Doğu Karadeniz Turumun ilk gecesini Altındere Vadisinde kamp yaparak geçirdim.21 saatlik otobüs yolculuğunun verdiği yorgunluk, gün içindeki 1150 metrelere tırmanışla birleşince, gece bana derin bir uyku ile geri dönüş yaptı. Hemen yanı başımdaki Altıntaş Deresinin sesi bile bana ninni gibi geldi. Dinlenmiş, uykumu almış olarak sabah çok erken uyandım.Eşyaları toparla,kahvaltımı yap derken sabah 08:00 gibi yola çıkmaya hazır hale geldim.
Bu gün ve yarın Trabzon- Gümüşhane-Bayburt taraflarında olacağım.
Ülkemizin güzel coğrafyasında pedallayacağım.
Fazla geçe kalmadan yola çıkmalı…..
İlk hedefim Maçka ve oradan yukarılara Zigana Dağlarına tırmanış.
2 nci Gün 21 Temmuz 2018 Altındere Vadisi-Maçka-Zigana Dağı-Torul-Gümüşhane-Tekkeköy:
Altındere Vadisinden Çıkış.
Yola çıkmaya hazır hale gelince, gece bana ev sahipliği yapan
Altındere Vadisine veda fotoğrafını alıp yola koyuluyorum.Hava yoğun bulutlu yağmur gelecek mi acaba.!!!!!
Zigana Dağı Ve Kahve Molası.
Maçka ilçesinden beri Hamsiköy Deresine paralel Zigana Dağına tırmanış yapıyorum. Karadeniz’in eşsiz güzellikteki yeşillikleri büyüleyici derecede.Beş mahalleden oluşan Hamsiköy’ ün Bağışlı mahallesi civarında Güneydoğu Şehidimiz adına yapılan ağaçlandırma ve çeşmenin kenarında bu güzellikler içinde sabah kahvemi yapıp yolun ve manzaranın keyfini çıkarttım.
Hamsiköy.
Güne 300 metreden başlamıştım.
Zigana Dağı tırmanışımın 25 nci kilometresinde ve 1200 metrelerdeyim. Tam karşımda sütlacı ile ünlü, muhteşem doğaya sahip,Tarihi İpek Yolu üzerindeki Hamsiköy var. Denizden 50 kilometre uzak bu köye niye Hamsiköy deniyor? gelin bir bakalım.
Hamsiköy; Orijinali yani gerçeği Hamsköy ya da Hamseköy olarak geçiyor, yani arapça beş köy anlamına gelen bir isim. Bu bölgede bulunan beş adet köye topluca verilen bir ad.
Zigana Dağı Tırmanışı.
Tırmanışım devam ediyor,eğim fazla olmayınca ve manzarada güzel olunca karşıma keyifli bir Zigana Dağı tırmanışı çıkıyor.Bu kadar tırmanışa bol su gider deyip,yol boyu bir kaç çeşmede durup sularımı tazelediğim gibi,biraz önce Hamsiköy’ ün meşhur sütlacından bahsetmiştim,afiyetle yedim,enerji oldu bana.
Zigana Dağları.
Bugünkü tırmanışım bu muhteşem ve efsanevi dağ, Zigana Dağları.
Uzun bir tırmanış oldu,kamp yapıp yola çıktığım Altındere Vadisinden buraya kadar 35 kilometredir tırmanıyorum.Ama deydi bu tırmanmaya, bana eşsiz güzellikler sundu,
yoruldum mu? hayır.
Zigana Dağları;Doğu Karadeniz dağlarının, Trabzon’un güneyinden Çoruh Vadisi’ne paralel uzanan kesimine kadar olan kısmına verilen addır. Zigana Dağları Trabzon’un Güneyindeki Çakır Dağından (3063 m.) başlar, Harşit Çayı’ nın kaynağının doğusunda yer alan Karaburun’ daki tepelerle sona erer. Dağlara adını veren Zigana Tepesi’ nin yüksekliği 2511 m. dir.
Zigana Tüneli.
Bu tünele eski tünel diyorlar çünkü daha uzunu ve daha büyüğünün yapımı devam ediyor.
Zigana Dağında 1850 metreye kadar tırmandım şimdi Zigana Tünelini kullanarak Trabzon tarafından Gümüşhane tarafına geçiş yapacağım.
