Bu kışı İzmir’in batısında gezmeye ayırdım….
Aralık ayında Karaburun Yarımadası,Şubat ayında Sessiz Koylar ve şimdi de yine İzmir’in batısındaki koylarda gezmeye devam ediyorum.
Bu üç turumun tamamı Karaburun Yarımadası dahilinde oldu,bir anlamda Yarımadanın ayak basmadığım yeri,kamp atmadığım yeri kalmadı gibi. Girmediğim yer vardır her halde ama zamanla oralara da ulaşırım. Üç aşamada yaptığım, bir kısmı da keşif amaçlı olan bu üç turumu, önümüzdeki kış tüm Yarımadayı daha uzun sürede ve girilmemiş yerlerine de girerek kapsamlı bir şekilde tek seferde yapmayı daha şimdiden planladım. Yarımada bana göre her mevsim güzel ama ben daha çok kış aylarında seviyorum.Mevsimsel olarak sakinleşen Yarımada bana aitmiş hissi uyandırıyor. Sessiz,Sakin,Issız Ve Huzurlu…..
Bu başlığı hiç zorlanmadan buldum.
Kamp yapacağım koylar bu isimlerle çok uyumlu.Her kamp yapacağım koya gerçek adları yanında bu adları uygun gördüm kendimce….
Sözü ve yazıyı fazla uzatmadan Sessiz,Sakin,Issız Ve Huzurlu Koylar turuma başlamak istiyorum.
1 nci Gün 09 Mart 2018 İzmir-Bademler-Ayazma Koyu-Demircili Koyu:
Rauf Denktaş Parkı.
Kıbrıs Türkü,siyasetçi,yazar ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ilk Cumhurbaşkanı anısına Narlıdere Belediyesi tarafından yapılmış,Narlıdere-Güzelbahçe sınırındaki yoldan içeride olan bu parka kadar evden 17 kilometre kadar yol alıp, soluklanmak için burada durdum.Her zaman durduğum ve mola vermeyi tercih ettiğim yer burası.
Moladayım,Rauf Denktaş Parkında kısa bir mola ve kahve saatimin gelmesi nedeniyle
burada kendime bir keyif kahvesi yapıp yola devam ediyorum.
Bademler Köyü.
Narlıdere molasından sonra kısa bir molada Çamlı Köyünde verdikten sonra şimdi Bademler Köyü girişindeyim.Farklı bir köy burası,her pazar yöresel tatların sunulduğu köy pazarı kurulur,köy de cami yok, tiyatro ve amatör tiyatrocuları var,76 yıllık kütüphanesi de var.Daha nice ilklerin yaşandığı bir köy burası.Pazar günleri pazar kurulan sokaktan sessizce geçip Turgut tarafına yol alıyorum.
Bademler Köyünde Anlamlı Duvar Profili.
Turgut Köyü Duvarları.
Bu şirin küçük köye ilk girdiğinizde duvarlarına yapılan bu resimler sizi karşılamakta.Ne zaman köye gelsem hayranlıkla bu duvarlara ve sokaklarına bakmışımdır.Duvardaki yazı her yıl Haziran Ayında yapılan Lavanta Festivalini size hatırlatıyor, unutmayın diyor.
Başka Söze Gerek Var mı?
Turgut; İzmir’in Seferihisar ilçesine bağlı bir köydür. Seferihisar hudutlarının sonlarına gelindiği bir yerde denize 3 km uzaklıktadır. Köy halkı geçimini büyük-küçük baş(özellikle keçi) hayvancılığı ve mandalina,enginar,zeytin yetiştiriciliği yaparak kazanmaktadır. Tipik bir Ege köyü özelliği göstermekte olup,oldukça mistik bir havası bulunmaktadır.
Köy Sokakları..
Köyde iki tane kahvehane mevcut,ben her defasında daha yeşillikli olan ve bayanların işlettiği kahvehaneyi tercih ederek burada kısa bir mola verdim.Reklam gibi olacak ama burada genç kızımız çok güzel tost yapıyor, malzemesi de bol.Fırsatı kaçırmadım, zaten öğlen olduğu için tostumu yedim yoluma devam ettim.
Turgut-Kuşçular Yolu….
Turgut Köyü molasından sonra mandalina bahçelerinin arasından
Kuşçular istikametine olan yolculuğum devam ediyor.
Azmak Deresi.
