En son turumu Aralık 15′ e yapmıştım.İki ayın ardından yine çıktım yollara….. Yollara dedim se fazla uzaklara değil hemen yakınımızdaki cennetlik yerlere. Rüzgarların ve yağmurun ara verdiği bir kaç günü değerlendirmek istedim,İzmir ve çevresinde kamp yapmadık,ayak basmadık yer kalmasın istiyorum.O yüzden havanın da müsaade ettiği ölçüde kendime dört günlük program yaptım.Turumun adını da Sessiz Koylar Turu koydum.Çünkü gideceğim koylar mevsim itibari ile sessizlik içinde. Hedefimde daha önce bir kaç defa kamp yaptığım Akarca Koyu, çok gidip te hiç kamp yapmadığım Demircili Koyu ve hiç gitmediğim, kamp yapmadığım Zeytineli Koyu var. Tabii bu güzel koylara giderken güzel bir rota ayarlamakta turun bir başka zevkli yanı. Havayı fırsat bilip 17 Şubatta çıktım yola, bu aynı zamanda 2018 yılının ilk turu olmuş olacak. İlk hedefim Akarca Koyu ve benim yola çıkma zamanım geldi,hadi bana iyi yolculuklar……
1 nci Gün 17 Şubat 2018 İzmir- Menderes-Balaban Göleti-Orhanlı-Seferihisar-Akarca Koyu:
EDS (Elektronik Denetleme Sistemi) – Mobese:Ocak ayında dikkatimi çekmişti, şimdi tam emin oldum.Biri bizi gözetliyor ve iyi tarafından gözetliyor. Burası Karabağlar-Gaziemir arasındaki Yeşildere yolu ile otoban bağlantısının kesiştiği nokta.Ana yolda yoğun trafikte yol alırken otoyola bağlantı noktasından geçiş anımda EDS’ nin bulunduğu direkteki kırmızı uyarı lambası yanıp sönmeye ve siren çalmaya başladı.Bu size dikkatli ol, sağında da bağlantı yolda yoğun trafik var geçerken dikkatli ve yavaş geç diyor. Bu sireni araç içinde duymanız mümkün değil ama bisikletle geçişlerde hele bir deneyin uyarıyı net olarak alacaksınız, yanan sönen ışığı da göreceksiniz.
Ben otoyol – anayol bağlantılarından çokça geçtim ve genelde bir siren sesi duyardım, merak ederdim,ne olduğunu ancak geçen ay öğrendim.Test ettim,her geçişimde öttü (trafiğin yoğun olduğu zaman).
Ya EDS-MOBESE çok akıllı, beni uyardı ya da EDS-MOBESE operatörü uyarma ihtiyacı duydu!!!! Otoban bağlantılarında artık çok dikkatliyim.
Şafak Sana Minnettar…..
Bu levha buraya boşuna koyulmamış olmalı.
Burası Menderes ilçesinin girişinde ki kavşağın hemen karşısı.Levhayı kim astı bilmiyorum ama şahıs astıysa, rant yada istimlak olayına isyan amaçlı astığını düşünüyorum.
Gizli Köprü.
Karabağlar,Gaziemir,Menderes trafiği derken nihayet doğaya açıldım.
İlk doğa fotoğrafını Sangı Deresi üzerindeki bu eski taş köprü de vermek istedim.
Çoğumuzun yanından geçerken göremediği bu köprü yıllara meydan okumakta.
Menderes-Yeniköy Yolu.
Benim için tur bundan sonra başlıyor, artık huzurlu yollardayım.
Bana keyifli sürüşler.
Balaban Deresi.
Yolum Balaban Göletine yakın yerden geçer de ben Balaban Göletine uğramam mı?Önce Balaban Deresi ile haşır neşir oldum.Göletin fazla suyu dereye hayat veriyor.
Ne Mutlu Bana, Ne Mutlu Doğaya…….Doğaya her zaman katkılarım olurdu, kendimce bir şeyler yapmaya çalışırdım.Bunu iz bırakır bir şekilde yapmaya da başladım.Ağustos ayı itibariyle Türkmen Şelalesi,Gürlek Şelalesi,Değirmendere Şelalesi olmak üzere hazırladığım levhaları buralara astım.En son geçen ay Segen Göleti ile Balaban Göletine de bu levhaları astım.Doğaya ve bana ne mutlu ki levhalar hala duruyor ve işe yarıyor.
