Gecenin bir yarısı,saat 02:30 sıraları,uykunun en tatlı yerinde bisikletlere sürten sert bir zincir sesi,ardından benin çadırıma abanan bir cüsse!!!! Hemen ani refleksle çadırımın cüsse tarafına yumruğumu vurdum ve hoşt diye bağırdım.Ve yine aynı refleks ile sopayı ve lambayı alıp dışarı çıkarken Ferdi’de çadırdan fırladı,Ferdi durumu daha net olarak kavrayamadığından ”ne oluyor ağabey” dediğinde,”köpekler” dedim.Lambayı tutunca 10 metre ileride iri kıyım zincirli köpek ve yanında aynı boyutta bir tane daha…. Evet suçlular bulundu ve müdahale etmemize rağmen bize bayağı kafa tuttular,havladılar, saldırmaya niyetlendiler.Taş atma, bağırma para etmedi, sopa ile üzerlerine yürüyünce sıvıştı keratalar.Ama zincir sesi kafamıza kazındı bir kere sabaha kadar doğru düzgün uyuyamadık, ama buna diğer bir şey etken oldu, telaşla dışarı fırladığımızdan çadır kapılarının açık kalması nedeniyle davetsiz misafirlerin çadır içine girmesi,sivrisinekler.
Evet gece yarısı böyle bir macera yaşadık,yarı uyku, yarı uyanık sabahı ettik,sabah bu sefer de sivrisinekleri kovaladık ve huzura kavuştuk.Olsun,bunlar bu işin tuzu biberi,her zaman olmasa da bazen buna benzer olaylar yaşanıyor. Her neyse biz turumuza gelelim,iki gün boyunca güzelliklere yelken açıp Akbük-Saplı Ada diyarına gelip kamp yapmıştık, bugün ise şöyle güneye orman içi yollarda yol alarak Milas’a yaklaşıp, sonra da kuzeye yöneleceğiz.
Herakleia’ya gidiyoruz.
3 ncü Gün 29 Ekim 2021 Saplı Ada-Akbük-Kazıklı-Gürçamlar-Ovakışlacık-Selimiye-Bafa-Bafa Gölü-Herakleia-Kapıkırı:
Saplı Ada Sabahı.
Bu gün 29 Ekim 2021 sabahı,Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.
Her zaman ki gibi güneş yüzünü dağların ardından göstermeden uyandık,çadırı terk et,içini topla,kahvaltı, eşyalarını topla rutinine giriştik.Eh haliyle bu rutin 1 saatten fazla sürüyor ama işin zevkli yanlarından biri de bu olsa gerek.Çünkü yeni güne ve maceralara merhaba diyeceğiz.
Bir başka rutine daha geçiyoruz, bu da güzel rutinlerden biri.Kamp yerinden ayrılmadan önce kamp yeri özel ayrılık fotoğrafı alıyoruz, şimdi güne başlayabiliriz ama sahilinde kamp yaptığımız dün de bahsettiğim Saplı Ada’yı tekrar hatırlayarak.
Saplı Ada:Tepeden bakınca bir kaşık görünümüne benzeyen bu harika manzara Didim’de Akbük’ ün simgesi haline gelmiştir.
SİT alanı olarak koruma altına alınan Saplı Ada’nın ilginç bir yapısı var. M.Ö 1500′ lü yıllarda Ege Denizi’ nde meydana gelen çok büyük bir volkan patlaması sonucu etrafa saçılan küllerin birikimi ile oluşmuş.Günümüzde hala bu kül katmanını görmek mümkün.
Akbük Koyunun yaklaşık 100 metre açıklarında yer alan adaya yürüyerek de gitmek mümkün.Suların çekildiği zamanlarda ada ile arasında su yüksekliği ancak dizlerde oluyor.
Kazıklı,Ah Kazıklı.
