Kıyıkışlacık ve Iassos,Labranda ,Karpuzlu ve Alinda ve tabii ki bende ayrı bir yeri olan Kapıkırı ve Herakleia……
Hepsini bir arada görüp,gezeceğim bir program yaptım, sonbahar aylarını da buraları görmek için en uygun zaman olarak düşündüm.Altı günlük bir rota çalışması yaparak zamanı kollamaya başladım. Kasım ayının ilk dönemi turu gerçekleştirmek için gerekli ortama sahipti ve hemen programı uygulamaya başladım. Niye sonbahar aylarında gidiyorsun da yaz aylarında buraları tercih etmiyorsun sorusuna verilecek en iyi cevap,huzur,sakinlik,dinginlik diyeceğim,başka bir şey söylemeye de gerek yok.
Zaten görüp,yaşadıklarımı okuyanlar bunu anlayacaktır.
Ben gezime başlıyorum nereleri görmüş ne yaşamışım neler kaleme almışım burada hepsi olacak. Bu bölümde 1-2-3 ncü günleri kaleme alacağım yani yazım iki bölüm olacak.
1 nci Gün 07 Kasım 2017 İzmir-Selçuk-Çamlık-Kuşadası-Güzelçamlı:
Şirinyer (Kızılçullu) Su Kemerleri.
Evim Hatay bölgesinde olduğundan bana en yakın İzban istasyonundan İzban’ a binerek Selçuk ilçesine gitmek için Hatay’dan Şirinyer yönüne yol alıyorum. Selçuk’a gitmek için Şirinyer istasyonundan İzban’ a bineceğim.Şirinyer girişinde bulunan Su Kemerleri turun başlangıç fotoğrafında yerini alıyor.Su kemerlerinden de kısaca belirtmek isterim.
Şirinyer (Kızılçullu) Su Kemerleri; Romalılar tarafından inşa edilen ve eski çağ tarihçilerinin ”Akvadük Kemerleri” olarak adlandırdığı kemerler,M:Ö 133 ile M:S 395 yıllarını kapsayan Romalılar döneminde İzmir’ e gelen suyun akışını düzenlemekteydi.İki sıra halinde Romalılar tarafından inşa edilen bu su kemerlerinin yapımında tonlarca yumurta akı kullanılmıştır.Yapışkan özelliği çok yüksek olan yumurta akı sayesinde Kızılçullu Su Kemerleri Bizanslılar,Selçuklular ve Osmanlılar dönemlerini yaşamalarına karşın hala ayakta durabilmektedir.
Selçuk.
Şirinyer’ den Saat 08:50’de İzban’ a bindim rahat bir yolculuk yaparak saat 09:30 da Tepeköy’ de aktarma yaparak saat 10:00 da Selçuk’taydım.O kadar kilometre yolu İzban sayesinde sorunsuz atlatmış oldum.Selçuk, benim turumun başlangıç noktası olacak,bu noktadan itibaren planladığım yerlere yolculuk var ama kısa bir Selçuk turu yapmakta fayda var.
Basilica.
İlk uğrak yerim Basilica’ nın olduğu tepe.
İçeriye girmeyip dışarıdan bakmakla yetiniyorum.Burası İncil yazarı
St. John’ un mezarının bulunduğu kilisedir.Haç şeklinde olup altı kubbesi vardır.
Alpaslan Camii.
Basilica’nın hemen karşısında bulunan Alpaslan Camiindeyim.
Selçuk ilçesi İsa Bey caddesi,Basilica’ nın karşısında bulunan Mescid 14. yüzyıl Aydınoğlu Beyliği eseridir.Büyük ölçüde devşirme malzeme yanı sıra tuğla ve kesme taşla örülmüş beden duvarlarına sahip olan mescid, kare planlı ve tek kubbelidir.Bugün sağlam ve ibadete açık olan mescid 1965 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğünce onarılmıştır.
İsa Bey Camii.
Selçuk’ta son durağım İsa Bey Cami.Selçuk’ a her geldiğimde İsa Bey Camine muhakkak uğrarım.Burası bana hep huzur vermiştir.
