Dün sabah çok erken saatte vardığım İnebolu’da bir tam gün geçirdim.İnebolu’da bu bir günüm, tarihi ve kültürel bir gezi oldu.Benimde arzuladığım bu idi.
İnebolu’da geçen yıl tanıştığım arkadaş ve dostlarımı Osman GÖKER ile beraber ziyaret ettik,esnaf ve vatandaşlarla bolca vakit geçirdik.
İnebolu sokaklarını dolaşıp, İnebolu Konaklarını hayranlıkla seyrettik.
Nezihe Battal Kültür Evini gezdik, İnebolu tarihine ışık tutan Kent Müzesini gezdik. Yarbaşı’ nda bolca vakit geçirerek Denk Kayıkları ile mühimmat taşınmasını hayal ettik.İlçe merkezinde tarihi yerleri gezerken,anıtları da ziyaret ettik.
İnebolu’ yu anlamak,tanımak için ne gerekiyorsa onu yaptık.
İnebolu’ yu, tarihini,Beyaz Şeritli İstiklal Madalyasını,Şehit Şerife Bacı’ yı tüm yukarıda gördüklerimi bir önceki İnebolu yazımda anlattım.
Bu sabah yine İnebolu’ dayız,dün gezip göremediğimiz Türk Ocağı’ nı bu gün gezip İstiklal Yolu’ ndaki yolculuğumuza başlayacağız.
İnebolu’da ilk defa kamp yerinde geceyi geçirdim.Ve İstiklal Yolundan Zafer Yoluna projemin başlangıç noktasındayım.İnebolu sabahı ile beraber yola da çıkmaya hazırız.
2 nci Gün 26 Haziran 2018 İnebolu-Ersizlerdere-Küre-Küre Dağları-Seydiler:
İnebolu Sabahı.
Boyranaltı’ ndaki kamp yerinde güneş kendini göstermeye başlamadan uyandık.Osman GÖKER daha çadırındayken ben dışarı çıkıp etrafı şöyle bir kolaçan edeyim dedim.Hani diyorlardı ya……
İnebolu’da güneş bir başka doğar, bir başka batar,o anı görmek istedim.
Güneşin batışını dün net olarak görmüştük ama sabah bulutlar güneşi biraz perdelediler.Yine de güzel bir sabaha uyandık.
Çadırlarımızı toplamaya başladığımız anda sabah sporuna çıkan İnebolu Postası sahibi Cemal İLYASOĞLU arkadaşı ile yanımıza gelip hatırımızı sordu.Biraz muhabbet ettik. Sonra biz Osman ile kahvaltı faslına geçip, kendimizi Türk Ocağı gezisine hazırladık ve sonrasında da İstiklal Yolunun Küre Dağları bölümünü geçmeye.
Yarbaşı Mevkii.
Kamp yerindeki işimizi tamamladıktan sonra ilçe merkezinde bulunan Yarbaşı Mevkiine geldik.Burada günün anlam önemine binaen bisikletlerimiz yola çıkmaya hazır halde poz verdi.Arka planda Türk Ocağı var, bugün orayı gezeceğiz ama erken olduğu için daha açılmamış.Bizde bu vakti Öğretmen evinde geçirmeye karar veriyoruz.
Ama…… bu anlamlı yerden bahsetmeden buradan ayrılmak yok.
Neden Yarbaşı’ ndan güne ve projeye başlayacağız,neden Yarbaşı bu kadar önemli.Ben biraz Yarbaşı’ ndan bahsetmek isterim.
Yarbaşı: Türk İstiklal Mücadelesi sırasında; İşgal ordularının el koyduğu Osmanlı silah ve cephanesi İstanbul’dan bin bir güçlükle tekne ve takalarla İnebolu’ya getirilmiş, Yarbaşı Mevkii olarak bilinen bu noktaya kayıklarla boşaltılmış, bu kutsal emanetler elden ele, yaşlı- genç, çocuk-kadın demeden, omuzlarda ve yakın-uzak bütün çevreden sağlanan kağnılarla, at arabaları ile, öküz ve mandalarla ard arda, İnebolu- Küre –Seydiler –Kastamonu yolu ile bağımsızlık Savaşı veren Kuvay-i Milliye güçlerine Ankara’ya ulaştırılmıştır.
Türk Ocağı.
Saat 09:00 da Türk Ocağı açıldı.Bizde Yarbaşı’ nın hemen üstünde bulunan Türk Ocağını gezmeye hazırız.Türk Ocağı neden bu kadar önemli,önce biraz Türk Ocağından bahsedip sonra gezmeye başlayabiliriz.
Türk Ocağı:1893 yılında özel mülkiyet olarak inşaa edilmiş.Çeşitli faaliyetler için kullanılmış.1919 yılında kurulan İnebolu Gençler Mahfeli’ nin Türk ocağına dönüşmesinden sonra Türk Ocağı Binası olarak kullanılmaya başlanmıştır.1931 yılında Türk Ocakları kapatıldıktan sonra 1951 yılına kadar Halk evi olarak kullanılmıştır.2005 yılına kadar çeşitli faaliyetler için kullanılan ve en sonunda metruk binaya dönüşen bina Kastamonu Vali’ liğinin ve Genel Kurmay Başkanlığı’ nın katkılarıyla restore edilmiş ve 05 Ağustos 2006 tarihinde ziyarete açılmıştır.