Kamp yerinden ayrıldıktan sonra Akbük içine girmeye gerek duymadık,direk Kazıklı yönüne yöneldik.Hep bisiklete binecek değiliz ya…. Bazen de ittir, kaktır yapıyoruz, bunda sakınacak bir şey yok,bu işin özünde bu var. Beden,bisiklet ve bagaj ağırlıklarının toplamı 150 kg’a yakın, bu ağırlıkla %10 ve yukarısındaki rampayı tırmanmak kas lifinin atmasına sebep olur, buda bundan sonraki hayatı kabusa çevirir.%10 eğime sahip Kazıklı rampası da yenilir,yutulur rampalardan değil, üstelik kuzeybatı yönü ıslak ve kaygan,ittir ve yukarı çık.
Merak etme aynı hızla yol alırsın.
Kazıklı Rampası Mükafatı,Güllük Körfezi.
Kazıklı rampası bitti,şimdi iniş başlıyor ve çıkış kadar iniş olacak tabii bu iniş,çıkışlar Ovakışlacık’a kadar sürecek.Biz ana bakalım,Kazıklı rampasını çıktık ve sağımızda Güllük Körfezi, havanın puslu olması nedeniyle net gözükmese de yine de girintili,çıkıntılı koyları ile güzel bir görüntü sunmakta.
Kahve Molası.
Yaklaşık 14 kilometre yol aldık ve Gürçamlar’a 500 metre var.Yolun hemen solundaki çeşme ne zaman geçsem akmaz idi, Ferdi’nin şansına olacak bu sefer akıyor hem de gürül gürül,hemen serinledik,sularımızı tazeledik ve kahveler benden, bulaşıklar Ferdi’den muhabbeti ile kahvelerimizi yudumladık.Kahve molası iyi geldi ama bitmedi,Gürçamlar’da bir de bakkal önünde bisküvi,çay molası da verdik.
Kızılağaç,Çeşmeler ve Ferdi.
Gürçamlar molalarından sonra yine tırmandık.Tırmanma deyince öyle binler,iki binler değil testere ağzı gibi yüzlük,iki yüzlük tırmanışlar ama,aması var, yorucu.Ve Gürçamlar’dan 5 km uzaklıktaki Kızılağaç’tayız.Kızılağaç içindeki bu çeşme yaz kış akar ve yoldan geçenlere serinlik verir, bölgede bir tek bu çeşmenin olduğunu ve sürekli aktığını bilin yeter,diğerleri yağış bolsa akar. Ferdi Kızıl (Ferdimen),kardeşimi takip edin,videolarını izleyin ve çeşmeler ile ilgili işaretlemelerini takip edin,her gittiği bölgede çeşmeleri Wikiloc’ta işaretlemiştir.Bu Ferdi’nin tur yapanlara en büyük hediyesidir,kıymetini bilmek gerek.
Bodrum Kümbet Sarnıçları.
Bu bölgeye gelindiğinde bu tip sarnıçlarla karşılamak olası,Kızılağaç’tan çıktıktan sonra bir tanesi ile karşılaştık,daha ileride de yolumuza çıkacaklarını biliyoruz ama yeri gelmişten Kümbet Sarnıçlar’dan biraz söz edeyim.
Kümbet Sarnıçlar:Bodrum’da çok kimsenin dikkatini çekmeyen bazıları kireçle beyaza boyanmış, yarım küre şeklinde taş yapıtlar vardır.Bunlar Bodrum’un simgesi olabilecek, en az 500 yıllık sanat eserleridir. Çoğu tahrip olmuştur. Kalanlar da yok olmak üzeredir.
Ne yazık ki, bunların tarihi ve sayısı hakkında yapılmış (bilinen-yayınlanmış) çalışma yoktur.Bu sarnıçların Bizans döneminden kaldığı söylenir. Kanuni’nin Rodos seferi sırasında, ordunun su ihtiyacının karşılanması için, yol boyu 1520’lerde Kanuni tarafından inşa ettirildiği söylenir. Bir başka söylentiye göre Bodrum’un kümbet sarnıçlarının mimarı Mimar Sinan’dır. Bugüne kadar sarnıçlar konusunda ciddi bir araştırma yapılmadığı için de neyin ne olduğu bilinmez.Kümbet sarnıçlar 7-10 metre çapında daire şeklinde örülen bir duvar üzerine inşa edilen 1/3 ölçekli bir küre şeklindeki kubbeden oluşur. Kubbe, yerel taşların ters gerilim tekniğiyle örülmesinden yapılmış, tam tepeye oturtulan kilit taşı ile 500 yıl ayakta kalacak sağlamlıkta olması sağlanmıştır. İlk yapılan sarnıçların kubbelerinde sıva yoktur.