İsa Bey Camii;1375 yılında Aydınoğlu İsabey tarafından Mimar Ali’ye inşa ettirilmiştir. 51×57 m. ölçülerindeki bu camide Efes’ le Artemis Tapınağı’ ndan getirilen mimari parçalar, özellikle sütunlar kullanılmıştır. Kubbenin pandantifleri çini levhalarla, pencere pervazları stelaktit, örgü motifleri ve renkli taşlarla süslenmiştir. Mihrap ve minber mermerden yapılmıştır. Bunlardan başka Selçuk içinde halen kullanılan dört mescit ve birçok yıkık ve onarılmış mescit ve kümbet yer almaktadır.
Bu eserler Aydınoğulları ve Osmanlı dönemine tarihlenir.
Çamlık Yokuşu.
Selçuk İlçesindeki kısa kültür turum sona erdi.
Yönümü Selçuk-Aydın yoluna çevirerek Çamlık yokuşunu tırmanmaya başladım.
Çamlık Açık Hava Buharlı lokomotif Müzesi.
Müzeyi daha önce bir kaç defa gezdiğimden bu sefer içeri girip gezmiyorum ama Lokomotif müzesi hakkında bilgilerimizi tazelemekte fayda var düşüncesindeyim.
Çamlık Açık Hava Buharlı Lokomotif Müzesi; demir yolu ve kara yolu ile Selçuk’ a 7 km uzaklıktadır. 160 dönüm arazi üzerine kurulmuştur. Müze iki nedenle Çamlık’ta kurulmuştur. Türkiye’ nin ilk demir yolu olan İzmir-Aydın demir yolu Çamlık’tan geçmektedir ve bu demir yolu üzerindeki tamir atölyesi için bu köy seçilir. Müze olarak 1991 yılında ziyarete açılmıştır. Atatürk 1937 yılında Ege manevralarını izlemek için Beyaz Tren ile geldiği Çamlık’ta bir gece konaklamıştır. Bu nedenle müzede Atatürk’ün kullandığı vagonlardan biri de tüm donanımıyla sergilenmektedir. Müzede Alman, İngiliz, Fransız, Amerikan, İsveç ve Çekoslovak yapımı 30 adet buharlı lokomotif sergilenmektedir. Bunların arasında dünyada sadece iki tane bulunan ve odunla çalışan İngiliz yapımı bir lokomotif ile Hitler tarafından 2. Dünya Savaşı’ nda yaptırılan üç silindirli bir lokomotif de vardır. En eskisi 1887 en yenisi 1952’de imal edilmiş lokomotifler oldukça bakımlıdır.
Çamlık-Kuşadası Yolu.
Güzel ve zevkli bir yol burası.Rahat yol alıyorum burada.
Bu yolun da bir tarihçesi var kısaca bahsedeyim.
Yolun tarihçesi;Ulu önder Atatürk Ege manevralarının yapıldığı 10 Ekim 1937 de bu yoldan geçerek yol üzerindeki Maden Tepeden manevraların Kuşadası bölümünü izlemiştir.1960-1970 ve 1980 yıllarda stebilize olan yol Atatürk’ün doğumunun 100. yılında asfalt hale getirilmiştir.1988 yılında da son haline getirilerek Çamlık-Kuşadası arasında ulaşımı sağlamaktadır.
Kısa sürede Çamlık-Kuşadası yolunu bitirip, Kuşadası’nda durmayıp Davutlar tarafına yol alıyorum.Davutlar benim ikmal noktam olacak.Akşam ve sabah için ihtiyaçlarımı alarak Güzelçamlı tarafına geçip kamp yapabilecek bir yer aramaya başlıyorum.
Fazla aramaya gerek kalmadan Güzelçamlı sahilinde bir parkta kendime yer buluyorum.Sessiz,sakin bir yer ve bu akşam bana arkadaşlık edebilecek biri de var.Niye bu mevsimde buralardasın diyene!!!!!! bu mevsimde buralarda zevkli bir kamp yapabilirsin,yazın mı? biraz zor.
Kamp Halleri.