Bu kısa anlatımdan sonra Türk Ocağı görseline geçtiğimizde çok daha ilerisine tanıklık ettiğini anlıyoruz.
ATATÜRK SALONU.
Alt kat büyüleyici bir girişe sahip,üst kata çıkar çıkmaz karşımda ”ATATÜRK SALONU” hemen duraksamadan oraya yöneliyorum. Biliyorum ki orada Atamdan izler var,yanılmamışım.
Atatürk Salonu.
Atatürk Salonunda Atamız ile ilgili bir sürü şey var,hepsini gördüm ve fotoğrafladım,dağarcıma yerleştirdim.Aynı salonda İnebolu ve Çevresi Sağlık Eğitim Vakfı Başkanı Dr. Salih OSMANOĞLU tarafından Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof Dr.Yılmaz BÜYÜKERŞEN’ e yaptırılan Balmumu Atatürk Heykeli’ de yer alıyor.
Atatürk Salonunu iyice gezdikten sonra bu güzel yerde poz vermeyi de ihmal etmiyorum.
İnebolu Nutku.
Mustafa Kemal Atatürk 1 gün için geldiği İnebolu’da 3 gün kalmıştır.
25-26-27 Ağustos 1925 yılında kaldığı İnebolu’da bu binada ”Şapka İnkilabı”nı yapmıştır.” BU SERPUŞUN İSMİNE ŞAPKA DENİR” sözü ile Şapka inkilabı’ nın yapıldığı,Atamızın İnebolu Nutkunu okuduğu Konferans Salonunu gezmekte nasip olur inşallah.
İnebolu Nutku ve Konferans Salonu.
Türk Ocağı Müdürü Nurhayat Hanım, konferans salonunu da gezmemize müsaade etti.Mustafa Kemal Atatürk bu salonda 27 Ağustos 1925 tarihinde İnebolu Nutkunu okumuş, ”Şapka İnkilabı’ nı” bu Konferans Salonunda,karşımdaki kürsüde yapmıştır.
Ne mutlu bana,böyle bir anı yaşadığım için.
Buradan Nurhayat ERGÜN Hanıma yine çok teşekkür ederim,Atam’dan izler olan ve onun kokusunun sindiği bu konferans salonunda beni duygularım ile bir süreliğine yalnız bıraktığı,havayı rahat koklamama müsaade ettiği için.
Bir kaç fotoğraf anlatmaya yetmez, Türk Ocağı’ nı gezmek, görmek, anlamak, tanımak gerek,ben de çok fotoğraf ve çok doyurucu bilgi var, herkesin burasını görmesini isterim.
Türk Ocağı’ nın bazı görsellerini aşağıda bulabilirsiniz.
Türk Ocağı’ nın kurulmasında katkısı ölçülmez boyutta olan,içindeki materyallere gözü gibi bakan,Türk Ocağının 2006 da ziyarete açıldığı günden beri müdürlüğünü yapan,Türk Ocağı içindeki her şeye ve Türk Ocağı ile ilgili her bilgiye sahip olan, bize refakat edip en iyi şekilde bilgi sahibi olmamıza ve görmemizi sağlayan Türk Ocağı Müdürü Nurhayat Ergün’e teşekkürler.
İstiklal Yolu.
Önce İstiklal Yolundan bahsetmek isterim.
İstiklal Yolu:Devletin merkezi olan İstanbul işgal edilmiş, ordu dağıtılmış, silah ve cephanelere işgal kuvvetlerince el konulmuştu.
Mustafa Kemal Atatürk, 1919 yılı baharında Türk milletinin kaderini değiştirecek bir mücadeleye girişti. .
Hayatta kalmanın mutlak bir “İSTİKLAL MÜCADELESİ” ile mümkün olacağını düşündü, bu fikre inandı, arkadaşları ile birlikte dünyanın beklemediği bir kurtuluş mücadelesini başlattı.
Türk milleti savaş için en elzem ihtiyacı olan silahtan, cephaneden yoksundu. Açlık bir şekilde giderilir ama silahsız, cephanesiz savaşılamazdı. Anadolu’da işgale uğramamış tek bölge Karadeniz, Anadolu’ nun dışarı açılabileceği tek güvenli yer ise Kastamonu İnebolu Limanı idi.Türk toplumunun yaşayabilmesi, mücadelenin başarıya ulaşabilmesi, İnebolu Limanından gelecek mühimmata bağlı idi. Bu sebeple İnebolu- Ankara arasındaki bu yol Milli Mücadele için hayati bir önem taşıyordu.O dönemde güvenliği açısından tercih edilen bu yol aslında ham, yağışlı havalarda çamurla kaplanan eski bir kervan yolu idi.