Balaban Göleti.
Bu güzelliğe kim kıyabilir ki!!! Su kaynaklarını kim yok etmeye çalışır ki!!
Sularımız,doğamız kirlenmesin.Aslında uyarı levhasına gerek yok ama maalesef insanlarımız uyarılmak istiyor.Menderes-Orhanlı yolunun Yeniköy mevkiinden Balaban Deresini takiben ve orman içinden gidilen muazzam bir baraj göleti Balaban Göleti.
Yazları suyu azalmak ile beraber,kış aylarında suyu fotoğraftaki seviyelere çıkmakta ve Yeniköy-Menderes ovasına hayat vermekte.
Hoşuma gittiği kadar, buraya geldiğimde her zaman büyük zevk almışımdır. Etrafında bir çok MTB parkurunu da barındırmakta ve hepsini kullanmışımdır.
Balaban Göleti Hatırası.
Öğlen vakti vardığım, yemek molası da verdiğim Balaban Göletinden ayrılmadan,
günün anısına bir hatıra fotoğrafı almayı ihmal etmiyorum.
Torpilli Yol!!!!!Orhanlı yolu……Menderes yönünden Orhanlı istikametine
giderken yol görülmez bir eğime sahip ve siz pedal çevirmeden yolculuğu
zevkli bir hale getirebilirsiniz.Burada bisiklet adeta akıyor.
Yol ve manzarada zevkli olunca tadından yenilmiyor.
Karakoç Deresi.
Güzel bir akış ile geldiğim Orhanlı’da kendime bir mola verip, öğleden sonrası çayımı yudumluyorum.Mola dedim ise kısa tabii ki…. sonrada Karakoç’ tayım.Yönümü Seferihisar tarafına çevirirken, Karakoç Deresini de albüme katmayı ihmal etmiyorum.Karakoç kaplıca sularından da biraz bahsetmekte fayda var.
Karakoç Kaplıcaları:Seferihisar’ ın 17 kilometre güney doğusundaki Kavakdere Köyü yakınında bulunan Karakoç Kaplıcası’ nın sularında bol miktarda karbondioksit, sodyum klorür ve bikarbonat bulunur. Romatizma, cilt ve raşitizm hastalıklarının tedavisinde etkilidir. İçme suyu olarak kullanıldığı ise mide ve bağırsak bozukluklarına iyi geldiği bilinmektedir.
Karakoç-Seferihisar Yolu.
Karakoç’ tan Seferihisar tarafına yol almaktayım. Rüzgar karşıdan şiddetli esmeye başladı, poyraz bana direk vuruyor.Şimdiye kadar çok rahat geldiğim yolu bundan sonra iyi bir efor sarf ederek alacağım,üstelik biraz sonra tırmanış da başlıyor. O yüzden daha işin tatlı vaktindeyken bir yol hatırası alıyorum.
Zirve!!!!!
Zirve dedim ise o kadar değil,tırmanış dedim ise o hiç değil, topu topu 3 kilometre kadar tırmandım.Ama şiddetli rüzgar karşıdan olunca, gitmiyor be arkadaş….. zor attım kendimi tepe noktasına.Bir soluklanayım derken doğa olayı beni tetikledi ve bu fotoğraf ortaya çıktı. Küçük bir gölcük bazen rüzgarı unutturuyor insana,yorgunluğunu birden bire alıveriyor.
Şimdi iniş zamanı…… Seferihisar’a kadar.
Çiçek Adası.
Seferihisar’ a kadar 3 kilometre iniş olmasına rağmen rüzgar sayesinde pedal çevirerek iniş yaptım.Seferihisar’da ufak bir alışverişten sonra kamp yapacağım
Akarca Koyu’ ndayım,karşımda ise Çiçek adası.
Çiçek Adası; küçük bir ada, üzerinde çok sayıda tavşan yaşadığı söyleniyor (hiç çıkmadığım için görmedim).Karaya çok ince bir sırtla bağlanıyor,denizin alçaldığı zamanlarda yürüyerek gidilebildiği biliniyor.Bu gün deniz kabarık ve rüzgarlı olduğundan o ince yol net gözükmüyordu.Güzel yer Akarca Koyu, güzel yer Çiçek adası, aynı zamanda huzurlu buraları.O yüzden seçtim burasını.
