İzmir’den Datça’ya yolculuk…..
İzmir-Datça rotası üzerinde daha önce gördüğüm, gezdiğim yerler olduğu gibi,izleyeceğim rotaya daha önce görmediğim yerleri de içinde barındıran ortaya karışık bir şeyler hazırladım.İçlerinde özellikle kamp yapmak istediğim yerlerde var.
Gezeceğim,göreceğim,geçeceğim yerler güzel,hele bu mevsimde çok ta güzel. Aslında bu turumu yapmaya Şubat ve Mart aylarında iki defa teşebbüs ettim ama hava durumu ve benim şahsi işlerimden dolayı bir türlü olmadı. Nasip bu güneymiş.
Fazla sıcaklara ve kalabalıklara kalmadan bu güzel coğrafyaya bir an önce hareket etmeli. Yol üzerinde görülecek çok şeyler var, boş durmamalı. Müsaadenizle ben yola çıkıyorum.
1 nci Gün 11 Nisan 2018 İzmir-Selçuk-Söke-Azap Gölü-Akbük:
Selçuk ve İzban Gerçeği.
İzmir-Selçuk arası 70 km.Yoğun trafik altında, sıkıntılı ve bir günü harcamak isteyenler bu mesafeyi pedallayarak gidebilir.Ama bir gerçek te var, İzban gerçeği.Bu sıkıntılı mesafeyi,Şirinyer’ den İzban’ a binip,1,5 saat gibi kısa bir zamanda alarak saat 10:00 da Selçuk’a vardım.Şimdi tura başlama, yani pedalların dönme zamanı.Bu fotoğraf tura başlangıç fotoğrafım olsun.
Çamlık Rampası!!!
Selçuk’ta fazla oyalanmadım,hemen Aydın yoluna çıkış yaptım.
Turun ilk rampası Çamlık rampasını tırmanmaya başladım.Kısa ama zorlayıcı bir rampanın sonunda Çamlık Köyü girişindeyim.Burada durmayıp yola devam ettim.Bundan sonra Ortaklar’ a kadar uzun bir iniş var.(Çamlık’ta tren müzesi var görülmeye değer.Ben daha önce görmüş ve yazılarımda anlatmıştım)
Arkadaşım Eşşek!!!!!Kendi halinde,kendi dünyasında bir arkadaş!!!!
Yeşilliği bulmuş, mutlu olmalı.
Magnesia Antik Kenti.
Çamlık’tan Ortaklar’ a kadar iniş yapıp, oradan Söke yönüne devam ettim. 4 km sonra Magnesia Antik Kentinin önündeyim.İçeri girmedim (daha önce gezmiştim) dışarıdan biraz seyreyledim.
Magnesia Antik Kenti.
Aydın ili, Germencik ilçesi, Ortaklar beldesine bağlı Tekin köy sınırları içinde, Ortaklar-Söke karayolu üzerinde yer alan Magnesia, antik kaynaklara göre Thessalia’ dan gelen ve Anadolu’ya ilk gelen Helenler arasında sayılan Magnetler tarafından kurulmuştur. Magnetler, Leukippos adındaki efsanevi liderin öncülüğünde ve Apollon’ un kehanetiyle bildirdiği şekilde Girit Adası üzerinden Anadolu’ya gelirler. O zaman bir körfez olan bugünkü Bafa Gölü ve Samson Dağı yöresinde karaya çıkarlar ve sonradan Magnesia adını alacak olan Mandrolytia kentini ele geçirirler. MÖ 530’ larda Perslerin eline geçtiği bilinen bu kentin yeri hala bulunamamış olup antik dönemde konumu nedeniyle Magnesia ad Maeandrum (Menderes Nehri kenarındaki Magnesia) olarak adlandırılmıştır.
Kısaca bahsetmeye çalıştığım Magnesia Antik Kentinde fazla oyalanmadım ve Söke tarafına yola devam ettim.
Güzelliklere Yolculuk.
Bereketli Söke Ovasında yolculuğum esnasında öğlen yemeğimi de yedikten sonra ana yoldan ayrılma zamanı geldi ve Özbaşı Köyü kavşağından içeri girdim. Şimdi bir süreliğine güzellikler içinde yol alacağım.
Çalıköy.
Ovadaki yolculuğun sonuna doğru ovayı bir kale gibi kesen bir tepecik ve o tepeciğin yamacında Çalıköy.Ovada da,yaylada da, dağda da tüm köyler güzel oluyor.
