Herakleia Antik Kentinin bulunduğu Kapıkırı köyüne dün akşam geldik ve Hayalet Ada karşısında kamp yaptık.Dün gün batımını 10 dakika ile kaçırdık ama yine de batımının kızıllığı içindeki Hayalet Ada ve Bafa Gölü manzarasını ve sonrasında Herakleia gecesini gönlümüzce yaşadık.Güzel ve rahat bir uyku sonunda sabah gün doğarken uyandık.Bugün Herakleia’da biraz kalacak, gezecek,fotoğraflama yapacağız.Yani sabah uzun olacak ve sonrasında Bafa Gölü kenarını takiben Söke Ovasına ve tabii ki Miletos Antik Kenti bölgesine geçiş yapacağız.O zaman Herakleia Antik Kenti’nin bol görselli gezisine başlayabiliriz.
4 ncü Gün 30 Ekim 2021 Herakleia-Kapıkırı-Bafa Gölü-Akyeniköy-Miletos Antik Kenti-Tuzburgazı-Doğanbey:
Kapıkırı-Herakleia Sabahı.
Çadırlarımız böyle güzel bir yerde, biz böyle güzel bir yerdeyiz.Böyle atmosferde de güzel bir kahvaltı yapılır değil mi? İşin, ortamın,manzaranın tadını çıkara çıkara kahvaltımızı yaptık.Kahvaltı sonrası mı?, ben hafiften toparlanmaya başladım, Ferdi ise bu güzel sabahın tadını çıkarırcasına bol bol fotoğraf çekimi yaptı.Ben burada devre dışıyım,sizi Ferdi’nin fotoğraf sanatı ile baş başa bırakıyorum.
Sanırım bu kadar yeter,aslında daha çok var ama onlarda ben ve Ferdi’de saklı kalsın.Daha detaylısını ararsanız Ferdi Kızıl (Ferdimen)’i You Tube’den de takip edebilirsiniz,çok iyi,saf ve sansürsüz çekimler yaptı.
Bu iki güzel fotoğraf karesi ile Bafa Gölünden bahsetmek isterim.
Bafa Gölü:Söke ovası 2000 yıl kadar önce denizdi, burada büyük bir körfez vardı. Büyük Menderes ırmağının getirdiği alüvyonlar körfezi doldurdu ve ova haline getirdi. Bugünkü Bafa Gölü denizden bir parça olarak arada kaldı. Gölün üzerinde iki ada bulunmaktadır. Bafa Gölü’ nde kefal, levrek, yılan balığı tutulmakta Herakleia Antik Kentini de buradadır. Göldeki adalarda manastırlar, kiliseler kurulmuş.Bunlardan “Yediler Manastırı” en eskisidir. Kaynak:Türkiye Kültür Portalı.
Bağrında kamp yaptığımız,Hayalet Adası karşısında kaldığımız ve dün bahsettiğim Herakleia Antik Kentinden bir daha bahsederek hatırlatma yapmak isterim.
Herakleia Antik Kenti:Kent bu günkü Kapıkırı Köyü içerisinde kalmaktadır. Kent, antik çağda Ege Denizi’ nin bir uzantısı olan Latmos Körfezi’ne sahipti. Ancak Menderes Nehri’ nin getirdiği alüvyonlarla dolması sonucu körfez bu günkü Bafa Gölü’ne dönüşmüştür. Kent, coğrafi olarak İonya ile Karya sınırında hatta İonya bölgesinde yer almasına rağmen karekter ve tarihi geçmişiyle tipik bir Karya şehri olarak kabul görmüştür. Kent, adını ünlü mitoloji kahramanı Herakles’ ten almıştır. Çok engebeli ve kayalık bir arazi üzerine kurulan antik kentin etrafı 65 kule ile takviye edilen 6.5 km uzunluğunda sur ile çevrilmiştir. İlk kaya resimlerinin 1994 yılında bulunduğu Latmos’ ta bugün 170 kaya resmi bilinmektedir. Kapıkırı İlkokulunun hemen yakınında bulunan tepeye inşa edilen Athena tapınağı, en önemli eserlerden birisi. Bir diğer ilgi çeken yapı ise Agora duvarı. Bunun haricinde Bouleuterion, Roma Hamamı, Tiyatro, Nymphaion ve tapınak gibi yapılar olsa da, bunların çoğu viran durumda.Kaynak:Türkiye Kültür Portalı.
Hayalet Adası Kamp Yerine Veda.
Hayalet Adası mıntıkasında kamp yaptığımız yerde veda serenomisi zamanı.Sağlıcakla kal karavancıların kurt köpeği,sağlıcakla kal Hayalet Adası ve Manastır.Kamp yerinden ayrılıyoruz ama Herakleia gezimiz bitmiyor, buradan Nekropol ve Kaya Mezarlarının bulunduğu bölüme geçeceğiz.
Nekropol Ve Kaya Mezarları.
