Karaburun Yarımadası,Yarımada,Yarımada İzmir……gezilecek,görülecek,tadına varılacak İzmir’in batısında bir yarımada, Karaburun Yarımadası.
Kaç gün gezip, kaç gün konaklamak gezenin tekelinde,bazen bir hafta da bazen üç günde, yarımadanın keşfini bitiremeyenler var.
Ben de Karaburun Yarımadasının müptelalarından biriyim.Her yıl değişik tarihlerde (genellikle kışın) Karaburun Yarımadasını gezer, değişik yerlerde kamp atarım.Bu yıl yarımada da en uzun turum olacak,5 gün olarak planladım ve Yarımadanın tamamını turlayacağım. Güzel olacağına adım gibi eminim.Karaburun Yarımdası’ na uzun tanıtıcı bir yazı başlığı yapmayacağım,daha önce defalarca yazılarımda değindim,üstelik İzmir Büyük Şehir Belediye’ nin Yarımada İzmir,eurovelo projesinde Karaburun Yarımadasından bol bol bahsediliyor ve rotalarda mevcut,dileyen buradan gerekli bilgilere kavuşabilir,kısa geçeceğim. Benim yola çıkma ve yazıma başlama vaktim geldi,bakalım Karaburun Yarımadası’ nda neler yapmışım.
1 nci Gün 28 Şubat 2019 İzmir-Urla-Balıklıova-Mordoğan-Ardıç Koyu:
Yarımada İzmir.
İzmir’in en batısında yer alan Yarımada, coğrafi olarak Karaburun, Çeşme, Seferihisar, Urla ve Güzelbahçe ilçelerinden oluşuyor. Bölge Karaburun, Çeşme ya da Urla ilçelerinden hangisi söz konusuyla onun adıyla anılıyor. 171 bin hektar alanıyla Türkiye’ nin en büyük yarımadası; batıda ve kuzeyde Ege Denizi, doğuda İzmir Körfezi ile Menderes, Balçova ve Narlıdere; güneyde ise Kuşadası Körfezi ile çevrili. İzmir Körfezi’ nin güney kıyılarının büyük bölümü Yarımada’da yer alıyor. Batıda Çeşme’ nin Sakız Adası’na, kuzeyde ise Karaburun’un Midilli Adası’na yakınlığı, bölgenin kıtalar arası konumu hakkında bilgi veriyor. Karaburun’un en uç noktasındaki Sarpıncık Feneri ile Ege Denizi’ nin kapıları Akdeniz’ e açılıyor.
NOT:2015 yılında hayata geçen Yarımada İzmir projesinin bisiklet yolları bölümünde bende yer aldım ve az da olsa emeğim geçti ve desteğim oldu. O yüzden bölgeyi tekrar tekrar gezerken yaptıklarımızı da gözden geçiriyorum.
Tura Başlangıç.
Saat 09:00 gibi evden ayrılıp sahil bölümüne geçtim, Urla istikametine yol almadan
Göztepe bölgesinde turun başlangıç fotoğrafını alıp yola devam ediyorum.
İskenderin Köprüsü.
Yola çıktıktan 1 saat sonra Güzelbahçe’de kısa bir mola verip kahvemi yudumladım.Oraya tam varmışken İhtiyarlar Grubu dediğimiz arkadaşlar bisikletleri ile gelip onlarda orada mola verince kısa bir hasret giderme yaptık.Güzelbahçe’de orta göbek sorunu baş gösterdi,ses rahatsız edince Hermes Bisiklette ayar yaptırdım ama pek sonuç alamadım.Yola sesli olarak devam kararı aldım.Urla’ yı da geçtikten sonra İçmeler Bölgesinde İskenderin Köprüsü’ndeyim.Burada bir kaç dakika durup bir kaç poz alıp yoluma devam ettim.
Mola Zamanı.