İnebolu açıklarına gemilerle gelen silah ve cephane, açıktan ve her türlü hava şartlarında kahraman denizciler tarafından kayıklarla İnebolu kıyılarına çıkarılıyordu. Bu malzemeler Kastamonu’ nun kahraman kadınları, yaşlıları ve çocukları tarafından çok zor şartlarda Ankara’ya taşınıyordu.O dönemde Anadolu’ nun eli silah tutan erkekleri cephelerde düşmana karşı çarpışıyorlardı.Bu güzergahta yol alan nakliye kollarının ortak nitelikleri cephe gerisinde kalan çocuk , kadın ve yaşlılardan oluşması idi.İşte bu sebeplerden, İnebolu’dan Ankara’ya uzanan bu zorlu yola “İSTİKLAL YOLU”denilmektedir.Kaynak:İnebolu Belediyesi
İşte bu zorlu yolda bizde yol almak için hazırız.
Hemde Yarbaşı’ nda.
Şu an 26 Haziran 2018 saat 10:30 itibari ile İstiklal Yolundan Zafer Yoluna olan projem Osman GÖKER ‘inde bana katılması ile başlıyor.
Küre Dağları Ve İstiklal Yolu.
İnebolu’dan çıkışımızla beraber Küre Dağlarına tırmanışımızda başladı.Tırmanış, doğa manzaraları ile bütünleşince daha da zevkli hale geldi. Bir süre sonra Yukarıçaylı Köyünde çeşme başında mola veriyoruz.
Burada marangoz Bünyamin ile tanıştık.Herkesin bir hikayesi vardır,bizim ne amaç ile buralarda olduğumuzu anlayınca başlıyor oda hikayesine…….
Bünyamin’in Dedesi; Bünyamin’in dedesi de İstiklal Yolunda cephane taşıyanlardan. Kastamonu, Ankara hep buralara kağnılarla cephane taşımış.Son seferinde cephaneyi Eskişehir’e kadar götürmüş ve bir daha geri gelmemiş.Bünyamin’in anlatımına göre Eskişehir taraflarında şehit düşmüş.Mezarı bile belli değil ağabey dedi.
Zor yıllardı o yıllar, Allah tüm Şehitlerimizin ruhunu şaad etsin.
Küre Dağları.
Çeşitli doğa olayları ile beraber Küre Dağlarındaki tırmanışımızda devam ediyor.Biz günümüz yollarında İstiklal Yolunu aşıyoruz, bir de bunun 100 yıl öncesini düşünün yol yok,iz yok,doğa şartları ağır.Bu doğa olayı içinde yol alırken öğlen oldu ve karnımızda acıkınca bir su kenarında karnımızı doyurduk.Sonrasında tekrar tırmanmaya başladık.
Günün İlk Geçidi.
Tırmanmanın mükafatı bir geçide varmak.
Günün ilk tırmanışı sonunda Küre Dağlarındaki ilk geçit olan Çuhadoruğu Geçidinde bir hatıra fotoğrafı çekilip, inişe geçiyoruz.Bu inişin bir çıkışı olacağını da gayet iyi biliyoruz.Biliyoruz ki! İstiklal Yolu, zorlu Küre Dağlarından geçmekte.
Ersizlerdere Yolu.
İnebolu’dan başladığımız İstiklal Yolu, Kastamonu yönüne doğru Küre Dağlarında devam ediyor. Bu gün Küre Dağlarını geçeceğiz. Çuhadoruğu Geçidinden Ersizlerdere’ ye inişte bu muazzam görüntüler ve Küre Dağlarının büyüleyici yapısı gözümüzden kaçmıyor.
Sağımızda, solumuzda ve önümüzde çok güzel manzara eşliğinde Ersizlerdere’ ye kadar iniş yapıyoruz.
Ersizlerdere Ve Su Başı.
Sert bir iniş ile vardık Ersizlerdere’ ye, levha ile beraber köyü görünce iyice yavaşladım. Osman’ı da uyarıp doğru çeşme başına gittik.Osman bu köyün hikayesini bilmiyordu, ben ise araştırmalarımda köyü tanımış ve bende saygı ile beraber hüzün uyandırmıştı.Su başında soluklanırken Ersizlerdere Köyünün hikayesini anlatmak isterim.
Küre Dağlarında bir köy;Ersizlerdere: O, cepheye giden bütün erkekleri Şehit düşünce adını değiştiren köy; Tarihin her döneminde eşine az rastlanır zaferlerle anılan ülkemizin tüm köşesinde, ayrı bir anıya ayrı bir yaşanmışlığa denk geliriz. Kurtuluş Savaşı’ nda bütün erkeklerini şehit verip adını değiştiren bu köy gibi… Kastamonu’nun Küre ilçesine bağlı bu köyün hazin hikayesi bir yandan göğsümüzü kabartırken, diğer yandan bizi derin bir hüzne boğuyor.Asıl adı Dereköy olan bu yiğit belde,Kurtuluş Savaşı’ nda köyde yaşayan erkeklerin hepsini cepheye yolladı.Vatanı, milleti ve dini için kahramanca mücadele eden Dereköylü erkeklerden savaş sonrası köyüne dönen olmadı…Cepheye giden bütün Mehmetçiğini kaybeden köye, hiç erkek kalmadığı için cumhuriyetin ilk yıllarında ‘Ersizlerdere’ denmeye başladı.Çeşme başında su içip dinlenirken tüm şehitler için bir dua okuyup yola öyle çıkarsınız.