Gümüşhane Dağları.
Zigana Tüneli geçişinden sonra Zigana Dağının Gümüşhane tarafındayım.Torul tarafına iniş yaparken Kürtün,Özkürtün tarafında bulunan Doğu Karadeniz dağları tüm haşmeti ile karşımda duruyor.Bölge uzun bir dağ silsilesi içinde.
Zigana.
Şayet Zigana Tünelini kullanmayıp Tarihi İpek Yolu’ nun da geçtiği 2030 rakımdaki Zigana Dağı Geçidini kullanmış olsaydım buradan geliş yapacaktım.Ben bu seferlik tembellik yaptım diyelim!!!!! Allah yolumu bir daha bu bölgeye düşürürse,Tarihi İpek Yolu’ nu takiben
Zigana Geçidini’de kullanırım.
Harşit Çayı (Doğankent Çayı).
Zigana Tünelinden itibaren Zigana Dağında 15 kilometrelik bir iniş yaptıktan sonra Torul yakınlarında Köprübaşı mevkiinde Harşit Çayı (Doğankent Çayı)ile buluştum. Harşit Çayı bugün ve yarın bana yarenlik edecek.
Harşit (Doğankent) Çayı;Gümüşhane ilinin doğu sınırındaki dağlarından doğar. Gümüşhane İl Merkezi, Torul, Kürtün, ve Doğankent’i geçip Tirebolu’nun 10 km. doğusundan Karadeniz’e dökülüyor. Gümüşhane’nin Vauk Yaylasından doğar, uzunluğu 160 km’dir.
Torul.
Gümüşhane il merkezine 25 km uzaklıktaki Torul ilçesindeyim.
Zigana Dağına 35 km tırmanış ve ardından 15 km iniş sonrasında Torul’da biraz dinlenmek ihtiyacı duydum.Serin bir market önü bana iyi geldi.
Torul ve Torul Kalesi;13000 nüfuslu Torul ilçesinin eski adı Ardasa’dır. Torul ismini buraya yerleşen Tuğrul Bey’den almıştır. 4. Haçlı Seferi sırasında Trabzon’u ele geçiren Cenevizliler, Torul’u da alarak ilçenin birçok yerinde kaleler ve haberleşmede kullanılan ateş kaleleri inşa etmişlerdir.O kalelerden biride Torul’un hemen yanındaki Torul Kalesidir.
Harşit (Doğankent) Çayı Ve Bol Bol Tünel.
Torul-Gümüşhane arası 25 kilometre, bu 25 kilometre boyunca Harşit Çayının ev sahipliğine ve bol miktarda yeni yapılan tünel geçişine hazırlıklı olun.
Harşit Çayının güzellikleri çok çok iyi,doyumsuz bir sürü manzara sunmakta ama tüneller için hiçte öyle diyemeyeceğim.Tünellerin biri başlıyor, biri bitiyor…….uzun ve kısa…… hiç fark etmez.Çoğu tehlike arz ediyor.
Çoğunda ışıklandırma yok,emniyet şeridi ve havalandırma hiç yok.Yağmur mazgallarının çoğu açık ve ölüm tuzağı yada tekeri araya sıkıştıracak genişlikte.Bir de buna tünele farları yakmadan giren duyarsız vatandaşları da eklersen tam bir facia!!!!!
Asıl facia ise sana tünel içinde korna çalarak selam vermeleri,siz anlayın işte……Eğitim şart boşuna söylemiyoruz.
Gümüşhane’deyim…..
Evet, vadi içerisindeki Gümüşhane’deyim,Gümüşhane benim ikmal noktam.Sabah Altındere Vadisinden çıkışımdan bu yana 80 kilometre yol almış ve akşam olmak üzere.Bundan sonra ki süreçte eksiklerimi tamamlamak,ikmalimi yapmak ve Gümüşhane’den Bayburt yönüne giderken muhtemel kamp yerlerini belirlemek, en uygunun da
hava kararmadan kamp yapmak.
Gümüşhane;Gümüşhane’ nin İl merkezi haricinde toplamda 5 Adet ilçesi bulunmaktadır.Torul,Kelkit,Şiran,Köse,Kürtün.2015 İstatistiklerine göre 148.444 kişilik bir nüfusu olup geçen yıla göre artış göstermektedir. Türkiye’ nin Karadeniz Bölgesinde bulunan Gümüşhane, ufak illerinden bir tanesidir.