Ovacık-İhsaniye taraflarından gelerek Azmak Koyunda deniz ile buluşan
Azmak Deresinin üzerindeyim.Biraz sonra Enginar bahçelerinin bulunduğu bölgeden
Azmak Koyuna giriş yapacağım.
Azmak Koyu.
Yoldan deniz tarafına ayrılıp 1 kilometre gittikten sonra Azmak Deresinin de deniz ile buluştuğu Azmak Koyundayım.Kış ayı itibariyle balıkçılar haricinde fazla bir itibar görmeyen Azmak Koyu yazın bol miktarda misafir ağırlamakta.Koyda her hangi bir tesis ve su yok.Yolunuz buraya düşer de keyif yapayım derseniz nevaleyi yanınızda getirmek mecburiyetindesiniz.Kamp yapmak istiyorsanız kafanıza göre bir kaç yer var.
Demircili Yolu.
Azmak Koyu ziyaretinden sonra tekrar yola çıkıp Kuşçular’ a varıyorum.Kuşçular’da 3 adet büyük market bana alışveriş seçenekleri sunduğundan tüm eksiklerimi buradan giderdim. Gerçi Demircili’ de iki bakkal var ama ben tercihimi buradan yana kullandım. Yok o kadar yolu taşımam diyorsanız Demircili’deki bakkallarda da her şey var.
Demircili Koyu.
Kuşçular-Demircili derken köyün hemen 3 kilometre aşağısında ki Demircili Koyundayım.Burada kamp atacağım çok yer var ama ben yine tercihimi geçen ay kamp attığım Komodor Muhtar İbrahim’in yerinden yana kullanacağım.Erken vardığımdan biraz etrafı gezip, kampımı sonra atacağım.
Deniz Yıldızı Koyu.
Burayı yukarıdan ancak bu kadar görebiliyorum.Koy bir işletmeye ait ve kapısı kilitli olduğundan bu mevsimde girmek imkansız.Ancak daha sonra başka bir yol keşfettim ama yüküm ağır ve yolun çok çamur olması nedeniyle giremedim. Ama daha sonra buraya muhakkak gireceğim.Çünkü bu koyda bir Antik Kentin, Airai Antik Kentinin kalıntıları var ve ben burayı muhakkak görmek istiyorum.
Demircili Yarımadası.
Bu açıdan bakıldığında kendine hayran bırakan Demircili Yarımadasının hemen üzerindeyim.Bu görsellik size sözün bittiğini, keyfini sürme zamanının geldiğini söylemekte.
Demircili Koyu Kampı.
Artık kamp yapacağım,geceyi geçireceğim Demircili Koyu’ndayım.
Fazla oyalanmaya gerek yok,hemen çadırı kurup diğer işlerime, yani yemek hazırlama işine girişiyorum.Hava kararmadan da o işi hallediyorum, nasılsa erken geldim buraya.
Sessiz Koy, Demircili Koyu.
Bu mevsimde Sessiz olur buraları,yazın hiçte öyle olmaz.
Ben de bu sessizliğin tadını sürmeye, keyfini çıkarmaya gelmedim mi? buraya.Ne demiş yazar, ”gel hayata birde buradan bak”.
Bende bu sözü harfiyen yerine getirmeyi görev biliyorum.
Kısmetin Bol Olsun Kardeşim.
Ben işin keyfini sürerken, balıkçı kardeşimde koy içerisinde kısmetini arıyor.
Bereketi, avı bol olsun balıkçı kardeşimizin.
Gün Sonu.
Demircili Koyuna, Bademler-Ayazma Koyu rotasını izleyerek 67 kilometre sonra ulaştım.Güzel bir gün, güzel bir rota….. büyük zevk alarak bu Sessiz Koya ulaştım.Kampımı kurdum, yemeğimi yedim, keyfimi sonuna kadar çıkarmaya devam ediyorum.Gün yavaş yavaş kavuşurken bende dalgaların sesi,rüzgarın hafif uğultusu eşliğinde radyomun müziği ile vakit geçiriyorum.Hava tamamen kararıp ta,artık çadır dışında vakit geçirmenin anlamsızlığı oluşmaya başlayınca,istirahat vaktinin geldiğini anlayarak çadırıma çekiliyorum.Çadır içinde ne kadar uyanık kaldım bilmiyorum ama eminim ki kısa sürede uykuya dalmışımdır.Tabii bunu sabah anlayabildim.