Evden ayrılalı 50 kilometre sonra Gülbahçe’ ye vardım,saatte öğlen olmuştu.Oyalanmaya,yemek yapmak için uğraşmaya değmez malum Gülbahçe’ de İYTÜ var ve öğrenci işi uygun tabildotlar var.Ben de bunu değerlendirdim.Yemekten sonra yola devam ettim ve Gümüşköy civarı uygun yerde kahvemi yapıp biraz oyalandım.Dalgaların ve rüzgarın sesi iyi geldi. Gülbahçe’ ye kadar arkadan ve sağ yandan aldığım rüzgarı kuvvetli olarak karşıdan almaya başladım çünkü yönüm kuzeye yönelik olacak.
Yollar Bitmez…
Kahve molasından sonra Balıklıova istikametine rüzgara karşı yol almaya devam ettim.Bu yolun ve küçük tepenin ardından Balıklıova görünecek ve hafif inişle Balıklıova’ ya varacağım.Ama önce yolun albenisini fotoğraf albümüne koymam gerek.
NOT:Ben her zaman eski yolu kullanıyorum ve eski yol sayesinde güzelliklerden de kopmamış oluyorum.Eski Yol Mordoğan’ a kadar devam ediyor sonra yeni yolla buluşup Karaburun’a varıyor.
Balıklıova Ve Manzara Koyu.
Öğleden sonra 15:30 gibi Balıklıova’ daydım. Balıklıova merkezde hiç durmayıp yoluma devam ettim ve 2 kilometre ilerideki Manzara koyunda kısa bir manzara seyretme ve fotoğraf molası verdim. Burası benim gözde yerlerimden ve sürekli kamp yeri olarak kullanırım.
Balıkçı Kardeş Ve Manzara Koyu.
Manzara Koyu’ nda bir balıkçı kardeşim akşam için ağlarını denize bırakırken benim objektifime yakalanıyor.Bereketli olsun kardeş.
Yollardan….
Bu manzaraya yorum yapamayacağım,yeşil,mavi ve ortasında eski taş bir bina!!!! binanın ne amaçla yapıldığını bilmiyorum ama yanından geçerken dikkat çekici konumda.
Balıktan Dönüş.
Ortadoğulular Sitesinin bulunduğu koya vardım,biraz soluklanırken de etrafı keşfettim.
Burası manzarası ve doğası ile çok hoş bir yer.Ben burada biraz soluklanırken bir balıkçı kardeşimizde açıkta bulunan balık çiftliklerinden topladığı balıkları karaya getiriyordu.
Selamlaştık,herkes yoluna devam etti.
Manal Koyu.
Ordoğulular Sitesinin bulunduğu koydan sonra tırmanma başlıyor, bu tırmanış
Manal Koyu’ nu yukarıdan görünceye kadar devam ediyor.Kısa bir tırmanış ile yazlık sitelerinin bulunduğu Manal Koyu’ nun hemen üzerindeyim ve bu iki güzel fotoğrafı albüme koyup Mordoğan istikametine yol alıyorum.
Mordoğan’ dayım.
Günün sonuna yaklaştım ve Mordoğan’ dayım. Mordoğan’ da tüm eksiklerimi tamamladım sonrada kısa bir kültür turu yapıp sahile kadar indim.Etrafı gezdim,yazın cıvıl cıvıl olan Mordoğan adeta sessizliğe bürünmüş.
Mordoğan.
Burada bu koyda çok denize girdim,burasını da albüme koyup aşağı da Mordoğan’ı biraz tanıtıp,tanıtım yazısında da belirtilen Ardıç Koyu’na gidip kampımı kurmak istiyorum, yoruldum galiba!!!!.
Mordoğan;İzmir’in Karaburun ilçesine bağlı bir mahalle. Uzunada’ nın tam karşısında yer alır. Mordoğan, özellikle Çatalkaya, Ayıbalığı kayalıkları ve plajı, Ardıç Plajı, amatör balıkçılığı ve 70 çeşit mor çiçeği ile ünlüdür.