Kamp yaptığımız bölümden çıkıp köyün giriş yani güney bölümüne ilerledik.Giriş bölümüne gelince zaten kaya mezarları tabelası görünüyor,oradan girdik.Daha önceki yıllarda bisikleti girişte bırakıp girerdim ama bu sefer normal yol yapmışlar, ilerleyince anladık ki Nekropol’de kazı çalışması başlamış.Nekropol ne demektir anlatıp gezimize bol fotoğraflı olarak devam edelim.
Nekropol: Arkeolojik şehirlerde mezarlıkların ve toplu mezar yerlerinin bulunduğu bölgeye verilen isimdir. Yunanca nekros-polis ölü şehri demektir.
Nekropol gezimiz 1 saate yakın sürdü,işin keyfini çıkardık.Keyif dememdeki gaye sabahın bu saatinde kimselerin olmaması, meydanın bize kalması, rahat rahat gezip fotoğraf çekimi yapabilmek.
Nekropol bölgesi ve buradan görülen manzara gerçekten çok güzel,bu alana hangi saat diliminde gelmek çok önemli.
Prodüksiyon yapmak Ferdi’nin işi,onu iş üzerinde yakaladım,prodüksiyon çalışması yaparken.Kıskandım!!! bende isterim dedim,beni tek çekim yaptığı gibi ikimizi de aynı kareye, daha doğrusu Latmos Dağı Manzarası karesine sığdırdı.
Latmos (Beşparmak Dağı).
Günün her saati farklı güzellikte olan Latmos Dağı’nı Nekropol bölgesinden de fotoğrafladık.Bu iki fotoğraf ile birlikte Latmos Dağı’nı tekrar hatırlayalım.
Latmos-Beşparmak Dağı; Bafa Gölünün doğusunda, Batı Menteşe Dağları sisteminde yer alan dağ.Aydın ve Muğla topraklarına yayılan dağın en yüksek yeri 1375 metre ile Tekerlekdağ’ dır. Arkeolojik olarak çok önemli olan dağ, Neolitik dönemden Osmanlılara kadar izler taşır.Milas-Söke Karayolu üzerinde yer alan Herakleia’ nın yer aldığı, Antik Çağ’da Latmos Dağları olarak bilinen Beşparmak Dağları sarp ve ormanlarla kaplı olup Latmos Körfezi’ ni çevirmektedir.Kaynak:Türkiye Kültür Portalı.
İster veda deyin,ister Nekropol hatırası, ister Herakleia’dan ayrılış deyin fark etmez.Ferdi yine yapacağını yaptı ve güzel fotoğraf ortaya koydu, artık Nekropol bölgesinden ayrılış vakti.
Kapıkırı.
Hep Kapıkırı’ndan bahsederim,dibine kadar gidip Bafa Gölü kenarında kamp yaparım, köylülerle de görüşür,bir çoğunu da tanırım.Arşivime baktım hiç fotoğrafı yoktu,hele bir çekeyim dedim ve çektim. Eve geldikten sonra aklıma geldi,onca sene bölgeyi gezmişliğim var ama köyün içine hiç girmemişim,bu benim için çok büyük eksiklik.Kendi kendime söz veriyorum,bir dahaki sefere özellikle erken vakit gidip akşam gezisi yapacak belki gezimi sabahta yapıp bu eksikliğimi telafi edeceğim.
Kapıkırı Köyü:Muğla’nın Milas ilçesine bağlı sevimli mi sevimli bir köy Kapıkırı Köyü. Yaklaşık 130 haneye sahip, yani sakinliğin dibine vurmuş, köy gibi köy diyebileceğimiz türden bir yerleşim yeri burası. Bol tezek kokulu, gezen tavuklu, tam anlamıyla doğal kalmayı başarabilmiş nadir yerlerden diyebiliriz Kapıkırı için.
Latmos Dağı manzaralı yoldan Bafa istikametine giderken Gölyaka yakınlarında Ferdi aynasını düşürdüğünü fark etti.Hemen durum kritiği yapıp Ferdi geri döndü,ben ise onu Bafa yakınlarında kahvede bekledim.Ferdi yarım saat sonra yüzü gülerek geldi,aynayı bulmuş,şimdi kahveyi hak etti.Aynayı nasıl buldu meselesine gelince kendisine sorarsınız, eminim formülünü anlatacaktır.
Bafa’yı ve Pınarcık’ı geçtik,Milas-Söke yolunda bol trafikli yolda yol almaktayız.Bir ara gözden kaybettiğimiz Bafa Gölü ile yine buluştuk ve seyir yerinde kısa bir mola verdik.Ben sabah tam kurumayan çadır ve teferruatını rüzgar ve güneşin insafına bırakıp, başlarında nöbetçi kalırken Ferdi’de keşif ve fotoğrafçılığa soyundu.
Muğla-Aydın il sınırlarına geldiğimizde kendimizi Deveci Han önünde bulduk,tek kare fotoğraf alıp yolumuza devam ettik.Handan sonra göze hitap eden bir şey olmadığından fotoğrafsız neler yaptığımızı anlatacağım.Bafa gölü kıyı şeridini bitirip Didim sapağı yolu ile Söke Ovasına indik.İkinci gün yemek yediğimiz yerde öğle yemeklerini yedik ve yine Akyeniköy yakınlarında benzin istasyonunda Ferdi kopan jant tellerini onarırken ben de hortum ile duş aldım.Sonra mı? Balat üzeri Miletos.