1 nci Gün İzmir-Bademler-Ayazma Koyu-Demircili Koyu Rotası:67 km
2 nci Gün 10 Mart 2018 Demircili Koyu-Tatar Köprüsü-Çeşme-Pırlanta Koyu-Altınkum-Pırlanta Koyu:
Gün Doğumu.
Öyle bir uyku uyumuşum ki,dışarıda rüzgarın hızını arttırmasını bile hissedememişim.Köyden ezan sesi gelene kadar uykunun tadını çıkardım.Hava aydınlanmadan da kalkıp rutin işlemlere başlayıp, bu güzel gün doğumu eşliğinde kahvaltımı yaptım.
Artık güne hazırım.
Yola Çıkma Zamanı.
Demircili Koyu’ ndaki kampım sona erdi, şimdi yola çıkma zamanı.
Bu Sessiz Koya veda edip,Sakin Koya varmak için yola koyuluyorum.
Doğanın Asıl Sahipleri.
Demircili Köyünden Yağcılar Köyü istikametine dönüp, oradan İçmeler mevkiinde İzmir-Çeşme yoluna çıktım.Kısa bir ana yol macerasından sonra İYTE kavşağından eski Çeşme yoluna saptım.Bu yol beni çok sevdiğim bir yere götürecek, Tatar Köprüsüne….
Daha yola yeni girmişken doğanın asıl sahipleri bana hoş geldin dedi bile…..
Bugün Karşılayanım Çok!!!!!
Beş kilometrelik yol güzergahımda bu beşinci karşılaşmamız.
Bu yolu her zaman kullanırım hiç denk gelmezlerdi. Bugün bana pek geçit vermeyeceklere benziyorlar ama işin aslı öyle değil.Pek sıkıntı yaratmıyorlar, yalnız havlama ve bu bölgenin onların olduğunu beyan ediyorlar o kadar!!!!!
Tatar Köprüsü.
Hem ana yolda trafikte rampa tırmanmamak,hemde bu güzelliği bir daha görmek için bu yolu kullandım ve artık Tatar Köprüsü’ ndeyim. Daha önceleri bahsetmiştim Tatar Köprüsünden ama tekrar bahsedeyim.
Tatar Köprüsü;İzmir ili, Urla ilçesinin, Zeytinler köyünden, Kokar Koy’a gidiş yolundadır. Zeytinler köyünden yaklaşık 1 km. uzaklığında eski faal yol üzerinde iken otoyol açılması nedeniyle kullanılmaz olan köprüdür.Tatar çayının üzerinde olduğundan TATAR KÖPRÜSÜ diye adlandırılan köprünün, Zeytinler köyüne yakınlığı nedeniyle ZEYTİNLER KÖPRÜSÜ ayrıca Kokar Koy yolu üzerinde olduğundan da ayrıca KOKAR KOY KÖPRÜSÜ diye de anılmaktadır.
Halen sağlam ve kullanılabilir durumdadır. Yapımı hakkında kesin bilgiye ulaşamadık.Yaklaşık 30 m. Yüksekliğinde 5-6 m. Genişliğindedir. Büyük köprünün hemen ilerisinde yıkık küçük bir köprü daha vardır.
Kahve Molası.
Kamp yerinden buraya kadar 22 kilometre yol almışım ve mola vermek hakkım.Hele o hakkı böyle güzellik karşısında kullanmak ayrı bir önem taşıyor. Kahvemde bu manzara eşliğinde daha lezzetli olur.
Çeşme Yolu.
Tatar Köprüsü molasından sonra Uzunkuyu Bucağından İzmir-Çeşme yoluna çıkış yaptım.Bir süre sonra Çeşme’ye kaç kilometre kaldığını gösteren levhanın önündeyim.Bana göre sıkıcı olan ama almak mecburiyetinde olduğum bir yol.Ne de olsa yolun sonunda güzelliğe ulaşacağım.
Çeşme Ve Çeşme Kalesi.
Ana yol olunca kafamı kaldırmadan bastım pedala ve kısa sürede Alaçatı dışından geçip Çeşme ilçe merkezine vardım.İlk işim akşam ve yarın sabah bana gerekli olacak nevalelerin temini oldu.Sonra da Çeşme içinde kısa bir gezinti yaptım.Yazılarımda hiç bahsetmemiştim Çeşme’den, biraz bilgi versem fena sayılmaz.
