Sessiz Koylara yolculuğumun üçüncü gününde Zeytineli Koyundayım.
Balaban Göleti,Akarca Koyu,Tatar Köprüsü derken Zeytineli Koyuna kadar geldim. Turumu dört gün olarak planladım,üçüncü günde hedefim Demircili Koyu olacak, gece orada kamp yapacağım ama oraya çok değişik rotadan gideceğim.Yol uzayacak ama günü ve turu güzel bir coğrafyada tamamlayacağım.
Rotam mı? Zeytineli Koyu,Ildır,Barbaros, Demircili Koyu olarak planladım. Şimdi Zeytineli Koyunda başlayıp Demircili Koyunda biten üçüncü günüm ile Demircili Koyunda başlayıp,İzmir’de biten dördüncü günümün hikayesine başlamak istiyorum.
3 ncü Gün 19 Şubat 2018 Zeytineli Koyu-Germiyan-Ildır-Barbaros-Yağcılar-Demircili Koyu:
Sabah Halleri.
Bu turumda yeni aldığım yemek setimi de denemiş oldum.
Tencere-tava tamamdı istediğim gibiydi. Çaydanlığımda yeni ve çokta şahane çay demliyorum.Zeytineli koyunda üçüncü günün sabahına kahvaltımın bir parçası olan çay demleme seansınla başlamış oluyorum.Gün iyi başladı,iyi biter inşallah.
Zeytineli Koyundan Ayrılış.
Çadırı topla,havalandır, kahvaltını da tamamla derken saat 09:30 olmuş bile.
Ve yola çıkma zamanı,hazırım artık.Bu gün çok güzel bir rota beni bekliyor.
Zeytineli-Uzunkuyu Yolu.
Koydan köye 6 kilometre,köyden Uzunkuyu kavşağına kadar da 6 kilometre toplam 12 kilometre…..İşte bu 12 km böyle güzellikte bir yol.Çam ağaçlarının güzelliği içinde geçen bir yol.Yol manzaraları güzel olunca bende vitesi küçülttüm, zaman kavramını gömüyorum.Aheste aheste yol almaya devam ediyorum.
Ana Yola Çıkış.
Yolun tadını fazla çıkarmışım galiba 1.5 saatten fazla zamanda 12 km yolu almışım.Şimdi İzmir-Çeşme yoluna çıkış bölümündeyim.Ana yol demek benim için,basa bildiğin kadar bas ve bir an önce köy yoluna dal demek.Ben de öyle yapıyorum.
Germiyan Köyü.
Çeşme’nin tek Türkmen Köyü olan Germiyan Köyüne kısa zamanda varıyorum.Germiyan Köyünden o kadar geçmeme rağmen hiç bahsetmediğim aklıma geldi, biraz bahsetmekte fayda var düşüncesindeyim.
Germiyan Köyü;Burası Türkiye’de Slow Food (Yavaş Gıda) hareketine katılan ilk köy. Amaç katkısız gıdalar üretmek ve geleneksel yemekleri yaşatmak. Bunun için bütün köy seferber olmuş durumda. Ekmeklerini katkısız doğal ekşi mayadan pişirmeye başlamışlar. Sebzeler kendi tarlalarından geliyor ve yemekler bunlarla yapılıyor.
Duvar Boyaları;Köyün içine girdiğinizde göreceksiniz neredeyse bütün duvarlar beyaza boyanmış ve çiçek figürleri çizilmiş. Bu arada ay yıldızımız unutulmamış, o da duvarları süslemiş. Duvar resimlerini bu köyden Nuran Erden İsimli bir hanımefendi yapmış. Kendisi güzel sanatlar ile uğraşıyor, aynı zamanda köyde çiftçilik yapıyor. Köyüne çizdiği çiçek resimleri ile tam bir çiçek köy yapmış.İşte böyle bir yer Germiyan Köyü.
Ildır.
Germiyan’ da fazla takılmayıp yola devam ediyorum.
Yaklaşık yarım saat sonra Ildır’dayım.Vakitte öğlen olunca deniz kenarında Ildır Koyunda yukarıda görülen manzara eşliğinde yavaş yavaş öğlen yemeğimi atıştırmaya başlıyorum.Bu arada Ildır’dan da bahsetmeden geçemeyeceğim.