Ferdi Kızıl (Ferdimen).
Kendisi ile ilk 2015 yılında Gelibolu’da, Şehitlerimiz için yapılan organizasyonda tanıştık.Yıllar geçti,ağabey,kardeş,arkadaş ilişkimiz pekişti, sağlamlaştı.O da benim gibi tek takılanlardan,zaten ”Ferdimen, adı yalnızlığından gelen” deyimini kendisine yakıştırmış.Bir çok projeye beraber imza attık,yol aldık,bazen turlarda da beraberiz.
Eh Ferdi reklamını iyi yaptırdın bana!!!!! Evet sayın okuyucular;Ferdi rampalarda nasıl benden hızlı ise ben de Ferdi’den daha yaşlı olduğumdan iniş hakkını kullanıp Kıyıkışlacık sapağına kadar inip Ferdi’yi bekledim ve prodüksiyonu bu sefer ben yaptım.
Sarıçay Deltası ve Havaalanı.
Ve günün son sert tırmanışını Kıyıkışlacık sapağından sonra yaptık.Altımızda Sarıçay Deltası,Bodrum Havaalanı ve Güllük Körfezinin bir bölümü var.Sağ yol Bodrum tarafına gidiyor, bizim tercihimiz soldaki yol,o yol bizi Ovakışlacık’a götürecek.
Ova’da Yolculuk.
Sert bir iniş ile Ovakışlacık’a indik,artık ova sayılacak bir konumda yol alacağız.Köşk köyünden Milas-Söke ana yoluna çıktık ve yoğun trafik eşliğinde Selimiye istikametine yol almaya başladık.
Euromos Antik Kenti.
Selimiye istikametine yol alırken Selimiye’ye 6 km mesafede Euromos Antik Kentini ziyaret etmek istedik ama maalesef burası da ücretli olmuş,12.5 TL.Ferdi burayı daha önce gezmiş,ben de 2019 yılında ki Güneybatı Kıyıları Turumda gezmiştim, o yüzden gezmekten vazgeçtik.2019 yılında çektiğim Zeus Tapınağı fotoğrafı ile şu anda Ferdi’nin yol üzerinden çektiği fotoğraf ile yolumuza devam ederken Euromos Antik Kenti’nden de söz etmek gerek diye düşündüm.
Euromos Antik Kenti: Euromos, antik çağda Mylasa’ dan sonra yörenin en önemli kentiydi. Kentin adı MÖ. 5. yüzyılda “Kyramos” ya da “Hyramos” biçiminde karşımıza çıkıyor. Yunanca’da “güçlü” anlamına gelen Euromos, Mausolos’ un Hellenleştirme politikası sonucu kullanılmaya başlanmış olmalıdır. Kent kalıntıları çok yıpranmış olmalarına karşın, Asya’ nın en iyi korunmuş yarım düzine tapınağından biri de Euromos’ taki Zeus Tapınağı’dır. Büyük ama oldukça kötü durumdaki tiyatro ovanın hemen üzerindeki yamacın girintisi içinde yer almaktadır. Görülebilen 5 oturma sırasının kuzey kesimleri iyi korunmuştur. Düz bir alan üzerindeki agorayı çevreleyen stoanın birkaç sütunu görülebilir durumdadır. Zeus Tapınağı ve çevresinde 1970′ li yıllarda Prof. Dr. Ümit Serdaroğlu tarafından kazı ve restorasyon çalışmaları yapılmış ancak daha sonraki yıllarda bu çalışmalar yarım kalmıştır. Kaynak:Türkiye Kültür Portalı.
Selimiye.