Büyük Menderes Nehri.
Bugün üç defa yüz yüze geleceğim ve bir süre beraber yol alacağımız Büyük Menderes Nehrinin üzerindeyim.
Büyük Menderes Nehri: Batı Anadolu’ nun en büyük nehridir ve Menderes Havzası’ nın ana sulama kaynağıdır. Küfi Suyu ve Banaz Çayı kollarının birleşmesiyle oluşur ve Ege Denizine dökülür. Uzunluğu 548 km’ dir.
Karacahayıt.
Ovadan bir süreliğine ayrılma zamanı. Latmos (Beşparmak Dağları) eteklerinde küçük bir tırmanış yapmaktayım. Biraz önce içinden geçtiğim Karacahayıt hemen altımda ve sağ tarafta da Latmos’ un etekleri.
Azap Gölü’ne Varış.
Bir kaç kare önce güzelliklere yolculuk demiştim.Haklı olup olmadığım Azap Gölü görününce daha iyi anlaşılacaktır.Bölgenin bakir ve en cazip su kaynağı dibindeyim.
Azap Gölü.
Azap Gölünden biraz bahsetmeliyim.
Azap Gölü:Bir çok sulak alanın yok edildiği günümüzde, koruma statüsü bulunmayan ancak bölge için önemli bir sulak alan niteliği taşıyan ve yaban hayatı koruma alanı olabilecek kriterde bir yer olan Azap Gölü’ de bunlardan biridir.Azap gölü,ılıman iklimin koşullarının olduğu bir eko sistem olup, Aydın’ın Söke ilçesine bağlı Yeşilköy ve Avşar köyleri arasındadır.İon kıyı kentlerinden Myus’ a çok yakındır.Batısında Büyük Menderes Nehri ve Myus Antik Kenti,doğusunda Beşparmak Dağları,güneyinde Bafa Gölü bulunmaktadır.Göl kıyısındaki tepelerde kaya mezarları bulunmaktadır.Azap Gölü sığ ve köklü su bitkilerinin yoğun olarak bulunduğu ve besince zengin bir göl olup,yüksek biyolojik çeşitlilik barındırmaktadır.Hem kuşlar ve canlılar için sazlıklar hayati önem taşımaktadır.
Günün Anlamı.
Bu günün ilk anlamlı gezisi Azap Gölüydü ve ne mutlu ki bana ve küheylana, onu başardık.Ana yoldan ayrılıp güzelliklere daldık ve Azap Gölünün muhteşem manzarasında biraz zaman geçirdik.
Azap Gölü Hatırası.
İki yıl önce buradan geçerken hayran kalmıştım.Üstelik yaz sonuydu.
Şimdi daha da canlı buraları, bahar ayı çok büyük canlılık katmış Azap Gölüne.İnşallah hep böyle kalır.Bu güzel gölün önünde bu günün hatırasına bir fotoğraf çekilmek hakkım olmalı.
Yol Ayrımı.
Ova,Büyük Menderes,Latmos’ un etekleri,Azap Gölü,tekrar Büyük Menderes,Sarıkemer ve biraz daha ovada ve ana yolda yolculuk sonunda 4 km tırmanışta yaptıktan sonra yol ayrımındayım.Sağa, Didim-Akbük istikameti benim yolum olacak.Geceyi Akbük’ te bir güzellikte geçirmek istiyorum.
Akbük Saplı Ada.
Yol ayrımından biraz da rüzgarın yardımıyla 12 km’yi çabuk alarak Akbük-Saplı Ada mevkiindeyim.Gelişimin hatırasına Saplı Ada manzaralı bir fotoğraf alıp, günün ikinci önemli anına tanıklık yapmaya başlayabiliriz.2017 sonbaharda ilk defa gelmiş hayran kalmıştım buraya,ben burada muhakkak kamp atmalıyım demiştim. O niyet işte bu gün gerçek olacak.
Saplı Ada.
Nedir bu Saplı Ada ve ben neden buradayım.Biraz bahsetmek isterim Saplı Adadan,sonra bahsederim günün kritiğinden.
