Madra dağında gezinti zamanı geldi.
2013 yılında da çıkmış,1000 metredeki Hacıhüseyinler yaylasında kamp atmıştık.Yaylada o kadar çok çocuğu bir arada görünce şaşırmış,hele hepsinde de bisiklet olması beni daha da şaşırtmıştı.Yayla köylüleri bizi daha ileri salmamış o gece misafir etmişti.
O günden sonra Madra Dağına bir daha çıkmayı kafaya koydum.Kafaya koydum sa yaparım,geçen sefer çocuklara fazla faydamız olmamıştı, bu sefer tedarikli gitmeyi planlıyorum.Bu yıl Madra Dağına ben ,Gürcan YILMAZ ve Hüseyin Gümüş, üçümüz çıkacağız. Gürcan Yılmaz,akşam İzmir’den Aliağa’ya gelip Hüseyin GÜMÜŞ ile buluşacak,sabah Aliağa’dan hareket edip benimle Çandarlı yol çatısında buluşacaklar.Ben bu tura yine Çandarlı’ dan başlayacağım.
Güzel ve zevkli bir kaç gün geçireceğimizi umuyorum.
İstikametimiz Bergama üzeri Madra Dağı olacak,çıkalım artık yola değil mi?…..
1 nci gün 18 Ağustos 2014 Çandarlı-Bergama-Kozak Yaylası;

Çandarlı Doğu Sahili.
Bu güzel manzara,tura başlangıç fotoğrafım olsun.
Sabah Gürcan ile haberleştik,onlar Aliağa’dan çıktıktan yarım saat sonra ben de Çandarlı’ dan hareket ediyorum.

Gürcan YILMAZ ve Hüseyin GÜMÜŞ ile Çandarlı yol çatısında buluşup,
Bergama istikametine pedal basmaya başladık.
Hüseyin Bergama yönüne dönüyor.

Arkadaşlar 47 km,ben 34 km aşırı poyraza karşı pedal basarak,incir ziyafeti de çekerek,Bergama’ya geliyoruz.

Bergama’da bir süre mola verip yola çıkıyoruz.
Bergama bir çok medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir ilçe,her tarafından tarih fışkırıyor.Kozak Yaylasına çıkış yolundan göründüğü kadarıyla tarihi kalıntılardan bir görüntü.

Bergama-Kozak yolundan bir görüntü.

Rüzgara karşı ve tatlı bir serinliğe doğru yol alırken,
Küheylanımın Kozak yolunda bir pozu.

Kozak yolunda bol miktarda bulunan çeşmelerden suyumu tazeliyorum.

Çeşme başı molası…

Ben çeşme başında mola verince Gürcan ve Hüseyin’de yanıma geliyor,kısa molaya devam ediyoruz.Hüseyin bu arada teknoloji ile boğuşuyor.

Kozak yolundan bir görüntü.

Bal ve Kekik çayının buluşması.

Hüseyin;Bal ve Kekik çayının buluşmasına tanık olmak için,son hız pedal basıyor.!!!!

Bergama-Kozak yolunun 14 ncü kilometresinde Orman Müdürlüğünün dinlenme alanı ve mesire yeri var.
Burası tam da dinlenilecek yer.Buradan ne zaman geçsek uğrarız.Kekik çayının da muhakkak tadına bakarız.
O kadar terledik serinleme de hakkımız.

Buna ne demeli,Gürcan ve Hüseyin’in ballı bisküvi dopingi…..bol ballı kekik çayı da ekstrası.
Bu lezzetin önünde kim durabilir ki!!!!!
Lezzet iyi,neşeler yerinde.

Kozak yaylasının en üst noktadayız,rakım 750.
Hava birazın üzerin de rüzgarlı olmasına rağmen buraya kamp atıyoruz.Burası neresi mi? Bergama-Kozak yolunun 18 nci km sinde sol da bulunan benim tabirimle teyzelerin yeri.
1 nci gün 18 Ağustos 2014 Çandarlı-Bergama-Güneşli-
Kozak Yaylası: 51 Km
2 nci gün 19 Ağustos 2014 Kozak Yaylası-Madra Dağı:

Yamaç Kafe; buranın asıl adı böyle ama burayı üç tane bayan işlettiğinden ben buraya teyzelerin yeri diyorum.
Geceyi burada kamp yaparak geçirdik.
Gece rüzgar fazla olunca Hüseyin çadırı söküp içeri taşındı.Ben ve Gürcan rüzgardan fazla etkilenmeden sabaha kavuştuk.