İkiçay Köprüsü.
Kurtuluş Savaşında Türk kadınının adını tarihe altın harflerle yazdıran Şehit Şerife Bacı’ nın, Halime Çavuş’un kağnısıyla İnebolu’dan Ankara’ya mermi taşırken kullandığı Kastamonu’nun Küre ilçesindeki Tarihi Köprüdür. Kurtuluş Savaşı’ nda İstanbul’da işgal güçlerinin denetimindeki depolardan kaçırılan silah ve cephanelerin teknelerle İnebolu Limanı’na getirildi, buradan da İstiklal Yolu’ ndan kağnılarla Ankara’ya götürüldü.
İkiçay Köprüsü;İstiklal Yolu’ nda, Küre’ye 6 kilometre uzaklıktaki Ersizlerdere mevkiinde bulunan, 1899’da yapılmış 50 metre uzunluğundaki İkiçay Köprüsü’nün cepheye silah ve cephane taşınan tek güzergah olan bu köprü, Kurtuluş Savaşı yıllarında en önemli geçiş yolu oldu. Şehit Şerife Bacı’ nın, Halime Çavuş’un Cephane yüklü kağnıları bu köprüyü kullandı. Buradan taşınan cephane ve mühimmat, savaşın kazanılmasında büyük rol oynadı.
Ayrıca köprü, bütün erkekleri savaşa gidip hiç biri geri dönmediği için “Ersizlerdere” adını alan köyümüzün sınırları içerisinde olmasıyla da farklı bir değer taşımaktadır. Kaynak:Küre Kaymakamlığı.
Ersizlerdere’ den sonra İkiçay Köprüsünün yanından de geçtik.Eski halini bilmiyorum ama kayıtlarda 2016 da restore edildiği ve gerçeğe uygun olduğu yazılı.Şahsi fikrime göre restorasyondan ziyade, tamamen yeni görünüm halinde yapılmış gibi!!!
Küre Ve Bakır Madeni.
İkiçay köprüsünden beri tırmanmaya devam ediyoruz.Küre’ye vardık, bir süre ilçe merkezine girip girmemekte tereddüt ettik.Tercihimizi çevre yolundan kullandık, bence de iyi yaptık,ilçe merkezine tırmanışın daha sert olduğunu öğrendik,buda Seydiler hedefimizi baltalardı.
Ama buraya kadar gelmişken kısaca Küre’den bahsetmek isterim.
Küre;Kürenin tarihi ilk çağın derinliklerine kadar uzanmaktadır. İlçedeki bakır madeni sebebi ile bölgede hüküm süren medeniyetlerin, kavimlerin ve imparatorlukların sürekli ilgisini çekmiştir ilçenin tarihi, madenin tarihi ile paralellik arz etmektedir.Kurtuluş savaşında Küre’ liler de hiçbir fedakarlıktan kaçınmamış İnebolu’dan cephane taşınmasından cephede savaşmaya kadar mücadele etmişlerdir. Çarşıda kurulan kazanlarla İnebolu’dan cephane taşıyan insanlara yemek dağıtımı yapılmış dinlenmeleri için Küreliler tarafından her türlü imkan sağlanmıştır.Deniz seviyesinden 960 metre yüksekliktedir.
İstiklal Yolu.
Tırmanışımız Küre ilçesinin ana yola bağlantısına kadar devam etti, 1150 metreleri gördük.Kat ettiğimiz İstiklal Yolunu o zamanın şartlarında düşünmeye davet ediyorum. Biz günümüz teknoloji ve bisikletlerimizle zorlanarak yol alıyorsak. O kağnılar o zor şartlarda bu sert coğrafyada nasıl yol aldı? Empati kurmak en iyi çözüm….
Ecevit Hanı.
Küre çıkışındaki yükseltiden sonra bir süre düz sayılacak bir yolda, takriben 5 kilometre sonra yolun sağında bulunan Ecevit Hanına varıyoruz. İstiklal Yolunda her yerin ve her şeyin bir hikayesi olduğu gibi Ecevit Hanı’ nında bir hikayesi var.
Ecevit Hanı;Kastamonu’ nun Küre ilçesinde Ecevit Köyün’de yer almaktadır. Kastamonu’ya 55 km, Küre’ye ise 5 km uzaklıktadır. Kurtuluş Savaşı’ nın önemli mekanlarından biri olan Ecevit Han İnebolu’dan alınan mermi ve mühimmatı cepheye taşıyanların konaklama yeriymiş. Türkiye’ nin en önemli yürüyüş rotası İstiklal Yolu üzerinde bulunmaktadır.Günümüzde her yıl düzenlenen Atatürk ve İstiklal Yolu yürüyüşçüleri burada konaklıyor. Yemyeşil orman içinde yer alan Han 2008 yılında otel,restoran,kamping olarak aslına uygun restore edilmiş. Duvarlarda milli mücadele dönemine ait resimler var.Üst kat otel , alt kat restoran ve arka bahçesi de çadır alanı olarak kullanıyor.
Masruf Geçidi.
