Güneybatı Kıyıları Turumun üçüncü günündeyim.
İlk iki gün Kemer’den başlayıp Olympos Antik Kenti,Adrasan,Finike derken dün geceyi Kapaklı Köyünde geçirdim.Dün yorulmuşum ki, bu yorgunluk deliksiz bir uyku olarak bana geri döndü.Şimdiye kadar iyi gidiyor, bir sıkıntı yok.Bu bölümde turumun 3 ve 4 ncü günlerinde neler görmüş neler yaşamışım onları kaleme alacağım.
Bu bölge de ilk defa yol alıyorum ama tura çıkmadan önce her yer hakkında bilgi sahibi oldum. Arzu ettiğim yerleri görmeyi,gezmeyi istiyorum,olur inşallah.
3 ve 4 ncü gün için programımda Kekova,Kaş,Patara,Fethiye bölgeleri var. Bu gün 22 Ekim 2019 salı,sabah gün aydınlanmadan uyandım.Hava biraz rüzgarlı ve serin sayılır.
Bu serin ve rüzgarlı salı sabahına, güne nasıl başlamışım ve devam etmişim bir bakalım isterseniz.O zaman 3 ve 4 ncü gün başlar.
3 ncü Gün 22 Ekim 2019 Kapaklı-Kekova-Kaş-Kaputaş Plajı-Kalkan-Gelemiş:
Kapaklı Sabahı.
Gün aydınlanmadan uyandım,şahsi temizlik sonrası çadırın içini güzelce toparlayıp çantalara koydum.Çadırı toplama işini sonraya bıraktım.Bu gün önceliği kahvaltıya verdim.Çayım demlenirken de bu keyifli anı fotoğraflamak istedim.
Kamp yerim eski sera yeri, yani tarım aletleri deposu olunca kareye onlarda sığdı.
Çevreli Ve Kekova.
Kahvaltı, toparlanma derken saat 08:00 gibi yola çıktım.Kapaklı ile Çevreli arası 6 kilometre, Çevreli’den sonra da Kekova-Kaleüçağız yönüne dönülüyor, orası da 3 kilometre.
Niyetim Kekova adası ve çevreyi yukarıdan görmek idi,aradığımı da Çevreli-Kaleüçağız yolunun yarısında buldum.Bir kayanın üzerine çıkarak seyrettim,fotoğrafladım, bana yeterli geldi.Sonra da Çevreli’ye dönüşe geçtim.Kekova ne ifade ediyor, Kekova nedir kısaca değinmek isterim.
Kekova.
Kekova ziyaret eden herkesi büyüleyen manzarası ile Türkiye’ nin dalış cenneti ve antik uygarlıkların beşiğidir. Işık ülkesi Likya’ nın güneşini bugüne taşıyan bu eşsiz bölge, kültürel mirasının yanı sıra zengin doğası ve sahip olduğu su altı hazinesiyle her yıl binlerce turisti ağırlıyor. Antik çağa ait kalıntıların çevrelediği Kekova, denizel biyolojik çeşitliliğiyle kültür ve dalış turizmi açısından çok zengindir.
Antalya iline bağlı 3 köyden oluşmaktadır,Kaleüçağız,Çevreli ve Kapaklı. Bölge; Antalya İli, Kaş ilçesinin doğusunda Ulu Burun’dan başlayan ve Kekova Burnu’ nun doğusunda, Demre ovasında biten çok hareketli bir kıyı ve kıyı boyunca uzanan adalardan oluşur.
Doğal güzelliklerin yanısıra antik ve tarihi eserlerin zenginliği de bölgeyi arkeoloji turizmi yönünden çekici kılmaktadır. Uzun yıllar Likya Uygarlığı’ nın daha sonra da Roma İmparatorluğu’ nun etkisinde kalan yörede günümüzde de küçük yerleşmeler vardır. Bölgede çok sayıda batık kent vardır. Kekova Adası’ nın iç yakasındaki Tersane denilen yerin çok eski bir tekne yapım yeri olduğu tahmin edilmektedir.
Kaynak:Antalya Gezi Rehberi.
Çevreli-Sahilkılınçlı Ve Sonrası…
Fotoğraflama işi bittikten sonra Çevreli’de bir serinleme molası verdim,sularımı tamamladım ve sıcak hava ile beraber tırmanmaya başladım.Tırmanışım 5 kilometre kadar devam etti.Sonra kısa bir iniş ile Sahilkılınçlı’ ya vardım.