Kahvaltı da bir misafirimiz var.Bize uzun süre arkadaşlık etti,hiç te rahatsız olmadı.

Kahvaltıdan sonra kamp alanı olan Yamaç Kafeden ayrılıp,Yukarıbey köyüne doğru hareket ediyoruz,5 km lik bir iniş bizi bekliyor.
Yukarıbey yol ayrımından sola doğru Güven yaylası istikametine bir bakış,daha geçen hafta oralardaydım.

Yukarıbey yol ayrımındaki tabela kirliliği buraya hiç yakışmamış.
Buradan Yukarbey’ e giriş yapıyoruz.

Yukarıbey’ de mola verip,eksiklerimizi tamamladık.
Köy içerisinde iki manav olmasına rağmen, domates gibi şeyler bulamadık,sağ olsun vatandaşın biri evinden bir şeyler getirdi de eksikler tamamlanma aşamasına geldi.
Diğer ihtiyaçlarımızı bakkaldan karşıladık.
Artık Kozak yaylasının tam içindeyiz, yaylada 15 kilometre yol aldıktan sonra Madra Dağına tırmanmaya başlayacağız.
Çamavlu köyüne yolculuk devam ediyor.

Çok güzel bir havada Çamavlu köyüne doğru yol alıyoruz.

Kozak yaylasında muazzam çam ağaçları,Çam fıstığının vatanı.

Kozak yaylasının kalbinde ilerliyoruz.Hava güzel,manzara da güzel olunca hepimiz işin zevkini çıkararak yol alıyoruz.

Burası Kozak yaylasının tam ortası,çeşme de var, hevesle mataralarımızı çıkarıp dolduracağız ama ne gezer çeşme iplik gibi akıyor,böyle olmamalıydı, bu çeşme aslında gürül gürül akardı.
Çeşme başında üçümüz bir arada kısa molamızı veriyoruz.

Çamavlu köyündeyiz.

Yılmaz usta yine sanatını konuşturmuş.

Çamavlu köyü girişinde taş ustası olan Yılmaz ustanın eserleri mevcut.

Yazı tekniği de ustalığı gibi çok iyi ve farklı,görülmeye değer.

Taş eserlerin yanından ayrılıp köy içerisine doğru harekete ediyoruz.
Hüseyin ilk defa gördüğünden hayranlık ile seyrediyor.

Çamavlu köyü içerisine yolculuk anında üçümüz,yani;Şafak OMAÇ,Hüseyin GÜMÜŞ ve Gürcan YILMAZ, bir karede.

Çamavlu köyünde molamızı veriyoruz,çaylarımızı yudumluyoruz,
buraları biraz serince bakalım yukarları nasıl.

Çamavlu köyünden Güneşli köyüne kadar 4,5 km tırmanıyoruz,köyün içine girip bir merhaba dedikten sonra Madra dağına tırmanmaya başlıyoruz.Bundan sonra asfalt yok.
Asıl tur şimdi başlıyor…..

Madra yolunda ilginç bir görüntü.
Bir kaya ve ona dolanmış bir sarmaşık.

Karşımızda Madra Dağı…..
Sanki bozkırda ilerliyormuş görünümü hakim!!!!!Soldaki iki tepe arasındaki boğazdan geçip sol yandan yani Kuzey-Batı yönünden tırmanacağız.

Bak oğlum git…. bizden ekmek çıkmaz.
Etrafımızda çok sayıda şahin dolaşıyor,gerçi bizimle ilgisi yok ama…….
Görüntü güzel.

Gürcan’ın doğa ile bütünleşmesi.

Kol çekimim içinde ben, Gürcan ve buraların ayrılmaz parçaları inekler…….

Madra dağının zirvesini sağımıza alıp emin adımlarla ilerliyoruz.

Ara sıra böyle şeyler olur.
Yol çok dik ve kumlu bir de rüzgar bol olunca sık sık bisikletlerimizi itmek zorunda kalıyoruz.Şikayet eden yok……

Hüseyin kumlardan kurtulunca bisikletine atladığı gibi tepeye tırmanmaya başlıyor.Bilmiyor ki bu tepelerden daha çok var.
Manzara da muhteşem bu arada…..İyi yakalamışım.

Eh bu da ben !!!!!!!Biraz da itelim.

Çeşmeler çoğalmaya sular buz gibi olmaya başladı.
Hemen hemen her çeşme de duruyoruz.

Madra dağının Kuzey-Batı tarafındayız.
Madra dağlarının Burhaniye ve Havran tarafındaki tepeleri görüş alanımızda.En arka planda ise Kaz dağları….Bu görüntüyü bir süre solumuza alıp ilerliyoruz.