Ardıç Koyu.
Mordoğan kültür gezim bittikten sonra kısa bir süre sonra Ardıç Koyu’na geçiyorum.
İlk defa geldiğim Ardıç Koyu’ nda kısa bir keşif yapıp nerede çadırımı kurup kamp yapacağıma karar veriyorum.Burası mevsim itibari ile sessiz ve ıssız, yazlıklar bomboş…. yani fazla insan yok. Tam aradığım gibi huzur içinde kamp atacağım ama önce aklımda kalmasın Ayıbalığı Koyunu’da bir keşif etmem gerek.
Ayıbalığı Koyu.
Kısa bir yolculuktan sonra Ayıbalığı Koyu’ ndayım. Burası Ardıç Koyu’na nazaran daha küçük bir koy ve koyun arkasında kapalı olsa da bir işletme var,etrafta da yazlıkçılar benim gelişim ile dikkat kesildi yani Ardıç Koyu bana daha uygun.Ayıbalığı Kayalıklarına geçiş yapmak istedim ama otelin bahçesinden geçiş yapılıyormuş,otel kapalı ve geçişi de demir kapı ile kapatmışlar.O yüzden kayalıkları göremedim. Şimdi geriye Ardıç Koyu’na gidip,akşama hazırlanmam gerek.
Ardıç Koyu’ nda Kamp.
Yarım saat önce belirlediğim yere çadırımı kurup malzemelerimi içine yerleştirdim.
Sonra da günlük kıyafetlerimi çıkarıp onları rutubetlenme olmadan rüzgarın kollarına bıraktım,şahsi temizliğimi yapıp gece kıyafetlerimi üzerime geçirip bir sonra ki aşamaya geçtim.Yani yemek zamanı……
Ardıç Koyu Akşamı.
Hafif poyraz eşliğinde üşümeden yavaş yavaş yemeğimi yapıp geceye hazırlık yapmaya başladım.Yemek eşliğinde keyif yapmayı da unutmadım.Keyfim yemekten sonra da devam etti.Dalgaların sesi radyomun sesine karışarak ne kadar oyalandım, ne kadar keyif yaptım hatırlamıyorum ama hafiften esnemeye ve üşümeye başlayınca çadırımın yolunu tuttum.Güzel bir günü, güzel gece ile sonlandırmanın ve Ardıç Koyu’ nda ilk defa kamp yapmanın heyecanını yaşadım.
Sonrası mı? uyku alemi……yarın Yarımada Yolculuğum devam edecek.
1 nci Gün İzmir-Urla-Balıklıova-Mordoğan-Ardıç Koyu:85 KM
2 nci Gün 01 Mart 2019 Ardıç Koyu-Karaburun-Yeniliman-Sarpıncık-Salman-Küçükbahçe:
Ardıç Koyu Sabahı.
Sabah hava aydınlanmadan uyanıp toparlanmaya başladım. Gece hava lodosa çevirdiğinden rutubet artmış,çadır bayağı nemlenmişti. Çadır havalandırma işine giriştim. Bu arada çadır pollerini toplarken pol ipi koptu hemde tam ortadan. Tüm poller ortaya saçıldı,kahvaltı öncesi istenmeyen durum.Biraz uğraştırdı(yarım saat kadar) ama sonunda yaptım.Kahvaltımı yapıp,kuruyan çadırımı da topladıktan sonra yola çıkmaya hazırım.Derken!!! yan park ayağı da kırıldı,kısmet,orta ayak devrede nasıl olsa.
Eğlenhoca Ve Bozdağ.
Yola çıktıktan kısa bir süre sonra Eğlenhoca civarındayım. Eğlenhoca ve bulutlar arasındaki Bozdağ hemen solumda.