İzmir-Selçuk arasını İzban ile geri kalan 46 kilometrelik bölümü ise kısa zamanda pedallayarak Güzelçamlı’ da çadırımı kurdum.
Kıyafetler havalandırmaya çıktı bile.Şimdi akşama hazırlanma zamanı.
Yemek,gün batımını seyretmek,biraz geceyi dinlemek ve sonrasında uyku, kampta ne yapılır ki!!!!!!daha fazlası benim olsun……….
1 nci gün İzmir-Selçuk-Çamlık-Kuşadası-Güzelçamlı Rotası:46 km
2 nci Gün 08 Kasım 2017 Güzelçamlı-Söke-Akbük-Kıyıkışlacık-Iassos:
Güzelçamlı Sahili.
Güneş yükselmeden güne uyanıyorum,malum bu aylarda güneş yüzünü geç gösteriyor.Malzemeleri havalandırıp,toparlayıp, kahvaltımı da yaptıktan sonra fazla geç olmadan, sahilden Davutlar yönüne hareket ediyorum.
Ağaçlı’dan Bakış.
Davutlara varır varmaz günün ilk yokuşu olan Ağaçlı yokuşunu tırmanmaya başlıyorum. Ağaçlı köyü girişinden akşam kamp yaptığım Güzelçamlı sahiline bir bakış atmayı da ihmal etmiyorum.
Söke’ den Ayrılış.
Ağaçlı’dan tatlı sert bir inişle Söke’ye varış ve Sarızeybek’ lere uğrayıp bir hatır sorma ve biraz alışverişten sonra Söke’den ayrılıp yoluma devam ediyorum.
Büyük Menderes Nehri.
Dinar yakınlarında ki Işıklı’dan doğup, dağlar, yaylalar, ovalar aşarak buralara, Söke Ovası’na kadar gelip Ege denizi ile bir an önce kavuşmaya çalışan Büyük Menderes nehri üzerindeki köprüdeyim.Seninde, benim de yolu açık olsun, herkes yoluna Büyük Menderes.
Yol ayrımındayım,ben sağa gideceğim.Sağ yönde de Akbük benim ilk hedefim arasında.
Akbük Ve Saplı Ada.
Didim tarafına daha önceleri gitmiştim, Akbük ve sonrasına ise ilk defa gideceğim o yüzden bundan sonra Milas’ a kadar olan yol benim için keşif alanı olacak.İşte onlardan biri.
Saplı Ada;Tepeden bakınca limana bir kaşık gibi uzanan görüntüsüyle muhteşem bir manzarayı gözler önüne seren Saplı Ada Akbük’ ün simgelerinden biri.
SİT alanı olarak koruma altına alına Saplı Ada’ nın ilginç bir yapısı var. M.Ö. 1500’ lü yıllarda Ege Denizi’ nde meydana gelen çok büyük bir volkan patlaması sonucu etrafa saçılan küllerin birikimi ile oluşmuş. Günümüzde hala bu kül katmanını görmek mümkün. Adaya ulaştığınızda toprağın birkaç santim altına bakın; bu kül tabakasını göreceksiniz. Akbük Koyu’ nun yaklaşık 100 metre açıklarında yer alan adaya yürüyerek de ulaşabiliyorsunuz. Suların çekildiği zamanlarda ada ile kıyı arasında su yüksekliği dizlerinizde oluyor.Ayrıca bir rivayete göre adadan 10 çakıl taşı toplayanın ömrü 10 yıl uzuyormuş.
Kazıklı Yolu.
Akbük içine girmeden yoluma devam ediyorum ama daha Akbük çatalından yola devam eder etmez sert bir çıkış beni bekliyor.Burası Kazıklı yolu ve kesintisiz 7 kilometrelik tırmanış,biraz yıpratıcı.Hele Saplı Ada taraflarında zevkli geçen moladan sonra.
Güllük Körfezi.
Kazıklı rampalarını 7 kilometre tırmandım, 5 kilometre iniş yaptım ve 10 kilometre tırmanışın sonunda sağımda çok güzel bir Güllük Körfezi manzarası beni bekliyordu.Güllük Körfezi manzarası eşliğinde bir süre yol aldıktan sonra sert iniş çıkışlardan kurtulur gibi oluyorum.