Akarca Koyunda Kamp.
Daha önce de bir kaç defa kamp yaptığım alana geçiş yapıyor ve
Akarca Koyu’ nda çadırımı kuruyorum.Yer aramaya benim için gerek yok, burası tapulu yerim gibi oldu.Bu ayları seviyorum, ne karışanım ne görüşenim var, istediğim yere kamp atıp keyfini sürebiliyorum. Sezonda gel bakalım nerede kalacaksın?
Zaten sınırlı sayıda işletmeler açık olduğu gibi,yazlıkçılar da olacak ki, sen cümbüşe bak.Bana göre değil yaz ayları ben buraları kışın mesken tutar keyfini çıkarırım.
Hayat Bu Olsa Gerek.Fazla söze gerek yok,çadır kuruldu,malzemeler yerleşti,
tencere kaynadı derken günün yorgunluğunu kumlara uzanarak çıkarıyorum.
Akarca Koyu.
İşte tamda arzuladığım manzaralar.Akarca Koyunda gün batımı bir başka güzel.Albüme bol miktarda gün batımı fotoğrafı kaydettim,iki tanesini de burada paylaşıyorum.Gün batımı manzarası eşliğinde kendime has yaptığım tulum peynirli bulgur pilavını kaşıkladım.
Çok keyifliydi tavsiye ederim.
Akarca Koyunda Gece.
Koya geldiğimde cumartesi günü olması nedeniyle etrafta bir kaç yazlık sahibi vardı,selamlaşma,biraz konuşmadan sonra,hava kararmadan onlarda ortalarda gözükmez oldu.Koskoca Akarca Koyu bana kalmış oldu.
Seviyorum bu halleri……Yeni ay gökyüzünde belirirken bende gecenin keyfini çıkarmaya, günün yorgunluğunu üzerimden atmaya çalışıyorum.
Böyle gecelerde en yakın arkadaşım radyom, peynir ve kırmızı şarap.
Daha ne isteyebilirim ki…….
1 nci Gün 17 Şubat 2018 İzmir- Menderes-Balaban Göleti-Orhanlı-Seferihisar-Akarca Koyu:69 km
2 nci Gün 18 Şubat 2018 Akarca Koyu-Sığacık-Tatar Köprüsü-Zeytineli Koyu:
Akarca Koyu Sabahı.
Geceler uzun olup, erkende uyuyunca erken kalkıyorum ama çadırdan pek çıkasım yok.Çadırda bir süre oyalanıyorum.Hava ancak 08:00 gibi aydınlanınca toparlan,
kahvaltını gün doğumu eşliğinde yap derken saat 09:00 gibi yola çıkmaya hazırım.
Allah’a ısmarladık Akarca Koyu deyip Sığacık istikametine devam diyorum.
Sığacık.
Akarca koyu ile Sığacık arası 4,5 kilometre ve ben kısa süre sonra Sığacık’tayım. Günlerden pazar olunca burada hummalı bir çalışma var.Kale içi sokakları köy pazarı için hazırlanıyor.
Ben de fırsattan istifade Sığacık’tan biraz bahsedeyim.
Sığacık:Türkiye’de Sakin Şehir Ağı’ nın (Citta Slow) ilk üyesi olan Seferihisar‘ ın en çok ziyaret edilen bölgesi olan Sığacık, uzun yıllar kendi halinde bir balıkçı köyüydü. Şehirden kaçışın artması ve şehre yakın alternatif rota arayanların ilgisiyle Sığacık’ta hafta sonları yer bulmak zorlaşıyor.
Sığacık Kalesi:Sığacık Limanı’ nın kuzeydoğusunda bulunan Sığacık Kalesi Rodos seferine (1521-1522) hazırlanan Kanuni Sultan Süleyman’ ın emriyle Parlak Mustafa Paşa tarafından inşa ettirilmiş. Deniz üssü amacıyla inşa ettirilen bu kale yakın geçmişte gümrük kontrol merkezi olarak da kullanılmış. Kuşadası, Ayasuluk ve Sivrihisar olarak adlandırılan 3 kapıya sahip olan kale surlarında Teos Antik Kenti’ nden getirilen taşlar da kullanılmış.