Vardım ama tırmanış bitmeyecek.
Kaş Yol Ayrımı.
Sahilkılınçlı’ dan Kaş-Demre ana yoluna kadar 10 kilometrelik yolun tamamına yakını tırmanış ve tırmanış ile beraber sıcak olunca zevk verdiği söylenemez.Fazla irtifa kaydetmedim ama, nedense zevk vermedi.Kaş levhasını gördüğümde sarılasım geldi.
Yol Ayrımı.
4 kilometrelik kısa bir tırmanış ile Elmalı-Kaş-Demre sapağındayım. Bu fotoğrafı buraya koydum, çünkü Elmalı ve Korkuteli önümüzdeki yıl planımda mevcut, oralara bir sefer düzenleme niyetindeyim.Elmalı-Kaş sapağı tam tepe noktasında, sapakta güzel bir yeşil alan ve su var.Buradaki su tüm zevksiz geçen yolu zevkli kıldı.Serinleyince kendime geldim.
Artık Kaş’tayım.
Daha önce bir kaç defa araba ile geldiğim Kaş’ a şimdi bisiklet ile gelmiş bulunmaktayım.Merkeze girmeye az kaldı.O yüzden Kaş’tan kısaca bahsetmek isterim.
Kaş;Antalya’nın yüz ölçümü yönünden en büyük 4 ncü ilçesidir.Batı’da Eşen Çayı ile Fethiye’den ayrılırken,Kuzeyinde Elmalı,Doğusunda ise Demre ilçeleri vardır.Tarihi Likya ve Karia Yolu kesişim noktası üzerinde bulunmaktadır.Antalya ve Fethiye arasındaki yarımada Teke Yarımadası olarak bilinmektedir.Kaş’ta bu yarımada içerisindedir.
Kaş’ı Yukarıdan Seyrettim.
Kaş-Elmalı sapağından sonra Kaş’a uzun ve dik bir iniş var.Bu inişin en zevkli yeri ise Kaş’ı ve karşısında bulunan Meis adasını,Akdeniz’i seyretme imkanı olması.Ben de inerken seyir yeri tabelasını görüp içeri girdim,buradan hepsini seyrettim, biraz da dinlendim.Bir çok fotoğraf çekimi de yaptım.O fotoğraflardan 2 tanesini burada paylaşıyorum.
Yollardayım.
Kaş merkez deniz kenarında ve içeri de olduğundan girmedim.Çünkü girsem ana yola kadar çıkış yapmam gerekiyordu. O yüzden yoluma devam ettim. Artık deniz kenarında ufak tefek indi çıktılar ile sol yanımdaki Akdeniz’i seyrederek yol alıyorum.
Kaputaş Plajı.
Kaş’tan itibaren sahile paralel 20 kilometre yol aldım,20 kilometrenin sonunda kimilerine göre meşhur, kimilerine göre hüzün veren,kimilerine göre tabiat harikası Kaputaş Plajına vardım.Buranın yol yapım çalışmaları sırasında hayatlarını kaybeden karayolları işçilerini rahmet ile anıyorum.
Kaputaş Plajı:Kaş ile Kalkan arasındaki sahil yolu üzerinde bulunan kanyon ağzı plajı.Yer altından akmakta olan suyun deniz kıyısında kumlar arasından süzülmesi sonucu suyu genel olarak serin ve turkuaz rengindedir. Karayolundan 187 basamak inilerek plaja ulaşılır.
Kalkan Yolundan.
Kaputaş Plajından ayrılır ayrılmaz yine tırmanış başladı ama bu sefer az. Akdeniz’in eşsiz güzelliği içinde Kalkan’ a doğru yol almaya devam ettim.
Kalkan.
Kaş merkeze girmemiştim,alışverişi Kalkan merkezde yaparım diye düşündüm ama Kalkan’ ı görünce vazgeçtim.Kalkan bir koyun içinde ve aşağıda,merkeze iniş yapıp çıkmak zaman kaybı.O yüzden yol kenarındaki marketten eksiklerimin bir kısmını tamamladım, geri kalanını ise Gelemiş’ te hallederim.