Tekkeköy Kamp Yerim.
Gümüşhane’den 13 kilometre uzaklıkta Tekkeköy’de aradığım yeri buldum.Tekkeköy Atatürk Gençlik Parkı tam benim istediğim tarzda bir yer.Parkta muhtarlık mevcut, yeşil alanı var, masa,sandalye,çeşme var, en önemlisi tuvalet var.Bahçe hortumu da duş yerine geçiyor.
Daha fazla bir şey isteseydim her halde oda olacaktı.!!!!!
Akşam ezanına kadar parkta olan, başta cami imamı olmak üzere bir kaç ben yaşta arkadaş ile biraz muhabbet ettik.Onlar cami yolunu tutunca bende çadırımı kurup yemek işine giriştim.Köyün içinde park olunca geleni gideni de bol olur değil mi?
Evet öyle ama, burada beni hiç kimse rahatsız etmedi, parka o kadar genç geldi hiç ses çıkarmadılar desem yerinde olur.Çok hoş görülü ve misafirperverlerdi. Kısa kısa muhabbetler edip, herkes işine baktı.Erken saatlerde de parkta benden başka kimse kalmadı.
Bu gün 93 Kilometre yol yapmışım,35 kilometrelik bir tırmanış ile Zigana Dağına tırmanmış, Zigana Tünelinden geçmişim.15 kilometrelik bir Zigana Dağı inişi ile Gümüşhane bölgesine gelmişim. Harşit (Doğankent ) Çayı Gümüşhane bölgesinde bana arkadaşlık etmiş.
Bu akşam yorgunluğu Tekkeköy’de Kamp yaparak atıyorum.Yarın Vauk Dağını tırmanıp, Çoruh Nehri bölgesine ve Bayburt bölgesine yolculuk yapacağım.
2 nci Gün Altındere Vadisi-Maçka-Zigana Dağı-Torul-Gümüşhane-Tekkeköy Rotası:93 km
3 ncü Gün 22 Temmuz 2018 Tekkeköy-Kale-Vauk Dağı-Çoruh Nehri-Bayburt-Konursu:
Tekkeköy’den Ayrılık Vakti.
Burada bu kadar rahat bir ortam olacağını ve rahat bir uyku uyuyacağımı hiç tahmin edemezdim.Çok diri uyandım,uyanışım çok erken olunca (ortalarda kimse yokken) sabah serinliğini daha da serin hale getirip bahçe hortumu ile çimlerin üstünde güzel bir duş aldım.
Sonra mı? üşüyerek güzel bir kahvaltı yaptım,ama güzeldi hani.
Erken kalkan, erken yol alır hesabı, işim erken bitince bende yola çıkmaya hazırım.Bu günkü hedefimde Vauk Dağı tırmanışı, Çoruh Nehri ile tanışma ve ilk defa göreceğim Bayburt var.
Hadi çık yola artık Şafak…….
Harşit Çayı Ve Taş Köprü.
Harşit Çayı ile yolculuğumuz artık son buluyor.
Harşit (Doğankent) Çayı bünyesinde barındırdığı taş köprülerden birini sabah ışıltısı ile beraber albüme koyup, artık Harşit Çayına veda ediyorum..
Kale Bucağı Ve Keçi Kalesi.
Kamp yerimden ayrılalı 10 kilometre kadar olmuştu ki Kale Bucağına vardım.Kale Bucağından geçen Gümüşhane-Bayburt yolu üzerindeki Keçi Kalesi güneş ışınlarını arkasına alarak çok farklı bir görüntü ortaya koyuyordu.
Keçi Kalesi;Merkez ilçe sınırları içerisindedir ve Kale bucağından geçen transit yol üzerinde bulunmaktadır. Bu kaleye halk arasında Kokanes veya Koans da denir. Kale, çok sarp bir kayalık üzerinde yer almaktadır. İhtişamlı bir görünüşe sahip olan bu kalenin iki yolu vardır. Kaleye giriş doğudandır. Kale, doğu ve batı tarafından yüksek kalelerle takviye edilmiştir. Kale içerisinde bulunan iki yapı dikkati çekmektedir. Toprak seviyesinden biraz yüksekte olan yuvarlak kemerler dikdörtgen şeklindeki mekanlara aittir. Arka arkaya bulunan bu iki yapının aydınlığı sağlayacak hiçbir penceresi mevcut olmadığından, bunların zindan olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir. Kalede ayrıca vadiye inen gizli su yolları da mevcuttur.