Eğlenhoca; 1505 yılında kurulduğu, halkın geneli Yörük olduğu, tarım, hayvancılıkla ve bağcılıkla uğraşıldığı ve 400 kişinin yaşadığı bir köydür.
Bozdağ: Orta bölümünde kuzey-güney istikametinde uzanan Bozdağ kütlesi, 1212 metreye ulaşan yüksekliğiyle (Akdağ Tepesi) yarımadanın en yüksek kesimini oluşturur.
Yollardan.
Mordoğan-Karaburun arası 18 kilometre,bu 18 kilometre boyunca çok değişik manzaralar içinde yol alarak Karaburun’a kadar yol aldım. Havanın lodos olması nedeniyle arkadan destekli olarak Karaburun’a kadar yol aldım.
Karaburun.
Rüzgarın etkisiyle Karaburun’a çabuk vardım.İlk işim eksik kumanyalarımı tamamlamak oldu.Akşama Küçükbahçe’ de kamp yapmayı planlıyorum orada 3 bakkal var ama menümde daha farklı şeyler görmek istediğimden, Karaburun’da ikmalimi yaptım.
Fazla oyalanmadan da Yeniliman tarafına hareket ettim.
Karaburun;Çeşme İlçesine bağlı Ahırlı isminde bir kasaba iken 1910 yılında Çeşme İlçesinden ayrılarak bağımsız bir ilçe olmuş ve Karaburun adını almıştır.Karaburun Belediyesi,Türkiye’de kurulmuş en eski Belediyelerden biridir.İlçe Merkez, ve Mücavir alanında yer alan 5 köyü kapsayan hizmet sahası içinde, son derece kısıtlı bütçe ve olanaklarıyla en iyi hizmeti vermek gibi bir gayret içindedir.
Mola Zamanı.
Karaburun’dan sonra Kuyucak bölgesine varılıyor,Kuyucak’ın tam son bölgelerinde mevsim itibari ile akan bir çeşme var.Ne zaman yolum buraya düşse molayı ve öğlen yemeğini buraya denk getiririm.Çeşmenin başında önce öğlen yemeğimi yedim sonra da kahvemi yudumladım. Yani hayata yeniden döndüm.
Karaburun-Yeniliman Yolu.
Yemekten sonra Yeniliman tarafına yol almaya devam ettim. Yeniliman’ a kadar denize paralel ve yakın,Yeniliman’ dan sonra ise kısa ve sert çıkışlarla biraz tırmanış yapacağım.
Tabelalar anlatıyor bana söz hakkı yok,19 kilometre sonra Küçükbahçe’ deyim.
Hasseki.
Üç kilometrelik kısa bir tırmanıştan sonra Hasseki köyünün hemen üstündeyim.
120 kişinin yaşadığı bu küçük ve eski köyde oyalanmadan yola devam ettim. Biraz daha tırmanış beni bekliyor.
Sarpıncık.
Hasseki ve Sarpıncık Karaburun Yarımadası’ nın kuzey tarafında iki köy ve ben şu anda hala küçük tırmanışlar yaparak Sarpıncık Köyünün üstündeki yerimi aldım ve lodosun etkileri de üzerimde görünmeye başladı. Bundan sonra rüzgarı karşıdan alacağım.
Sarpıncık;Karaburun merkeze 15 km. uzakta, 300 metre rakımlı bir köydür. 45 Haneli köyün 350 kişi nüfusu kayıtlıdır. 1800 yıllarında kurulan köy, zeytincilik, tarım ve hayvancılıkla geçiniyor. Köy de bir köy odası,bir pansiyon, bir adet eski cami, bir fırın ile en ilginci FENERİ’ di. Yarımadanın burun kısmında bulunan güzel koyları ve tarihi yel değirmeni,çeşmeler ve taş evleri ile ilgi çeker.
Sarpıncık Köyü’ nde atıl halde bulunan sabun atölyesini işler hale getirmek için bir proje geliştirilmiş bölge yağlarıyla sabun imalatına başlanmış.