Öğleden sonra Selimiye’ye vardık,karnımız çok aç. Hemen benim daha önce lezzetlerini bildiğim yere bisikletlerimizi park edip, siparişleri geçtik.Geçikmeli vardığımız Selimiye’de yemeklerimizi yedikten sonra kendimize geldik.Bu yemek bizim hem öğle hem de akşam yemeğimiz olacak, çünkü saat ikindi vaktine yakın oldu.Burada tüm ikmallerimizi tamamladıktan sonra Bafa tarafına hızlıca devam ettik, gün batımını kaçırmak istemiyoruz.
Karacabel Tüneli.
Biraz tırmanış ve Karacabel tüneli girişindeyiz.Turun tek tünel girişinde Ferdi ile ben ayrı ayrı prodüksiyon yapıp tünele hızlıca girip Bafa’ya doğru inişe geçtik.
Bafa Gölünde Gün Batımı.
Tünelden hızlıca indiğimiz Bafa’da hiç oyalanmadık,yönümüzü Kapıkırı istikametine çevirdik.Önümüzde 9 km var ve biz Hayalet Ada üzerinde gün batımını yakalamak istiyoruz,bakalım yakayabilecekmiyiz!!!! Şu anda Bafa Gölüne varmış bulunmaktayız ve gün Bafa Gölü üzerinde kavuşmak üzere.
Bafa Gölü:Söke ovası 2000 yıl kadar önce denizdi, burada büyük bir körfez vardı. Büyük Menderes ırmağının getirdiği alüvyonlar körfezi doldurdu ve ova haline getirdi. Bugünkü Bafa Gölü denizden bir parça olarak arada kaldı. Gölün üzerinde iki ada bulunmaktadır. Bafa Gölü’ nde kefal, levrek, yılan balığı tutulmakta Herakleia Antik Kentini de buradadır. Göldeki adalarda manastırlar, kiliseler kurulmuş.Bunlardan “Yediler Manastırı” en eskisidir. Kaynak:Türkiye Kültür Portalı.
Latmos (Beşparmak) Dağı.
Gölyaka köyünü geçtikten sonra bambaşka bir dünyaya ayak basmış hissine kapılıyorsunuz,gerçi ben bu hisse alıştım ama ilk defa gelenler bu duyguya muhakkak kapılıyordur.Evet gün batımının yansımalarını tüm güzelliğini yansıtan Latmos Dağı artık tüm haşmeti ile sağ yanımızda ben buradayım derken,Latmos Dağı’ndan da söz etme zamanı geldi sanırım.
Latmos-Beşparmak Dağı; Bafa Gölünün doğusunda, Batı Menteşe Dağları sisteminde yer alan dağ. Aydın ve Muğla topraklarına yayılan dağın en yüksek yeri 1375 metre ile Tekerlekdağ’ dır. Arkeolojik olarak çok önemli olan dağ, Neolitik dönemden Osmanlılara kadar izler taşır.Milas-Söke Karayolu üzerinde yer alan Herakleia’ nın yer aldığı, Antik Çağ’da Latmos Dağları olarak bilinen Beşparmak Dağları sarp ve ormanlarla kaplı olup Latmos Körfezi’ ni çevirmektedir.Kaynak:Türkiye Kültür Portalı.
Gün batımı kızıllığı altında Kapıkırı köyüne girerken sol yanımızda Kaya Mezarları ve Nekropol bulunmakta. Gerçi köy içinde çeşitli yerlerde bu tür mezarlar bulunmakta. Toplamda 2500 kadar mezar olduğu söyleniyor.Biz bugün nekropol gezisi yapmayacak o işi yarına bırakacağız.Bizim bugünkü planımız Hayalet Adası manzarasına karşı kamp yapmak ve gün batımını Hayalet Adası üzerinde yakalamak.
Herakleia,Hayalet Ada, Manastır ve Surlar.