Çeşme;Turistik bir yer olan Çeşme, İzmir ilinin batısında yer alan bir ilçedir. Doğudan Urla, kuzeyden Karaburun, batı ve güneyden Ege Denizi ile çevrilidir. Deniz seviyesinden yüksekliği 5 metredir. Nüfusu tabelada 41000 gözüküyor ama ben inanıyorum ki bu mevsimde bile çok fazla.Yazın ise inanılmaz boyutta.
Çeşme Kalesi;500 yıllık geçmişi ile yıllara sağlamlığı ile meydan okumaktadır.Çeşme’ye gelindiğinde muhakkak görülmeye değer bir yer.
ÇiftlikKöy.
Çeşme içinde fazla oyalanmadan yönümü limanın yanından Çiftlik Köy istikametine çeviriyorum.Orada beni bekleyen Sakin bir koy var.Çiftlik Köy gezimi yarına bırakıp çevre yolundan turlarken Çiftlik Köy’den biraz bahsetmek isterim.
Çiftlikköy;Çeşme’nin güneyinde yer alır. Balıkçı kasabası havasında bir yerdir. Rum yerleşimi zamanında Catapane adıyla bilinen bu bölge, o zamanlarda tütün ekimi yapılan ve balıkçılıkla uğraşılan bir köydü. Rumların ayrılmasından sonra geniş ve verimli arazileri bulunduğundan Çiftlikköy ismini almıştır.
İstikamet Belli…
İki Koyu da merak ediyorum,ikisini de göreceğim ama Pırlanta Koyunda kamp atacağım.İlk planım öyle bakalım plan tutacak mı?
Pırlanta Koyu.
Pırlanta Koyu;Saflığın temizliğin adresi Pırlanta koyu… Pırlanta, Çeşme ilçe merkezine 10 km uzaklıkta. Çeşme’nin güney batı bölgesinde yer almaktadır. Adını pırlanta gibi parlayan kumlarından almıştır. Türkiye’nin en güzel 15 plajı arasında üst sıralarda yer almaktadır. Daimi esen kuvvetli rüzgarı ile meşhurdur.Açıklama bu yönde, bende merak ettiğim için buraya kadar geldim.Ve denilene yakın bir görüntü ile karşılaştım. Bir farkla mevsim itibariyle çok az kişi vardı, bir de ben vardım.Kısa bir araştırma yapıp kamp yapabileceğim muhtemel yeri tayin edip merak ettiğim Altın Kum’ a hareket ettim.
Altınkum Plajı.
Merak edilecek bir yer olmadığını varınca anladım.
Altınkum girişinde demir bariyer vardı, yani burası özel mülk ve koy….yine de içeri girip az bir keşif yapıp çıktım.Bana hitap eden bir yönü yoktu.Bende yönümü tekrar Pırlanta Koyuna döndürüp yoluma devam ettim.
Pırlanta Koyu Ve Kamp.
Tekrar Pırlanta Koyu’ ndayım. Bu Sakin Koy’da tespit ettiğim yere kampımı kurdum ve faaliyetlerime başladım.Bu gece görülen koskoca bu yer benim.Kamp yerim, Pırlanta Koyunda Kalyoncu Kamping denilen bu alan.Tahminime göre yazın buraları dolup taşıyordur ama şimdi bana aitmiş gibi görünüyor.Fazla oyalanmadan günün menüsünü hazırlamaya koyuluyorum.Yoruldum ve acıktım,ilk önce yemek ve sonra dinlenme beni bekliyor.
Gece Benim Misafirlerim!!!
Yemek yapmaya başladığım anda nereden çıktılarsa geldiler,muhtemelen arka planda yazlıklar vardı oradan geldiler.Uzun süre yanımdan ayrılmayıp arkadaşlık ettiler.Tabii ekmek ve yemek karşılığında….Bu gün yoruldum galiba yada yemeğin ağırlığı üzerime çöktü.Hava karardıktan bir süre sonra göz kapaklarım kapanmaya başladı.Sonrada erkenden uyudum.Geç vakitlerde bir kaç defa etraftaki köpek havlamaları olmasına ve beni uyandırmasına rağmen (onların haberleşmesi de bu olsa gerek) Şafak vaktine kadar güzel bir uyku çektim.
