Dün benim için yorucu bir gün olmuş ki, akşam erken sayılacak bir saatte uyudum.Bu yorgunlukta birazda 10 gündür yollarda olmanın etkiside var.Akşam erken yattığımdan sabah çok erken uyandım,bunda yakındaki camiden gelen sabah ezanının seside etkili oldu.Zaten uykumu aldığım için kalktım,sabah duşumu aldım.Kahvaltımı yine odamda kendim hazırlayıp yaptım.Sonra da toparlanmaya başladım ama bu sefer biraz ağırdan aldım, çünkü çok erken olduğu için yola çıkmak istemedim.Saat 07:00 gibi çıkarım diye düşündüm.
Dün Koyulhisar’dan Gölköy’e gelmiştim,bu günkü planlamamda Aybastı üzeri Perşembe Yaylasına çıkmak var.Akşama Perşembe Yaylasına varmayı planlıyorum.Bu aşağı yukarı 55 kilometre gibi yol yapıyor ama tırmanışı bol bir yol olacak.
11 nci Gün 20 Ağustos 2020 Gölköy-Aybastı-Perşembe Yaylası:
Gölköy’den Ayrılma Vakti.
Kamp yeri ayrılış fotoğrafı koyamadım,onun yerine Gölköy ayrılış
fotoğrafını çarşı içinden verip, Aybastı tarafına tırmanmaya başladım.
Gölköy: Ordu ilinin bir ilçesidir. Yüzölçümü 349 km²’dir. İlçe merkezi Ordu-Sivas
karayolu üzerine kurulmuştur ve Ordu merkeze uzaklığı 63 km’dir.
İlçe sınırları içerisinde iki doğal göl vardır: Ulugöl ve Gök Gölü. Ulugöl,
30.000 m²’lik alanıyla Ordu ilinin en büyük doğal gölü özelliğini taşır.
Serender, genellikle Orta ve Doğu Karadenize özgü, kırsal yörelerde görülen mimari bir yapıdır. Yapı, dört direk üzerine oturtulmuş bir tür odadır.Gölköy çıkışından bir Serender fotoğrafı yakalayıp albüme koydum.
Dün iniş yaparak geldiğim Gölköy’den bugün tırmanış yaparak ayrılıyorum.
Tırmanışımın en güzel anları bazı görsellerin ve doğanın lütfunun gözümün önünden
akması idi.Tırmanışın zorluklarını ise kendime saklıyorum.
Tırmanmaya başlayalı 4 km olmuştu tepe noktasına geldiğimi sandığım anda Gölköy Kalesi’ne vardım.Kaleyi yoldan incelemek yeterli geldi,tepesine çıkmaya hiç yeltenmedim.
Gölköy Kalesi:İlçe merkezine 4 km uzaklıkta Kale Mahallesinde bulunmaktadır. M.Ö. 3. ve 4. yüzyıllarda Pers Kralı Dara tarafından yaptırılmıştır. Çok büyük ve geniş bir kaya kütlesi üzerine inşa edilmiştir.Tek kapılı ve çok geniş bir çevreye hakim durumda,gözetleme ve savunmaya elverişli olarak yapılmıştır. Kale girşinin solunda silindir şeklinde bir burç ve gözetleme kulesi yer almaktadır.1997 yılında UNESCO tarafından Dünya Antik Eserler Listesi’ne alınmıştır.Kaynak:Türkiye Kültür Portalı.
Geneli tırmanış, bazen de iniş olan dar,trafiksiz ve bolca mahalleden oluşan bir yolda yol almaktayım.Karşıma hoş manzaralar çıktığı gibi,yıpratıcı kısa tırmanışlarda çıkıyor.
Ordu ve Giresun fındık bölgesi,bu iki il sınırlarına girdiğimden beri fındık hasadına tanıklık ettim. Ayrıca her düz alanda fındıklar kurutulmaya bırakılmış, 1 metre kare düz alan bile bulunmayacak durumda.İnşallah bu yıl bereketli olur.
Gölköy-Aybastı arası bol indili çıktılı yıpratıcı 36 kilometre.Çok sayıda mahalle yol boyu serpiştirildiği gibi karşı tepelerde de bir sürü mahalle gözükmekte, sanırım o mahalleler Aybastı’ya bağlı çünkü o yöne gidiyorum.Yol boyunda 2 büyük mahalle olan Aydoğdu ve Güzelyurt’ta mola verip yoluma devam ettim. Güzelyurt’tan sonra inişe geçtiğimde de Aybastı Görüş alanıma girdi.
Aybastı deresine kadar iniş yaptım, dereden yukarı çıkmaya başladığımda da 22800
nüfuslu Aybastı’ya giriş yaptım.Şimdi Aybastı’dayım ve Aybastı’dan bahsetme zamanı.
Aybastı:Rakım 664,Ordu’nun denizden uzak iç kısmındaki bir ilçesidir.Halkın önemli bir bölümünü Türkmen olan Çepniler oluşturur.İsminin nereden geldiği kesin olarak bilinmemekle beraber Göktürkler ve Oğuzlar için kutsal olan Ay,Güneş,duman gibi kavramlardan veya Ay tutulmasından geldiği sanılmaktadır.
Aybastı Molası.
Her yerde yemek yemem,istihbarat ve gözlemlemem çok iyidir, bu konuda kendime güvenirim.Aybastı’da da böyle oldu,girdiğim lokanta oranın şartlarına göre çok iyiydi.