Saplı Ada:Tepeden bakınca bir kaşık görünümüne benzeyen bu harika manzara Didim’de Akbük’ ün simgesi haline gelmiştir.SİT alanı olarak koruma altına alınan Saplı Ada’nın ilginç bir yapısı var. M.Ö 1500′ lü yıllarda Ege Denizi’ nde meydana gelen çok büyük bir volkan patlaması sonucu etrafa saçılan küllerin birikimi ile oluşmuş.Günümüzde hala bu kül katmanını görmek mümkün.Akbük Koyunun yaklaşık 100 metre açıklarında yer alan adaya yürüyerek de gitmek mümkün.Suların çekildiği zamanlarda ada ile arasında su yüksekliği ancak dizlerde oluyor (Fotoğrafta iki kişinin yürüdüğü görülüyor) .
Saplı Ada Gecesi.
Saplı Adanın karşısında yerimi alıp kampımı kurdum.
Bu gün İzban ile 70 km,111 kilometre de pedallayarak harika bir yolculuk yaptım.Rotamı hazırlarken bu güne iki önemli hedef yerleştirmiştim. Biri Azap Gölünde küçük bir gezi,diğeri ise Saplı Ada karşısında kamp (Tabii yol boyu bir sürü güzellikte vardı).Çok şükür iki planımda tamam.Şimdi gece oldu,yorgunluk belirtileri başladı,karşı çaprazımda Akbük’ ün ışıkları göz kırpmaya başladı.Çok güzel bir günün sonunda, çok güzel bir yerde kamp yapma mutluluğu içinde artık uyku vakti geldi.Uyumam ve yarına hazır olmam gerek.
1 nci Gün İzmir-Selçuk-Söke-Azap Gölü-Akbük Rotası:111 KM
2 nci Gün 12 Nisan 2018 Akbük-Kazıklı-Milas-Ören:
Güne Merhaba.
Sessizlik içinde geçen bir gecenin sonunda yeni güne günaydın.
Gece deliksiz bir uyku uyumuşum,normalde gece bir kaç defa uyanırdım ama bu gece hiç uyanmadım.Sabah ezanı okunurken ancak gözlerimi açtım.Biraz oyalandıktan sonra Saplı Ada karşısındaki kamp yerimde yeni günün hazırlıklarına başladım.
Ben Gidiyorum.
Kahvaltı, toparlanma derken 08:30 gibi yola çıkmaya hazırım.
Saplı Adaya veda edip Akbük içinden yukarılara Kazıklı istikametine yola çıkmaya da hazırım.
Akbük.
Bu sabahın ilk tırmanışı 5 kilometre.
Aslında rakım olarak küçük gibi görünse bile peş peşe olunca yıpratıcı.Bu gün de bunlardan bol bol karşıma çıkacak.Akbük-Kazıklı rampasının son safhalarında geriye dönüp baktığımda geride kalan Akbük tüm güzelliği ile gözümün önünde.
Güllük Körfezi.
Tırmanışın ardından inişe tam geçmişken puslu havanın içinde tepeden
Güllük Körfezi biraz olsa da görünmeye başlıyor.
Akbük-Milas Yolu.
Akbük-Milas arası 54 kilometre…..Yolun büyük bölümü bu güzelliklere sahip.Bu yola 2017 yılının sonbaharında ilk defa girmiş ve günün sonunda Kıyıkışlacık’ ta kamp atmıştım.O gün nasıl hayranlıkla bu coğrafyada yol aldıysam aynı duygularla şimdi de yol alıyorum.
Tek farkla! sonbaharda öğleden sonra,şimdi ise sabah yol alıyorum.
Anlamak!!!!Yolların güzellikleri bazen hiç ummadığınız anda karşınıza çıkar,
güzellikler arasında kalır mutlu olur,düşünürsünüz.
Tepeden Bakış.
Kazıklı,Gürçamlar köylerini geçtim, Kıyıkışlacık kavşağını da geçtikten sonra yine tırmanış ve tırmanışın sonunda karşımda yol ayrımı.Sağ yol Bodrum istikametine gidiyor ve ben o yolu sonbahar ayında kullandım.Şimdi sola Milas yoluna dümen kırıp yol alırken sağ yanımda aşağılarda sonbaharda iniş yaptığım yol yılan gibi uzanırken,ileri de Bodrum Havaalanı ve Milas ovası gözümden kaçmıyor.
Milas Ovası.
Yine yukarılardan Milas Ovası ve ova içerisinde yer alan küçük bir gölcük.