2 nci Gün Demircili Koyu-Tatar Köprüsü-Çeşme-Pırlanta koyu-Altın kum-Pırlanta Koyu Rotası:69 Km
3 ncü Gün 11 Mart 2018 Pırlanta Koyu-Delikli Koy-Alaçatı-Ildır-Balıklıova-
Manzara Koyu:
Kamp Yerinden Ayrılık….
Sabah ezanında uyandım,hava aydınlanana kadar çadırda oyalandım.Gün doğumu zamanı ise toparlanmaya başladım.Çadır havalandırması, kahvaltı, hazırlanma derken 09:00 gibi yola çıkmaya hazırım.Sakin Koya veda,Issız ve Huzurlu Koylara ise yolculuk zamanı.
Pırlanta Koyu.
Akşam ki rüzgar, fırtına, dalga gitmiş yerine durgunluk gelmiş.
Koyun güney bölümüne kadar tekrar gidip ikinci bir keşif yapıp, merak ettiğim, iki sezondur gelmeyi planladığım ve ilk defa kamp attığım Pırlanta Koyuna son bir defa bakıp yola koyuldum.
Çiftlik Köy.
Dün transit geçtiğim Çiftlik Köy’ e bu gün giriş yapıp, sahilini,iskelesini ve sokaklarını gezdim.Çok şirin bir belde,sesiz ve sakin tabii ki şimdilik.Burası bende biraz da Yeni Foça havası uyandırdı. Bu küçük beldenin gezisi de küçük oluyor,kısa zamanda biten gezim sonunda Çiftlik Köy’den ayrılıp yeni yerlere doğru yola çıkıyorum.
Sahil Güvenlik Botu.
Deniz manzarası eşliğinde Çeşme’ye yol alırken gök gürültüsünü andıran sesi ile Sahil Güvenlik Botumuz Sakız Adası taraflarına doğru son hız yol alıyor.Devriyeye çıkan botumuz sınır hattı bölgesine son hız gelip burada hızını azalttı ve normal devriye görevini yapmaya başladı.Hepiniz ile gurur duyuyoruz.
Hedefe Az Kaldı.
Çeşme’de durmadım,Ovacık yönüne hareket edip Ovacık Köyüne 300 metre kala otoban altından sağ taraftaki yola geçip hedefime yani Delikli Koy istikametine yöneldim.Yol küçük inişler ve çıkışlar yeşillikler arasında devam ederken karşıma yazlıkların olduğu Kaş Tepe çıktı, tırmanmanın sonunda Delikli Koy’ a 3 kilometre kaldığını öğrendim.
Şimdi Delikli Koy’ a iniş yapacağım.
Delikli Koy’ a Varış.
Duyardım, merak ederdim,buraya gelmek bugüne nasipmiş.
Günlerden pazar olunca buraya benden önce gelenler hatta dünden kamp atanlarda var.Merakımı gidermek ve Delikli Koy nasıl bir yermiş, görmek için aşağıya iniyorum.Bu Issız Koyun hafta sonu müptelalarının da çok olduğunu aşağıya inince öğreniyorum.
Delikli Koy.
Bembeyaz kayalıklar, masmavi denizi ile burası görülmeye değer bir yer.
Buraya Delikli Koy denmesinin sebebi iki koyu birbirine bağlayan kayaların çeşitli doğa olayı nedeniyle oyularak geçişe imkan tanıyan bir duruma gelmesi.Burada iki koyu birbirine bağlayan iki delik var.
1 nci delik; ilk iki fotoğrafta görülen dar bir kaya geçidinden geçilerek,geniş bir yarıktan ikinci koya ulaşılan delik.
2 nci delik; Üçüncü fotoğrafta görüldüğü üzere denizin tam içinde kayanın uç tarafındaki yüksek delik.
Delikli Koy Halk Plajı.
Delikli Koy’dan Alaçatı yönüne 200 metre sahilden gittiğinizde ise Delikli Koy Halk Plajına ulaşıyorsunuz.Buraya da gelen var, hatta dünden gelip çadırını kuranlarda var.İki yerde bana hitap eden seviyede….Delikli Koy beyaz kayalardan oluşuyorken, halk plajı ona paralel beyaz kumlardan oluşuyor.Buraya gelmek kamp atmak yada bu yolu kat etmek isteyenlere ise çok önemli duyurum olacak,burada kesinlikle tatlı su yok,yanınızda muhakkak ihtiyacınız kadar getirin.