ILDIR;Çeşme merkeze 27 km uzaklıkta küçük adacıkları olan güzel bir koyun üzerinde kurulu olan Ildır, Çeşme Yarımadası’ nın en büyük antik yerleşim yeridir. Erythrai adıyla kurulan Ildır, Çeşme’ nin en görülmeye değer tarihi zenginliklerinden biri. Erythrai sözcüğünün Yunanca’da “kırmızı” anlamına gelen “erythros” tan türediği, kent toprağının kırmızı renginden dolayı Erythrai’ nin “Kızıl Kent” anlamında kullanıldığı yönünde de bir görüş var. Arkeolojik kalıntılarda M.Ö 3000’de Erythoros yönetiminde olan kolonistler tarafından kurulduğu anlaşılan şehir tarihteki 7 büyük İyon kolonisinden biri. MÖ 3. yüzyıl sonlarında yapıldığı sanılan akropolün kuzey yamaçlarındaki antik tiyatrosu ve Athena Tapınağı ile Ildır arkeoloji meraklıları için de vazgeçilmezdir. Enginarı, balık lokantaları, lokma ve kahvaltı mekanlarıyla lezzetli bir durak olan Ildır; özellikle gün batımı manzarasıyla da eşsiz güzelliktedir.
İşte böyle bir geçmişe sahip Ildır. Erythrai Antik Kentini daha önce defalarca gezdiğimden,bu gün yalnız deniz manzarası eşliğinde yemeğimi yemek ve sonrada başka rotalarda pedallamak istiyorum.
Kadıovacık Yolu.
Ildır’da ki molamın ardından çıkıyorum yola.
Sabah pek rampa yoktu ama öğleden sonraki bölümde beni rampalar bekliyor.Hem de dört tane sıkı rampa.İşte o rampaların birincisinin başlangıç bölümündeyim.Bu rampayı atlattıktan sonra söz kendime güzel bir yerde mola vereceğim.
Sözüm Söz!!!!!
Burası Kadıovacık’ lı Kara Ahmet’in yeri.
Buradan ne zaman geçsem hep kapalıdır ve ben de her defasında burada mola verir, suyundan içerim. Sonradan öğrendim ki yalnız hafta sonları açarmış.İlk rampa ile ikinci rampa arasında bulunan bu muazzam yerde sözümü tutup kendime kahve molası veriyorum.
Bu da benim için yeni bir şey oldu.Kahveyi severim, gün içerisinde muhakkak içmek ihtiyacı duyarım,her yerde de aynı lezzeti yakalamak imkansız.Artık kendi kahvemi kendim yapmaya başladım.Ama böyle bir yerde de kahve molası verilmez mi?
Kadıovacık.
Birincisinden daha sert olan Kadıovacık rampasını da tırmanıp şimdi Urla’ya bağlı Kadıovacık girişindeyim.Sol yanımda bulunan büyük ova benim için görülmeye değer bir alan olduğundan albüme ilave ediyorum.
Barbaros.
Kadıocak’tan sert bir iniş ile vardığım Barbaros Köyünde ilk uğradığım yer Çanakkale Şehitler Anıtının olduğu park oluyor.Bu şirin köyün çok özelliği var ama ben Çanakkale Şehitlerinden bahsedeceğim.Çanakkale Savaşı sırasında o zamanki adıyla Sıradam, şimdiki adıyla Barbaros 40 yiğit asker göndermiş Çanakkale’ye… ve o yiğit Mehmetçiklerden sadece 4’ü dönebilmiş geriye…. 36 şehidin isimleri ise köy meydanındaki parkta yer alan ”ŞEHİTLİK ABİDESİ” n de onur ve gurur listesinde ölümsüzleşmiş.
İşte benim ziyaret yerimde bu ”Şehitlik Abidesi” oluyor.
Koca Göl.
Barbaros’tan Urla yoluna hareketim devam ediyor.
Günün üçüncü tırmanışı esnasında ise sağ tarafımda Birgi köyü ve Koca Göl net olarak gözükmeye başlıyor. Bir süre bu manzara eşliğinde tırmanıyorum.Barbaros-Birgi ovasında 5′ e yakın irili ufaklı göl var. Bir tanesinin adı var ve adı da Koca Göl.O Koca Göl kenarında geçen kış Kasım ayında kamp yaptım.
Yağcılar Yolundan.
İçmeler’den Yağcılar’ a doğru günün son tırmanışını yani dördüncü tırmanışını yapıyorum. Yorucu olmaya başladığı sırada bana cesaret veren bu keçi ve iki yavrusuna tüm sevgimi gönderiyorum.
Demircili Koyu.
Veeeee artık Demirci Koyundayım. Biraz sonra kamp yapacağım alana geçeceğim.Burası olağanüstü güzelliğe sahip bir koy,birazdan enginar bahçelerinin arasından geçip sessiz koylardan bir tanesinde kamp atacağım.
Demircili Koyu.
Bu üç fotoğraf Demircili Koyu hakkında biraz fikir veriyor sanırım.
Bana göre muhteşem yerlerden biri burası.Bu bölgede çeşitli doğal güzellik görebileceğiniz gibi, bir çok alternatif noktada kamp atabilirsiniz.