Kahve Molası.
Vauk Dağı tırmanışım Keçi Kalesinden sonra daha da sertleşti.
Vauk Dağı geçidine az bir mesafe kala Güvercinlik Köyü yakınlarında bir su kenarı görünce dayanamadım hemen çöktüm oraya.Zaten kahve zamanımda gelmişti.Şimdi kahve ve keyif zamanı, aynı zamanda biraz dinlenme.
Vauk Dağı Geçidindeyim.
Tekkeköy’den ayrılalı 25 kilometre kadar oldu, bu 25 kilometrelik bir tırmanış anlamına geliyor.Bu gün göreceğim en fazla yükselti burası, Vauk Dağı Geçidi.Bayburt’a 40 kilometre kadar yolum kaldı. Vauk Dağı Geçidinde günün hatıra fotoğrafını alıp,rüzgarlığımı da giydikten sonra Bayburt yönüne inişe geçiyorum.
Çoruh Nehri İle Tanışmam.
Vauk Dağından uzun ve sert bir iniş yaptım.
Önce Çoruh Nehrine hayat veren Balkaynak, ardından Köprübaşı Dereleri ile tanıştım.Akşar-Nişantaşı köyleri arasında ise Çoruh Nehri ile ilk defa tanıştım.Bu, Çoruh Nehrinin ilk fotoğrafı ama bundan sonra ki günlerde çok olacak çünkü Çoruh Vadisinde de yolculuğum olacak.O zaman Çoruh Nehrinden bolca bahsederim.
Bayburt’ a Varış.
Tekkeköy’den yola çıkalı 65 kilometre oldu ve saat 14:00 civarında Bayburt şehir merkezine vardım.Öğleni geçtiğinden karnım açıktı.Önce güzel bir öğle yemeği yedim ve sonrasında Bayburt içinde kültür gezisi yaptım.Doğu Karadeniz Turumun üçüncü ili Bayburt.
Trabzon çok kalabalık ve sıkıcıydı, Gümüşhane Vadi içinde, binalar üst üste gibi duruyordu ama Bayburt hepsinden küçük (ilçenin biraz büyüğü) ve çok şirin.O yüzden burada fazla vakit geçirip,Bayburt’u tanıma ihtiyacı duydum, yani Bayburt’un keyfini sürdüm.Bayburt’un nüfusu köyler, ilçeler dahil 80.417 iken merkezi 40.370 tir.
Bayburt;Tarihi M.Ö 3000′ li yıllara kadar uzanmaktadır.1054 yılında Bayburt Selçuklular tarafından fethedilmiştir.Bayburt 14. Y.Y. da Akkoyunlu Devletinin kuruluş ve tarih sahnesine çıkış yeri olmuştur. Akkoyunlu İdaresi 17 Ekim 1514’ te Yavuz Sultan Selim’ in veziri Bıyıklı Mehmet Paşa’ nın Bayburt’ un fethiyle görevlendirilmesine ve fethin gerçekleşmesine kadar sürmüştür. 1927’ ye kadar Erzurum’ a bağlı olan Bayburt bu tarihte Gümüşhane’ye bağlandı. 21.06.1989 tarihinden itibaren 3578 sayılı yasa ile il statüsüne kavuştu.
Bayburt Kalesi.
Bayburt iline varır varmaz kafanızı dahi kaldırmanıza gerek kalmadan görüş alanınıza giren Bayburt Kalesi ile karşılaşırsınız.