Ilıca Plajı.
Delikli Koy, bana göre Issız Koy maceram bitti. Alaçatı’ ya vardım,öğlen olduğu için ufak bir atıştırmalık yapıp Ildır yönüne hareket ettim.Çeşme’nin ünlü plajlarından olan Ilıca Plajını da fotoğraflayıp albüme koymak istedim.
Bozdağ (Mimas).
Ilıca Plajından sonra artık Ildır yolundayım.Sahile paralel yazlık beldeler içinde yol alırken Germiyan koyunu geçtikten bir süre sonra çok daha güzel manzaralar önüme serilmekte.Şimdi karşımda Bozdağ,miteolojik adıyla Mimas ve hemen sağ tarafta Ildır görülmekte.
Bozdağ (Mimas);Karaburun Yarımadasında kuzey-güney istikametinde uzanmaktadır.En yüksek zirvesi 1212 metre ile Akdağ’ dır.
Ildır.
Ildır’a pazar günü gelmenin sancısını daha girişte yaşadım.Çok kalabalık olan giriş bölümü ve köy meydanını es geçerek taş evleri ile güzelliği içindeki ara sokaklardan Ildır köyü içinden geçiş yaptım.
Ildır;Çeşmeye 20 km uzaklıkta eski bir yerleşim olup, balıkçılık ön plandadır.Turizm yönünden de çok çekicidir. Ildır köyünün antik dönemdeki adı Erythrai’ dir. Erythrai sözcüğünün Yunanca’da “Kırmızı” anlamına gelen Erythros‘ tan türediği kent toprağının kırmızı renginden dolayı Erythrai’ nin “Kızıl Kent” anlamında kullanıldığı sanılmaktadır.
Ildır’a gelindiğinde antik kent ziyareti muhakkak yapılmalıdır.Ben defalarca yaptığımdan,yoluma devam ettim.
Ildır-Balıklıova Yolu.
İstikamet Balıklıova, hedefim Manzara Koyu olduğundan Ildır’da oyalanmayıp
Balıklıova istikametine yol almaya devam ediyorum.Bir saat kadar bir yol alıp
Balıklıova’ ya varacağım.Bu yolu hep Ildır yönüne yapmıştım.Şimdi Balıklıova
istikametine ve rampa yukarı yapıyorum.
Manzara Koyundayım.
Balıklıova’ ya varıp alışverişimi yaptıktan sonra adını Manzara Koyu koyduğum Manzara Restaurantının bulunduğu yere geliyorum.Sahibi beni tanıyor, selamlaşma ve çay faslından sonra günlerden pazar olmasına rağmen ağabey yerin belli kafana göre takıl diyor.
Ben de her zaman ki yerime, buraya, bisikletimin olduğu yere kamp hazırlığına başlıyorum.
Kutlama Zamanı.
Erken vardığım Manzara Koyunda çadırı hemen kurmaktan sa biraz oyalanmaya, işin keyfini çıkarmaya karar veriyorum.Zeytin gölgesinin ardında Balıklıova manzarası eşliğinde turumun kutlama anını yapıyorum.
Manzara Koyu….
Huzur duyduğum kendimi bulduğum bu yer favorilerim arasında.Özel mülkiyet olduğundan sahibinin iznine bağlı ama aramızdaki diyaloga güvenerek her zaman buraya gelmeye hevesliyim.
Turumun genel başlığı içinde; Sessiz dedim Demircili Koyundaydım.
Sakin dedim Pırlanta Koyundaydım.
Issız dedim Delikli Koydaydım.
Şimdi de Huzur dediğim Manzara Koyundayım.
Huzur….
Huzurun hüküm sürdüğü Manzara Koyundayım,karşımda Balıklıova.
Gün batımı,enfes bir manzara gözümün önünde.Ben işin keyfini çıkarmayayım da kim çıkarsın.İşletme de artık kimse kalmadı, zaten benim konumum itibariyle kimse ile irtibatım yoktu,şimdi hepten yok.Yalnız ve huzurluyum buralarda.Hava serinleyinceye,rüzgar üşütünceye,uykum iyice gelinceye,göz kapaklarım kapanıncaya kadar bu resmin karşısında durdum.Sonrasında öyle bir uykuya dalmışım ki,deyim yerindeyse top atsalar uyanmazdım.