Ben tercihimi bu gece kamp yeri olarak Komodor Muhtarın Yeri olarak seçtim.Bu gece bu manzara eşliğinde kamp atacağım.
Geceye Hazırlık Zamanı….
Akşam serinliği çöktü, hafifte rüzgar var hemen çadır faaliyetini tamamlayıp üstümü değiştiriyorum.Kuru giysiler beni sıcak tutacak.Terli kıyafetleri ise rüzgarın dümen suyuna bırakıyorum.Her şey bitip hazır olduktan sonra elimde ne varsa ortaya döküp akşam yemeği hazırlığına girişiyor ve hava kararmaya yakın dolu bir midenin verdiği rahatlığını yaşamaya başlıyorum.Nihayet çok gelip gittiğim Demircili Koyunda kamp atacağım.
Demircili Koyunda Gece…..
Poyrazın etkisini azaltmak için sütre gerisine geçip rüzgardan korunmanın çaresini buluyorum.Ne kadar az rüzgara maruz kalmak o kadar keyif almak anlamı taşıyor.Keyifler radyomda ki müziğin eşliğinde daha da yerine geliyor.Bu turumun üçüncü ve son Sessiz Koyunda son gecem de kutlama yapmak elbette hakkım.Ben de o hakkı sonuna kadar kullanıyorum.Gecenin sessizliğini bozan dalgalar ve radyomdaki müziğinde eşliğinde uykum gelinceye kadar Demirci Koyuna hayat veren deniz ile muhabbet ettim.Sonra mı? tabii ki yoruldum ve uyku dedim.
3 ncü Gün Zeytineli Koyu-Germiyan-Ildır-Barbaros-Yağcılar-Demircili Koyu Rotası:75 km
4 ncü Gün 20 Şubat 2018 Demircili Koyu-Kuşçular-Urla-İzmir:
Üç güzel gün, üç güzel gece ve üç güzel Sessiz Koy……
Böyle geçti üç günüm.Şimdi son günümdeyim.
Demircili Koyuna Veda….
Sabaha karşı poyraz şiddetini arttırdı,bir ara kendi kendime nasıl kalkıp ta toparlanacağım sormadım değil ama sıkıca giyinip çadırdan çıktım ve seri bir şekilde toplanma işini bitirdim.
Kahvaltıyı da burada yapmayı düşündüğümden Komodor Muhtar Ağabeyimizin bırakmış olduğu küçük kulübenin ardına geçip keyifle kahvaltımı yaptım.
Ve şimdi Demircili Koyundan ayrılma zamanı….
Tekrar Demircili Koyu.
Demircili Koyundan ayrılırken bir kere daha arkaya bakıp dün bu yerden
fotoğrafını çektiğim Demircili Koyunu tekrar fotoğraflıyorum.
Ve yoluma yani evime doğru yol almaya başlıyorum.
Kuşçular Yolu.
Demircili Köyünden Kuşçular istikametine yol almaya devem ediyorum.
Manzarada görüldüğü gibi harika bir atmosfere sahip rota burası.Tadını çıkara çıkara Demircili-Kuşçular arasındaki 10 kilometre yolu alıyorum derken Kuşçular yakınlarında yağmur hafiften yağmaya başlıyor.
Yağmura Rağmen.
Kuşçular’ a girişte yağmur hızını arttırdı ve benim de kahve molası verme zamanım geldi.
Bir süre Kuşçular’da mola verdikten sonra yağmura rağmen Urla istikametine
yol almaya devam ettim. Yağmur pek yoğun olmasa bile ıslatan cinstendi ve Urla’ yı geçtikten bir kaç kilometre sonra etkisini kaybetti ve sonra da elveda dedi.
Sessiz Koylar Turu.
Bir güzel turun daha sonuna geldim.
Bana göre çok güzel geçti;Akarca Koyunda daha önce kamp atmıştım bir daha attım. Zeytineli Koyuna ilk defa gittim ve ilk defa kamp attım.Demircili Koyuna çok gitmiştim ve ilk defa kamp yaptım.Her şeyi bir arada yaşadım.İzmir için felsefem; gezmedik ve kamp atmadık yer kalmasın.Dört gün böyle geçti,şimdi sıradaki turların planlarına çalışma var.
4 ncü Gün 20 Şubat 2018 Demircili Koyu-Kuşçular-Urla-İzmir:55 km
SESSİZ KOYLAR TURU 17-20 ŞUBAT 2018 (3 ve 4 ncü gün Zeytineli Koyu-Germiyan-Ildır-Barbaros-Demircili Koyu-Urla-İzmir)
Discussion about this post