Bayburt Kalesi;Zigana ve Kop Dağlarından aşılarak ulaşılan Bayburt kalesi aynı zamanda Karadeniz’i Basra körfezine bağlayan ticaret yolu üzerinde bulunmaktadır. Bu yolu izleyen her seyyahın uğradığı kalenin adı, önem, ihtişamı ve günlük yaşamıyla ilgili pek çok bilgi mevcuttur. Şehrin kuzeyinde yalçın kayalar üzerinde inşa edilmiş olan kalenin kimler tarafından yapıldığı kesinlikle bilinmemektedir. İlk yapının Ermenilere ait olduğu öne sürülse de, Bağrat sülalesi zamanında (885 – 1044) varlığından söz edilen Bayburt Kalesi’ nin çok daha önce miladın ilk yüz yıllarında mahalli prens ve mücadelelerinde rol oynadığı anlaşılmaktadır.Bir müddette Akkoyunlular’ ın elinde kalan kale 1514 yılında Osmanlılara intikal ettikten sonra Kanuni Sultan Süleyman ve III. Murat dönemlerinde de büyük onarımlar görmüştür .Ayrıca bu kaleye “Çinimaçin” kalesi de denilmektedir. Kaleye bu ismin verilmesine sebep olan çini süslemelerdir.
İşte böyle Bayburt Kalesi…….Bu kadar Bayburt ziyareti yeter sanırım.
Eski İspir Yolu-Bayburt-Çaykara Yolu.
Bayburt gezim bitti,öğlen yemeğimi yedim,ikmalimi de yaptım.Şimdi Bayburt’tan ayrılma vakti.Yönümü Bayburt-Çaykara yoluna çeviriyorum, bu yol aynı zamanda yarın ki yolculuğumun izlerini de taşıyor!!!!!
Yıldırım Çayı.
Erzurum il sınırlarından Kurt Deresi olarak doğan, sonra da diğer dere birleşimlerinden Yıldırım Çayı adını alan çay, Bayburt şehir merkezi içinden geçip Değirmencik Köyü civarında Çoruh Nehri ile buluşmakta.Bayburt içinde ilk gördüğümde Çoruh Nehri zannetmiştim ama sonra kendimi çabuk toparlayıp,kafamda Çoruh Nehrinin haritasını çıkarınca, Yıldırım Çayı da şekillendi.Bayburt içinden Değirmencik Köyünün doğusuna kadar
Yıldırım Çayı ile beraber hareket ettim.
Yeniden Bir Aradayız;Çoruh Nehri.
Değirmencik Köyünün hemen çıkışında kuzey yönünde tekrar Çoruh Nehri ile buluşma sağladım. Bu gün ikinci buluşmamız, bu sefer daha bol ve gür akıyor.Hemen ardında da yarın çıkmayı düşündüğüm Soğanlı Dağı sisler içinde bana gel Şafak diyor.
Hazır yeri gelmişken biraz Çoruh nehrinden bahsedeyim,gerçi önümüzdeki günlerde muhabbetim onunla çok olacak!!!!!!!
Çoruh Nehri; Karadeniz Bölgesinin en doğusunda yer alan nehir. Karadeniz bölgesinin doğusundadır. Uzunluğu 466 kilometredir. Bunun 442 kilometresi Türkiye sınırları içinde, 24 kilometresi Gürcistan sınırları içerisindedir. Mescit Dağlarının batı yamaçlarından çıkar. Çoruh Dağlarının vadilerinden geçerek batıya doğru devam eder.Bayburt yakınlarında kuzeye doğru yönelir. Rize Dağlarının güney vadilerine ulaştıktan sonra batı yönünden gelen Pulur Suyu ile birleşerek doğuya doğru yön değiştirir. İspir’den Yusufeli’ nin güney yakınından geçtikten sonra sağ taraftan Oltu Çayını,Artvin’ e varmadan Şavşat Suyunu alarak 90°’lik bir açı ile kuzeye yönelir. Borçka’da kuzeydoğuya yönelerek Muratlı’ yı geçtikten sonra Gürcistan sınırları içerisine girer ve Batum’ un güneyinden Karadeniz’ e dökülür.
Soğanlı Dağı…..
Doğu Karadeniz Dağları üzerinde yer alan Soğanlı Dağı Geçidi yüksekliği
2330 metredir. Yağmurun, bulutların, dumanın (sis) tepeyi aşıp ovaya varamadığı, üstündeki güneşin süzülüp Derebaşı’ na inemediği yerdir Soğanlı Dağı.Soğanlı Dağının kuzeyi Trabzon, güneyi ise Bayburt, Trabzonlu denizi ile Bayburtlu ovası ile övünür.
İşte yarınki hedefim bu tanıtımda saklı……Bulutlarla kaplı Soğanlı Dağı.
Konursu Ulu Camii.
Bu akşam için kamp yapmayı planladığım Konursu Köyündeyim.