Gürcan YILMAZ’ ın rüzgar,kumlu yol ve rampa ile mücadelesi.
Arka plandaki seyircileri de unutmamak lazım,bizi seyrediyorlar.

Yine çeşme başı,yine manzara,bu sefer gidonumdan.

1150 metredeyiz.Burada da çeşme bizi karşılıyor,üstelik burası kuytu tam keyif edilecek yer.Manzara ve yer çok güzel.

Çeşme başına arkadaşlardan önce varınca temizliğimi yapıp küçük bir poz veriyorum.

Bu gün çıkacağımız en yüksek yer burası 1150 metre.
Bundan sonra biraz inişle Hacıhüseyinler yaylasına varacağız.Yaylada az işimiz var o yüzden arkadaşlarla anlaşarak burada öğle yemek molası veriyoruz.

Yemek molasından sonra hareket ediyoruz,az iniş çıkışla beraber küçük bir yükseltinin arkasından,Maya tepe ve Hacıhüseyinler yaylası görünüyor.Sağ taraftaki yükselti Maya Tepe 1350 rakıma sahip,aşağıdaki çanakta da 1000 Rakımda Hacıhüseyinler yaylası yer alıyor.

Hacıhüseyinler yaylasına kıvrılarak iniyoruz.

Gürcan YILMAZ’ ın Madra dağı,Maya Tepe hatırası.Maya tepe 1350 metreye sahip,
Madra Dağlarının en yüksek zirvesi şu anda Gürcan’ ın kaskının ucunda.

Benim de Maya tepe hatıram,oraya çıkmayacağımız için bir hatıra pozu veriyorum.1150 metre yeter sanırım.

Kumlu yollardan yaylaya ilerliyoruz.

Uzaklardan Hüseyin gözüktü.
O hala inişte,bisiklet buralara uyumlu olmayınca bir de yolların aşırı kumlu olması onu zorluyor ama inatla mücadele ediyor.
Bravo demek lazım,ne de olsa sıkı bisikletçi.

Veeeeee Hacıhüseyinler yaylasındayız. Belli oluyor değil mi?

Hemen tanıdılar beni,geçen yılda gelmiştim buraya, unutmamışlar beni.

Yayla köylüleri,yüzlerini göstermiyorlar,arka planda da kız çocukları evcilik oynuyor.Daha ne olduğunu anlamadılar,anlayınca yanımıza damlarlar!!!!

Geçen sene çadırını kuramayan tombiş amca gelmedi mi? diye sordular,
Baattin ŞİMŞEK’ten bahsediyorlar,geçen sene ki ekipte o da vardı.

Sultan kızımızda beni unutmamış,hoş geldiniz diyor.
Yayla çocukları etrafımızda pervane olmaya devam ediyorlar.

Ders zamanı…..
Hacıhüseyinler Yaylasına gitmenin bir anlamı olsun istedim.
Geçen yıl buraya geldiğimiz de çok iyi karşılanmış,burada kamp atmıştık.Çocukların bir kısmının bisikletini yapmaya çalışmıştık, ama malzeme kısıntısı yüzünden pek faydamız olmamıştı.
Bu sefer yeterince malzeme ile yaylaya çıktık.

Ama önce kısa bir şekilde ders vermeli,getirdiğimiz malzemeleri nasıl kullanmaları gerektiğini anlatmalıyım.

Can kulağıyla dinliyorlar beni,soru cevap yöntemiyle de çok yol katediyoruz.

Maşallah hepsi de cin gibi,nerede ise bana öğretecekler.
(Çekimler Hüseyin tarafından yapıldı.)

Gürcan’ da dersin bir bölümüne katılıyor,soru sırası ona geldiğinde ortadan kayboluyor,haylaz öğrenci…….

Ufakta olsalar yanımızda getirdiklerimizi dağıttık.

Yüzleri güldürdük galiba.

Güldü,güldü yüzleri,ne mutlu bizlere.

Masum,mutlu ve güzel.

Ben çocuklara ders anlatıp,getirdiklerimi dağıtırken,
Gürcan ve Hüseyin’de yayla köylülerinle muhabbette.

Köylülerden yol tarifi de almayı ihmal etmiyorlar.
Yol tarifleri çoğu zaman kafa karıştırıyor,herkes en iyi bildiği yolu anlatıyor.Burada da aynısı oluyor, iki grup arasında kalıyoruz,ikisi de farklı yol tarifi yapıyor,ben zaten yolu hafızama kazımışım,bildiğimden şaşmayayım….Güzel olacak.