Kıymalı yumurtalı pide söyledim, kocaman bir şey geldi,garnitur, salata olayı genişti yanında da ayran.Yani iyi bir öğle yemeğini 18 TL gibi rakama yedim ve doydum.
Şimdi Aybastı’dan ayrılıp uzun bir tırmanış yapabilirim.
Aybastı 660 rakıma sahip,öğleden sonra 1550 rakımlara 18 kilometre tırmanış ile çıkacağım.Karnımı doyurdum,sularımı tamamladım, gerçi Karadeniz’de hiç bir zaman susuz kalınmaz.Aybastı içinden itibaren tırmanmaya başladım,tırmanışın ilk kilometrelerinde fındık bahçeleri, meyve bahçeleri içinde yol aldım.Arada solumda deresinin üzerinden geçtiğim vadi manzarasını seyrederek tırmandım.
Ne kadar tırmandım bilmiyorum ama sanırım 1000 metrelerin üzerine geldiğimde çam ormanı ağırlıklı bir ortamda buldum kendimi.Orman içi yolculuk yapmaya başladım.İlk tırmanış anındaki sert tırmanış gitti yada yukarılara tırmanmaya başladığım için bana öyle geldi, daha rahat yol almaya başladım.
Zirvedeyim.
Şu anda 1556 rakımdayım,bu gün çıkacağım en üst sınır buraya kadar.Her zirveye geldiğimde muhakkak gözlerim geçit tabelası arar burada da aradım ama yok, zaten olmadığını biliyordum ama yine de bir ihtimal.Aşağılarda kalan vadiye bakarak Perşembe Yaylası’na doğru kısa sürecek bir inişe geçtim.
Üç kilometrelik kısa bir iniş sonunda Perşembe yaylasındayım.Önce kısaca Perşembe Yaylası’ndan bahsedeyim sonra yayla hayatımdan bahsederim.
Perşembe Yaylası: Bulunduğumuz coğrafik kıtada bir benzeri bulunmayan Perşembe Yaylası Menderesleri’nin bir dünya mirası olarak korunması amacıyla tescil işlemleri son aşamadadır 1991 yılında Bakanlar Kurulu Kararı ile Turizm Merkezi ilan edilmiştir. Aybastı ilçemize 17 km. mesafede bulunur. Rakımı yaklaşık 1.500 m. civarındadır. Her yıl Temmuz ayı içinde yayla şenlikleri yapılmaktadır. Şenliklerde çeşitli yarışmalar, folklor gösterileri, konserler, sosyal ve kültürel etkinlikler,güreş müsabakaları, at yarışları vb. etkinlikler düzenlenmektedir. Yayla yolunun büyük kısmı asfalt, kalanı stabilize yoldur. Yorgunluk atmak, piknik yapmak, safari, yamaç paraşütü için idealdir. Yaylada aynı zamanda, eşsiz güzelliğe sahip tabiat harikaları, tarihi eserler ve alanlar mevcuttur. Kümbetler, Çiseli Şelalesi, Karga Tepesi bunlara örnektir.
Perşembe Yaylasına geldiğimde kalabalık dikkatimi çekti ama bu beni ürkütmedi.Ben rota planlaması yaparken yöre,gelenek,özellikler ne varsa en ince ayrıntısına kadar araştırır ve plana dahil ederim yada etmem.O yüzden bu kalabalığın Perşembe Yaylası’nda Perşembe günleri kurulan pazardan kaynaklandığını biliyorum.Ve üstelik çok mütevazi ve güzel bir pazarı var.İlk işim kamp yapacağım alanı kafamda ayarlamak oldu, sonra yaylayı keşfe çıktım,gezdim,gördüm,inceledim çok hoşuma gitti.Hele göl olması yaylaya ayrı bir hava katmış.Sonra pazar yerine geçtim,kendime karışık bir gözleme söyleyip ev yapımı bolca ayran ile yedim.Yani akşam yemeği işi de halledilmiş oldu.Şimdi dinleneceğim alana geçme zamanı.
Perşembe Yaylası Kampı.
Kamp yerimi yaylaya gelir gelmez belirlemiştim,akşam yemeğimi de hallettim sayılır.Yaylada her şey var, A-101 bile var,haliyle tekel bayide var.Kamp yerine geçmeden gerekli şeyleri aldım.Çadırımı kurup,akşama hazır hale geldim.Yayla geceleri uzun,serin ve yağmurlu olur o anları güzel değerlendirmek gerek.Keyfime göre çadırın dışında gerekli düzenlemeleri yapıp gecenin keyfini sürmek için harekete geçtim,burada tabii ki sevdiğim şarkıların yüklü olduğu radyom baş aktör.Keyif yapmam uzun sürdü,bir ara üşümeye başladım zaten sonrasında da hafiften yağmur başladı.Zeten saat 22:00 olmuş yatma zamanı…
Bu gün 56 km’lik bir yolda bol bol tırmandım ve Perşembe Yaylası’ndayım.Yarın yaylada yol alıp Tokat sınırlarına geçip Kelkit Vadisi boyunca yol alıp Niksar’a kadar gideceğim.
11 nci Gün 20 Ağustos 2020 Gölköy-Aybastı-Perşembe Yaylası: 55 km
KARADENİZDEYİM 10-24 AĞUSTOS 2020 (11. Gün Gölköy-Aybastı-Perşembe Yaylası)
Discussion about this post