Herakleia’ya vardık, Kapıkırı köyü içinden hızlıca geçip köy altında bulunan Bafa Gölü sahiline inip, Hayalet Ada karşısında ki yerimizi aldık ama yetişemedik,10 dakika ile Hayalet Ada üzerindeki gün batımını yakalayamadık.Hayalet Ada üzerinde Manastır ve sur kalıntıları bulunmakta çok güzel bir görüntü sunmakta hele gün batarken.Ben değil de Ferdi bu duruma çok üzüldü, çünkü o buraya ilk defa geliyor ve o anı yakalamak için çok uğraştı ama olmadı mı olmuyor,olsun, yolu biliyor artık,başka zaman gelir o muhteşem anları yakalar.Bu seferlik gün batımı kızıllığı ile idare edeceğiz.Ha bu arada Ferdi burada çok güzel görseller çıkardı,ben de o görselleri kullanmaktan büyük zevk almaktayım.
Herakleia Antik Kenti.
Herakleia Antik Kenti içinde, Kapıkırı Köyünde,Hayalet Ada karşısında kamp yapacağız ama Herakleia Antik Kentinden söz etmeliyim.
Herakleia Antik Kenti:Kent bu günkü Kapıkırı Köyü içerisinde kalmaktadır. Kent, antik çağda Ege Denizi’ nin bir uzantısı olan Latmos Körfezi’ne sahipti. Ancak Menderes Nehri’ nin getirdiği alüvyonlarla dolması sonucu körfez bu günkü Bafa Gölü’ne dönüşmüştür. Kent, coğrafi olarak İonya ile Karya sınırında hatta İonya bölgesinde yer almasına rağmen karekter ve tarihi geçmişiyle tipik bir Karya şehri olarak kabul görmüştür. Kent, adını ünlü mitoloji kahramanı Herakles’ ten almıştır. Çok engebeli ve kayalık bir arazi üzerine kurulan antik kentin etrafı 65 kule ile takviye edilen 6.5 km uzunluğunda sur ile çevrilmiştir. İlk kaya resimlerinin 1994 yılında bulunduğu Latmos’ ta bugün 170 kaya resmi bilinmektedir. Kapıkırı İlkokulunun hemen yakınında bulunan tepeye inşa edilen Athena tapınağı, en önemli eserlerden birisi. Bir diğer ilgi çeken yapı ise Agora duvarı. Bunun haricinde Bouleuterion, Roma Hamamı, Tiyatro, Nymphaion ve tapınak gibi yapılar olsa da, bunların çoğu viran durumda.Kaynak:Türkiye Kültür Portalı.
Herakleia Kampı.
Bu sefer gün batımını 10 dakika gecikme ile yakalayamadık ama buranın keyfini çıkarmayı da iyi biliriz.Bugün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve tatil olduğundan bir kısım karavancılar ile kampçılar buraya gelmiş, yer kampmışlar ama bizim yerimiz boş ve bize ait.Bölgemi kaptırmış olsaydım çok üzülürdüm… Sanki tapulu yerim burası!!!.Vakit geçirmeden çadırlarımızı kurduk,yerleştik,gecenin ambiyansını bozmamak için çadır ve manzaramızın fotoğraflarını sabaha sakladım.Yerleşme seansı bittikten sonra göl kenarındaki yerimizi sağlamlaştırıp,radyomuz eşliğinde hafif yollu demlenerek muhabbeti koyulaştırdık,ortamdan,turdan bahsederken,dedikodu da yaptık,kulaklarınızı çınlattık derken gece ayazı çıkmaya başlayınca da herkes çadırının yolunu tuttu.
Yarın Herakleia’da güzel gün olacak,sonrada Miletos’a gideceğiz.
3 ncü Gün 29 Ekim 2021 Saplı Ada-Akbük-Kazıklı-Gürçamlar-Ovakışlacık-Selimiye-Bafa-Bafa Gölü-Herakleia-Kapıkırı:
HERAKLEİA & MİLETOS TARAFLARI 27 EKİM-01 KASIM 2021 (3. Gün Saplı Ada-Akbük-Kazıklı-Gürçamlar-Ovakışlacık-Selimiye-Bafa-Bafa Gölü-Herakleia-Kapıkırı)
Discussion about this post