İleride ise Bodrum havaalanı.Bu güzellikler içinde yol aldıktan sonra öğlen vakti geldiğim Milas’ta öğlen yemeğimi yedikten sonra güneye Ören istikametine yol almaya devam ediyorum.
Beçin Kalesi.
Milas’tan ayrılalı 5 kilometre oldu ve şimdi Beçin’ deyim. Beçin deyince ilk akla gelen Beçin kalesidir.Gezmek bu güne kadar nasip olmadı ama yakın zamanda gezeceğime inanıyorum.
Beçin Kalesi:Muğla’ nın Milas ilçesinin 5 km. kadar güneyinde yer alan Beçin Kalesi birbirinden farklı pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış antik bir yerleşim alanıdır. Tarihin farklı dönemlerinde Beçin Kalesi Kalkolitik, Helenistik, Roma, Bizans, Menteşe Beyliği ve Osmanlı dönemlerini yaşamıştır. Sarp, kayalık bir tepe üzerinde yer alan İç Kale’nin surları nispeten sağlam durumdadır. Kaleye giriş, bugün az bir kısmı takip edilebilen taş döşemeli bir yoldan sağlanmaktaydı. Kaleye merdivenle çıkılmaktadır. Merdivenden devam edilince sağ taraftaki tonozu göçmüş mekan sarnıçtır. Bunun daha yukarısındaki iri mermer blok kaplamalı duvarın, antik döneme tarihlenen bir mezar yapısına ait olduğu düşünülmektedir. Düz atkılı kapıdan tonozlu bir mekan ile girilen İç Kale’de yerleşimler XX. yüzyıl ortalarına kadar devam etmiştir. Günümüzde basit patika yollarla gezilen İç Kale’de tek veya iki mekanlı evlerden başka sarnıç ve hamam yapıları da görülmektedir.
Baharın İzleri.
Ören,Milas’ın beldesi, yolum Ören’e doğru gidiyor.Milas-Ören arası da 44 km
ve doğanın sunduğu bütün nimetleri bu yol üzerinde görmek mümkün.
Şimdi bahar ayında olduğumuzdan doğa daha da canlı.
İşte bu güzellikler içinde ufak ufak tırmanmaya devam ediyorum.
Vadi içi.
Milas’tan itibaren istinasız 26 km ufak ufak tırmandım ve şimdi 18 km’lik sert bir inişle Ören’e doğru gidiyorum. İşte o sert inişin bir bölümü bu muhteşem görselliğe sahip vadi içinden geçiyor.
Ören.
Ören; Gökova Körfezi sahilinde yer alan Muğla’nın Milas ilçesine bağlı bir köydür.Yakın zamanlara kadar kullanılan eski ismi Gereme, antik çağdaki ismi Keramos’ tur.
Ören, muhteşem sahili ve denizi,havası,doğallığı ve sakinliği ile benim gözde yerlerimden biri.Hiç bozulmamasını diliyorum.Ören, bu akşam benim kamp yerim olacak.Önce sahilde akşam yemeği işimi halledip sonra Ören’de en uygun yerde kampımı kuracağım.
Ören’ de Kamp.
Genelde tek başıma olduğumda ve mevsimsel olarak sakinliğin hüküm sürdüğü zamanlarda kamp attığım yere çadırımı kurdum.Korkum ve tedirginliğim yok, Atatürk heykelinin dibindeyim.Yemek işi,çadır işi,denizde serinleme,sahil duşlarının akması ile bol keyif çatma derken geceyi ilerlettim.Deniz ve duşun gece serinliği ile birleşmemesi için biraz yürüyüş yaptım, vücudumu ısıttı,sahilde dalgaların sesini dinleyerek dinlendikten sonra fazla da geç olmadan çadırın içine attım kendimi.Deniz ve duş, iki günlük tempolu sürüşün tüm yorgunluğunu üzerimden almış vaziyette iyi bir uykuya daldım.
İzmir’den Datça’ya Turumun ilk iki günü böyle geçti.Sonraki günler diğer yazılarımda olacak.
2 nci Gün 12 Nisan 2018 Akbük-Kazıklı-Milas-Ören:98 km
İZMİR'DEN DATÇA'YA 11-16 NİSAN 2018 (1 ve 2. gün İzmir-Selçuk-Söke-Azap Gölü-Akbük-Saplı Ada-Milas-Gökova Körfezi-Ören)
Discussion about this post