Kalkan;Antalya’nın batısında, Kaş’ a bağlı 3.493 nüfusa sahip bir mahalledir.Kalkan, Akdeniz bölgesinin önemli turistik alanlarından biridir.
Kalkan’dan Sonrası.
Kalkan’dan sonrada kısa bir tırmanış yaptım,o tırmanışı yaparken de güneş artık dağların arkasına saklanmaya başladı. Kalkan’ ın tepe noktasında,gün kavuşurken bu fotoğrafı yakalayıp albüme koydum.
Patara’ dayım.
İyi bir iniş sonrası Patara sapağından içeri girip,Patara Bölgesine ayak bastım.Artık Patara’ dayım, bu bölgeyi görmek ve kamp yapmak çok istiyordum, bu günkü büyük planım buydu.Bu gece Gelemiş’ te kamp yapıp yarın Patara Antik Kentini gezmeyi,Patara Plajını görmeyi istiyorum.
Patara-Gelemiş Geceleri.
Saat 18:00 gibi Gelemiş’ e vardım,ilk işim eksiklerimi tamamlamak oldu.Bu arada zaman kaybına uğramamak için marketteki gençten kamp yeri öğrendim.Yerim mi? Gelemiş merkezdeki büyük park,burası çok müsait,bir kaç karavan benden önce gelip tezgahı kurmuşlar bile.Ben gözden uzak, çocuk parkı bölgesini kendime kamp yeri olarak seçtim.
Hızlıca çadırımı kurdum,çok acıktığımdan hemen yemek işine giriştim.O işte bitince duş alma gereği duydum,yakınımdaki işletmenin bahçesinde ki su hortumu işimi görür diye düşündüm ama işletme sahibi izin vermedi.Kamp yeri varmış,benim parkta çadır kurmama gıcık olmuş.
Ben yapacağımı bilirim dedim ve beklemeye başladım ama beklerken uyumuşum. Saat 02:00 gibi uyandım,doğru işletmenin bahçesine gittim ve işletme sahibinin sakladığı hortumu ele geçirdim.Bu saatte alınan duş şifa niyetine oldu, çok iyi geldi.Orada duş almasaydım, aklım hep orada kalırdı.
Sonra öyle bir uykuya dalmışım ki,hiç bir şey hatırlamıyorum.
Demek ki,su beni çok rahatlatmış.
3 ncü Gün Kapaklı-Kekova-Kaş-Kaputaş Plajı-Kalkan-
Gelemiş: 79 KM
4 ncü Gün 23 Ekim 2019 Gelemiş-Patara-Ova-Gölbent-Fethiye-Katrancı Koyu:
Gelemiş-Patara Sabahı.
Gece 02:00 de yapılan duş sonrası kaliteli bir uyku uyayarak sabah erkenden uyandım.Rutin faaliyetlerimi tamamladım,kahvaltı,çadır toplama,toparlanma gibi…bunların hepsi çabucak oldu.Saatime baktım daha 07:20,Patara Antik Kenti daha açılmaz dedim ve cezveyi ateşe sürdüm.Sabah kahvemi bu gün erkenden içtim.
Gelemiş Kamp Yerine Veda.
Kahvemi de içtim,şimdi Patara Antik Kenti’ nin yolunu tutma zamanı.Kamp yerinden ayrılmadan bir ayrılık pozu verip,geceyi geçirdiğim Gelemiş’ teki kamp yerime veda ediyorum.
Patara Antik Kenti’ ndeyim.
Kamp yerimden 08:15 gibi ayrıldım,bir kaç yüz metre sonra Patara Antik Kenti’ nin girişindeydim. Ben saat 09:00 da açılıyor biliyordum ama 08:00’de kapılar açılıyormuş.Müze kartım olmadığından yine 24 TL vererek Patara Antik Kenti’ ne adım attım.
Artık Patara Antik Kenti içerisindeyim.Önce Patara Antik Kentini kısaca tanıyalım sonra bu tanıtımı bir kaç fotoğrafla süslerim.
Patara Antik Kenti.
Patara Antik Kenti; Fethiye-Kalkan arasında Xanthos Vadisi’ nin güneybatı ucunda bugünkü Ovagelemiş Köyü’ nde yer almaktadır. Likya’ nın en önemli ve en eski şehirlerinden biridir. Patara Antik Kenti,arkeolojik ve tarihsel değerlerinin yanında Akdeniz kaplumbağaları Carette-Carettaların milyonlarca yıldır yumurtalarını bırakıp yavruladıkları ender sahillerden biri olması ile de ayrı bir öneme sahiptir.
