Yiğitler rotası: 69 km
6 ncı gün 09 Mayıs 2017 Yiğitler-Kemalpaşa-Bornova:
Yiğitlerden Ayrılış.
Yedi gün su gibi aktı, son gün ve eve dönüş zamanı.
Kamp yerine veda edip, Kemalpaşa istikametine yol alıyoruz.
Kemalpaşa girişin de 5 olan sayımız 3 e düşüyor.
Burada Bahadır Özer ve Ferdi Kızıl bizden ayrılıp,Torbalı yönüne yol alıyorlar.Biz 3 kişi olarak bilinen ama kimsenin daha önce fazla gitmediği ya da bilmediği 2 farklı yere giderek, çok farklı bir şey yapacağız.Bu yanımdaki arkadaşlara da sürpriz olacak.
Kemalpaşa Atatürk Müzesi.
Kemalpaşa içerisinde bulunan evde 09 Eylül 1922 de Mustafa Kemal Atatürk İzmir’e girmeden önce konaklamıştır. 2014 yılının Ocak ayına kadar Askerlik Şubesi olarak kullanılan bina,ilçelerde Askerlik Şubelerinin kapatılması sonucu,belediye ye devredilmiş kent müzesi ve Atatürk Müzesi olarak kullanılmaya başlamıştır.Bina içerisinde gerekli düzenlemeler yapılarak Atamıza ve Ülkemize yakışır hale gelen binayı ve Atamızın kaldığı odayı ilk defa 08 Eylül 2015 tarihinde Büyük Taarruz Bisiklet Turu sırasında gezmiş ve hayran kalmıştım.
Mayıs 2017 tarihinde tekrar gezmek için gittiğimde ise binanın diğer odalarının kentsel dönüşüm merkezi ve tüketici hakları merkezi olarak kullanıldığını gördüm.Atamızın odası tek başına kalmış bir durumdaydı yada bana öyle geldi. Benim tavsiyem yol yakınken ve hiç gezmeseydiniz bir görün,ziyaret edin derim. Geçekten duygulanacaksınız.Size bilgi verecek birini ise aramayın alakasız kişiler var orada yalnız görev yapıyorlar,oda hakkında hiç bir bilgi alamazsınız.Gönlünde Atamıza yer olan muhakkak burasını görmeli.
Daha fazla anlatmama gerek yok, yaşamak ve görmek gerek.
Ata Anı Evi, Belkahve.
İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşunun başladığı konum olarak bilinen Belkahve sırtlarındaki tesis, Bornova Belediyesi tarafından tarihe yakışır şekilde yenilendi ve 09 Eylül 2016 tarihinde ziyarete açıldı.İçerisinde kütüphane de bulunan Atatürk Anı Evi’ nde işgal yıllarına ait eşyalar, dönemin kurtuluş mücadelesini anlatan fotoğraf ve maketler yer alıyor. Özel olarak tasarlanan mekanda bilgilendirici videolar ve belgeseller de gösteriliyor. Tarihi,zamanı ve saati hiç önemli değil yolu düşen herkes muhakkak uğramalı.Çok sıcak bir karşılama ve Ata Anı Evi ile ilgili hem görsel hem de anlatım olarak sizi çok ama çok doyurucu bilgiler karşılıyor. Burayı gezen ve gören bir daha gelmek isteyecektir.
![]() Bir suyun kaynağına Yolculuk ve dönüş yolu daha sona erdi.
Hemde Belkahve ‘de. Çok anlamlı oldu bence,yola Bakırçay Temiz Aksın diye çıktık. Bakırçay’ ı anlattık,sular temiz aksın dedik,tarihe biraz uzandık,Gediz ve Marmara Gölü’ ne el attık. En son Atamızın İzmir’ e girmeden önce kaldığı ve kahvesini içtiği yerlerde turumuzu tamamladık.
Ne mutlu bize,Ne Mutlu Türküm Diyene.
6 ncı gün 09 Mayıs 2017 Yiğitler-Kemalpaşa-Bornova: 38 km
BAKIRÇAY VE TÜM SU KAYNAKLARI İÇİN 04-09 MAYIS 2017 (Aliağa-Çandarlı-Bakırçay-Bergama-Soma-Kırkağaç-Çobanlar-Akhisar-Gölmarmara-Turgutlu-Yiğitler-İzmir)
|
Discussion about this post