İki aydır farklı yerlerde tatil yaptım,gezdim,ev ve bahçe işleri ile ilgilendim,evime zaman ayırdım yani kısacası günlük olağan işler ile uğraştım. Kasım ayının neredeyse ortalarına geldik,havalar soğumadığı gibi yağmurda yok, bu ortam beni yine tetikledi.Eşime ben biraz havalanayım dedim,oda geç bile kaldın dedi,yani serbestim.Zaten hiç bir zaman beni sıkmamış,yolumu açık bırakmış, desteklemiştir.Uzaklara gitmeyeceğim,yakınlarda ama güzel yerlerde bir kaç gün geçireceğim, kilometreleri de mevsime uygun kısa tutacağım.Kasım ayı olup ta tura çıkacağım günde 10 Kasım olunca turumun adıda kendiliğinden oluştu;Kasımda Aşk Başkadır.Şimdi güne ve tura başlama zamanı.
1 nci gün 10 Kasım 2020 İzmir-Güzelbahçe-Bademler-Kuşçular-Demircili Koyu:
Kasımda Aşk Başkadır.
Sabah hazırlandım yola çıkmaya da hazırım ama saati bekledim.09:05 de sirenlerin
çalması ile evimin bahçesinde eşim ve büyük kızım ile saygı duruşunda bulunduk.
Atamızı saygı ile andık.
Güzelbahçe Molası.
Saygı duruşumuzdan sonra eşim ve kızım ile vedalaşarak yola çıktım.Hatay’dan Mithatpaşa sahile inip oradan da Güzelbahçe tarafına yol aldım.Evimden Güzelbahçe 20 km kadar,ilk molamı burada verdim.Kapalı mekan molası yerine kahvemi kendim yaparak Güzelbahçe’de Rauf Denktaş parkında sabah kahvemi yudumladım.
Bademler.
Güzelbahçe molasından sonra yönümü Seferihisar tarafına çevirdim,bu günkü hedefimde Demircili Koyu var.Demircili Koyuna klasik Urla üzeri gitmektense bu sefer tercihimi Bademler üzeri gitmeden kullandım.Bademler Köyü, tiyatrosu,köylü pazarı ve sosyal aktiviteleri ile İzmir’in hafta sonları çok ziyaret alan bir köyü.Buranın tam buğday ekmeği damağıma hitap ettiğinden ikili tam buğday ekmeğimi alıp Turgutlar istikametine devam ettim.İkili tam buğday ekmeğim beni uzun süre idare eder.
Mandalina Bahçeleri Arasında.
Bademler, Turgut arası yakın sayılır, çabuk vardım.Turgut Köyü ile beraber mandalina bahçelerine de kavuşmuş oldum.Buraya kadar rüzgarı arkama alıp geldim,yönümü kuzeye rüzgara çevirmeden Turgut Köyünün dış tarafındaki mandalina bahçelerinin birine girerek evde eşimin yapıp verdiği tostu yedim, bir kaç mandalinanın da tadına bakıp, enerji toparladım.
Kuşçular Yolu.
Enerjimi toparladım ve tekrar yola çıktım.Şimdi Kuşçulara doğru yol almaktayım.Yol aldığım bölge sakin,huzurlu,mandalina bahçeleri,enginar bahçeleri,zeytinlik ve az da olsa çamlık.Yani bölge tam istediğim güzellikte.
Asırlık Zeytin.
Asırlık zeytin ağacı hala ihtişamını korurken yeni filizlere de yol vermekte.Bu yoldan ne zaman geçsem karşısında dururum,bakarım ve duygulanırım.Zeytinliklerin bitiminde Kuşçular’a vardım.Demircili köyünde her ne kadar iki bakkal olmasına rağmen ben Kuşçular’ı ikmal noktası olarak seçip akşam ve sabah için tüm ihtiyaçlarımı buradan tedarik ettim.
Sonra da küçük indi çıktılarla dolu yolda Demircili’ye doğru yol aldım.
Demircili Koyu Ve Demircili Yarımadası.