Sığacık Üretici Pazarı:Sığacık, pazar günleri kurulan üretici pazarıyla İzmir’in en gözde pazarlarından birine sahip. Halden mal girişinin yasak olduğu pazar yerinde yalnızca çevre köylerde üretim yapan üreticinin getirdiği ürünlerin satışına izin veriliyor. Seferihisar köylerinde üretilen sebze, meyve ve Ege otları, Kaleiçi’ nde yaşayan kadınların hazırladığı yiyecek ve içeceklerin satışının yapıldığı Üretici Pazarı’ nda naylon poşet kullanımı yasak. Naylon poşet yerine file ve kese kağıdı kullanımı teşvik ediliyor.
Kaleiçi Sokakları:Kalenin herhangi bir tarafından ya da surların çevresinden Kaleiçi sokaklarına adım atıp daracık sokaklara kendinizi bırakın. Bu sokaklar onlarca ev pansiyonunun sıralandığı, yaşamın aktif olarak devam ettiği rengarenk görünümde. Ata Demirer’in Olanlar Oldu filminin çekildiği pansiyonu da yürüyüş sırasında görebilirsiniz.
Biraz değil bayağı bahsettim Sığacık’tan,görmekte fayda var düşüncesindeyim.
Sığacık-Düzce Yolu.
Sığacık’ta kısa bir gezi yaptıktan ve pazarın kuruluş aşamasına şahitlik yaptıktan
sonra ayrılıp,Düzce Köyü istikametine yol almaya başlıyorum.
Azmak Deresi.
Düzce Köyünden sonra Kuşçular istikametine giderken Azmak Koyuna akan Azmak Deresinin geçtiği köprü üzerindeyim. Burada her taraf enginar tarlası, enginarında mevsimi gelmek üzere.
Uzunkuyu Yolundan.
Kuşçular’da öğlen atıştırması,Gülbahçe’ de eksiklerin tedariki derken,İYTÜ kavşağından eski İzmir-Çeşme yolunun geçtiği Uzunkuyu yoluna sapıyorum.Yine bir doğa olayının önünde bir yol fotoğrafı alıyorum.Burası sessiz,sakin, huzurlu yol olduğu kadar beni bir yerlere götürecek,nereye mi?
Tatar Köprüsü.
Evet,Tatar Köprüsü’ ndeyim.Burası benim huzur bulduğum yerlerden biri.Daha önce Tatar Köprüsünden önceki yazılarımda bahsetmiştim ama yine Tatar Köprüsünden bahsetmek isterim.
Tatar Köprüsü;İzmir ili, Urla ilçesinin, Zeytinler köyünden, Kokar Koy’ a gidiş yolundadır. Zeytinler köyünden yaklaşık 1 km. uzaklığında eski faal yol üzerinde iken otoyol açılması nedeniyle kullanılmaz olan köprüdür.Tatar çayının üzerinde olduğundan TATAR KÖPRÜSÜ diye adlandırılan köprünün, Zeytinler köyüne yakınlığı nedeniyle ZEYTİNLER KÖPRÜSÜ ayrıca Kokar Koy yolu üzerinde olduğundan da ayrıca KOKAR KOY KÖPRÜSÜ diye de anılmaktadır.Halen sağlam ve kullanılabilir durumdadır. Yapımı hakkında kesin bilgi yok.Yaklaşık 30 m. Yüksekliğinde 5-6 m. Genişliğindedir. Büyük köprünün hemen ilerisinde yıkık küçük bir köprü daha vardır.
Tatar Köprüsü Hatıram.
Çok poz verdim burada, bir daha gelsem yine poz veririm.
Zeytineli Yolu.
Uzunkuyu’ ya varıp Çeşme yoluna çıkmadan Zeytineli levhasından içeri giriyorum.
Çok geçtim bu yolun önünden hep merak etmiştim, şimdi o merakımı gidermek üzereyim.Daha yolun başlagıcında çam ormanı içinde buluyorum kendimi.
Zeytineli Köyü.
Altı kilometrelik orman manzaralı yolun sonunda Zeytineli Köyüne varış yapıyorum. Urla’nın kendi halinde bir köyü burası.Tabeladaki nüfusu 408 yazıyordu.Köyden altı kilometre daha yol alarak Zeytineli Koyuna varış yapacağım.
Yalıazmak.