Günün son geçidi Masruf Geçidi’ ndeyiz.
Bu gün 1000 metre dolaylarında Küre Dağında ve İstiklal Yolunda yol aldık.Masruf geçidinden sonra Seydiler’ e kadar bizi iniş beklediğini biliyorum.
Seydiler,Şehit Şerife Bacı Ve Şehitler Anıtı.
Akşam üzerine doğru Seydiler ilçesine vardık.İlçenin kuzey tarafında girişte bulunan Şehitlik ilk durağımız oluyor.Ve burada tüm Şehitlerimize saygımızı sunuyoruz.Şehitlikten söz etmeden kısa bir soluklanma ile önce Seydiler’ den bahsedip sonra Şehitlik ve Şehit Şerife Bacı hakkında bilgi vermek isterim.
Seydiler;Kastamonu iline bağlı bir ilçedir.Tarihi çok eskilere dayanmaktadır.Kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemektedir.
Kurtuluş Savaşında Seydiler;Tüm Anadolu insanı gibi Seydiler halkı da Osmanlı döneminde birçok savaşa katılmış ve pek çok şehit vermiştir .Kurtuluş Savaş’ında en çok şehit veren illerimizden biri Kastamonudur.Seydiler halkı da Kurtuluş Savaşı sırasında kadını ve erkeği ile savaşmış,hemen hemen her köyden şehitler vermiş,gazilerini baş tacı etmiş,unutulmaz kahramanlıklar göstermiştir.Erkekleri cephede çarpışan Seydiler’ li kadınlar İnebolu’dan Ankara’ya cephane sevkinde görev almış,kağnı arabaları ile genç ihtiyar demeden çalışmışlardır. Bunlardan Karabattı (Karabahtının Reşide) ile Şehit Şerife Bacı binlerce kahraman kadınlarımızın birer sembolüdür.Hele Şerife Bacının öyküsü tarihe geçmiştir.
Şehit Şerife Bacı;1921 yılında deniz yoluyla İnebolu’ya gelen cephanelerin,karadan cephede savaşan askerlere ulaştırılması gerekiyordu.Bu görevi çevredeki yaşlı erkekler ve kadınlarımız üstlenmişti.1921 yılının Şubat ayında,soğuk,
tipili bir günde erkenden İnebolu’da cephaneler arabalara yüklendi ve yola çıkarıldı.Kağnı kafilesinin sonunda,sırtına sardığı çocuğu ile Şerife Bacı da bu sefere çıkmıştı.Seydiler’in Satı Köyü’ nden olan Şerife Bacı kafileyi izliyor, onlarla beraber cephaneyi bir an önce varacağı yere ulaştırmaya gayret ediyordu.
Hava iyice kararmıştı.Kar biraz fazlalaştı,tipiye dönüştü.Şerife Bacı kağnıdaki cephaneyi çocuğunun yorganı ile iyice örttü. Çocuğunu mermi sandıkları arasına gizleyerek üzerini kapattı. Tipi o kadar fazlalaşmıştı ki, ilerleyemez oldular. Durmak ölümdü.Cephede askerler cephane bekliyorlardı.Şerife Bacı elinin,ayağının uyuşmaya başladığını hissediyordu. Durmadan ilerlemeye çalışıyordu.Kastamonu Kışlası önüne vardığında donmuştu.Sabaha karşı Kastamonu’nun kapısı sayılan kışlada,kule nöbetçileri,alaca beyaz karanlıkta belli belirsiz bir kağnı gördüler.Kimdi bu gelen ve ne zaman kara saplanmıştı? Hemen haberdar edilen Osman Bey,Devrekani’ li Cemil ve Beşiktaşlı Rıfat Çavuşları gönderdi.Kağnının yanına ulaşan Cemil ve Rıfat Çavuş dehşetle ürperdiler.Kağnının arkasında bir kadın vardı. Genç bir kadın.Cephanenin üstüne örttüğü yorganı kucaklamak ister gibiydi.Ama çoktan donmuş kaskatı kesilmişti.Kucaklayıp karlar üzerine yatırdılar.Bu sırada bir ses,bir hırıltı. Kulaklarına inanamadılar. Ses ve hırıltı yorganın altından geliyordu.Hemen yorganı kaldırdılar. Bir kundak bebeğiydi oradaki. Bebeği ve kadını kışlaya götürdüler.Genç kadının hüviyeti tespit edilerek köyü olan Seydiler’ e gönderilerek
burada toprağa verildi.Bebek ise (kız çocuğu) kışlaya yakın bir eve gönderildi. 1970’li yıllarda yapılan araştırma sonucu kızın Eskişehir’de ikamet ettiği ili ilgili bilgiler elde edilmesine rağmen kendisine ulaşılamadı. Günümüzde Şehit Şerife Bacının Mezar yerinin tespit edilememesine rağmen O, Seydiler’ lilerin ve bütün Türk halkının gönlünde yatmaktadır.Şehit Şerife Bacı,Milli Mücadelede mermi taşıyan Türk kadınını temsil eden bir semboldür. Seydiler’ liler bu kahraman Türk anasını unutmayıp Cumhuriyetin 50.yılında Belediye binası önüne Atatürk anıtı yanına Rölyefini yaptırdılar.1984 yılında ülkemizde yılın annesi seçildi.Aynı yıl Seydiler,de açılan Kütüphaneye Şehit Şerife Bacı Halk Kütüphanesi adı verildi.Kaynak: Seydiler Belediyesi.