Akbük-Kıyıkışlacık Yolu.
Artık günün ve yolun sonuna yaklaşmaktayım, bu gün bu fotoğraf çekildiğinde 85 kilometreyi devirmiş bulunmaktayım.Gün bitmek üzere bende de yorgunluk baş gösterdi.
Bereket yol manzaraları yorgunluğu alıp götürüyor.
Su Sarnıçı (Gümbet)
Milas ve Bodrum bölgesinde sıklıkla rastlanılabilecek Gümbetlerden birinin önündeyim.
Gümbet; Gümbet diye adlandırılan dairesel formlu,kubbeli özel bir yapıya sahip sarnıçlardır. Bodrum için bir simge niteliğindedir.Yağmur sularının toplandığı sarnıçlar,su ihtiyacını karşılamada kullanılmıştır.
Kıyıkışlacık Ve Iassos.
Günün sonuna doğru Kıyıkışlacık köyüne varış yaptım.
Köyün hemen dışında Iassos Kentinin kalıntılarıyla karşılaşıyorum.
Burada fazla oyalanmadan bir fotoğraf çekip Kıyıkışlacık içerisine geçip kamp alanı bakmak zorundayım.
Kıyıkışlacık.
Güllük körfezinde küçük bir koy, koyun hemen sağında tekneler,yatlar,kafeteryalar ve köy.
Koyun sol tarafında yarımada üzerinde ise Iassos Antik Kenti bulunmakta.Koyun tam girişinde deniz içerisinde ise Iassos Antik Kentinin uzantısı bir kule ilk göze çarpanlardan.
Köyde bakkal,kahvehane,lokanta,fırın hepsi var.Yani mahrumiyet yeri değil.Ben bu arada kamp yapacağım alanı buldum galiba,fazla geçe kalmadan çadırımı kurup yemek işine girişmeliyim.
Iassos’da (Kıyıkışlacık) Kamp.
Bu gün biraz yorucu bir gün oldu hele Akbük’ ten sonrası daha yorucuydu.Havanın erken kararması işimi zorlaştıracağından çok seri bir şekilde kamp kurup, gerekli işlemleri yaptım.
Yemeğimi de yedikten sonra artık dinlenme vakti.
Kamp yaptığım yerde masa ve oturma yeri olduğundan yorulan bacaklarımı uzatarak dinlendirme yoluna gittim.Iassos gecesinde hem dinlendim hem de burada olmanın keyfini çıkardım.
2 nci Gün Güzelçamlı-Söke-Akbük-Kıyıkışlacık-Iassos Rotası:95 km
3 ncü Gün 09 Kasım 2017 Iassos-Kıyıkışlacık-Milas-Labranda-Alinda-Karpuzlu:
Kıyıkışlacık Sabahı.
Kış geceleri uzun,hava erken kararıp, geç aydınlanıyor.
Hal böyle olunca erken yatılıp erken kalkılıyor.Benim de zaten uyku ile pek aram yok.Sabah ezanı okunurken uyandım,fazla oyalanmadan da toparlanmaya başladım.Ben toparlanıp, kahvaltımı ettikten sonra güneş ancak dağların arkasından kendini göstermeye başladı.
Şimdi Kıyıkışlacık ve Iassos Antik Kentini keşif ve tanıma zamanı…..
Liman Ve Kule.
İlk uğrak yerim Kıyıkışlacık Koyunun girişi ve karşımda akşam gördüğüm kule.
Şimdi bu kuleyi tanıma zamanı.
Kule;Liman ağzında yer alan kule mendirek kulesi olup bir orta çağ yapısıdır. Karşıtı olan kule yıkılmıştır. Kullandıkları çağlarda her iki kule arasına zincir gerilmek suretiyle istenmeyen tekneler limana alınmazdı.
Iassos Antik Kent Girişi.
Koy ve liman tarafında kısa bir geziden sonra sıra Iassos Antik Kenti gezimde.Burası Iassos’un giriş kapısı.Buraya bol olan arşivimden bir kaç fotoğraf koyup,en sonunda Iassos’ dan bahsedeceğim.