Yollardan…..
Sarpıncık rampasını da çıktıktan sonra rüzgarı iyice hissetmeye başladım.
Küçükbahçe tarafına giderken lodos karşımda yavaş yavaş inişteyim bu arada hemen sol önümde Bozdağ, Miteolojik adıyla Mimas,sağ önümde ise Ege denizi ve adalar görüş alanımı süslüyor.
Sazak…
Sessizlik,terk edilmişlik ve yalnızlık……
Terk edilmiş Sazak Köyünün tam karşısındayım.
Parlak Ve Salman Köyleri.
Karaburun’un iki küçük köyünden geçtim,burada da sessizlik ve sakinlik hakimdi.İki köyde de yaşayan çok az kişi var. Kösedere, Eğlenhoca, Hasseki, Sarpıncık, Parlak, Salman köylerinin ortak konularından biri ; II. Abdülhamit dönemi tek tip minareleri ile dikkat çeken 19.yy. camileri ve yerel malzeme kayrak taşlardan yapılmış sivil mimari örneği güzelim evleridir.İşte böyle güzel ve küçük köyler arasında yol almaktayım.
Küçükbahçe.
İnişim devam ederken Küçükbahçe görüş alanımda belirdi.Az bir yolum kaldı,kısa bir sonra Küçükbahçe’ deyim. Bu gece Küçükbahçe altındaki Küçükbahçe Sahilinde kamp yapacağım.
Küçükbahçe Sahili.
Küçükbahçe Köyü içinde kısa bir mola verip kahvehane de dinlendim. Köy caminde de elimi yüzümü yıkadım.Bakkaldan da su takviyesi yapıp sahile indim.Kuzeyini ve güneyini fotoğraf kareme aldım.Lodos sahilde etkili,kamp yerimi rüzgar almayan yere kurmak zorundayım.Bakalım olacak mı?
Kamp Zamanı.
Fazla aramaya gerek yok!!!!! Küçükbahçe Sahilinde Karaburun Belediyesinin yapmış olduğu tesisin bahçesi kamp için biçilmiş kaftan.Bina rüzgarı tamamen kesiyor,tuvaletlerden biri açık ve gördüğüm en temiz tuvaletlerden biri, üstelik sular gürül gürül akıyor.
İlk önce elimi,yüzümü,ayaklarımı yıkadım ama kesmedi!!!! suyu bol bulunca cesaret Şafak dedim!!!!.Şubat ayında Kazan Gölüne girmiştim,Mart ayında da Lodosun hafif ısıttığı denize kendimi atıverdim.Sonra da suyun altında tuzlu sudan arındım,yani güzelce serinledim.
İşte son halim.
Küçükbahçe Akşamı.
Serinledim,terden arındım,başımı da sağlama aldım. Rüzgardan çarpılmamak gerek.Bu gün güne pol ipinin kopması ile başlamıştım, gün batımı ile son veriyorum.
50 kilometre gibi yol aldım,yarımadanın doğundan başlayan yolculuğum, kuzey ucundan dönüp,batı sahilinde son buldu.Küçükbahçe sahilindeyim,yemeğimi keyifle yaptım, keyifle yedim.Bu gün menü de sucuklu yumurta ana yemekti, iyi geldi.
Sonra da rüzgar almayan banklarda ki yerimi sağlamlaştırıp, dalgaların sesinin,rüzgarın sesine karıştığı Küçükbahçe sahilinde radyomun müzik kanalı bana hoşça vakit geçirtti.
Bu bölümde Karaburun Yarımadasında Turumun iki gününü kaleme aldım,yarın 3 ncü güne merhaba diyeceğim.Yönüm çeşme tarafı, görüşmek üzere.
2 nci Gün Ardıç Koyu-Karaburun-Yeniliman-Sarpıncık-Salman-Küçükbahçe:49 Km
Powered by Wikiloc
Discussion about this post