Patara Antik Kenti;İ.Ö 13 ncü yüzyıla ait Hitit metinlerinde şehrin adı Patar olarak geçmektedir. Xanthos Vadisi’ nde denize açılabilecek tek yer olması nedeniyle tarih boyunca önemli kent olma özelliğini her çağda devam ettirmiş olan Patara’ nın yazıt ve sikkelerde Likya dilindeki adı Patara olarak geçer.Kaynak:Türkiye Kültür Portalı.
Patara Antik Kenti ‘nden Ayrılış.
Aslında Patara Antik Kenti’ nden ayrılmıyorum, Antik Kent içinden bir başka önemli yere Patara Plajına geçiş yapıyorum.
Patara Plajı.
Türkiye’nin en uzun 2. kumsalına sahip olan Patara Plajı’ nın genişliği 280 metre ile 1500 metre arasındadır,toplam uzunluğu 14 km. dir.”Özel Çevre koruma Bölgesi” ilan edilen Patara Plajı Caretta-Caretta deniz kaplumbağalarının Türkiye’deki en önemli üreme alanlarından biridir.Plaja giriş ücretlidir,Patara Antik Kenti içinden plaja ulaşılır. Patara Plajı’ nı 15 Mayıs-15 Eylül arasında insanlar,deniz kaplumbağaları ile ortaklaşa kullanıyor.
08:00-20:00 saatleri arası insanlar,20:00-08:00 arası ise Caretta-Caretta’ lar plajda. Caretta’ ların zaman diliminde insanların plaja girmesi ve ışık yakılması yasak.
Patara’dan Ayrılış.
Bu sabahın planladığım en güzel anını yaşadım.
Sabah keyifle uyandım,kahvemi yudumladım,Patara Antik Kenti’ ni gezdim,Patara Plajı’ nı gördüm ve şimdi Patara’ dan ayrılma zamanı.
Eşen Çayı.
Patara’ dan ayrıldım,Ova civarında pedalladım. Küçük bir tepe çıkıp hemen aşağıya Çukurincir’ e indiğimde Eşen Çayı ile karşılaştım.
Eşen Çayı aynı zamanda bir ilden bir ile geçiş yerim.
Eşen Çayı;Muğla-Antalya sınırını oluşturan akarsu. Kaynağını Akdağlar’ dan alır, Seki Yaylasını geçer, Ören’de güçlü kaynaklarla beslenir, Önce Akçay, daha sonra da Karaçay ile birleşerek denize ulaşır. Karaçay Saklıkent Kanyonu’ nu oluşturan akarsudur. Çevrede Kocaçay adı da kullanılır.
Antalya Ve Muğla İl Sınırları.
Eşen Çayı’na geldiğimde Antalya il sınırlarını bitirmiş,Muğla il sınırlarına girmiş bulunuyorum. Bundan sonra uzun bir süre Muğla il sınırlarında yol alacağım.Muğla tabelası bana hoş geldin derken,Antalya tabelası da güle güle diyor. Antalya il sınırlarına giriş fotoğrafım yoktu, hiç olmazsa çıkış fotoğrafım olsun.
Seydikemer İlçe Sınırlarındayım.
Muğla il sınırlarına girmem ile beraber Seydikemer ilçe sınırlarına da girmiş oldum. Yüz ölçüm olarak büyük bir ilçe olan 62.200 nüfuslu Seydikemer, Muğla’nın 13 ilçesinden biri. Seydikemer ilçe sınırları içindeki yolculuğum 45 kilometre kadar sürecek düz sayılacak bir yoldayım,bunun yarısını bu tabelaya gelinceye kadar geçtim bile.
Bakırlı Dağı Ve Saklıkent Kanyonu.
Bu gün ana yolu kullanarak Fethiye istikametine yol alıyorum ama aklım Saklıkent’ te. Girseymidim acaba diye düşünmedim değil ama daha 2 yıl önce oradaydım ve doya doya günümü yaşamıştım. O güzel gün o haliyle kalmalı düşüncesi ile bu sefer girmedim ama Fethiye istikametine giderken Bakırlı Dağı ve Saklıkent Kanyonu’ nu fotoğraflamadan da edemedim.