3 ncü Gün Pırlanta Koyu-Delikli Koy-Alaçatı-Ildır-Balıklıova-Manzara Koyu Rotası:68 KM
4 ncü Gün 12 Mart 2018 Manzara Koyu-Balıklıova-Gülbahçe-İskendere Köprüsü-İzmir:
Körfezde Gün Doğumu.
Manzara Koyunda güzel bir uykunun sonunda yine Şafak Vakti gözlerimi açtım.Uykumu almış bir şekilde havanın biraz aydınlanmasını bekledim.Gece lodosun etkisi ve sonrasında durgun hava nedeniyle çadır bayağı ıslanmış vaziyetteydi.İlk işim onları ipe serip kurumaya bırakarak bende Körfez üzerinde ki bu muhteşem gün doğumu eşliğinde kahvaltımı yaptım.Böyle güzellikler kime nasip olur ki!!!
Manzara Koyundan Balıklıova….
Hafiften lodos kendini tekrar gösterip te güneş yükselmeye başlayınca bende artık hazır hale gelmiş durumdaydım.Daha önce de kamp yaptığım bu yere,Balıklıova’ ya, Manzara Koyuna, Huzur duyduğum yere artık veda zamanı geldi.Evin yolunu tutmak için harekete hazır olduğum bu vakit buradaki son fotoğrafı da çekip, yola çıkıyorum.
Balıklıova-Gülbahçe Yolu.
Manzara Koyu ile Gülbahçe arası 17 kilometre ve lodos karşıdan bayağı şiddetli geliyor.
Ama yolun ve manzaranın zevkli olması bu koşulu bir nebze bertaraf ediyor.
Varsın rüzgar olsun, ben yoluma giderim.
Körfezden Manzara.
Güneş bazen bulutlar arasından kendini gösterip sonrada kaybolurken körfezde bir balıkçı kardeşimde kısmetine açılmış.Ben de onu ve manzarayı değerlendirmek istedim.
İskender Köprüsü.
Kamp yerinden ayrılalı 2 saate yakın bir zaman dili olmuşken artık ana yola çıkmış, lodostan kurtulmuş ve İçmeler bölgesinde bulunan İskender Köprüsüne varmış durumdayım.Buradan her geçtiğimde kendisini fotoğraf albümüne koymuşumdur.İskender Köprüsünden daha önce defalarca bahsettiğimden bu sefer bahsetmeyeceğim,İzmir’e çok yakın, görün derim.
İzmir’e Vardım.
Urla’da bittiğine göre İzmir’e yani eve varmak üzereyim.
İzmir şehir levhasını geçtikten sonra aklıma geldi,hiç İzmir levhası bu güne kadar fotoğraflamamıştım. İlk olsun istedim ve bu turumda İzmir’e girişimin sembolü olarak bu fotoğrafı albüme kattım.
Son Mola Ve Tur Sonu.
Sessiz,Sakin,Issız Ve Huzurlu adını verdiğim turuma başlarken ilk gün Narlıdere Belediyesinin yapmış olduğu Rauf Denktaş Parkında ilk molamı vermiştim.Şimdi son günümde eve varmadan önce turumun son molasını da aynı yerde ve yine kahvemi yaparak veriyorum.Dört günlük güzel ve anlamlı bir tur oldu.Daha önce görüp kamp yaptığım yerler olduğu gibi,ilk defa görüp te kamp yaptığım yerlerde oldu.
Karaburun Yarımadasında ayak basmadığım, kamp atmadığım yer kalmasın istiyorum.O yüzden bu kış üç bölümde yaptığım Karaburun Yarımadası faaliyetimi önümüzdeki kış Allah Sağlık verir ise bir defada ve uzun bir şekilde yapacağım.
İyi ve sağlıklı günler olması dileğiyle farklı yer ve rotalara yelken açalım diyorum.
4 ncü Gün Manzara Koyu-Balıklıova-Gülbahçe-İskender Köprüsü-İzmir :65 Km
SESSİZ-SAKİN-ISSIZ VE HUZURLU 09-12 MART 2018 (Bademler-Ayazma Koyu-Demircili Koyu-Tatar Köprüsü-Çeşme-Pırlanta Koyu-Delikli Koy-Ildır-Balıklıova-Manzara Koyu-İskender Köprüsü)
Discussion about this post