Konursu Köyüne girer girmez yönümü iki camiden merkeze daha yakın olana çevirdim.Evet yanılmamışım burası Konursu Ulu Cami. Camiye vardığımda yaşlı cemaat bahçede oturuyordu, biraz hoş sohbet ettikten sonra camiyi gezmek istediğimi söyledim, cemaatten bir rehber alıp camiyi gezmeye başladım.Niye bu kadar önemli yazım okununca daha iyi anlaşılacak.
Konursu Ulu Camii (Çivisiz Camii).
Bayburt’un Konursu beldesinde çivi kullanılmadan inşa edilen ve ahşap işçiliğinin en güzel örneklerinden olan konursu Ulu Camisi,206 yıldır hizmet veriyor.
Konursu beldesinde 1812 yılında çivi kullanılmadan inşa edilen, ahşap işçiliğinin en güzel örneklerinden biri Konursu Ulu Cami. Konursu Ulu Camideki ahşap malzeme, çivi ve tutkal kullanılmadan birbirine geçmeli şekilde büyük ustalık gerektiren bir mimariyle yapılmış.
Türklerin orta Asya’dan Anadolu’ya taşıdıkları binlerce yıllık ürünü kırlangıç tavanı, ceviz ağacından yapılan mahfili,minber ve vaaz kürsüsü ile ahşap işçiliğinin en güzel örneklerini günümüze taşımakta.
Mutlu ve huzurluyum.
Görmek istediğim, gözlerim ile şahit olmak istediğim, kutsal bir mekanı gezdim ve gördüm. İyi insanlarla da tanıştım.
Konursu’da Misafirim.
Ulu Cami ziyaretine giderken ve dönerken göz ucuyla kamp yapabileceğim bir kaç yer belirledikten sonra Konursu Spor Kulübünün bulunduğu kahveye geldim.Bahçede olanlarla her zaman ki muhabbetlerden biraz ettikten sonra yanıma iki genç geldi.
Ağabey hayırdır,camiye giderken sağa-sola bakınarak gidiyordun bir şey mi? aradın dediler.Bu akşam köyünüzde konaklayacağım, çadırı nereye kurabilirim diye bakıyordum dedim.Onlar hemen olmaz, buraya çadır kurdurmayız, bu bize yakışmaz, üst katta köy odası var orada kalırsın dediler.Olur mu? olmaz mı? derken razı ettiler beni.Köy odasını ufak bir yer zannederken, yemekhanesi,tuvaleti,taziye odası,misafirhanesi olan kocaman bir yer çıktı karşıma.Kürşat Denizoğlu ve Haşim Köklüoğlu (İzinleri ile adlarını açıklıyorum),ağabey bu akşam buradasın, bizim misafirimizsin dediler.
Daha odaya yerleşmeden tepsiler dolusu yemeği bana getirdiler.
Ne diyebilirim ki!!! bu gençler için Allah razı olsun demekten başka.
Yaşları küçük ama gönülleri büyük genç adamlar.
Yemekten sonra da kahvehanede bol muhabbet eşliğine çaylarımızı yudumladık.Gençlerin yanı sıra diğer köyden olanlarla da bayağı muhabbet edip,kaynaştık.
Her yorgun adam gibi belli saatten sonra yorgunluk kendini göstermeye başlayınca bende yatakhanenin yolunu tuttum.
Bu gün; 83 Kilometrelik bir yolculuk, Vauk Dağına uzun bir tırmanış, Çoruh Nehri ile tanışma,Bayburt ve Bayburt Kalesini ilk defa görmenin mutluluğunu yaşadım,Konursu Ulu Cami ziyareti ve Konursu’da misafirhanede uyku zamanı.
Yarın Uzun bir gün beni bekliyor, Soğanlı Dağı tırmanışı ve sonrası…..
3 ncü Gün 22 Temmuz 2018 Tekkeköy-Kale-Vauk Dağı-Çoruh Nehri-Bayburt-Konursu:83 km
DOĞU KARADENİZ TURU 20-30 TEMMUZ 2018 (2. ve 3. Gün Altındere Vadisi-Maçka-Zigana Dağı-Torul-Gümüşhane-Tekkeköy-Vauk Dağı-Bayburt-Çoruh Nehri-Konursu)
Discussion about this post