İassos Antik Kenti.
İassos Milas’a 28 km. uzaklıktaki Kıyıkışlacık Köyü içerisindeki bir yarımada üzerinde kurulmuştur. Iasos Antik kentinde, 1960 yılından beri düzenli olarak kazı yapılmaktadır. Bu kazılar sonucunda birçok yapı ortaya çıkarılmış ve kentteki en eski yerleşimin MÖ. 3 bin yılın sonuna (Orta Tunç Çağı) kadar uzandığı tespit edilmiştir.Kentin önemli yapıları olan Agora, Bouleuterion, Tiyatro, Akropol, Mozaikli Ev, Artemis Tapınağı, yarımada üzerinde yer alır. Agoranın bulunduğu alanda Tunç Çağı’na ait mezarlar ortaya çıkarılmıştır. Büyük sur , su kemerleri , mezarlar ve Balık pazarı olarak adlandırılan anıt mezar ise yarımadanın dışında yer alan yapılardır. Mitolojiye göre Argostan gelenler tarafından kurulduğu ve ismini kolonistlerin başı Iassostan aldığı söylenmektedir. Kaynak:T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı.
Keşfe Devam.
Iassos Antik Kentini detaylı bir şekilde gezip, gördükten sonra köyün hemen içerisinde bulunan Balık Pazarının yolunu tutuyorum.Maalesef kapısı kilitli,içini gezemedim,demir kapıdan içeriye bakarak bir şeyler görmeye çalıştım.
Balık Pazarı.
İlk kazı çalışmaları sırasında kentin biraz dışında yer alan bu yapının, eski dönemde balık ticareti için yapılan bir pazar olduğu düşünülmüştü. Ancak daha sonra ele geçirilen bulgularla buranın Roma döneminden kalma bir anıt mezar olduğu anlaşıldı. Ancak belki daha romantik geldiğinden dolayı hala bu adla anılmaktadır. Son dönemlere kadar kazı deposu olarak ta kullanılan yapı, burada kazı yapan İtalyan heyetinin desteği ile bir açık hava müzesine dönüştürüldü. Bir bekçi bulunamadığından dolayı çoğu zaman kapalı olan yapı köyün girişinde, kalıntılardan uzak olmasına rağmen önemli ilgi alanlarından birisi.
Yola Çıkma Zamanı.
Iassos Antik Kenti,Balık Pazarı ve Kıyıkışlacık köyünün gezisi bittikten sonra yola çıkma zamanı.Kıyıkışlacık’ tan biraz ayrıldıktan sonra geriye şöyle bir bakıp bu fotoğrafı çekiyorum.
Kıyıkışlacık ve yarımada üzerinde ki Iassos Antik Kenti açıkca görülüyor.
Kıyıkışlacık-Milas Yolu.
Köy yolu çatağından normal yola çıktıktan sonra aşacağım küçük bir tepe var.
Sonrasında iniş ve ovada bir süre yol alma olacak.
Sonrasında da Milas……
Milas.
Milas benim ikmal noktam.Kıyıkışlacık’ tan 28 km yol aldıktan sonra Milas’tayım.Gerekli ihtiyaçlarımı aldıktan sonra tekrar rampalara vurmadan Milas içerisinde bir şeyler atıştırıp Karpuzlu-Labranda levhasından içeri giriyorum.
Yol Labranda’ yı Gösteriyor.
Milas’tan sonra 6 kilometrelik ova yolculuğundan sonra Labranda levhasından itibaren beni 10 Kilometrelik bir tırmanışın beklediğini biliyorum.Tırmanış üstelik sıcakta olunca üstümdekileri çıkarıp, tırmanmaya başlıyorum.
Labranda Yolu.
Dağ ve orman manzarası eşliğinde sıkıcı olmayan bir tırmanış yapıyorum.
Milas-Labranda arasında her hangi bir çeşme yok,benim su stokum yerinde olduğundan sıkıntı yaşamıyorum ama hızla stoku da erittiğimin farkındayım.Bu yol yukarıda bulunan maden ocaklarına giden yol,kamyon trafiği fazla olmasına rağmen hiç sıkıntı yaşamadım.