Şehit Şerife Bacı Ve Şehitler Anıtı;Seydiler ilçesinde TSK Güçlendirme Vakfı tarafından 2016 yapımı tamamlanarak ziyarete açılmıştır.Anıt İnebolu’dan başlayıp Ankara’ya kadar uzanan 340 kilometrelik İstiklal Yolunda ve ülkemiz için şehit olanlar için yaptırılmıştır.
Şehit Şerife Bacı Kültür Evi.
Şehitlikte akşamı ettik hava kararırken ilçe merkezinin yolunu tuttuk.Kısa bir alışverişten sonra Şehit Şerife Bacı Kültür Evine geldik.
Görevli bizi çok iyi karşıladı.Kendisine projenin içeriği hakkında kısa bir bilgi verdik ve Şehit Şerife Bacı Kültür Evinin bahçesinde kalmanın projeye çok uygun olacağını söyledik.Sağ olsun hemen amirlerine bilgi verdi ve olumlu cevap ile döndü.Bu bizim için çok iyi oldu ve bahçenin üstü kapalı mekanı kamp için bize tam uydu.
Sabah erken yola çıkacağımız için kültür evini akşamdan gezebilirmiyiz sorusu da olumlu olunca Şehit Şerife Bacı Kültür Evinde akşam gezisi de yaptık.Bu başlangıç yazısından sonra biraz Şehit Şerife Bacı Kültür Evinden bahsedeyim.
Şehit Şerife Bacı Kültür Evi; Şehit Şerife Bacı’ nın adını yaşatabilmek ve hatıralarını gelecek nesle aktarabilmek amacıyla 2015 yılında Şerife Bacı Kültür Evi Seydiler Belediyesi tarafından oluşturulmuş.İçeride Seydiler ’e ait yöresel kıyafet ve ürünlerle, Seydiler’ li kadınların giydiği yöresel kıyafetler sergileniyor.Ayrıca kültür evine Seydiler’ liler tarafından bağışlanan İstiklal Madalyaları da Kültür Evinde yerini bulmuş.
Alt katı sergi materyalleri ve kafeterya olan kültür evinin üst katı ise otel olarak kullanılmakta.
Kültür Evi gezisi bittikten sonra istirahat daha doğrusu kamp yapacağımız yere geçip önce yemek işini hallettik. Sonrada günün tatlı bir kritiğini yaparak muhabbete başladık.
Sonra mı? Yorulduk,dinlenme zamanı……
Bugün;Türk Ocağını gezdik, İnebolu’dan çıktık Yola, Küre Dağlarını aştık, İstiklal Yolunda yol aldık, Şehit Şerife Bacıları ve tüm Şehitlerimizi andık. Seydiler’ e vardık.
Yarın daha da zorlu bir yol bizi bekliyor, Ilgaz Dağı…….
2 nci Gün İnebolu-Ersizlerdere-Küre-Küre Dağları-Seydiler Rotası:60 km
Powered by Wikiloc
3 ncü Gün 27 Haziran 2018 Seydiler-Kastamonu-Ilgaz Dağı-Ilgaz Geçidi-Ilgaz:
Seydiler Şehit Şerife Bacı Kültür Evinde Sabah.
Bu sabah bayağı erken uyandık, cami yakın olunca genelde böyle oluyor.
Gün ağarmasını bekleyip öyle toparlanmaya başladık.İki ayrı koldan gittiğimiz cami de sıcak suyu keşfedince değme keyfimize,hemen duşumuzu aldık.
Şimdi rahat rahat kahvaltı yapabilir ve yola çıkabiliriz.
Ama önce geceyi geçirdiğimiz Şehit Şerife Bacı Kültür Evinin bahçesinde vakit geçiriyoruz,belki görevli gelir, ayrılmadan önce teşekkür ederiz dedik ama görevli gelmeyince o işi daha sonra telefonla halletmeyi uygun gördük.
Seydiler Şehit Şerife Bacı Kültür Evinden Ayrılış.
Artık Seydiler’den ayrılma zamanı. Fazla geçe kalmadan yola çıkıyoruz. Ayrılmadan önce Şehit Şerife Bacı Heykeli ve kültür evinin fotoğraflarını albüme koyup, yola çıkıyoruz.İstiklal Yolundan Zafer Yoluna kat edeceğim daha çok yol var.
Seydiler’den Kastamonu istikametine giderken doğa bu sefer yeşille beraber
gelincikleri de karşımıza çıkarıyor.
Oyrak Geçidi.
Devrakani yol ayrımına kadar çok güzel bir yolculuk yaptık. Kavşağa yaklaştığımızda yeni kavşak yapımı ve toz biraz sıkıntı yaptı ama yol düzelince sorun kalmadı. Devrakani kavşağından sonra biraz tırmanış ile Oyrak Geçidine geldik.Bundan sonra Kastamonu’ya kadar iniş bizi bekliyor.