Saat 15:30 sıralarında Demircili Köyüne ulaştım,köyde yapılacak bir şey olmadığından aşağıya, koya doğru yol aldım.Önce yukarıdan Demircili Koyunu seyredip, fotoğrafladım.Sonra da yönümü Demircili Yarımadası tarafına çevirip oraya gittim, yarımadayı da yukarıdan seyredip fotoğrafladım.Şimdi zamanı değerlendirme ve bu geceki kamp yerini ayarlama zamanı.
Bugün niyetim Demircili Yarımadası üzerinde kamp yapmaktı,en son gelişim de keşif te yapmıştım.O yüzden yarımada üzerine çıkan yola gittim ama maalesef rüzgar şiddetini arttırmaya başladı.Haliyle yarımada tepesinde korunacağım fazla alan olmadığından bu kamp yapma olayını yarımada için şimdilik erteledim.Kısa bir gezinti yapıp daha korunaklı olan koya doğru hareket ettim.
Demircili Koyu.
Yaz aylarında iğne atsan yere düşmez vaziyette olan Demircili koyunda şimdi beş-on kişi var.Bir kaçı balıkçı teknelerinin sahibi diğerleri ise aileleri ile gelmişlergüzel havanın tadını çıkarmaktalar.Benim bu mevsimlerde buraları seçmemin sebebi huzur,sessizlik,dinginlik,niye yazın gelipte o kalabalığa karışayım ki!!!!!Demircili Koyunda defalarca kamp yaptığımdan bana neresi uygun,neresi rüzgar almaz,nerede rahatsız edilmem çok iyi biliyorum.O yüzden çok rahatım ve gün kavuşmadan kamp hazırlıklarına giriştim.
Demircili Koyu Kampı.
Çadırımı kurdum,içini yerleştirdim,üzerimi de değiştirdim, kamp yeri fotoğrafımı da çektim.Ben bunları yaparken saatler 18:00’i göstermekteydi ve insanlar birden ortadan kaybolup evlerinin yolunu tuttu.Ben şimdi burada yazın curcuna kalabalık olan yerde tek başımayım. Ne harika bir duygu değil mi?Şimdi kamp hallerinin normal halini yaşama zamanı.Yemeğimi hazırlayıp güzelce yedim,yemek işinden sonra sıra geceyi değerlendirmeye geldi ve sevdiğim şarkıları yüklediğim radyomun eşliğinde meylenmeye başladım.Kış gecelerinde hava erken soğumaya başlar,bu gece de öyle oldu ama çadır dışında keyfim yerinde olduğundan sonuna kadar oyalandım.Sonra mı? tabii ki, uyku tulumunun sıcak havası cazip gelip kendimi çadır içinde buldum.
1 nci gün 10 Kasım 2020 İzmir-Güzelbahçe-Bademler-Kuşçular-
Demircili Koyu:67 km
Demircili Koyu Sabahı.
Geceler sessiz ve karanlık,kış geceleri üstelik çokta uzun.Erken yatmanın neticesi bende erken kalkmak olarak ortaya çıkıyor. Sabah 05:00 gibi uyandım ama daha erken olduğu için çadır içinde oyalandım.06:00 gibi ise artık yeter deyip kalktım.Ben kahvaltımı yapıp çadırımı toplamaya başladığımda ise güneş kızıllığı daha yeni ortaya çıkmaya başlamıştı.
Ayrılık Vakti.
Hazırlığım tamam olunca yola çıkma vakti de gelmiş demektir.Ayrılmadan önce Demircili kamp yerinden ayrılık fotoğrafı alıp yola çıkıyorum.
Bugün Çeşme taraflarına gideceğim.Kamp yerinden ayrıldıktan sonra önce Demircili Köyü, sonra da Yağcılar Köyüne kadar çıkış ağırlıklı yol aldıktan sonra Yağcılar Köyünden İçmeler’e kadar 6 kilometrelik bir iniş yaptım.Çıkış rüzgara karşı nasıl sert olduysa iniş rüzgara karşı daha sert ve üşütücü oldu.İçmeler’den yönümü Çeşme yönüne çevirdim,sonra da Karaburun-Çeşme kavşağından sola dönüp gönlümde yeri bir başka olan yere doğru yol almayı başladım.