Deveci Han (Taşhan):Beçin ve Balat arasında menzil hanı olarak inşa edilmiştir; tek sahınlı, dikdörtgen planlı ve tek katlıdır.Yıllarca atıl vaziyette kalan hana tanıtım tabelası koymuşlar ve hanı temizlemişler.
Miletos.
Balat’tan sonra Miletos Antik Kenti’ne yöneldik ve Miletos’a geldik.Hafta sonu olması nedeniyle çok ziyaretçi olduğundan gezmedik,sadece tiyatro bölümünü fotoğraflayıp ayrıldık.Fotoğraf karesinde fazladaninsan olmasını istemiyoruz.
Miletos Antik Kenti:Miletos’un geçmişi cilalı taş devrine kadar uzanmaktadır. Arkaik dönemde denizcilikle parlamış olan kent, Egedeki suların yükselmesi, Büyük Menderes ağzının çoğu kez değişmesi ve toprakların alüvüyonlarla dolması sonucu Miletos’un Ege Denizi ile irtibatı kesilmiştir. Şu anda denizden bayağı içeride kalan kentin, akılcı düşüncenin, geometrinin, astronominin ve felsefenin temellerinin bu şehirde atıldığı yer olarak da bilinmektedir.
Milet ismi ise mitolojik açıdan Apollon ile ilgilidir. Miletus, Apollo ile Minos’un kızı Akakallis’in oğludur. Akakallis babasının gazabından korunmak için oğlunu ormanda saklar. Apollo da dişi kurt’a onu beslemesi için emir verir. Miletus kurtlar tarafından büyütülür. Daha sonra bir çobanın bulduğunu ve evine getirilip büyüttüğü söylenir. Miletus yetişkin olduğunda Girit’i terk eder ve Karia gelir. Menderes nehrinin kızı Kyane ile evlenir ve Miletos’u kurar. Miletos isminin de buradan geldiği söylenmektedir.M.Ö. 38 yıllarında ise Roma imparatorlarının özel ilgisiyle özerkliğini elde eden ve İon şehirleri arasında metropol düzeyine ulaşan Miletos çok geniş bir alana inşa edilmiştir. Kentte ilk girişte sizleri Yunan-Roma tipinin en güzel örneklerinden biri olan Milet tiyatrosu karşılar. Helenistik dönemde 5300 kişilik olarak inşa edilen tiyatro, Roma dönemiyle birlikte kapasitesi artırılarak 15 bin kişiye çıkarılmıştır.
Miletos felsefenin temellerinin atıldığı kenttir. Aristoteles’e göre felsefenin gelişmesi için iki ön koşul var; birincisi felsefe yapacak kişinin maddiyat duygusuna kapılmadan yapmalı ve kendini sadece düşünmeye verebilmeli.Kaynak:T.C.Söke Kaymakamlığı.
Uzun,up uzun Söke Ovası yolculuğumuz Miletos’tan Tuzburgazı’na kadar sürecek.Şansımıza rüzgar sol yandan geliyor, ya önden gelseydi ne olurdu.
Söke Ovasına hayat veren Büyük Menderes Nehri üzerinden son bir defa geçtik.Büyük Menderes Nehri ile vedalaşırken son bir kez daha nehri tanıyalım.
Büyük Menderes: Batı Anadolu’nun en büyük nehridir ve Menderes Havzası’nın ana sulama kaynağıdır. Kufi Suyu ve Banaz Çayı kollarının birleşmesiyle oluşur ve Ege Denizi’ne dökülür. Uzunluğu 548 km’dir. Büyük Menderes ovası bataklıkları kurutulduktan sonra Türkiye’nin en verimli alanlarından birisi olmuştur.
Doğanbey Kampı.
Miletos’tan Tuzburgazı’na kadar olan ova yolculuğu sıkıcıydı.Tuzburgazı’na gelince hemen kısa bir sıvı molası verip sularımızı tamamladık, cami de şahsi temizliklerimizi yaptık.Ve sonra Doğanbey istikametine hareket ettik,ilk etapta sazlıklar ile dağ arasında sıkışık yolda kamp için karamsar bir hava esti ama sonra Doğanbey yakınlarında yüzümüz güldü,yoldan uzakta şahane bir yer bulduk.Hemen çadırlarımızı kurduk,yerleştik ve hava kararmadan yemek faaliyetine giriştik.Sonrasında da havanın sakinliği ve ortamın güzelliği içinde radyomuzdan yayılan müzik eşliğinde muhabbet ettik.Bu gün Herakleia’dan Miletos’a oradan da Doğanbey’e uzanan bir yolculuk yaptık. Yarın Davutlar bölgesindeyiz.
4 ncü Gün 30 Ekim 2021 Herakleia-Kapıkırı-Bafa Gölü-Akyeniköy-Miletos Antik Kenti-Tuzburgazı-Doğanbey:58 km
Discussion about this post