Kastamonu.
Oyrak Geçidinden saldık kendimizi aşağıya……
çabuk geldik Kastamonu’ya.Bunun belli bir amacı vardı,hem Kastamonu’da gezilecek, görülecek yerlerin çok olması ve öğleden sonra da Ilgaz Dağı tırmanışı.
Kastamonu;Kastamonu, Kastamonu ilinin merkezi olan şehirdir. Gökırmak’ ın bir kolu olan Karaçomak Deresi vadisinde kurulu bulunan şehrin denizden yüksekliği 774 metredir.
İstiklal Yolunun en önemli yerinde yer alan Kastamonu’da gezilecek bir çok yer var.
Kastamonu Evleri,İsmail Bey Külliyesi,Şehit Şerife Bacı Anıtı,Saat Kulesi,Kastamonu Kalesi,Arkeoloji Müzesi ve bir çokları.Hepsini burada sıralayamayacağım ama bir kaçının fotoğrafını koymak ile yetineceğim.
Bir Kastamonu’ lu dostumun dediği gibi ”Evliyalar Şehri Kastamonu’ya Hoş Geldiniz”.
Kastamonu Evleri.
İsmail Bey Külliyesi.
Nasrullah Köprüsü.
Şehit Şerife Bacı Anıtı.
Saat Kulesi.
Kastamonu Kalesi.
Kastamonu’dan Ayrılış.
Kastamonu’da bir kaç saat geçirdik.Ören yerleri,anıtlar, külliyeler gezdik.Tabii ki hepsini gezmek mümkün değil.Öğlene doğru kumanyamızı da hazır edip Kastamonu’dan ayrıldık.Artık Ilgaz Dağına doğru yol alabiliriz.Ilgaz Dağı İstiklal Yolunun en zorlu aşamalarına sahip.Ilgaz Dağı,sarp ve dik bir dağ kütlesi.
Halime Çavuş Anıtı.
Ilgaz Dağına yavaş yavaş tırmanmaya başladığımızda solumuzda gördüğümüz Halime Çavuş Anıtını da ziyaret edip,ruhuna dua okuyoruz.
Halime Çavuş;Kastamonu ve Türk kadınının Milli Mücadele’de anıtsallaşmasının, cephe gerisinde ve cephede omuz omuza hizmet verişinin en önemli örneklerinden biri de Halime Çavuş’tur.Savaş dönemimde ailesinin tüm ısrarlarına karşı cepheye giden Halime Çavuş, o dönemde yadırganmamak için saçlarını kazıtmış erkek gibi tıraş olmuş ve erkek gibi giyinmiştir. İnebolu’dan aldığı birçok cephaneyi cephelere ulaştıran Halime Çavuş, düşman kurşunuyla yaralanmış, buna karşın cephe ve cephe ardı görevlerini sürdürmüştür.
Milli Mücadele sonrasında Anadolu’nun diğer kahraman kadınları gibi Mustafa Kemal Atatürk tarafından Çankaya’da ağırlanan Halime Çavuş burada gazi unvanı ve maaşı ile taltif edilmiştir. Atatürk’ün “Seni yollamıyorum, bizim kızımız ol” önerisine “Annem babam beni bekler” şeklinde cevap veren Halime Çavuş, “Ben anaya babaya itaatli evlada saygı duyarım” diyen Mustafa Kemal Atatürk tarafından çeşitli hediyeler verilerek tekrar evine yollamıştır.
Halime Çavuş, Milli Mücadele sonrasında da hiç evlenmemiş, her gün tıraş olmuştur. Saçlarını kazıtmış, bir erkek gibi davranmaya devam etmiştir. Halime Çavuş 1975 yılında hayata gözlerini yummuştur.Kaynak:Kastamonu il Kültür Ve Turizm müdürlüğü.
Ilgaz Dağı Tırmanışı.
Çetin bir dağ kütlesi olan Ilgaz Dağını tırmanmaya devam ediyoruz.
Bir de bunu 100 yıl önce ki koşullarla düşünün.İnebolu’dan kağnılarla yola çıkan o cefakar Anadolu kadını ve ihtiyarları, cephaneyi bu yalçın Ilgaz Dağını aşırarak Ankara’ya ulaştırdı.Niye bu yolun İstiklal Yolu adını aldığını bu yolun özünü anlayanlar anlar.
İstiklal Yolunda Zirveye Yolculuk.
İstiklal Yolunun en yüksek yeri olan Ilgaz Dağı zirvesine varmak üzereyiz.
İşin kolayına kaçıp, yakın zamanda açılan tünele girip Ilgaz’a gidebilir yolumuza kolayından devam edebilirdik.Ama biz zorlu yolu seçtik.Nasıl İstiklal Yolunda zorluklarla mücadele eden kadınlarımız, bacılarımız, ihtiyarlarımız bu zorlu yolu aştılarsa,biz de bu yolu aşacağız.
Ayrıca zirvede uğrayacağımız bir yer var, Derbent Şehitliği.
Ilgaz Dağı Geçidi.
Günün en zor tırmanışı burada son buldu.Bundan sonra Ilgaz’a kadar iniş var ama
önce bir görevi ifa etmeliyiz.