Saklıkent Kanyonu;Antalya-Muğla sınırını çizen Eşen Çayı’ nın kolu olan Karaçay’ın oluşturduğu kanyondur. Suyun kolayca aşındırabileceği Kalkerli arazide, fay çatlaklarının da yardımıyla sarp ve derin bir kanyon oluşmuştur.Uzunluğu 18 km, yüksekliği 200 m’dir.
En dar yeri 2 metreye kadar düşer.
Fethiye Yolundan.
Seydikemer sapağını geçtim, Fethiye istikametine giderken trafik yoğunluğu da ikiye katladı.Yoğun trafik içinde yol alırken Babadağ görüntü alanıma girdi ve Fethiye yönüne hafiften iniş yapmaya başladım.
Fethiye’deyim.
Akşam üzeri Fethiye’ ye vardım.Fethiye merkezi daha önce defalarca gördüğümden tekrar görmeye gerek duymadım.İlçe merkezine girmeden yol üzerindeki marketlerden akşam ve sabah için ihtiyacım olanlarını tedarik ettim ve kamp yapmayı özellikle istediğim Katrancı Koyu’na doğru fazla geçe kalmadan yol almaya başladım.
Fethiye;Muğla’nın 13 ilçesinden biri olan Fethiye, aynı zamanda Türkiye’nin en gözde tatil yerlerinden biri. Ormanlarla çevrili doğası, masmavi denizi ile Fethiye; Işıklar ülkesi likya, tarihi sit alanı olan Faralya, Tarihi Roma kalıntıları, 80’den fazla kelebek türünün bulunduğu Kelebekler Vadisi, el değmeden günümüze ulaşmış dünya harikası Saklıkent’ i ve tabiat parkı Ölüdeniz’i ile tam bir doğa harikası.
Katrancı Koyu’ ndayım.
Fethiye alışverişinden sonra 15 kilometre ilerideki methini duyduğum ve muhakkak burayı görüp, kamp yapmayı istediğim Katrancı Koyu’na vardım.Dedikleri kadar varmış.Burada kalmanın da bir bedeli var elbette,50 TL. Evet 50 TL ücret ödeyerek içeri teşrif ettim.
Katrancı Koyu Tabiat Parkı.
Fethiye karayolu üzerinde,Fethiye’ye 15 km mesafede,çam ve okaliptus ağaçları ile kaplı ormanı,iki koydan oluşan denize girme imkanı bulunan,çadır ve karavancıların tercih ettiği doğa ile iç içe bir tabiat parkı.Burası tüm yıl boyunca açık.
Katrancı Koyu’na vardığımda saat 18:00 civarı idi.Bana gösterilen yere hemen çadırımı kurdum, kurarken de hava kararmaya başladı.Çadırımın içini de tanzim edince, denize attım kendimi,ilaç gibi bir şeydi.Ben yüzerken hava da karardı.Deniz sonrası duşumu alıp,kıyafetlerimi yıkadım.Duştan çıkarken,orada kalan erkekler uyardı, farkında olmadan bayanlar bölümüne girmişim!!!! bayan konuklar ise hoş görü ile karşıladı!!!
Deniz ve duş süper bir olay,arzuladığım şeyi yaptım.Katrancı Koyu’ nda kamp yapıyorum,denize giriyorum,daha ne isteyebilirim ki.
Birden karnımın aç olduğu aklıma geldi,fazla uğraşmadan aperatif şeyler atıştırdım.
Bu arada gençler de sahilde ateşi yakmışlardı,davet ettiler,ateş suyunu ve diğer nevaleleri alıp ateş başı muhabbete katıldım.
İşte böyle geçti Katrancı Koyu akşamı,gecesi ise odun bitip, ateş sönünce sona erdi.Şimdi uyku zamanı.
3 ve 4 ncü günü bu bölümde yaşadım, anlattım,yarın ve yarından sonra daha neler var,neler yaşamışım paylaşmaya devam edeceğim.
4. Gün 23 Ekim 2019 Gelemiş-Patara-Ova-Gölbent-Fethiye-Katrancı Koyu: 89 km
GÜNEYBATI KIYILARI 20-29 EKİM 2019 (3 ve 4. Gün Kapaklı-Kekova-Kaş-Kalkan-Gelemiş-Patara-Fethiye-Katrancı Koyu)
Discussion about this post