Tatar Köprüsünde uzun bir kahve molası verdikten sonra Uzunkuyu’ ya kadar orman içinde yol alıp Uzunkuyu ile beraber İzmir-Çeşme yoluna çıkış yaptım. Ara yollar ne kadar zevkli ise bu bağlantı yolları ve ana yollar o kadar sıkıcı oluyor. Uzunkuyu-Alaçatı arasını hızlı alıp sıkıcı yolu zevkli kılmaya çalıştım. Kutlu Aktaş baraj gölünü görmek Çeşme’ye bir adım kaldı anlamında.
Çeşme.
Yazları kalabalık olan Çeşme’ye sakin zamanında vardım.Çeşme merkeze gelince biraz vites küçülterek yol alıp işin tadını çıkardım.Çeşme’de fazla oyalanma taraftarı değilim,o yüzden akşam ve sabah için gerekli olan ihtiyaçlarımı aldım ve geceyi geçirmeyi planladığım Pırlanta koyuna doğru yol almaya başladım.
Çiftlikköy Ve Fırtına.
Ben Çeşme’de alışveriş yaparken rüzgar şiddetini arttırarak fırtınaya döndü.Fırtınanın sağ arkamdan ittirmesi ile Çiftlikköy’ e kadar çok seri geldim. Çiftlikköy içinde de dalgalardan ıslanan asfalt küçük bir düşme olayı bana yaşattı. Bugün amacım Pırlanta Koyunda kamp yapmak ama biliyorum ki koy kuzey rüzgarları ve poyraza açık bir konumda yani gece bana sıkıntı yaşatacak durumda. O yüzden Çiftlikköy’de uygun yerde kamp arayışına giriştim.
Çiftlikköy Kampı.
Fazla da aramadım kamp yapacağım yeri.Çiftlikköy, Pırlanta Koyu arasında daha önceleri de keşfini yaptığım yere girdim ve rüzgardan beni tamamen koruyacak küçük ağaçlık bölgeye kapağı attım.Pırlanta koyu riskine girmeye gerek yok.Hemen çadırımı kurdum,burası kuytu olduğu için hemen üzerimdekileri çıkarıp rüzgarlı bölümde havalandırmaya bıraktım.Ben de şortumu giyip daha etkisini kaybetmemiş olan güneşin insaflı kollarında güneşlenmeye başladım,tabii bu 1 saat ancak sürdü.
Baş Ucu Bisikleti!!!!
Bana bir çok kez sormuşlardır,korkmuyormusun,kendini nasıl koruyorsun,bisikleti nasıl muhafaza ediyorsun gibi……Korkmuyorum,kendimi de bir şekilde koruyorum,zaten korkmazsan kendini de korumuş olursun.Bisiklet için ise sizlere küçük bir tüyo!!!! Bisikleti bağlayacak ağaç yok ise baş ucu bisikleti yaparım.Uzun bir bağlama halatım var, iki tekerden geçirip çadır iplerine bisikleti bağlarım, ayrıca çadır havalandırma ipini de pedala bağlarım.Bisikleti götürmek isteyen beni çadırla beraber götürmek zorunda kalır.
Çiftlikköy Geceleri.
Güneşlenme faslım 1 saat kadar sürdü,saat 18:00 gibi güneş kaçılınca ayazda başladı.Ayaz beni fazla etkilemez ama fırtınala beraber olunca o kötü işte.Bereket fırtınayı küçük ağaçlık sayesinde bertaraf ettim.Öğle yemeğini hafif yaptığım için akşam yemeğinde kendime mükellef bir ziyafet çektim.Yemek işim bittiğinde artık hava iyice kararmış idi.İşte şimdi Çiftlikköy geceleri başlıyor.30-40 metre ileride dalgaların ve rüzgarın sesi bir nebze gelse de radyomdan çıkan müzik onlara eşlik ediyor ve kulağa daha hoş geliyor. Sevdiğim şarkılar eşliğinde de meylenme daha büyük bir zevk veriyor.Saat 21:00 civarına kadar çadır dışında oyalandım,kampın keyfini çıkardım.Üşümeye başlayınca da uyku tulumunun sıcaklığına sığındım.İki günüm böyle geçti,turumu 4 gün planladım daha önümde iki gün var.
2 nci Gün 11 Kasım 2020 Demircili Koyu-İçmeler-Tatar Köprüsü-Alaçatı-Çeşme-Çiftlikköy:61 km
Discussion about this post