Köyden koya kadar olan 6 kilometrelik yolda irili ufaklı yazlık türü bir sürü ev vardı.
Tam koya vardığımda ise terk edilmiş DHMİ’ nin yazlık tesisi ile karşılaştım.
Sağa dönüp aynı yolu takip ederek Zeytineli Koyu ile buluşan Yalıazmak’ a ulaştım. Yalıazmak’ ın Koy ile buluşması gerçekten de güzeldi.
Zeytineli Koyu.
Buraya ilk defa teşrif ediyorum ve ilk defa kamp atacağım.Turun bu bölümü bir anlamda benim için keşif olacak.Bu gün günlerden pazar olması dolasıyla koyda 10′ a yakın araba var ve aileler piknik havasındalar. Biliyorum ki akşama meydan yine bana kalacak. Ben biraz Zeytineli Koyundan bahsedeyim.
Zeytineli Koyu;Uzunkuyu ve Çeşme-İzmir yolunda 12 kilometre içeride yani medeniyetten uzak bir koy,ne güzel…..tam bana göre.Köyde ve burada birer bakkal var,ihtiyacınızı giderebilirsiniz ama güvenmeyin.Koya gelince;300 metre plaja sahip, bunun 200 metresi terk edilmiş DHMİ’nin sınırları içinde.Plaja giriliyor mu? giriliyor.Koya sağ taraftan Yalıazmak yanından giriliyor.Tüm koylar gibi burası da kısmen harap edilmiş durumda.Ama güzel yanları da var, tabii kişi isterse!!!Bana göre DHMİ işletmesi tamamen yok edilecek ve burası yeniden düzenlenecek ve güzel bir koy haline getirilecek bak o zaman nasıl oluyor.İşte böyle bir yer Zeytineli Koyu…..
Gidilmeye değer mi? bence giderseniz kazancınız % 50, gitmezseniz %50, yani fiti fitine.
Kamp Zamanı.
Fazla araştırmaya gerek yok,plajın 100 metre gerisinde ve insanlardan uzak ağaçlık bölgede istenirse 3 bölge halinde 10-15 belki de 20 çadırlık alanlar bütünü var.İşte bende o alanlardan kafama en yatkın ve kimsenin göremeyeceği (zaten gece kimse olmayacak) yere, çadırı hemen kuruyorum.Kurarken dikkat ettiğim nokta aydınlatma lambasının arka bölümü olması.Karanlık her zaman iyidir.Zaman bundan sonra yorgunluk atma zamanı.
Çadırımı kurdum, içini yerleştirdim,kıyafetleri de değiştirdikten sonra günün yorgunluğunu atmak için bir süreliğine de olsa dinlenmeye çekiliyorum.
Zeytineli Koyundan.
Daha gün kavuşmadı ama koya geldiğimde orada olan insanlardan eser kalmadı.Ne güzel değil mi?İşte şimdi koy gözüme daha iç açıcı gözüküyor.Ya ben insanları sevmiyorum yada insanların doğayı tahrip edişlerini sevmiyorum.Kısaca ben sessizliği seviyorum.
Zeytineli Gecesi.
Yine yeni ay ve ben bir başka koydayım.Burası Zeytineli Koyu.
Etrafta kimsecikler yok, Yalıazmak Deresinin öteki tarafındaki evlerden arada bir horoz sesleri,uzaklardan köpek havlamaları geceye karışıyor.
Yemeğimi yedim,karnım tok, yorgunluğumu attım,şimdi geceyi ve radyomu dinlemek ile meşgulüm.Radyo FM nasılsa her yerden çekiyor.
Fazla olmuyor, erken vakitte de kış aylarının mahmurluğu üzerime çöküyor,kendimi uyku tulumunun sıcaklığı içinde buluyorum.
Yeni bir yeri görmenin ve yeni bir yerde kamp atmanın huzuru içinde uyuya kalıyorum.
2 nci Gün 18 Şubat 2018 Akarca Koyu-Sığacık-Tatar Köprüsü-
Zeytineli Koyu: 65 km
SESSİZ KOYLAR TURU 17-20 ŞUBAT 2018 ( 1 ve 2 nci gün İzmir-Menderes-Balaban Göleti-Akarca Koyu-Sığacık-Tatar Köprüsü-Zeytineli Koyu)
Discussion about this post