Teorik ders bitti pratiğe geçtik.Ben karışmıyorum.

Lastiği patlak olan hemen yapmaya başlıyor,anlattığı gibi de yapıyor,
biz gitmeden işi hallediyorlar.
Bravo çocuklara.Akıllı çocuklar vesselam…….

Hacıhüseyinler yaylasından geldiğimiz yollara bir bakış,ayrılık vakti yaklaştı.

Artık ayrılık vakti,yaylanın solundaki yoldan aşağı doğru sarkılmaya başlıyoruz hedef balık çiftliği istikameti olacak. Ve iniş anın da
bagaj sorunu baş gösteriyor.Benim bagaj sarsıntıya dayanamıyor,sıkıntı yaratıyor,onarıp yola çıkıyoruz.

Kumlu yolda az inişten sonra Kestane ormanına giriyoruz.
Asırlık kestane ağacı ile sarmaşığın dostluğu,sarmaş dolaş olmuşlar.

Asırlık ağacı ziyaretten dönerken,Hüseyin de beni çekiyor.

Hacıhüseyinler yaylasından ayrıldıktan sonra inişimiz devam ediyor bu inişimiz muazzam bir kestane ağacı ormanının için de oluyor.
Çıldırtıcı bir güzellik.
Yolda mükemmele yakın hale geldi.

Yaylaya kadar bozkır gibi alanlardan geldik.
Dağın Balıkesir tarafına geçince bitki örtüsü birden bire değişti.Kestane ağaçları arasında yol alırken poz vermeyi de ihmal etmiyoruz,keyiflerimiz yerinde.

İlginç kestane ağaçları.

Kestane ormanı içinde ilerliyoruz,ilerlemiyoruz adeta süzülüyoruz.

Bir ara tam orman sınırı arasında kalıyoruz.
Sağ tarafımız çam ormanı,sol tarafımız kestane ormanı.

Yorum yok…………Fotoğraf anlatıyor her şeyi……

Ormanın büyüsü ile fazla açtım herhalde arayı,gelen yok.

Ben de bu arada kol çek yapayım,asık yüzlü olsun.

Veeeeeee… bingoooo…..
Tahta köprü ve şahane bir alan.
Burası ve tahta köprü bana yabancı gelmedi,Enes ŞENSOY nam-ı değer Canavar’ül Velosipet’in Madra Gezi yazısından burasını hatırlıyorum.Bu yıl ki rotamın büyük kısmı Enes’in rotası ile aynı zaten.

Ben tahta köprünün üzerinden inmiyorum aşağıya.Ben hareket etmeyince arkadaşlarda çakılı kalıyor.
Sağ yanımızı gösteriyorum,buraya kamp atalım mı? diyorum.Tam istediğim cevap,ekip bu yaa arkadaş.
Zaten akşam olmak üzere, kamp yeri burası………

Kamp yerine karar verince tekrar köprü üzerine çıkıp,gülen yüzlerle poz veriyoruz.Nasıl gülmeyelim yolculuk güzel,kamp yeri güzel bizden iyisi mi olacak.Mutluyuz,huzurluyuz.

Bu da jant telinden görünen kadarıyla,şahane oldu ama.
İnsanlar güzel,ortam güzel,hava güzel,kamp yeri süper……..

Ben karede yoksam küheylanımı araya sığdırayım bari.

Müstehcen ama olsun……
Hüseyin daha ileri gitmeden bu kadarını çekmekle yetinmiş.
Günün tozundan ve yorgunluğundan arınma anı…

Dere kenarına güzel bir alana çadırlarımız kuruyoruz,dağ ortamında duşumuzu da aldık,bisikletlerimiz de yıkadık.
Hepimiz tertemiz olduk,cicilerimizi giyip ısınmaya çalışıyoruz.
Karnımız da acıkmaya başladı galiba, yemek zamanı geldi mi ne?

Hacıhüseyinler yaylasından aldığımız yumurtalarla güzel bir menemen yapıyorum,
Hüseyin ile Gürcan ‘da makarna yapıyor.Güzel bir menü çıkıyor ortaya,afiyetle yiyiyoruz,üzerine de bir nescafe….
deyme keyfimize.

Güzel bir gün,güzel bir rotada geçti.Nihayetinde Madra Dağının derinliklerinde
kampyapıyoruz.Kamp ateşi olmadan olmaz.Ve ateş sonrası gece nihayete eriyor.
2 nci gün rotamız Kozak Yaylası-Güneşli-Madra Dağı:36 KM
|
Discussion about this post