Hiç bir kamyon sıkıntı yaratmadığı gibi,yolun daralan bölgelerinde yol bile verdiler.
Koca Yaylanın Balları.
Labranda Antik Kentinin bulunduğu bölgeye yaklaştıkça arı kovanları da çoğalmaya başladı.Yol boyu zaten varlardı ama yukarıları daha uygun demek ki.
Çift Baltalı Tanrının Ülkesi Labranda.
700 rakımdaki Çift baltalı Tanrının Ülkesi Labranda’dayım.
Ören yerini ve Çift Baltalı Tanrının Ülkesini gezmeye hazırlanıyorum.
Bakalım gezmeye değer mi?
Labranda.
Daha gezime yeni başlarken bile hayranlık duymaya başladım.Burasının kazı çalışmalarında çok ilerleme kaydedildiği anlaşılıyor.İçime sindirerek gezmeye devam ediyorum.Gezerken arşivime de bol fotoğraf koymayı ihmal etmiyorum.O fotoğrafların bir kaçını burada paylaşarak Labranda’ nın tanıtımını son fotoğraf da yapacağım.
Labranda ve Ben
Labranda.
Ören yerini ücreti mukabil gezilebiliyor,giriş 5 TL.
Ana yollardan uzak olduğundan ziyaret edenlerin sınırlı olduğunu düşünüyorum.Ancak benim gibi meraklı olanların buralara gelebileceğini tahmin ediyorum.Bence burası muhteşem bir yer, görmeyen yanar!!!!!
Labranda:Milas’ ın kuzeyindeki Kocayayla’ da (14 km.) bulunan Labranda, Karialıların haç yeri olup, dağların üstünde kutsal bir alan olarak kurulmuş antik kentlerden biridir. Labraunda ile ilgili en erken bilgileri, antik çağın ünlü tarihçisi Heredot’ dan öğrenilmektedir. Anadolu’nun güneybatısında yaşamış olan Karialılar için Labraunda oldukça önemli bir kült merkezidir. “Çift Baltalı Tanrı” Zeus Labraundos kültünün kökeninin, su kaynağı ve tapınak terasının hemen üzerindeki büyük kayaya dayandığı düşünülmektedir. Mylasa’ dan (Milas) başlayan ve “Kutsal Yol” olarak adlandırılan 14 km uzunluğunda ve 8 m genişliğe sahip taş kaplamalı bir yol ile ulaşılan Zeus Labraundos’ un kutsal alanındaki en eski buluntular M.Ö. 5. yüzyıla aittir. M.Ö. 4. yüzyılda kente en parlak dönemini yaşatan Karia Satrapı Moussollos (M.Ö. 377-354) ve kardeşi İdrieus (M.Ö.351-344); Labraunda’yı bir aile kutsal alanı haline getirip, kutsal alanda her yıl 5 gün süren dinsel bayramların kutlanmasını geleneksel hale getirmişler. M.Ö. 355 yılında yapılan kutlamalar sırasında bir suikasten kıl payı kurtulan Moussollos, kentte büyük bir imar faaliyeti başlatmış, Zeus Tapınağı da dahil olmak üzere bir dizi anıtsal yapı yaptırmış. Helenistik devirde (M.S. 3-1 yüzyıllar) sadece bir çeşme yapısı inşa edilmiş olan kutsal alanda; M.S. 1-2 yüzyıllarda Kuzey Stoa yeniden inşa edilmiş ve 2 hamam yapısı ile birkaç yapı daha eklenmiştir. M.S. 4. yüzyılda, yöre halkının Hıristiyanlığı kabul etmesi ile Doğu Propylon yakınında bir Bizans Kilisesi yapılmıştır. Yine M.S. 4. yüzyılda meydana gelen büyük bir yangın felaketi nedeniyle kutsal alan kült yeri olmaktan çıkmıştır. Günümüzde ise Milas’a kadar uzanan 8 metre genişliğindeki kutsal yolun kalıntıları, bir kaç yerde korunabilmiştir.
Labranda’ya Veda.