Derbent Şehitliği.
HADİSE ;Dokuz yüz yirmi bir yılı Nisan ayı içinde, Samsun’dan gelen çete, iki papaz peşinde seksen beş erkek ile bir kadın, bir de katır. Kiminde tüfek, bıçak, bazısında da satır. Pontuslulara ait bir ermeni çetesi, melanet için gelmiş belli hain çehresi. Ilgaz dağının Derbent karakol mıntıkası, esasen karakolla fazla değil arası. Çayırlıkta yerleşmiş gözcü koyarak öne, bin macera karıştı, bahardaki bu güne. Çetenin tutulması için emir alınmış. Beş kişilik müfreze, peşlerine salınmış. Bunu gören çetenin gözcüleri o anda tırmanmışlar ağaca, gizlenmişler bir yanda. Erlerimiz geçerken ağaçlıktan ileri, atlamışlar üstüne, kan götürmüş bu yeri. Parça parça ederek her birini kaçmışlar, korkunç vakadan sonra dere, tepe aşmışlar. Arkadan çıkarılan vilayet müfrezesi, takip etmiş bunları. Merak sarmış herkesi. Bolu, Düzce arası peşlerine düşülmüş. Yakaladıkları an, hesapları görülmüş. Hak tecelli eylemiş, uzun zaman geçmeden kara topraklar olmuş onlara soğuk kefen. Ey mübarek şehitler, rahat uyuyun, şimdi gökten adlarınıza büyük mertebe indi. Bu sonsuz gecelerde, kabrinize nur dolsun, semada pervaz eden ruhlarınız şad olsun.” Yazmaktadır.
Kaynak:Derbent Şehitlik Anıtı/Kültür Portalı.
Ilgaz Dağı zirvesinden bir kaç yüz metre sonra 5 Jandarma Erimizin 1921 yılında Pontusçu Ermeni çetecilerce Şehit edildiği yerdeyiz.
Şehitlik Anıtı 1957 yılında yapılmış olup,2015 yılında yenilenmiştir.
Burada Şehitlerimize saygımızı sunup yolumuza devam ediyoruz.
Ilgaz.
Ilgaz Dağını tırmanırken bol fotoğraf çekmiştik.
1850 Rakımlı Ilgaz Dağı ve Derbent Şehitliğinden Ilgaz’a 920 Rakımlı Ilgaz’ a ininceye kadar ise o güzel manzara olmasına rağmen inişte üşüdüğümüzden bir türlü fotoğraf çekemedik.
Olsun,hiç üzülmedim. Gördüklerim ve yaşadıklarım ben de saklı olsun.
Çankırı’nın bir ilçesi olan Ilgaz 920 rakıma sahip, çok eski bir yerleşim yeri.İlçe genelinde bir çok antik şehir mevcut.Bugünkü adını Ilgaz Dağlarından alan ilçe Antik Çağda Climata daha sonraları Kimistene olarak bilinen bir yerleşim merkezi içinde iken Anadolu’ nun Türkleşmesi ile birlikte ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde Koçhisar-ı Bala olarak adlandırılmıştır.
Kurtuluş Savaşında Ilgaz;İnebolu’dan Ankara’ya cephane taşınan yolun üzerinde bulunan Ilgaz 1920’ lerde bir nahiye merkezi idi. Cephane naklinde Çerkeş, Kurşunlu, Ilgaz, Kastamonu ve İnebolu birlikte çalışmışlar ve görevlerini birlikte başarmışlardır. Her yörede olduğu gibi Ilgaz’da da daha canla başla çalışanlar çıkmış ve daima minnetle anılmışlardır.
İşte şimdi Ilgaz’dayız.
Ilgaz Gecesi.
Zor ve uzun bir günün sonunda 1850 Rakımlı Ilgaz Geçidini de geçerek İstiklal Yolunda önemli yere sahip Ilgaz ilçesindeyiz.
Bu gün bu zorlu yolda 98 kilometre yol kat etmişiz.
Yorulduk, önce market alışverişi yapıp hemen yemek işini hallettik.
Sonrada yakında bulunan çeşmelerden şahsi temizliklerimizi yaptık.
Kamp yeri olarak mı? geç olduğu için fazla arayışa girmedik.
Pazar yeri kamp için çok ideal,biz de öyle yaptık. Rahatsız eden olmadığı içinde güzel bir uyku, yorgunluğun mükaafatı oldu.
Bu gün yol uzun;Seydiler’den çıktık yola,Kastamonu’ yu keşfettik,Ilgaz Dağı’na tırmandık.Derbent Şehitliğini ziyaret ettik.
İstiklal Yolundan Zafer Yoluna projemizin 3 ncü gününün sonunda mutlu ve huzurlu olarak, yarına hazırız.
İSTİKLAL YOLUNDAN ZAFER YOLUNA 25 HAZİRAN-06 TEMMUZ 2018 (2 ve 3. Gün İnebolu-Ersizlerdere-Küre-Küre Dağları-İstiklal Yolu-Seydiler-Kastamonu-Ilgaz Dağı-Ilgaz)
Discussion about this post