Benim için çok faydalı bir gezi oldu,Labranda’ yı görmenin, tarihin içinde gezinmenin,şehrin içinde bulunan çeşmeden buz gibi su içmenin zevkine vardım.Şimdi ayrılık vakti.İstikametim Alinda Antik Kentinin bulunduğu Karpuzlu olacak.
Başarmanın Ödülü.
Yazılarımda kendi fotoğrafımı pek çekip, yayınlamam ama bazen istisnalar oluyor.Şu anda olduğu gibi,bu gün bazı şeyleri başarmanın,görmenin verdiği haz,mutluluk ölçüsü olarak kendimde albümdeki yerini alıyor.Labranda Antik Kent 700 rakım.
Zirve Hatırası....
Güney-Batı yönünden tırmandığım dağın biraz sonra Kuzey-Doğusuna uzun bir iniş yapacağım.O inişi yapmadan önce geldiğim bölge ve yollara son bir bakış yapıp dağın Kuzey-Doğusundaki Karpuzlu’ya ve Alinda’ ya yol alayım.
Karpuzlu.
26 kilometrelik bir iniş ile Karpuzlu ilçe girişindeyim.
Karpuzlu kendi adını taşıyan ovanın başlangıcında yerini almış.Aydın ilinin nüfus yoğunluğu bakımından en küçük ilçesi ve 92 rakımda.
Alinda Antik Kenti.
Karpuzlu’ya varmak demek aynı zamanda Alinda Antik Kentine de varmak demek,çünkü Karpuzlu ilçesinin sırtını yasladığı tepe de Alinda Antik Kenti yer almakta. Alinda Antik Kentinden bu günden biraz bahsedeyim,yarın ne olacak belli olmaz!!!!!!
Alinda Antik Kenti;Anadolu’ nun en görkemli antik kentlerinden birisi de Alinda Antik Kentidir. Alinda Antik Kentini tarih sahnesine çıkaran ve onu ünlü yapan Karia Kraliçesi Ada olmuştur. Kent yapılarında mermerin kullanılmadığı, granit taşların kullanıldığı gözlemlenmektedir. Bulunan mezarlarda süse pek rastlanmaz. Araştırmalarda Alinda kentinin tarih sahnesine çıkışının genellikle İ.Ö. 4. yy. olduğu söylense de kent hakkında bildiklerimiz İ.Ö. 14. yy’a kadar gitmektedir. Alinda, Hitit İmparatoru II. Mursilis (İ.Ö. 1350-1320) döneminde Sena Irmağı ülkesine bağlı bir kentti. II. Mursilis döneminde Alinda kentinin adının İalanti olduğu bilinmektedir.
Karpuzlu’da Kamp.
Akşam üzeri vardığım Karpuzlu’da Alinda Antik Kentinin girişini öğrenip,gezmeyi yarına bıraktım.Daha fazla hava kararmadan kendime kamp yeri baktım.Kısa sürede de buldum.İlçe merkezinde bulunan çay bahçesi-park karışımı suyu ve tuvaleti de olan bir yerde kamp atmaya karar verdim.Mevsim itibariyle de benim geliş saatinden sonra kimsenin gelmeyeceğini de işletme sahibinden öğrendim.
Bu bana yeterli geldi ve hemen çadırı kurup,dinlenmeye çekildim.Bu bölümde turumun 3 gününü ele aldım.
Kısa bir Selçuk gezisi yaptım, Güzelçamlı’ yı gördüm,Kıyıkışlacık’ ta (Iassos ) kamp atıp gezdim,Labranda’yı ziyaret ettim,Alinda Antik Kentine uzaktan baktım ve Karpuzlu’da kamp attım.İkinci bölüm farklı yerlerde devam edecek.
3.Gün 09 Kasım 2017 Iassos-Kıyıkışlacık-Milas-Labranda-Alinda-Karpuzlu:64 km
KIYIKIŞLACIK-KARPUZLU-KAPIKIRI TURU 07-12 KASIM 2017 (1-2-3. gün İzmir-Selçuk-Güzelçamlı-Söke-Akbük-Kıyıkışlacık-Iassos-Milas-Labranda-Alinda-Karpuzlu)
Discussion about this post